Şiddet, Sudanlı kadınları izolasyon ve depresyon sarmalına hapsediyor

Kadınlar, tecavüze uğruyor, kaçırılıyor bazen de silahlı güçlere yardım etmeye zorlanıyor

ABD, Sudan'daki çatışmaya bağlı cinsel şiddetin yayılmasını sert bir şekilde kınadı / Fotoğraf: AFP
ABD, Sudan'daki çatışmaya bağlı cinsel şiddetin yayılmasını sert bir şekilde kınadı / Fotoğraf: AFP
TT

Şiddet, Sudanlı kadınları izolasyon ve depresyon sarmalına hapsediyor

ABD, Sudan'daki çatışmaya bağlı cinsel şiddetin yayılmasını sert bir şekilde kınadı / Fotoğraf: AFP
ABD, Sudan'daki çatışmaya bağlı cinsel şiddetin yayılmasını sert bir şekilde kınadı / Fotoğraf: AFP

AFP'nin haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri, Sudan'daki ordu ile "Hızlı Destek Kuvvetleri" arasındaki çatışmanın nisan ayının ortasından bu yana sürmesi nedeniyle kadına yönelik şiddetin artmasını sert bir şekilde kınadı. 

Bu kınama, dünya çapında "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü"nün kutlandığı bir dönemde yapıldı.

Bu gün, kadınların siyaset, kültür, ekonomi, eşitlik, gelişme ve barış alanlarındaki başarılarına saygı göstermek amacıyla gerçekleştiriliyor.

Sudan'da kampanya

Bu sırada "Adaletsizliğe Karşı Kadınlar" kampanyası, "Bu Yıl Bahane Yok" temasıyla kadınlarla dayanışma içinde gerçekleşecek 16 günlük bir kampanyanın başladığını duyurdu.

Kampanya, Sudan'daki kadınların savaşın gölgesinde yaşadığı koşullara dikkat çekti ve özellikle cinsel şiddetle ilişkilendirilen yüksek şiddet oranlarına ve kaçırılma, zorla kaybetme ve kadınları silahlı gruplara zorla yardım etmeye zorlama gibi çeşitli ihlallere vurgu yaptı.

Ayrıca, doğrudan veya dolaylı olarak savaşın etkisi altındaki bölgelerde tecavüz vakalarının arttığını, kölelik ve kadın ticaretinin bir sorun olduğunu belirtti.

Bir mağdurun deneyimi

Bu bağlamda, ismini vermek istemeyen bir genç kadın yaşadıklarını şöyle anlattı:

Hartum'dan Cezire Eyaleti'ne dönerken bir grup kişi tarafından saldırıya uğradım. Üç saat boyunca alıkonuldum ve yalnız başıma gezdiğim için sorgulandım.

"Benim için zor bir gün oldu ve zor anlar yaşadım" diyen genç kadın, sözlerine şunları ekledi:

Çok sayıda kızın anlattığı ihlal hikayelerini sıkça duydum, ama asla bunun kurbanı olacağımı düşünmemiştim. Dayak yedim, küçümsendim ve ardından serbest bırakıldım.

Yolculuk sırasında kadınların indirildiğini ve onlara provokatif bir şekilde davranıldığını anlatan genç kadın, ayrıca eşyalarının aranmasını istemeyen kızlara küfürlü sözler söylendiğini ifade etti.

Koruma mekanizmaları

Sudan'da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Birimi Başkanı Selime İshak, "Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yaygın olduğu bu dönemde, kadınların ve kızların yaşadığı ihlaller arttı. Bu nedenle kadınları koruma ve şiddetle mücadele mekanizmalarını güçlendirme gereğine duyulan ihtiyaç ta arttı. Kadınların temel ihtiyaçlarını sağlamalı ve onların insanlık onurunu korumalıyız" dedi. 

Mülteci kamplarında -özellikle Çad sınırındaki Adre bölgesindeki- Sudanlı kadınların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmanın öncelikleri arasında olduğunu belirten İshak, şunları söyledi:

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele kampanyasının, savaşın ortasındaki acı içinde gündeme gelmesini çok üzücü buluyoruz. Ülkede farklı bölgelerdeki çatışmalar, cinsel şiddet suçlarını dehşet verici boyutlara ulaştırdı.

Ayrıca ilgi alanı kadınlar olan uluslararası organizasyonlara çağrıda bulunarak, "Sudan kadınlarının temel ihtiyaçlarını sağlama ve onların psikolojik dayanıklılıklarını artırmanın" gerekliliğini vurgulayan İshak, "yaşam hakkı ve insanlık onurunu koruma taahhütlerinin Sudanlı kadınlar için de uygulanmasını" istedi. 

Depresyon ve sinirlilik

Psikolog Ravza el-Hatim konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

Sudanlı kadınların karşılaştığı şartlar, genel olarak onları güçlü kılıyor ancak savaş koşulları, yerinden edilmenin yanı sıra her türlü şiddetin bir sonucu olarak üzerlerindeki baskıyı daha da artırdı.

El-Hatim, "Bazı kadınlar cinsel saldırıya ve şantaja maruz kalıyor, bu da onlarda psikolojik etki, anksiyete nöbetleri, depresyon ve aşırı sinirlilik yaratıyor, güvenlerini kaybediyorlar ve her zaman benzer deneyimlerin yaşanmasından endişe ediyorlar. Bu da onların psikolojilerini istikrarsız duruma sokuyor" dedi

Psikolog Hatim, sözlerine şunları ekledi:

Şiddete maruz kalan kadınlarda uzun vadede ortaya çıkan psikolojik ve sosyal etkiler ise sürekli bir korku duygusu, depresyona ve hayal kırıklığına eğilim, yakın arkadaşlarıyla iletişimde zorluk, yetersizlik yaratıyor. Aşağılık duygusu nedeniyle yeni arkadaşlıklar kurma korkusu, utanç ve aşağılanma duygusu sonucu sosyal izolasyonu tercih ediyorlar.

Hatim, kadına yönelik şiddetin; eşitlik, kalkınma ve barışın sağlanmasının yanı sıra kadınların insan haklarının yerine getirilmesinin önünde bir engel oluşturduğuna dikkat çekti.

Uluslararası kınama

Ayrıca ABD, Sudan'da çatışma ile ilişkilendirilen cinsel şiddetin artışını sert bir şekilde kınadı.

Elçilik tarafından yapılan bir açıklamada, "Hartum, Darfur ve diğer bölgelerdeki kadınlara yönelik cinsel şiddet suçları da dahil olmak üzere, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin anlatıldığı çok sayıda rapor, iğrenç bulunmalı ve sona ermeli" denildi.

Açıklamada, Sudan'da çatışmanın başlamasından bu yana kadınların ve kız çocuklarının şiddet eylemlerine ve ihlallere maruz kaldığı ayrıca Sudan'da doğrudan çatışma tehdidinden kaçanların sömürü ve istismara uğrama riskinin yüksek olduğuna dikkat çekildi. Mülteci kamplarında da çatışmalarla ilgili cinsel şiddet de dahil olmak üzere cinsiyete dayalı şiddet riskinin yüksek olduğu vurgulandı. 

Independent Arabia - Independent Türkçe



Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.