İsrailli yayın organı: İsrail ordusu otomatik üretilen hedeflerle Gazzeli sivilleri bilerek öldürdü

"+972" isimli internet sitesi; İsrail ordusunun, "Habsora" adlı yapay zeka uygulamasıyla otomatik olarak üretilen hedeflere yönelik saldırılarda kaç sivilin yaşamını yitireceği her zaman bilindiğini yazdı.

AA
AA
TT

İsrailli yayın organı: İsrail ordusu otomatik üretilen hedeflerle Gazzeli sivilleri bilerek öldürdü

AA
AA

Tel Aviv merkezli "+972" isimli internet sitesi; İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında hedef belirlemek için kullandığı "Habsora" adlı yapay zeka uygulamasını sivil altyapının kasıtlı olarak vurulmasında kullanıldığını ve bu uygulamayla otomatik olarak üretilen hedeflere yönelik saldırılarda kaç sivilin yaşamını yitireceği her zaman bilindiğini yazdı.

"+972" isimli internet sitesinin Local Call işbirliğiyle yaptığı ve İsrail'in Gazze'ye saldırılarında yer alan askeri istihbarat ve hava kuvvetleri personeli de dahil olmak üzere İsrail istihbaratının mevcut ve eski 7 mensubuyla yaptığı görüşmelere dayandırdığı araştırmasına göre, İsrail ordusu Gazze'de hedefleri seçerken yapay zeka teknolojisini kullanıyor.

İsrail ordusunun potansiyel hedeflerin oluşturulması sürecini hızlandırmak için kullandığı "Habsora" (The Gospel) adını verdiği yapay zeka teknolojisi, İsrail'in 1948'deki Nekbe'den bu yana Filistinlilere yönelik "en kanlı saldırısında" önemli rol oynadı.

Bir ordu sözcüsüne göre, 10 Kasım itibarıyla, saldırıların ilk 35 gününde İsrail, Gazze'de toplam 15 bin hedefe saldırdı.

Araştırmaya göre, İsrail'in Gazze'ye yönelik daha önceki saldırılarına kıyasla, mevcut saldırıda İsrail ordusu sivil yerleşim yerlerini hedef almayı "önemli ölçüde" artırırken bu hedefler arasında ordunun "güç hedefleri" olarak nitelendirdiği sivil altyapı olan özel konutlar, kamu binaları, sivil altyapı ve çok katlı binalar yer aldı.

Geçmişte Gazze'ye yönelik saldırılarda da bulunan istihbarat kaynaklarına göre, sivil altyapının vurulmasının amacı Filistin'deki sivillere "kasıtlı" saldırılarak Hamas üzerinde "sivil baskı kurulmasına yol açacak bir şok yaratmak."

"Gazze'de bir evde 3 yaşında bir kız çocuğu öldürülüyorsa..."

Gazze'de evler de dahil olmak üzere potansiyel hedefler ve burada yaşayan sivillerin tahmini sayısı, istihbarat birimleri tarafından önceden incelenip hesaplanıyor.

Böylece saldırmadan önce kabaca kaç sivilin öldürüleceği ordu tarafından biliniyor.

Kaynakların aktardığına göre, İsrail ordusu, saldırılarından birinde Hamas'ın üst düzey bir askeri komutanına suikast düzenlemek amacıyla yüzlerce Filistinli sivilin öldürülmesini bilerek onayladı.

İsrail ordusunun gerçekleştirdiği saldırılarının hiçbirinin "tesadüfen olmadığını" belirten bir kaynak, "Gazze'de bir evde 3 yaşında bir kız çocuğu öldürülüyorsa, bunun nedeni ordudan birilerinin onun öldürülmesinin önemli olmadığına ve başka bir hedefi vurmak için ödenmeye değer bir bedel olduğuna karar vermesidir." dedi.

Yapay zeka teknolojisi, saldırılarda katledilen sivil sayısını artırdı

Tel Aviv'in şimdiye kadarki benzer saldırılarına kıyasla çok daha fazla sivilin öldürülmesinin bir diğer nedeni de İsrail ordusunun büyük ölçüde yapay zeka teknolojisiyle geliştirilen ve daha önce "mümkün olanın çok ötesinde bir oranda" otomatik hedef üretebilen Habsora sistemini yaygın kullanması oldu.

Eski bir istihbarat mensubuna göre, bu yapay zeka sisteminin amacı İsrail'in Gazze'ye yönelik "kitlesel suikast fabrikasının" çalışmasını kolaylaştırmak.

Sivillerin yaşadığı bilinen yerleşim bölgelerine yönelik saldırıların arkasında ise "mümkün olduğunca çok Hamas mensubunu öldürmeyi" amaçlayan ordunun, Filistinli sivillere zarar verme kriterlerinde 7 Ekim'den bu yana "önemli ölçüde gevşetme" kararı bulunuyor.

Tüm bu saldırıların İsrail ordusunun geçmişte kullandığı protokole aykırı olarak gerçekleştiğini aktaran bir kaynak, "Ordudaki üst düzey yetkililerin 7 Ekim'deki başarısızlıklarının farkında olduğu ve İsrail kamuoyuna itibarlarını kurtaracak bir zafer imajını nasıl sunacakları sorusuyla meşgul oldukları yönünde bir his var." ifadesini kullandı.

Bu politikaların sonucu olarak Gazze'deki hükûmete göre, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı 6 bin 150'den fazlası çocuk ve 4 binden fazlası kadın olmak üzere 15 bini aştı.

Araştırmaya göre, son 2 ayda yapılan saldırılarda 300'den fazla aile 10 ya da daha fazla aile üyesini kaybetti.

Habsora yapay zeka teknolojisi

İsrail ordusu 2019'da operasyonlarında hedef üretimini hızlandırmak için yapay zekayı kullanmayı amaçlayan yeni bir birim kurdu.

Araştırmada, İsrail'in 22. Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, Ynet'e verdiği bir röportaja da işaret edildi. Kochavi, röportajda, bu birimin "yüzlerce subay ve askerden oluştuğunu ve yapay zeka yeteneklerine dayandığını" ifade ediyor.

Bu birimde geliştirilen Habsora isimli yapay teknolojisine ilişkin Kochavi, "Bu, yapay zekanın yardımıyla çok sayıda veriyi herhangi bir insandan daha iyi ve daha hızlı işleyen ve bunları saldırı hedeflerine dönüştüren bir makine. 2021'de Duvarların Muhafızı Operasyonu'nda bu makina devreye girdiği andan itibaren her gün 100 yeni hedef üretti. Geçmişte Gazze'de yılda 50 hedef oluşturduğumuz zamanlar oldu. Burada ise makine bir günde 100 hedef üretti." ifadesini kullanıyor.

Araştırmada anlatımlarında yer verilen birimdeki kaynaklardan biri, hedeflerin otomatik hazırlandığını ve bir kontrol listesine göre çalışıldığını aktararak "Burası gerçekten bir fabrika gibi. Hızlı çalışıyoruz ve hedefi derinlemesine incelemek için zamanımız yok. Ne kadar çok hedef üretebildiğimize göre değerlendiriliyoruz." dedi.

İstihbarat kaynaklarına göre Habsora, Hamas veya İslami Cihad mensubu olduğundan şüphelenilen kişilerin yaşadığı özel konutlara saldırmak için otomatik öneriler üretiyor, İsrail daha sonra bu evleri ağır bombardımana tutarak geniş çaplı suikast operasyonları gerçekleştiriyor.

Habsora, "on binlerce istihbarat görevlisinin işleyemeyeceği kadar" büyük miktarda veriyi işleyebiliyor ve saldırı yapılacak hedefleri gerçek zamanlı olarak öneriyor.

Kaynaklara göre Hamas'ın üst düzey yetkililerinin çoğu herhangi bir askeri operasyonun başlamasıyla birlikte yer altı tünellerine yöneldiği için bu sistemin kullanılması, diğer Hamas mensuplarının evlerinin bulunmasını ve buralara saldırılmasını mümkün kılıyor.

Gazze'ye saldırıların ilk 5 gününde konutlar hedef alındı

Kaynaklara göre, ordunun Gazze'de hedef aldığı hedefler "taktik hedefler", "yer altı hedefleri", "güç hedefleri" ve "aile evleri veya mensup evleri" olarak 4 kategoriye ayrıldı.

"Taktik hedefler"; silahlı militan hücreleri, silah depoları, roket rampaları, tanksavar füze rampaları, fırlatma çukurları, havan topları, askeri karargahlar, gözlem noktaları gibi askeri hedefleri içerirken; "yer altı hedefleri" ise Gazze'nin altındaki tünelleri ifade ediyor.

Şehirlerin merkezindeki çok katlı binalar ve konutlar, üniversiteler, bankalar ve devlet daireleri gibi kamu binalarını içeren sivil altyapı "güç hedefleri" olarak nitelendirilirken "aile evleri veya mensup evleri" ise Hamas ya da İslami Cihad mensubu olduğundan şüphelenilen kişiye suikast düzenlemek için özel konutların bombalanması anlamına geliyor.

Gazze'deki Filistinli kaynaklar, aile evleri veya Hamas mensuplarının evlerine düzenlenen saldırılarda öldürülen bazı "aile fertleri" arasında bu örgütlere mensup kişilerin olmadığını bildiriyor.

İsrailli eski istihbarat yetkililerine göre, özel bir konutun bombalandığı pek çok vakada amaç "Hamas ya da İslami Cihad mensuplarına suikast düzenlemek" olsa da istihbaratçılar, şüphelenilen bu kişinin aile üyelerinin veya komşularının da saldırıda ölüp ölmeyeceğinin ve kaç kişinin hayatını kaybedeceğinin farkında.

Kaynakların her biri söz konusu konutların, sivillerin yaşadığı yerler olduğunu ve çoğu durumda hiçbir askeri faaliyetin yürütülmediğini itiraf etti.

Araştırmaya göre, İsrail ordusu sözcüsü tarafından, 11 Ekim'de, saldırıların ilk 5 gününde bombalanan toplam 2 bin 687 hedeften 1329'unun sivil altyapı olduğunun açıklanması, ordunun saldırılarını üçüncü ve dördüncü kategoride yoğunlaştırdığını gözler önüne serdi.

Ordu sözcüsü, "Hamas için terör yuvası işlevi gören mahallelerin vurulduğunu ve operasyonel karargahlara ve terör örgütlerince konut binaları içinde kullanılan varlıklara zarar verildiğini" iddia etmişti.

Daha fazla yıkım olması için çok katlı binalar seçiliyor

İsrail'in Gazze'deki önceki yıllardaki saldırılarında bulunmuş bir kaynak, ordunun ayrıca "Gazze'de çok fazla yıkıma neden olması" için çok katlı binaların bombalanmasına öncelik verdiğini ifade etti.

Eski bir istihbarat yetkilisi ise "Hamas'ın Gazze'nin her yerinde olduğu" fikrinden yola çıkılarak bu çok katlı binaların bombalanmasına bahane bulunduğunu kaydetti.

Mayıs 2021'de ordu tarafından "Hamas'ın askeri karargahı" olduğu iddia edilen bir binanın aslında sivil altyapı olduğunu itiraf eden bir kaynak, ordu içerisinde çok katlı binaların yıkılmasının "Gazze Şeridi'nde kamuoyu etkisi yarattığı ve halkı korkuttuğu için Hamas'a zarar verdiği algısının olduğunu" kaydetti.

Kaynak, söz konusu saldırıya ilişkin, "(Ordu) Gazze halkına Hamas'ın durumu kontrol edemediği hissini vermek istediler. Bazen binaları, bazen de posta hizmetlerini ve hükümet binalarını yıktılar." dedi.

Çok katlı binaların vurulmasının yalnızca Filistinlileri "caydırmak ve moral bozukluğu yaratmak" için değil, aynı zamanda İsrail kamuoyunun "moralini yükseltmek için de" kullanıldığına işaret eden bir kaynak, bunu "Amaç, Hamas üzerinde baskı kurmak ve İsrail kamuoyunun bir zafer görüntüsü görmesini sağlamak için yüksek binaları yıkmaktı." sözleriyle açıkladı.

Ordunun, kamuoyunda bu tür hedeflerin vurulmasına ilişkin meşruluk oluşturmakta zorlandığını belirten bir istihbarat kaynağı, "Güç hedefleri (sivil altyapı) söz konusu olduğunda, hedefin, 6 uçak ve birkaç ton ağırlığındaki bombalarla şehrin ortasındaki boş bir binanın yıkılmasına yol açan bir saldırıyı haklı çıkaracak askeri değere sahip olmadığı açıktır." dedi.

Kaynaklardan bazıları da üstü kapalı şekilde, bu saldırıların asıl amacının sivillere zarar vermek olduğunu aktardı.

İsrail'in sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırılarda çoğu çocuk olmak üzere binlerce kişi hayatını kaybederken saldırıların ilk günlerinde Hamas'ın Gazze'nin kuzeyindeki askeri altyapısına verilen zararın çok az olması dikkati çekti.

Hedef alınan binalarda yüzlerce sivil öldü

İsrail'in önceden uyarı vermeden çok katlı binalara yönelik yaptığı saldırılarda şimdiye kadar binlerce sivil hayatını kaybetti.

Gazze'deki Babel binasının 10 Ekim'de bombalanması sonucu aralarında 3 gazetecinin de bulunduğu 10 kişi; 12 katlı Al-Taj isimli konut binasına yönelik 25 Ekim'de düzenlenen saldırıda da yaklaşık 120 kişi öldürüldü.

Al-Taj'a yönelik saldırıdan 6 gün sonra 8 katlı el-Mühendisin konut binasına yine hiçbir uyarı yapılmadan gerçekleştirilen saldırıda şimdiye kadar yaklaşık 45 kişinin cesedi çıkartılırken bölgedeki gazeteciler 150'den fazla kişinin cesetlerinin enkaz altından çıkarılmayı beklendiğini bildirdi.

Tanıklara göre, bina, İsrail'in kuzey ve orta Gazze'deki evlerinden kaçan Filistinlileri yönlendirdiği sözde "güvenli bölge"de, Nuseyrat Mülteci Kampı'nda bulunuyor.



‘Sessiz göç’ yolculukları Gazzelileri kurtuluş ve ‘Avrupa’nın ihtişamı’ umuduyla cezbediyor

Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)
Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)
TT

‘Sessiz göç’ yolculukları Gazzelileri kurtuluş ve ‘Avrupa’nın ihtişamı’ umuduyla cezbediyor

Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)
Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Balah’ta yaşayan Cenin, aylardır sosyal medyada yayımlanan bir sponsorlu ilan aracılığıyla yurtdışına göç etme fırsatını sunan kişilerle temas halindeydi. İlan, Gazze’deki kanlı savaş ortamını fırsata çevirerek hedefi ‘Avrupa’ olarak belirledi ve böylece ilgiyi artırmayı amaçladı.

Facebook üzerinden yayımlanan ve Gazze’de ilk kez duyulan ‘Avrupa’nın İhtişamı’ adlı kuruluşun sponsor olduğu bu ilan, güvenilirliği konusunda birçok soru işaretine yol açtı. Buna rağmen bazı kişiler, iki yıldır devam eden bombardıman ve yıkım ortamından uzak, farklı bir yaşam umuduyla, ilanda yer alan WhatsApp numarası üzerinden iletişime geçmekten çekinmedi.

Gizlilik içinde gerçekleştirilen yolculuk

Gazze’den bu yolculuklara katılan kişilerle iletişim kurmak kolay olmadı. Hem çıkış sürecini çevreleyen sıkı gizlilik hem de son derece zor güvenlik ve insani koşullar nedeniyle ulaşmak güçtü. Ayrıca, yolcuların ulaştıkları ülkelerdeki mevcut durumları ve yasal statüleri henüz doğrulanmış değil. Yakın aile üyeleri aracılığıyla güven ağı kurarak WhatsApp üzerinden ulaştığımız Cenin, önce tereddüt etti, ardından konuşmayı kabul etti. Bulunduğu ülkede devlet takibinden korktuğu için kimliğinin tamamının açıklanmasını istemedi.

dfg
Gazze Şeridi’ndeki Filistinlileri taşıyan uçaklardan birinin Johannesburg'a iniş yaptığı sırada çekilmiş fotoğrafı (Sosyal medya)

Cenin, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, kuruluşun ilanında yer alan numarayla ilk temasta çok tereddüt ettiğini, ancak daha sonra riski göze alarak iletişime geçtiğini anlattı. İsrail numaraları kullanan kişilerle konuştuğundan emin olduktan sonra, kendisi, eşi ve üç çocuğunu Gazze Şeridi’nden göç etmeye karar verenler arasına kaydettirdi; amaçları güvenli bir hayat bulmaktı.

Cenin, savaş öncesinde ve savaş sırasında pek çok Gazzelinin dolandırıcılığa maruz kaldığını bildiği için başta çekindiğini, ancak kendisiyle iletişim kuran kişilerin, ödemelerin ‘son adım’ niteliğinde olduğunu ve çok önemsemediklerini belirtmeleri üzerine cesaret bulduğunu söyledi. Bu güvence, kendisinin ve ailesinin savaş sırasında yaşadığı zorluklardan sonra yeni bir umut arayışını sürdürmesini sağladı.

Söz konusu sürecin, yolculuk etmek isteyen her aile bireyi için detaylı bilgiler (tam ad, kimlik numarası, pasaport numarası ve diğer kişisel bilgileri) gönderilerek başlatıldığını anlatan Cenin, ardından her kişi (çocuklar dahil) için bin 500 dolar talep edildiğini belirtti.

Güvenlik taraması

Cenin, yolculuk tarihleri ve prosedürler hakkında bilgi almak için zaman zaman kuruluşla iletişim kurmaya devam ettiğini, kendisine sürecin ‘gereken adımlar doğrultusunda devam ettiği’ yönünde güvence verildiğini söyledi. Kuruluşun ayrıca, Gazze Şeridi’nden çıkacak her kişi hakkında ‘sıkı bir güvenlik taraması’ yapılacağını ve aralarında ‘Hamas veya diğer Filistinli gruplardan herhangi bir kişinin’ bulunmamasının sağlanacağını kendisine bildirdiğini aktardı.

Cenin, üç buçuk ay sonra kendisi ve eşinin cep telefonlarına beklenmedik bir mesaj geldiğini, mesajda altı saat içinde hazır olmaları ve yalnızca gerekli belgeleri yanlarına almaları gerektiği bildirildiğini anlattı. Yolculuk için gerekli paranın birkaç gün öncesinde, ağırlıklı olarak kripto para hesapları ve yabancı para cüzdan uygulamaları üzerinden transfer edildiğini belirtti.

Deyr el-Balah’dan Ramon Havalimanı’na

Cenin’e göre aile, ekim ayı sonunda, Deyr el-Balah yakınlarındaki bir noktadan küçük bir otobüsle yaklaşık 40 kişiyle birlikte Gazze’den ayrıldı. Grup, İsrail kontrolündeki bölgelere yönlendirildi, muhtemelen Doğu Han Yunus veya Refah civarında bir askeri noktaya ulaştı, buradan Kerem Şalom Sınır Kapısı’na götürüldü ve ardından Negev’deki Ramon Havalimanı’na ulaştı. Oradan Güney Afrika’ya uçtular. Cenin, daha önce Han Yunus’tan başka Gazze sakinlerinin de aynı rotayı kullandığını ifade etti.

Cenin, otobüsün yola çıktığı andan itibaren, Han Yunus ile Refah arasındaki İsrail kontrol noktalarına ulaşana kadar iki insansız hava aracının (İHA) otobüsü takip ettiğini ve geçiş noktasına kadar eşlik ettiğini aktardı.

zc
Gazze şehrinde tahrip edilmiş bir İsrail askeri aracının önünden geçen Filistinliler, 27 Kasım 2025 (AP)

Cenin ve ailesi, Avrupa’nın İhtişamı kuruluşunun düzenlediği ilk yolculuğun bir parçasıydı. Ailenin Güney Afrika’ya ulaşımı ve giriş süreci, başka bir ülkeden geçerek gerçekleştirildi ve bu süreç, bazı Filistinlilerin Nairobi’den bindikleri uçakta saatlerce bekletildikleri durumlarla kıyaslandığında çok daha kolay geçti. O yolculukta yolcular, eksik belgeleri nedeniyle uzun süre uçağa alınmamıştı; bu durum, Cenin’in bindiği uçakta da yaşanmıştı.

Avrupa’nın İhtişamı yolculukları

Bazı Filistinlilerin ifadelerine göre Avrupa’nın İhtişamı kuruluşu, Mayıs-Kasım 2025 arasında Gazze’den Filistinlileri taşıyan üç uçuş gerçekleştirdi. İlk uçuşun hedefi Endonezya’ydı ve 57 Gazze sakini yolculuk yaptı; yolcular, Ramon Havalimanı’ndan kalkarak Budapeşte’ye inmişti. İkinci uçuş, geçtiğimiz Ekim ayında Ramon Havalimanı’ndan Nairobi’ye, oradan Güney Afrika’ya gerçekleşti; üçüncü ve son uçuş da geçen ay aynı güzergâhla yapıldı.

Bu yolculuklar, kendisini internet sitesinde ‘2010 yılında Almanya’da kurulan, çatışma ve savaş bölgelerindeki Müslüman topluluklara yardım ve kurtarma çalışmaları sunan insani bir kuruluş’ olarak tanımlayan Avrupa’nın İhtişamı hakkında birçok soru işareti yarattı.

frgt
Gazzelilerin yerinden edilmesine karşı düzenlenen bir gösteriye katılan İsrail vatandaşı Araplar, 8 Şubat 2025 (AFP)

Kuruluş, ana merkezinin Kudüs’te, Şeyh Cerrah Mahallesi’nde bulunduğunu iddia ediyor. Ancak Kudüs’teki Filistinli gazetecilerin belirtilen adrese yaptığı ziyaret, kuruluşun herhangi bir fiziksel varlığının olmadığını ortaya koydu. Adres olarak verilen yerin, uzun süredir kullanılmayan boş bir yapı olduğu belirlendi.

Kuruluş, geçen yıldan bu yana çalışmalarını ağırlıklı olarak Gazze’ye yardım üzerine yoğunlaştırdığını, özellikle yaralı ve hastalara destek sağladığını öne sürüyor. Açıklamalarında, ağır durumdaki hastaların kritik tıbbi bakıma erişimini kolaylaştırdığını, tedavi için yurtdışına seyahatlerini organize ettiğini ve tedavi süresince refakatçilerinin yanında kalmasını garanti ettiğini belirtiyor.

Dünya Sağlık Örgütü de işin içinde mi?

Bu durum, Avrupa’nın İhtişamı adlı kuruluşun Gazze’deki bazı yaralıların ve refakatçilerinin dış ülkelere çıkışını, ‘Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile koordinasyon’ adı altında gizlice yürütüp yürütmediği yönünde soru işaretlerini artırıyor.

Gazze Şeridi’ndeki güvenlik kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda, savaş sırasında Gazze’den çok sayıda uçuşun gerçekleştiğini, güvenlik kaosunun, güvenlik görevlilerinin ve savaşçıların takibinin zorlaşmasının bu tür şüpheli seyahat biçimlerine zemin hazırladığını ifade etti.

scd
Gazze'den gelen Filistinli aileler, Ürdün, İsviçre ve Norveç'in koordinasyonunda İsviçre hastanelerinde tedavi görmek üzere Cenevre Havaalanı’na vardı. (EPA)

Kaynaklara göre, bazı aileler hastalık ve tedavi gerekçesiyle Gazze’den ayrıldı. Bununla birlikte, bazı hastalar da Arap ve Avrupa ülkelerine resmi mekanizmalar ve WHO aracılığıyla tedavi için seyahat etti; öncelikli hastaların listeleri ve savaş yaralıları da bu kapsamda yer aldı.

Avrupa’nın İhtişamı kuruluşuna gelince, internet sitesini açtığınızda bazı uyarılar dikkat çekiyor. Site, iki kişinin (Adnan ve Müeyyed) isimlerini ve birinin Filistin, diğerinin İsrail numarasını, ayrıca İsrail’den iki WhatsApp numarasını iletişim için vermiş. Kullanıcılara, işlemlerin düzgün yürütülmesini sağlamak, ödemeleri belirlenen numaralar üzerinden yapmak ve başka numaralarla iletişime geçmemek gerektiği hatırlatılıyor. Başka bir uyarıda, kayıt sürecinde veya güvenlik izni alma hızlandırma gibi işlemlerde hiçbir aracı kullanılmaması gerektiği vurgulanıyor; bu, başvuranların dolandırıcılık veya sahtekârlıkla karşılaşmaması amacıyla yapılan bir uyarı niteliğinde.

İsrail planının uygulaması

Gazze içinden ve dışından bazı gözlemciler, kuruluşun doğrudan İsrail resmi makamlarıyla bağlantılı olduğunu ve Gazze’den göçü teşvik ederek bölgeyi boşaltmayı amaçladığını ileri sürdü. Kuruluşun kendini tanımlarken yaptığı çok sayıda yazım hatası ve isminin farklı biçimlerde geçmesi, kullanılan numaraların İsrail’e ait olması ve seyahatler için güvenlik onaylarının alınması, örgütün İsrail yetkilileriyle yakın ilişki içinde olduğunu ve yolculukların İsrail’den başlatıldığını gösteriyor. Kuruluşun faaliyetleri, İsrail’in Gazze’deki güvenlik kontrolünü artırmasının ardından daha belirgin hale gelmiş durumda.

Daha da önemlisi, teknoloji uzmanları, aralarında Filistinliler ve Arapların da bulunduğu kişiler, kuruluşun internet sitesinin bu yıl 2 Şubat’ta oluşturulduğunu ve İzlanda’da kayıtlı olduğunu ortaya koydu.

İsrail kaynakları, Haaretz gazetesine verdikleri bir raporda, Avrupa’nın İhtişamı kuruluşunun, internet sitesi üzerinden veya kuruluş yetkilileriyle iletişim kuran göçmen adaylarının bilgilerini içeren önceden hazırlanmış listeleri İsrail ordusu ve Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi’ne (COGAT) teslim ettiğini kabul etti.

Haaretz’in araştırmasına göre Avrupa’nın İhtişamı, Estonya’da kayıtlı Talent Globus adlı bir şirketle bağlantılı ve şirketin kurucusu İsrail asıllı Estonyalı Tomer Janar Lind. Gazete, kuruluşun İsrail Savunma Bakanlığı bünyesinde bu yıl şubat ayında kurulan bir birimle koordinasyon halinde olduğunu ve amacının Gazze sakinleri için ‘gönüllü göçü kolaylaştırmak’ olduğunu belirtti. Bu birimin özellikle, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze halkına gönüllü göç olanağı açılması önerisinin ardından oluşturulduğu ifade edildi.

fr
Gazze'den gelen bir baba ve çocuğu, Ürdün, İsviçre ve Norveç'in koordinasyonunda İsviçre hastanelerinde tedavi görmek üzere Cenevre Havaalanı’na vardı. (AFP)

18 Kasım’da Avrupa’nın İhtişamı kuruluşu bir açıklama yayınlayarak, Gazze halkının kendi yaşam alanlarını seçme özgürlüğünden mahrum bırakılması ve günlük tehlike ile sıkıntı altında tutulmalarını sağlamak amacıyla aleyhlerinde büyük bir karalama kampanyası yürütüldüğünü belirtti. Kuruluş, İsrail ile sadece çıkış işlemlerinin koordinasyonu konusunda bağlantısı olduğunu, Mossad veya herhangi bir istihbarat örgütü ile ilgisi bulunmadığını vurguladı.

Karşılıklı suçlamalar ve belirsiz durumlar

33 yaşındaki Ahmed, Avrupa’nın İhtişamı’nın ikinci uçuşunu kullanarak Gazze’den ayrılanlardan biri olarak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze’den ayrıldıktan sonra herhangi bir Filistinli kurumdan tehdit almadığını söyledi. Bununla birlikte, bazı Filistinli büyükelçilik çalışanlarının kuruluşa karşı uyarılarda bulunduğunu ve kendisinden kayıt ve çıkış süreci ile Ramon Havalimanı’nda görüştüğü kişiler hakkında bilgi istediklerini aktardı.

Ahmed, yolculuğunun Ramon Havalimanı’ndan Nairobi üzerinden Güney Afrika’ya olduğunu belirtti ve eşiyle birlikte göç etmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Ancak hayatın zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kaldığını da sözlerine ekledi.

sdfrg
Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinlileri taşıyan bir yolcu uçağının Johannesburg Havalimanı'na iniş yaptığı ve yetkililerin yolculara ülkeye giriş izni vermediği anlara ait videodan alınan ekran görüntüsü (Sosyal medya)

Genç adam, Nairobi Havalimanı’ndan ayrıldıktan sonra kuruluşun kendilerinin koşullarını takip etmediğini, kaderlerinin belirsiz kaldığını ve Güney Afrika’da kendilerini karşılayan kimsenin olmadığını belirtti. Sadece Ramon Havalimanı’nda ve Nairobi’de bir ekip tarafından karşılandıklarını, Johannesburg’daki OR Tambo Havalimanı’nda ya da uçakta yanlarında kimsenin bulunmadığını aktardı. Ahmed, “Bizi kaderimizle baş başa bıraktılar; havalimanı önünde bekleyen araçlar bizi ucuz misafirhanelere götürdü ve tüm masraflarımızı kendimiz karşıladık” dedi. Öte yandan, Güney Afrika yetkilileri, bu tür uçuşlarla daha fazla Filistinlinin kabul edilmesini reddettiklerini, bunun İsrail’in Gazze’yi boşaltma planının bir parçası olabileceğinden endişe ettiklerini açıkladı.

Tüm bunlara rağmen Ahmed ve eşi, Gazze’de yaşanan trajik durumu geride bırakmış olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Hamas ile Filistin Yönetimi arasında

Güvenlik kaynakları, Hamas yönetiminde olan Gazze Şeridi’nde, bu yolculukların gerçek niteliğinden ve arkasındaki kuruluştan haberdar olmadıklarını belirtti. Genel kanının, yolcuların hastalar veya Avrupa’da akrabaları olan kişiler olduğu ve seyahatlerinin söz konusu ülkelerin büyükelçilikleri aracılığıyla aile birleşimi amacıyla kolaylaştırıldığı yönünde olduğunu ifade ettiler.

Kaynaklar, yolcuların sorgulanmadığını veya onlarla iletişime geçilmediğini, ancak şu anda yeni seyahat girişimlerinin engellenmesi için çalışmalar yürütüldüğünü belirtti.

s
İsrail'in operasyonları şu ana kadar Batı Şeria'nın kuzeyinde 40 bin Filistinliyi yerinden etti. (Reuters)

Filistin Yönetimi, Avrupa’nın İhtişamı kuruluşunun yönelttiği suçlamalar veya olaylarla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, Dışişleri Bakanlığı yalnızca bir uyarı yayımlayarak, Gazze halkını ‘insan kaçakçılığı ağları ve göç acenteleri tuzaklarına düşmemeleri’ konusunda uyardı ve söz konusu kuruluş hakkında yasal işlem başlatma kararlılığını vurguladı.

Filistin’in Güney Afrika Büyükelçiliği ise 14 Kasım’da, ‘yanıltıcı ve şüpheli’ olarak tanımladığı bir tarafın, Gazze Şeridi’ndeki insani durumu istismar ederek halkı kandırıp yasadışı ve sorumsuz bir şekilde seyahatlerini organize etmeye çalıştığını duyurdu. Büyükelçilik, Johannesburg’a ulaşan son uçuş krizi sonrası, söz konusu tarafın, yolcular varış ülkesine ulaştığında rutin işlemler ve komplikasyonlar ortaya çıkınca sorumluluktan kaçmaya çalıştığını belirtti.

Hamas yönetimindeki güvenlik kaynakları, ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından, güvenlik koşullarının hâlâ istikrarsız olmasına ve İsrail’in hareketleri izleme çabalarına rağmen, şüpheli yolculukları engellemeye çalışacaklarını ifade etti. Kaynaklar, tedavi veya insani amaçlı seyahatler hariç, şüpheli kuruluşların düzenlediği operasyonlara karşı önlem alacaklarını ve Gazze halkının göç ettirilmesini önlemeyi amaçladıklarını söyledi.

Takip ve süreklilik

Kuruluşun ciddi bir takiple karşı karşıya olduğu, siber saldırılar ve bazı merciler tarafından yasal işlemlerle baskı altına alındığı görülüyor. Bu durum, WhatsApp’ın kuruluşun ilan ettiği numaraları hem sosyal medya üzerinden hem de web sitesi aracılığıyla engellemesine yol açtı.

sd
Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda düzenlenen protesto sırasında ‘Yerinden edilmeye hayır’ ve ‘Gazze ölüyor’ yazılı pankart taşıyan Filistinliler (DPA)

Kuruluş, Facebook üzerinden yaptığı bir paylaşımda, numaralarının engellenmesini ismini vermediği bazı tarafların ‘faaliyetlerine yönelik saldırının’ bir parçası olarak gerçekleştirdiğini iddia etti. Kuruluş, çalışmalarına devam ettiğini, bu sorunu çözmek ve iletişim için yeni numaralar düzenlemek üzere adımlar attığını, hazır olduğunda takipçileriyle alternatif numaralardan iletişim kuracağını duyurdu.

Tüm bu tartışmalara ve kuruluş hakkındaki şüphelere rağmen, Avrupa’nın İhtişamı hâlâ Gazze’den yolcu başvurularını kabul etmeye devam ediyor. Bu durum, hem internet sitesinde hem de Facebook sayfasında görülebiliyor; ayrıca, Gazze halkına sosyal medya üzerinden gösterilen sponsorlu reklamlar da devam ediyor.

41 yaşındaki Gazze sakini Nadir, güvenlik gerekçesiyle tam adını açıklamadı. Evli ve dört çocuk babası olan Nadir, yaklaşık bir buçuk ay önce kuruluşa başvuranlardan biri ve hâlâ kuruluşun sağladığı numaralar üzerinden iletişim sürecini sürdürüyor.

fgr
Gazze'de gün batımı (Reuters)

Nadir, zor yaşam koşullarının onu göç etmeyi düşünmeye ve ailesi için daha iyi bir gelecek aramaya zorladığını söylüyor. Seyahat girişimlerinin başarılı olmasını umut ettiğini ve diğerleri gibi şansının yaver gitmesini diliyor.

Nadir, “Tek istediğim, Gazze’den herhangi bir ülkeye çıkmak ve oradan gidebileceğim herhangi bir yere gitmek… Önemli olan, çadır yaşamından kurtulmak ve kendim, eşim ve çocuklarım için güvenli bir hayat aramak” şeklinde konuştu.


Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı

Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı
TT

Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı

Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı

Papa 14. Leo, dün Lübnan'ı barışa çağırarak, ülkeye yaptığı ziyaretin başında Lübnanlılara ülkelerinde kalma "cesaretini" göstermeleri çağrısında bulundu ve ortak bir gelecek için "uzlaşmanın" önemini vurguladı.

Papa Francis, yarına kadar sürecek Lübnan ziyaretine başladı ve Lübnan halkına seslenerek, "Barışa bağlılık ve barış sevgisi, bariz yenilgiler karşısında korku duymaz ve başarısızlığın onları caydırmasına izin vermez" dedi. Papa Francis, "Kaçmanın daha kolay, hatta başka bir yere gitmenin daha iyi olduğu anlar vardır. Evde kalmak veya geri dönmek cesaret ve öngörü gerektirir" ifadelerini kullandı. Papa Francis, "Dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da istikrarsızlık, şiddet, yoksulluk ve diğer birçok tehlikenin, vatanlarını terk etmenin derin acısını yaşayarak başka bir gelecek arayan gençlerde ve ailelerde kan kaybına neden olduğunu biliyoruz" dedi.

Papa, Lübnanlılara "zorlu uzlaşma yolunu" izlemeleri çağrısında bulunarak, "iyileşmesi yıllar, hatta bazen nesiller süren kişisel ve kolektif yaralar var" ifadesini kullandı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa'yı karşılamada yaptığı konuşmada, "Lübnan'ı korumak yaşayan insanlığın görevidir, çünkü farklı dinlerin evlatları arasında özgür ve eşit yaşam modeli çökerse, yeryüzünde buna uygun başka hiçbir yer yoktur" dedi.


Avn, Papa'yı kabul ederken: Ne teslim olacağız ne de ayrılacağız

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)
TT

Avn, Papa'yı kabul ederken: Ne teslim olacağız ne de ayrılacağız

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn dün yaptığı açıklamada, "Lübnan özgürlük için ve özgürlük nedeniyle kuruldu. Herhangi bir din, mezhep veya grup için değil" ifadelerini kullandı.

Beyrut'ta Papa 14. Leo ile yaptığı görüşmede Avn, Lübnan'ın "her insan için özgürlük ve her insan için onur vatanı" olduğunu belirterek, "Ölmeyeceğiz, terk etmeyeceğiz, umutsuzluğa kapılmayacağız ve teslim olmayacağız" dedi.

Avn, "Lübnan, Hristiyanlar ve Müslümanların, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında eşitliğe dayalı, her insana ve her özgür vicdana açık bir anayasal sistem içinde, farklı ama eşit bir şekilde birlikte yaşadığı, sistemiyle benzersiz bir ülkedir" şeklinde konuştu.

Papa 14. Leo’nun, geçen perşembe günü başlayıp dün öğlene kadar süren Türkiye ziyaretinin ardından geldiği Lübnan’ı ziyareti yarına (Salı) kadar devam edecek ve akabinde Roma'ya dönecek.