Mısır'da yaşanan şeker krizinin nedenlerihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4698091-m%C4%B1s%C4%B1rda-ya%C5%9Fanan-%C5%9Feker-krizinin-nedenleri
Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli ve Tedarik Bakanı bir süre önce bir indirimli ürün satış mağazasını teftiş etti. (Mısır hükümeti)
Mısır'ın başkenti Kahire'nin merkezindeki popüler ‘Babu’l-Bahr’ bölgesindeki kafelerden birinde çalışan 40 yaşındaki Mahmud İbrahim, eskiden müşterilerine çay fincanlarının yanında küçük bir paket içinde şeker servis ederken, son günlerde Muhammed, kafe müşterilerini uygun gördükleri miktarı eklemekte serbest bırakmak yerine, çay fincanlarına eklenecek şeker miktarını kendilerine sorar hale geldi.
Kahire'nin merkezindeki lüks kahve ve çay dükkanları ise talep üzerine küçük paket şeker sağlamayı tercih etti. Bu durum, Mısırlıların marketlerdeki şeker kıtlığından ve yüksek fiyatından şikayet ettiği bir dönemde, hükümetin şeker sağlama ve yüksek fiyatına karşı koyma çabalarının ortasında gerçekleşti. Ülkedeki şeker krizinin ne zaman sona ereceği ve şeker fiyatlarının neden bu rekor şekilde yükseldiği soruları gündeme geldi.
Gözlemciler Mısır piyasalarının aylardır şeker sıkıntısı çektiğini; bunun da bu yılın başından beri fiyatlarda sürekli artışa neden olduğunu düşünüyor. Bir kilogram şekerin fiyatı yaklaşık 20 pound iken, bazı mağazalarda kilo başına 50 pound bariyerini aştı.
Buna karşı Mısır hükümeti, fiyatları kontrol etmek amacıyla ülke geneline yayılmış indirimli ürün satış noktaları aracılığıyla şekeri 27 pound'a satma girişimi başlattı. Mısır Tedarik Bakanı Ali el-Museylihi, geçtiğimiz günlerde "piyasalar disipline edilmezse şekere zorunlu fiyat" uygulamakla tehdit etti.
Gözlemcilere göre Mısır'da üç fiyattan satılan şeker bulunuyor. Birincisi sübvansiyonlu olup Mısırlı ailelere karneyle veriliyor ve 12,5 pound (bir dolar 30,75 pounda eşit) fiyatla, ikincisi de Tedarik Bakanlığı'na bağlı marketlerde kilo başına 27 pound fiyatla satılıyor. Üçüncüsü ise büyük mağaza ve marketlerde kilo başına 45 pounddan 50 poundu aşan fiyatlarla satışa sunuluyor.
Mısır Ticaret Odaları Genel Federasyonu Gıda Maddeleri Bölümü üyesi Hazım el-Menufi, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada "Mısır hükümetinin belirlediği fiyat (27 pound) bu tür şekerlerin satın alınması için büyük bir talep yarattı” dedi.
Mısır Tedarik Bakanı geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı açıklamada ‘şekerin adil fiyatının dünya genelindeki yüksek fiyat nedeniyle 22 ila 26 pound arasında değiştiğini’ belirtmişti. Reuters pazartesi günü, Mısır Tedarik Emtia Kurumu'nun ‘ton başına 668 dolar fiyatla yaklaşık 50 bin ton ham şeker satın aldığını ve bu şekerin önümüzdeki Ocak ayında geleceğini’ bildirdi.
Mısır Tedarik Bakanı ise şeker fiyatındaki artışı ‘geçtiğimiz haftalarda (paralel piyasada) poundun dolar karşısındaki değerinin düşmesine’ bağladı. Pazar akşamı televizyonda yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Bu durum Mısır hükümetini şeker ithalatı için gereken miktarın yarısını Mısır Merkez Bankası'ndan resmi dolar fiyatı üzerinden sağlamaya, diğer yarısını da ithalatçıların faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerle karşılamaya sevk etti.
AP tarafından şubat ayı ortasında yayınlanan bir rapora göre ‘dünyanın ikinci ve üçüncü en büyük şeker ihracatçıları olan Hindistan ve Tayland'da alışılmadık derecede kuru havanın mahsullere zarar vermesinin ardından küresel arzın azalması ve küresel şeker üretiminde yüzde 2'lik bir düşüş beklentisi’ nedeniyle şeker fiyatları son zamanlarda küresel bir artış kaydetti.
Yüksek Fiyatlara Karşı Vatandaşlar adlı dernek ise salı günü Mısır'daki Tüketiciyi Koruma Ajansı'na ‘piyasayı durgunlaştırmak ve fiyatı arttırmak amacıyla şekeri alıkoymak için yapay darboğazlar’ olarak tanımladığı durumu ele almak üzere bir rapor sunarken, ajans da salı günü ilan edilenden daha yüksek fiyatlarla satmadan önce.1,25 ton şekere el konulduğunu duyurdu. Ajansın başkanı olan İbrahim es-Suceyni Salı günü, şeker krizini ‘bazı tüccarların istismarına’ bağladı.
Mısır para birimi, uluslararası bazda farklı değerlere sahip. (AFP)
Yüksek Fiyatlara Karşı Vatandaşlar derneğinin başkanı olan Mahmud el-Askalani, Şarku’l Avsat'a şunları söyledi:
“Şeker tüccarları piyasalarda denetim eksikliği nedeniyle büyük miktarlarda alım yapıp depoladıktan sonra bunları ilk fiyatlarından daha yüksek fiyatlara satarak geçtiğimiz aylarda büyük karlar elde ettiler."
Ancak Mısır Sanayi Federasyonu Gıda Sanayi Odası Şeker Bölümü Başkanı Hasan el-Fendi, ‘hükümet tarafından piyasalara sunulan miktarlardaki herhangi bir artışın şeker fiyatlarında düşüşe ve tüm spekülatörlerin piyasadan çıkmasına yol açacağına’ inanıyor. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘şeker miktarını tekelleştirerek hızlı bir kar elde etmek isteyen spekülatörlerin, şekerin piyasalarda daha düşük bir fiyata bulunacağını hissettikleri anda ellerindekinden vazgeçeceklerini’ vurguladı.
Menufi bu noktada, ‘piyasaya daha büyük miktarlarda şeker sürerek şeker arzını arttırmanın fiyatlardaki artışa bir çözüm olacağına’ işaret ederek, bunun ‘büyük miktarlarda ithalat yapıp piyasaya sürmek ya da önümüzdeki ocak ayında yeni sezonun başlamasını beklemek dışında’ başarılamayacağını belirtti.
Şeker fiyatları son birkaç saat içinde sosyal medyadanın da başlıca gündem maddeleri arasındaydı. Bazıları ‘krize hızlı bir çözüm’ talep ederken bazıları ise ‘şeker eksikliği’ ile alay etti ve ‘masraflardan tasarruf etmek için hiçbir içecekte kullanmayacaklarını’ yazdı. Ayrıca marketlerdeki şeker fiyatlarının yüksekliğinden yakınanlar da vardı.
Bu bağlamda, Mısır Tedarik Bakanı pazartesi günü, ‘önümüzdeki beş aydan daha fazla bir süre için yeterli’ olduğunu söylediği stratejik şeker stokundan ek miktarlar sunma ve pazarı doldurma yoluna başvurmayı reddetti.
Menufi konuya ilişkin "Mısır devleti aşırı zorunluluk halleri hariç stratejik rezervlere başvurmaya zorlanamaz ki biz bunu başaramadık" derken Askalani de şunları söyledi:
Mısır devletinin Rekabetin Korunması ve Tekel Uygulamaları Kanunu'nun 10. Maddesi metnini kullanarak emtia üzerinde belirli bir dönem için belirli bir fiyat belirlemesi ve bunu şekere uygulaması sorunu çözmeyebilir. Çünkü şeker ticareti için bir ‘karaborsa’ ortaya çıkmasına neden olabilir ve piyasalarda disiplin sağlama hedefine ulaşmaz.
Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi
Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)
Cuma sabahı, Şam’ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi, haftalık ayinin başlayacağını haber veren çanlarını çalıyor. Burada günlük dualar ve ilahiler okunurken, pazar ayini de cuma günleri düzenleniyor. Bu uygulama, ülkedeki haftalık tatille çakıştığı ve ‘çalışanlar ile eğitim görenler’ için uygun olduğundan, önceki rejim döneminden beri devam ediyor.
Kilise, altı ay önce gerçekleşen bir intihar saldırısında 25 kişinin hayatını kaybettiği yer olarak da biliniyor. Hayatını kaybedenlerin fotoğrafları, mahalle meydanında hâlâ sergileniyor. Tüm ayinler, dini etkinlikler ve izci buluşmaları, geçici olduğu düşünülen alt kattaki salonda gerçekleştiriliyor.
Batı Hristiyanları için Noel’e sadece birkaç gün kala, kilisenin ana binası hâlâ onarım aşamasındaydı. Mahalle sakinleri ve özellikle kayıp yakınları, onarım çalışmalarının hızlanmasını ve bayram ayinini kendi kiliselerinde gerçekleştirmeyi umut ediyordu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi.
Duveylia’daki Mar Elias Kilisesi, 22 Haziran'da meydana gelen intihar saldırısının ardından restore ediliyor. (Şarku’l Avsat)
Müslüman iş insanlarının bağışlarıyla onarımın başlatıldığına dair söylentiler yayıldı; ancak bu bilgi, kilisenin kendisi dahil doğrulanamadı.
Gündüz saatlerinde izci gençler, rahipler ve yaşlılar, mahalle aralarında koşturuyor, çalışmaları denetliyor ve etkinlik için hazırlık yapıyordu. Platform kuruluyor, kaldırımlar temizleniyor, yeterli oturma alanı sağlanıyordu; Noel ağacının ışıklandırılması ve tatil sezonunun başlaması planlanıyordu. Ancak bu da gerçekleşmedi.
Akşam saatlerinde halk mekâna gelmeye başlayınca, ‘bir DEAŞ mensubunun kalabalık arasında dolaştığı’ yönünde bir söylenti yayıldı. Bu durum paniğe ve güvenlik önlemlerinin artırılmasına yol açtı; insanlar arasında itiş kakış yaşandı, iki kadın bayıldı ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle birlikte daha fazla karmaşa oluştu. Sonuç olarak etkinlik iptal edildi ve daha az katılımcıyla ilerleyen bir tarihe ertelendi.
Noel ağacı, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının kurbanlarının fotoğrafları ve isimleriyle süslendi. (AP)
O anlarda neler yaşandığı konusunda farklı rivayetler vardı ve bölgede yaşayanlar detaylara girmek istemiyordu. Hatta olayla ilgili önceden konuşmayı kabul eden bir mağdur yakını, ‘eski yaraları açmamak’ için görüşmekten vazgeçti.
Haber hızla yayıldı, ardından sanki hiç yaşanmamış gibi ortadan kayboldu.
‘Doğal korkular’
Şam’ın Duveylia mahallesindeki bir eczacı, yaşanan olayın herhangi bir terör eylemiyle ilgisi olmadığını söyleyerek meseleyi ‘doğal korkulara’ bağladı. İsmini vermek istemeyen eczacı, “Olay şu: Beyaz renkli ‘La ilahe illallah’ bayrağı taşıyan bir genç motosikletle kalabalığın içinden geçti. Bu bayraklar şu günlerde oldukça yaygın. İnsanlar etkinliğe gelirken o genç sadece oradan geçiyordu. Görünüşe göre yerel güvenlik gençlerinden biri peşine düşmüş, genç de hızlıca kaçmış; bu da paniğe ve itiş kakışa yol açtı” dedi. Eczacı, olayın yarattığı karmaşayı ise “bu koşullarda normal bir durum” olarak nitelendirdi.
Bölgede yaşayanlar arasında olayları ‘doğal’ bir çerçevede açıklama eğilimi yaygın. Ancak bu yaklaşım, detaylı bir açıklamadan kaçınmak için kullanılan bir tür ön savunma niteliği taşıyor; soruyu sorulmadan önce etkisiz hale getiriyor.
Eczacı, ‘doğal korkuyu’ hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyan kilise patlamasının yarattığı şokla ilişkilendirdi. Olay, insanlara güven duygusunu kaybettirmişti. Patlamanın gerçekleştiği Haziran 2024’teki anları anlatan eczacı, “Patlamayı işyerimdeki komşumla duyduk. İnsanlar panikledi ve bağırmaya başladılar: ‘Kilisedeki intihar bombacısı! Kilisedeki intihar bombacısı!’ Biz başta inanmadık ve konuşmamıza devam ettik, çünkü bunun sadece abartı ve yalan olduğunu düşündük” ifadelerini kullandı.
Kurtarma ekipleri ve halk, Şam'ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının ardından oluşan hasarı inceliyor. (AFP)
Bir an sessiz kaldıktan sonra, sanki kendini suçluyor gibi ekledi: “Buna nasıl inanabiliriz? Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı!”
Ambulanslar geldiğinde ve herkes yardıma koştuğunda, bir adam kızını tedavi ettirmek için eczaneye geldiğinde, kızının alnından kan akıyordu, birdenbire her şey anlaşıldı.
İbadet edenlerin arasında kendini patlatan bir intihar bombacısıydı. Bu gerçekten olmuştu.
Duveylia mahallesi, Şam’ın güneydoğusunda yer alıyor. Mahalle, nüfus olarak Sünni Müslümanlar ve farklı mezheplerden Hristiyanların karışık yaşadığı bir bölge. Farklı kiliseler, küçük bir köyü andıran mahallenin ana caddelerini paylaşıyor; iç mahallelerdeki binalar ise daha çok gecekondu niteliğinde.
Duveylia, Suriye’nin diğer bölgelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçan insanlar nedeniyle nüfus akınına uğramış ve daha yoğun bir yerleşim haline gelmiş. Buna karşın, mahalle herhangi bir güvenlik olayına sahne olmamış; oysa bitişiğindeki Cobar ve Tadamon gibi semtler tamamen yıkılmış durumda.
Yerel güvenlik ve kendini savunma
Günümüzde Duveylia mahallesi, ‘yerel güvenlik’ sistemiyle kendini koruyor; mahalle gençleri, yabancı kişilerin giriş çıkışlarını denetleyerek güvenliği sağlamak için nöbetleşe çalışıyor. Bu uygulama, çok sayıda karma nüfuslu bölgede yaygın.
Duveylia’daki bir güvenlik sorumlusu saha çalışmalarını şöyle anlattı: “Olayın hemen ardından, mahalle gençleri olarak mülkleri hırsızlıktan ve yağmadan korumak için seferber olduk. İlk başta sokaklarda ve evlerimizin arasında doğal bir şekilde dağıldık; sonra vardiyalar ve görev dağılımları yaptık. Kimse bize yaklaşmadı. Sanırım zaten unutulmuştuk… Bu şekilde devam etti, ta ki Mar Elias Kilisesi patlamasına kadar.”
Kamışlı'daki Nisibili Aziz Yakup Kilisesi'nde Noel arifesi ayini sırasında uyuyakalan bir çocuk (Reuters)
Güvenlik sorumlusu, durumun tamamen nasıl değiştiğini şöyle anlattı: “Öncelikle kiliseleri korumak için daha fazla gönüllü olduk; kiliseler çevrildi, ayrıca evlerin ve küçük mahalle girişlerinin etrafına daha fazla grup yerleştirdik. Yaklaşık 80-90 gençle başladık.”
Gerçekten de Duveylia’yı ziyaret ettiğimizde Mar Elias Kilisesi halka kapalıydı ve giriş sadece sadık ziyaretçilerin bildiği dar bir arka kapıdan mümkündü; içeride kendilerini güvenilir bir kişi aracılığıyla tanıtanlar kabul ediliyordu. Geçtiğimiz diğer Hristiyan ibadet yerlerinde de durum benzerdi.
Gündüz resmi bir görevde çalışan ve akşamları güvenlik hizmeti üstlenen genç, bu güvenlik görevlilerinin tamamının gönüllü olduğunu, ailelerini ve geçim kaynaklarını korumak için maddi karşılık almadan çalıştıklarını, her birinin kendi imkân ve şartlarına göre görev aldığını söyledi.
Polis karakoluyla iş birliği
Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri ise karakolda ve bölge girişindeki güvenlik şubesinde kalıyor; sokakta yalnızca ‘mahalle gruplarının’ doğrudan talebiyle devriye geziyorlar. Bir olay veya müdahale gerektiren bir çatışma olursa çağrılıyorlar.
Güvenlik sorumlusu, bireysel silah sahiplerinden hiçbirinin ortak nöbetlerde silahını kullanmadığını, aksi halde herhangi bir genel olaydan dolayı bireysel sorumluluk üstleneceklerini ve işlerin kontrolsüz bir şekilde tırmanabileceğini belirtti.
Bir Dürzi savaşçı (solda), Şam'ın güneyindeki Ceramana çevresine konuşlanmak üzere anlaşmaya varan Suriye güvenlik güçleriyle konuşuyor. (AP)
Güvenlik sorumlusu durumu şöyle özetledi: “Durum çok kafa karıştırıcı. Artık gerçek tehlikeyi nasıl ayırt edeceğimizi bilmiyoruz… Son olayda güvenlik güçleri ilk andan itibaren bize yardım etti ama genel bir panik hali insanları sardı. Korku ile ne yapacağız? Sorunumuz devlet değil. Güvenlik güçleriyle de sorunumuz yok, yanımızda durdular. Sorunumuz güvenliğin eksikliğinde.”
Ceramana anlaşmaları
Bu sözleri birebir olarak Ceramana’da da duyabilirsiniz; bölge, nisan ayı sonunda Sahnaya’daki çatışmalarla başlayan Dürzi bölgelerindeki sorunlar ve ardından Suveyda’daki olaylarla ‘uyanış tokadını’ yemişti. Ancak Ceramana, kısa süre içinde ‘yerel anlaşmalar’ yoluyla kendini uzak tuttu; bunların en önemlisi, Dürzi gençlerin genel güvenlik devriyelerinde ve nöbet noktalarında görev alması ve her beş kişilik güvenlik grubuna bir veya iki genç katılmasıydı.
Ceramana’daki gönüllü mahalle güvenlik gençleri askeri üniforma giymiyor, ancak kahverengi veya lacivert yeleklerin altında siyah pantolon ve gömlek gibi hafif askeri bir görünümü koruyorlar; böylece hem halk hem de güvenlik güçleri için tanıdık bir yüz oluşturuyor ve iki tarafın ritmini dengeliyorlar.
Halep'in bir mahallesindeki Noel ağacı ve yeni yıl süslemeleri (Şarku’l Avsat)
Duveylia’nın aksine Ceramana geleneksel olarak Şam’da orta sınıf ve serbest meslek sahiplerinin yaşadığı bir şehir; son on yılda ciddi bir nüfus artışı ve yoğunluk yaşadı, bu da onu daha kalabalık ve düzensiz hale getirdi. Ancak bölgedeki bir genç, burada toplumsal uyumun doğal ve mevcut durumdan önce var olduğunu belirtti. Dürzilerin yaklaşık bin yıldır burada yaşayan yerli halk olduğunu ve Halep ya da ülkenin kuzeyinden gelmediklerini vurguladı.
Dolayısıyla, geçen yıl öne çıkan güvenlik sorunları Ceramana Dürzileri için yine ‘doğal olaylar’ olarak görülüyor. Bu küçük Suriye mozaik parçasında, tarihsel Sünni-Dürzi bağları toplumsal ilişkilerin yapıştırıcısı ve siyasi güvenliğin temel direği niteliğinde.
Güvenlik ile mahallenin mahremiyetini koruma talebi arasındaki ince çizgiye dair konuşan Duveylialı güvenlik sorumlusu şunları söyledi: “Aslında bize gönüllü görev yerine polis teşkilatına katılmamız teklif edildi, ama mahalle sakinleri bunu reddetti. Çünkü bu, gençlerin hizmetlerini yerine getirmek için mahallenin dışına gönderilmeleri anlamına geliyor; tüm Suriye genelinde dağıtılıyorlar ve komuta kararlarına uymaları gerekiyor. Oysa onlar Duveylia’da kalmayı tercih ediyorlar.”
Kalıp yargılar
Mezhepsel çeşitlilik ve bölgesel farklılıklara rağmen Duveylia’da yaşayanların ortak paydasını ekonomik zorluklar oluşturuyor; bölgede yoksulluk neredeyse genel bir durum. Mahalleli gençlerden biri, annesiyle birlikte olayların başında (Beşşar Esed rejimine karşı başlayan ayaklanmalar sırasında) Dera’dan göç ettiğini ve o sırada henüz 10 yaşında olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnsanlar Hristiyanların mutlaka varlıklı ve zengin olduğunu düşünüyor; burada insanların nasıl yaşadığını bilmiyorlar. Sanki hepimiz el-Kassa veya Bab Tuma’dan gelmişiz gibi düşünüyorlar.”
Şam'ın Bab Tuma semtindeki bir otelde bulunan Noel ağacı ve süslemeler (Şarku’l Avsat)
Söz konusu iki bölgeyi iyi tanıyıp tanımadığı veya buralarda akrabalarının olup olmadığı sorulduğunda genç, “Bazen arkadaşlarımla gezmeye giderim, ama gece çökmeden geri dönerim” dedi.
Şam’ın el-Kassa ve Bab Tuma bölgelerinde geleneksel Şam evlerinin otel ve lüks restoranlara dönüştüğü görülüyor. Bu yıl Noel süslemeleri her açıdan olağanüstüydü ve Suriye başkentinin genel görünümüne hâkim oldu; süslemeler sadece Hristiyan nüfuslu bölgelerle sınırlı kalmayıp sokaklara ve mahallelere yayıldı.
Şam’ın elit semtlerinin tamamı, modern Noel ağaçları ve dekorasyonlarla donatıldı. Oteller ve pazarlar bu yıl tüm ışıklandırmalarını ve çeşitli Noel tasarımlarını sergiledi. Birçok otelde, yerel zanaatkarlar ve sanatçılar ürünlerini Noel fuarlarında sergilerken, gençlik grupları etkinliğe uygun Batı müziği çaldı.
Suriyeli bir aile Şam'daki bir Noel ağacının önünde fotoğraf çektiriyor. (AFP)
Kamusal alanlarda ve sokak girişlerinde yer alan Noel ağaçları, emniyet güçleri veya polis araçlarıyla ya da Duveylia’da olduğu gibi koordineli çalışan gönüllü güvenlik ekipleri tarafından korunuyor.
Azınlıklar içindeki azınlıklar
Şuan ki genel manzara, bir an için Suriye’deki Hristiyanların, demografik oranlarının üzerinde bir paya sahipmiş gibi görünmesine yol açabilir; siyasette, ekonomide, kültürde veya herhangi bir kamusal alanda… Resmi verilere göre, 2011’in başına kadar nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlardı. Ancak pratikte, farklı mezhep ve yönelimlerden gelen Hristiyanlar (yaklaşık 11 mezhep) yalnızca Sosyal İşler Bakanlığı ile temsil ediliyor; burada Bakan Hind Kabavat, hem kadın kontenjanını hem de mezhep kontenjanını temsil ediyor.
İdlib'in el-Kuneyye kasabasında bir Noel ağacı (AFP)
Suriye toplumundaki ‘daha büyük azınlık’ gruplarının, Baas Partisi’nin ‘tek Arap milleti’ söylemini geride bırakıp, sahadaki gerçekleri yansıtan yeni yapılarda kendilerine yer kapmaya çalıştığı bir dönemde, ‘daha küçük azınlıkların’ devlet ve kurumlarda kayda değer bir pay talep etmekten çekinmeleri adeta kaderleri oluyor. Öyle ki, Duveylia gibi yoksul bir mahallede polislik yapmak bile cazip görünmüyor; taleplerinin çoğu bir Noel ağacı, bazı süslemeler ve mahallenin sınırları içinde sınırlı bir katılımla karşılanıyor. Böylece nadir bir istisna ve ‘örnek azınlık’ statülerini pekiştiriyorlar.
Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5224584-%C3%B6calan-ankaray%C4%B1-sdg-ile-%C5%9Fam-aras%C4%B1nda-bir-anla%C5%9Fmaya-var%C4%B1lmas%C4%B1n%C4%B1-kolayla%C5%9Ft%C4%B1rmaya
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.
Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.
Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.
Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.
Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan ettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5224583-suriye-g%C3%BCvenlik-g%C3%BC%C3%A7leri-lazkiyede-gece-soka%C4%9Fa-%C3%A7%C4%B1kma-yasa%C4%9F%C4%B1-ilan-etti
Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.
İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة