Mısır'da yaşanan şeker krizinin nedenleri

Kıtlık, tüketici alışkanlıklarını etkiledi.

Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli ve Tedarik Bakanı bir süre önce bir indirimli ürün satış mağazasını teftiş etti. (Mısır hükümeti)
Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli ve Tedarik Bakanı bir süre önce bir indirimli ürün satış mağazasını teftiş etti. (Mısır hükümeti)
TT

Mısır'da yaşanan şeker krizinin nedenleri

Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli ve Tedarik Bakanı bir süre önce bir indirimli ürün satış mağazasını teftiş etti. (Mısır hükümeti)
Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli ve Tedarik Bakanı bir süre önce bir indirimli ürün satış mağazasını teftiş etti. (Mısır hükümeti)

Mısır'ın başkenti Kahire'nin merkezindeki popüler ‘Babu’l-Bahr’ bölgesindeki kafelerden birinde çalışan 40 yaşındaki Mahmud İbrahim, eskiden müşterilerine çay fincanlarının yanında küçük bir paket içinde şeker servis ederken, son günlerde Muhammed, kafe müşterilerini uygun gördükleri miktarı eklemekte serbest bırakmak yerine, çay fincanlarına eklenecek şeker miktarını kendilerine sorar hale geldi.

Kahire'nin merkezindeki lüks kahve ve çay dükkanları ise talep üzerine küçük paket şeker sağlamayı tercih etti. Bu durum, Mısırlıların marketlerdeki şeker kıtlığından ve yüksek fiyatından şikayet ettiği bir dönemde, hükümetin şeker sağlama ve yüksek fiyatına karşı koyma çabalarının ortasında gerçekleşti. Ülkedeki şeker krizinin ne zaman sona ereceği ve şeker fiyatlarının neden bu rekor şekilde yükseldiği soruları gündeme geldi.

Gözlemciler Mısır piyasalarının aylardır şeker sıkıntısı çektiğini; bunun da bu yılın başından beri fiyatlarda sürekli artışa neden olduğunu düşünüyor. Bir kilogram şekerin fiyatı yaklaşık 20 pound iken, bazı mağazalarda kilo başına 50 pound bariyerini aştı.

Buna karşı Mısır hükümeti, fiyatları kontrol etmek amacıyla ülke geneline yayılmış indirimli ürün satış noktaları aracılığıyla şekeri 27 pound'a satma girişimi başlattı. Mısır Tedarik Bakanı Ali el-Museylihi, geçtiğimiz günlerde "piyasalar disipline edilmezse şekere zorunlu fiyat" uygulamakla tehdit etti.

Gözlemcilere göre Mısır'da üç fiyattan satılan şeker bulunuyor. Birincisi sübvansiyonlu olup Mısırlı ailelere karneyle veriliyor ve 12,5 pound (bir dolar 30,75 pounda eşit) fiyatla, ikincisi de Tedarik Bakanlığı'na bağlı marketlerde kilo başına 27 pound fiyatla satılıyor. Üçüncüsü ise büyük mağaza ve marketlerde kilo başına 45 pounddan 50 poundu aşan fiyatlarla satışa sunuluyor.

Mısır Ticaret Odaları Genel Federasyonu Gıda Maddeleri Bölümü üyesi Hazım el-Menufi, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada "Mısır hükümetinin belirlediği fiyat (27 pound) bu tür şekerlerin satın alınması için büyük bir talep yarattı” dedi.

Mısır Tedarik Bakanı geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı açıklamada ‘şekerin adil fiyatının dünya genelindeki yüksek fiyat nedeniyle 22 ila 26 pound arasında değiştiğini’ belirtmişti. Reuters pazartesi günü, Mısır Tedarik Emtia Kurumu'nun ‘ton başına 668 dolar fiyatla yaklaşık 50 bin ton ham şeker satın aldığını ve bu şekerin önümüzdeki Ocak ayında geleceğini’ bildirdi.

Mısır Tedarik Bakanı ise şeker fiyatındaki artışı ‘geçtiğimiz haftalarda (paralel piyasada) poundun dolar karşısındaki değerinin düşmesine’ bağladı. Pazar akşamı televizyonda yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Bu durum Mısır hükümetini şeker ithalatı için gereken miktarın yarısını Mısır Merkez Bankası'ndan resmi dolar fiyatı üzerinden sağlamaya, diğer yarısını da ithalatçıların faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerle karşılamaya sevk etti.

AP tarafından şubat ayı ortasında yayınlanan bir rapora göre ‘dünyanın ikinci ve üçüncü en büyük şeker ihracatçıları olan Hindistan ve Tayland'da alışılmadık derecede kuru havanın mahsullere zarar vermesinin ardından küresel arzın azalması ve küresel şeker üretiminde yüzde 2'lik bir düşüş beklentisi’ nedeniyle şeker fiyatları son zamanlarda küresel bir artış kaydetti.

Yüksek Fiyatlara Karşı Vatandaşlar adlı dernek ise salı günü Mısır'daki Tüketiciyi Koruma Ajansı'na ‘piyasayı durgunlaştırmak ve fiyatı arttırmak amacıyla şekeri alıkoymak için yapay darboğazlar’ olarak tanımladığı durumu ele almak üzere bir rapor sunarken, ajans da salı günü ilan edilenden daha yüksek fiyatlarla satmadan önce.1,25 ton şekere el konulduğunu duyurdu. Ajansın başkanı olan İbrahim es-Suceyni Salı günü, şeker krizini ‘bazı tüccarların istismarına’ bağladı.

vdfg
Mısır para birimi, uluslararası bazda farklı değerlere sahip. (AFP)

Yüksek Fiyatlara Karşı Vatandaşlar derneğinin başkanı olan Mahmud el-Askalani, Şarku’l Avsat'a şunları söyledi:

“Şeker tüccarları piyasalarda denetim eksikliği nedeniyle büyük miktarlarda alım yapıp depoladıktan sonra bunları ilk fiyatlarından daha yüksek fiyatlara satarak geçtiğimiz aylarda büyük karlar elde ettiler."

Ancak Mısır Sanayi Federasyonu Gıda Sanayi Odası Şeker Bölümü Başkanı Hasan el-Fendi, ‘hükümet tarafından piyasalara sunulan miktarlardaki herhangi bir artışın şeker fiyatlarında düşüşe ve tüm spekülatörlerin piyasadan çıkmasına yol açacağına’ inanıyor. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘şeker miktarını tekelleştirerek hızlı bir kar elde etmek isteyen spekülatörlerin, şekerin piyasalarda daha düşük bir fiyata bulunacağını hissettikleri anda ellerindekinden vazgeçeceklerini’ vurguladı.

Menufi bu noktada, ‘piyasaya daha büyük miktarlarda şeker sürerek şeker arzını arttırmanın fiyatlardaki artışa bir çözüm olacağına’ işaret ederek, bunun ‘büyük miktarlarda ithalat yapıp piyasaya sürmek ya da önümüzdeki ocak ayında yeni sezonun başlamasını beklemek dışında’ başarılamayacağını belirtti.

Şeker fiyatları son birkaç saat içinde sosyal medyadanın da başlıca gündem maddeleri arasındaydı. Bazıları ‘krize hızlı bir çözüm’ talep ederken bazıları ise ‘şeker eksikliği’ ile alay etti ve ‘masraflardan tasarruf etmek için hiçbir içecekte kullanmayacaklarını’ yazdı. Ayrıca marketlerdeki şeker fiyatlarının yüksekliğinden yakınanlar da vardı.

Bu bağlamda, Mısır Tedarik Bakanı pazartesi günü, ‘önümüzdeki beş aydan daha fazla bir süre için yeterli’ olduğunu söylediği stratejik şeker stokundan ek miktarlar sunma ve pazarı doldurma yoluna başvurmayı reddetti.

Menufi konuya ilişkin "Mısır devleti aşırı zorunluluk halleri hariç stratejik rezervlere başvurmaya zorlanamaz ki biz bunu başaramadık" derken Askalani de şunları söyledi:

Mısır devletinin Rekabetin Korunması ve Tekel Uygulamaları Kanunu'nun 10. Maddesi metnini kullanarak emtia üzerinde belirli bir dönem için belirli bir fiyat belirlemesi ve bunu şekere uygulaması sorunu çözmeyebilir. Çünkü şeker ticareti için bir ‘karaborsa’ ortaya çıkmasına neden olabilir ve piyasalarda disiplin sağlama hedefine ulaşmaz.



Trump’ın kararları Suriye’nin çehresini nasıl değiştirdi?

Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)
Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)
TT

Trump’ın kararları Suriye’nin çehresini nasıl değiştirdi?

Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)
Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)

Bölgesel ve uluslararası düzeyde son derece karmaşık bir tabloda; güvenlik dosyalarının stratejik, ekonomik başlıkların ise siyasi alanla iç içe geçtiği bir ortamda, ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Ocak 2025’te Beyaz Saray’a dönüşünden bu yana Suriye dosyasına yaklaşımını yeniden şekillendiriyor. Barack Obama ve Joe Biden dönemlerinde tereddütler ve çelişkili gündemlerle karakterize edilen Amerikan politikalarının ardından Washington, bugün ideolojik kaygılardan ve uzun vadeli riskli bahislerden uzak, sahada sonuç üretmeyi ve hassas dengeleri kontrol etmeyi önceleyen daha doğrudan ve “pragmatik” bir çizgiye yönelmiş durumda.

Bu yeni yaklaşım; eski rejimin çöküşü, iç meşruiyetini pekiştirmeye ve uluslararası tanınma elde etmeye çalışan yeni bir hükümetin yükselişi, DEAŞ tehdidinin sürmesi, İran nüfuzunun gerilemesi ve Suudi Arabistan, Türkiye ile Katar’ın artan bölgesel rolleri gibi Suriye sahasındaki temel değişkenlere yanıt niteliği taşıyor. Bu çerçevede Washington, Orta Doğu’da istikrarı dayatma, doğrudan askerî angajmanın maliyetini azaltma ve kalkınma ile yatırım projelerinin önünü açma esasına dayanan “Trump doktrini” ile uyumlu bir yeniden konumlanmaya gidiyor.

İdeolojiden önce çıkarlar

Abaad Eğitim ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Firas Fahham, Trump’ın Suriye politikasının “tam anlamıyla pragmatik” olduğunu, uluslararası ve ekonomik çıkarları merkeze alarak yeni Suriye hükümetinin ideolojik arka planını ikinci plana ittiğini belirtiyor. Fahham’a göre Washington ile Şam arasındaki yeni kesişimin temel dayanağı, “İran’ın Suriye’ye yeniden nüfuz etmesinin önlenmesi” hedefi ve bu başlık mevcut ABD yönetiminin öncelikleri arasında ilk sırada yer alıyor.

Bu yaklaşımın, ABD’nin bölgedeki Arap müttefiklerinin tutumlarından ayrı düşünülemeyeceğini vurgulayan Fahham; başta Suudi Arabistan olmak üzere Türkiye ve Katar’ın yeni Suriye hükümetine açık destek verdiğini, Trump yönetiminin de bu tutumlara “bölgesel ittifakların yeniden inşasında temel bir sütun” olarak yanıt vermeye hazır olduğunu ifade ediyor.

fgthyu
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, 24 Mayıs’ta Türkiye’de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (EPA)

Önceki yönetimlerle kıyaslandığında Fahham, Obama ve Biden dönemlerinin “İran’ın bölgede elinin serbest bırakıldığı, özellikle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile kurulan yakın ittifak üzerinden azınlık nüfuzunun desteklendiği bir çizgi izlediğini; bunun da sahayı daha karmaşık hâle getirdiğini ve güvenliği sağlayabilecek merkezi bir devletin kurulma ihtimalini zayıflattığını savunuyor.

Riyad’dan Washington’a: Dönüm noktaları

Trump’ın yeni Suriye politikasındaki kritik duraklara değinen Fahham, başlangıç noktasının Haziran ayında Riyad’da yapılan görüşmeler olduğunu söylüyor. Bu temaslar sırasında ABD Başkanı Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebiyle Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıklamış; bu adım Washington’dan Şam’a gönderilen ilk olumlu mesaj olarak yorumlanmıştı. Ardından Trump, Suudi Veliaht Prensi ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı bir araya getiren üçlü bir görüşme gerçekleştirdi. Trump’ın Şara’ya yönelik dikkat çekici övgüleri, ABD’nin siyasi açılım arzusunu açık biçimde ortaya koydu.

d
10 Kasım’da Washington’da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’daki görüşmesinin ardından, Suriye liderinin destekçileri Beyaz Saray önünde toplandı (EPA)

Fahham’a göre asıl dönüm noktası ise Kasım ayında düzenlenen Washington Zirvesi oldu. Trump’ın Beyaz Saray’da Cumhurbaşkanı eş-Şara’yı kabul ettiği bu görüşme, kritik bir kırılma anı olarak değerlendiriliyor. Zirvenin ardından ABD yönetimi, Kongre üzerinde Sezar Yasası’nın iptali için baskı kurmaya başladı; eş zamanlı olarak Suriye’nin DEAŞ’a karşı uluslararası koalisyona dâhil edildiği açıklandı. Bu gelişmeler, iki ülke arasındaki ilişkinin sınırlı koordinasyondan ittifaka yakın bir düzeye taşındığını gösterdi.

SDG ve Fırat’ın doğusunun geleceği

SDG dosyasına ilişkin değerlendirmesinde Fahham, Trump yönetiminin konuya tamamen pratik bir pencereden yaklaştığını; yeni Suriye hükümetiyle ilişkiler ile Türkiye’nin çıkarları arasında denge gözettiğini belirtiyor. Biden dönemine kıyasla SDG’ye verilen desteğin belirgin biçimde azaldığını ifade eden Fahham, Washington’un DEAŞ’la mücadelede Şam’ı en etkili aktör olarak görmeye başladığını söylüyor.

Bu yaklaşımın, ABD’li düşünce kuruluşlarının raporlarına dayandığını belirten Fahham, geçmişte Kürt bileşene tek taraflı yaslanmanın ve Fırat’ın doğusundaki uygulamaların mağduriyet duygusu yarattığını ve DEAŞ’ın bunu istismar ederek eleman devşirdiğini hatırlatıyor. Bu nedenle ABD yönetimi, SDG’yi tamamen terk etmek yerine, Şam’la iş birliğinin daha verimli olacağına ikna olmuş durumda. Hedef; SDG’nin Suriye devleti içine entegre edilmesi ve güvenlik statüsünün yeniden düzenlenmesi.

İsrail’in Suriye’nin güneyindeki operasyonlarına da değinen Fahham, Washington’un Başbakan Binyamin Netanyahu’nun politikalarından “memnuniyetsizlik” duyduğunu; bu adımların bölgesel istikrarı zedelediğini ve Trump’ın kalkınma vizyonuyla çeliştiğini vurguluyor. ABD’nin, Suriye hükümetinin zayıflatılmasının İran nüfuzunun ve DEAŞ faaliyetlerinin yeniden canlanmasına yol açabileceğinden endişe ettiği belirtiliyor.

Süveyda özelinde ise ABD yönetiminin, vilayetin devlet yapısına entegre edilmesi gerektiği görüşünü benimsediği aktarılıyor. Fahham, ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın “Ortadoğu’da adem-i merkeziyetçilik başarısız oldu” yönündeki sözlerini hatırlatarak, Washington’un birleşik bir Suriye’yi destekleme eğilimini vurguluyor.

Askeri kurumun bakışı

Silahlı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Raid el-Hamed ise ABD’nin tutumuna askerî perspektiften tamamlayıcı bir okuma sunuyor. Hamed, Trump’ın ilk döneminde asker çekme ve SDG ile ortaklığı sonlandırma eğiliminde olduğunu; ancak 2019 Mart’ında Baguz’daki çatışmaların ardından üst düzey askerî komutanların DEAŞ’ın geri dönebileceği yönündeki uyarıları nedeniyle yaklaşık 2 bin ABD askerinin bölgede kaldığını hatırlatıyor. ABD-SDG ortaklığının, 2015’te Kobani savaşlarına dayandığını ve Washington’un SDG’yi kara gücü olarak kullandığını da ekliyor.

Ancak Hamed’e göre, Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ve Suriye’nin uluslararası koalisyona katılmasının ardından şekillenen yeni politika, Fırat’ın doğusunda herhangi bir bağımsız yapının tanınmamasını ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne benzer federal modellerin reddedilmesini esas alıyor. Bu yeni yaklaşımın, SDG’ye Türkiye karşısında gerçek Amerikan güvenceleri içermediğini vurgulayan Hamed, örgütün Suriye ordusu ve güvenlik kurumlarına entegrasyonu yönünde baskı bulunduğunu belirtiyor. Şam yönetiminin devlet dışı silahlı varlığı reddeden bu vizyonuna SDG’nin hâlen karşı çıktığını, Mart ayında imzalanan anlaşma için belirlenen sürenin yıl sonunda dolacağını da sözlerine ekliyor.

Genel tabloya bakıldığında, Suriye sahasının geleneksel çatışma denklemlerini aşan, çıkarlar ve karşılıklı güvenlik düzenlemeleriyle şekillenen yeni bir evreye girdiği görülüyor. Washington ve özellikle Riyad ile Ankara gibi bölgesel müttefikleri, Şam’daki yeni liderliğin istikrarı tesis edip kaos dönemini kapatabileceğine oynarken, bu sürecin başarısının önümüzdeki aylarda sahadaki sınavlara bağlı olacağı ifade ediliyor. Gözlemcilere göre, “yeni cumhuriyetin” iç uzlaşı gereklilikleri ile dış ittifakların şartlarını dengeleme kapasitesi, bu dönüşümün ABD’nin bölgedeki yıllara yayılan tereddütlerini gerçekten sona erdirip erdirmeyeceğini belirleyecek temel ölçüt olacak.


İsrail ordusu, Hamas’ın mali sorumlusunu öldürdüğünü açıkladı

Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)
Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)
TT

İsrail ordusu, Hamas’ın mali sorumlusunu öldürdüğünü açıkladı

Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)
Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)

İsrail ordusu, bugün yaptığı açıklamada, Gazze’de Hamas’ın askerî kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın finans bölümünde görevli olduğu belirtilen Abdülhay Zakkut’un öldürüldüğünü duyurdu.

Ordunun sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “İsrail Savunma Kuvvetleri ile iç istihbarat servisi Şin Bet’in ortak faaliyeti kapsamında, yaklaşık iki hafta önce Gazze kentinde yaşayan ve Hamas’ın askerî kanadının mali yapılanmasında yer alan Abdülhay Zakkut etkisiz hâle getirildi” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Zakkut’un Raid Saad ile birlikte araçta bulunduğu sırada hedef alındığı belirtildi. Son bir yıl içinde Zakkut’un, Hamas’ın askerî kanadına aktarılmak üzere onlarca milyon dolar toplamak ve transfer etmekten sorumlu olduğu, bu kaynakların İsrail’e karşı yürütülen çatışmaların sürdürülmesi amacıyla kullanıldığı öne sürüldü.

İsrail ordusu, yaklaşık iki hafta önce Gazze kentinde bir araca düzenlenen hava saldırısında Raid Saad’ın da öldürüldüğünü açıklamış, Saad’ı 7 Ekim 2023’teki saldırıların planlayıcılarından biri olarak tanımlamıştı.

Saad’ın, ekim ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana Hamas içinde öldürülen en üst düzey isim olduğu belirtilirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yisrael Katz, söz konusu saldırının Gazze’nin güneyinde iki İsrail askerinin el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu yaralanmasına misilleme olarak gerçekleştirildiğini ifade etmişti.

Cibaliya’da bir kişi hayatını kaybetti, 4 kişi yaralandı

Filistin kaynakları, İsrail ordusunun bugün Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya’da düzenlediği saldırılarda bir Filistinlinin hayatını kaybettiğini, dört kişinin de yaralandığını bildirdi.

Filistin haber ajansı SAFA’ya göre İsrail güçleri Cibaliya beldesindeki el-Curn bölgesinde bir Filistinliyi ateş açarak öldürdü. Ayrıca İsrail topçusunun sabah saatlerinde Gazze Şeridi’nin doğusundaki bölgelere yoğun atışlar yaptığı, savaş uçaklarının ise Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’un doğusuna iki hava saldırısı düzenlediği aktarıldı.

Ajans, Han Yunus’ta çok sayıda sivil yerleşimin geniş çaplı yıkıma uğradığını da kaydetti.


Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Burhanettin Duran, bugün yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan özel uçağın Ankara yakınlarında düşmeden önce elektrik arızası bildirdiğini ve acil iniş talebinde bulunduğunu söyledi.

Açıklamada ayrıca, Dassault Falcon 50 tipi uçağın dün TSİ 17:17'de Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru havalandığı ve TSİ 17:33'te elektrik arızası nedeniyle hava trafik kontrolüne acil durum bildirdiği belirtildi.

Libya ve Türk yetkililer, kazada üç mürettebat da dahil olmak üzere 8 kişinin öldüğünü açıkladı.

Duran, hava trafik kontrolünün uçağı Esenboğa Havalimanı'na yönlendirdiğini ve acil durum prosedürlerinin uygulandığını, ancak uçağın iniş sırasında 17:36'da radar ekranlarından kaybolduğunu ve iletişimin kesildiğini söyledi.

gthyu
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, dün Ankara'da Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali el-Haddad ile görüşmesi sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı- X)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya daha önce yaptığı açıklamada, uçağın Ankara'nın Haymana ilçesi üzerinde uçarken acil iniş talebinde bulunduğunu ve enkazın daha sonra aynı ilçenin Kesik Kavak köyü yakınlarında bulunduğunu belirtmişti.

Duran, İçişleri Bakanlığı'nın operasyonu başlatmasının ardından arama kurtarma ekiplerinin kaza yerine ulaştığını ve kazanın nedenine ilişkin soruşturmanın tüm ilgili makamların katılımıyla devam ettiğini kaydetti.

Uluslararası alanda tanınan Libya hükümeti, ölenler arasında Ordu Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed el-Haddad, Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, Askeri Üretim Otoritesi Direktörü, Libya Ordusu Genelkurmay Başkanının danışmanı ve Genelkurmay Başkanının medya ofisinden bir fotoğrafçının bulunduğunu açıkladı.

Libyalı yetkililer, uçağın Malta'dan kiralandığını ve orada kayıtlı olduğunu belirterek, olayla ilgili soruşturma kapsamında uçağın sahipliği, önceki sorun kayıtları ve teknik özellikleri gibi bilgilerin inceleneceğini ifade etti.