'Saddam Hüseyin’i Saklamak' belgeselinin kahramanı Alla Namık: ‘Sürekli bizi sınıyordu, biz ona ihanet etmedik’https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4706636-saddam-h%C3%BCseyin%E2%80%99i-saklamak-belgeselinin-kahraman%C4%B1-alla-nam%C4%B1k-%E2%80%98s%C3%BCrekli-bizi
'Saddam Hüseyin’i Saklamak' belgeselinin kahramanı Alla Namık: ‘Sürekli bizi sınıyordu, biz ona ihanet etmedik’
Alla Namık, Şarkul Avsat’a Saddam Hüseyin’le olan hikayesini anlatıyor.
Cidde'de Kızıldeniz Film Festivali'nde gösterime giren belgesel film, eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in ortadan kayboluş hikayesini anlatıyor. Saddam Hüseyin’in 253 gün boyunca saklanması Arap ve uluslararası dünyanın hafızasına kazınan olaylar arasında yer alıyor. Filmde, Saddam'ın hikayesi Alla Namık tarafından anlatılıyor.
“Saddam Hüseyin’i Saklamak” adlı filmde, Eski Cumhurbaşkanı Saddam'ın, Bağdat'ın kuzeyindeki Dura kasabasında, ağaçlar ve güller arasındaki bir çukurda saklanmasından, tutuklanmasına kadar hayatındaki o kritik dönem, onu saklayan Alla Namık tarafından ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.
Namık, Şarkul-Avsat'a, Batı medyasının 2004'ten bu yana, Ebu Garib hapishanesinden serbest bırakıldığından beri Saddam'la olan hikayesini anlatması konusunda ısrar etmesine rağmen filme katılmayı düşünmediğini söyledi. Ancak yıllar sonra gazeteler, televizyonlar ve sosyal paylaşım siteleri hikayeyi her gün yeniden ve yanlış bir şekilde anlatmaya başladı. Bu da beni filmi yapmayı kabul etmeye motive etti, dedi. Ayrıca “Ben hain değilim ve kimsenin benim çocuklarıma hainin çocukları demesine izin vermeyeceğim.” şeklinde konuştu.
Namık’a göre Saddam'ın bazen zor bazen de kolay bir kişiliği vardı. Saddam, onları niyetlerinden emin olmak için her zaman sınardı. Namık, Saddam'ın 13 Aralık 2003'te kendisinden yerini değiştirmesini istediğini, kendisinin de "Şimdi değiştireceğiz" diyerek hemen kabul ettiğini, bunun üzerine ise Saddam'ın "Hayır, oturun" dediğini ve akşam yemeğini hazırlamaya başladığını, söyledi. "Akşam yemeğine oturduğumuz anda Amerikan güçleri çiftliğe baskın düzenledi ve biz hemen tutuklandık." ifadelerini kullandı.
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir bin kişi ile Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5171304-i%CC%87srailin-a%C5%9F%C4%B1r%C4%B1-sa%C4%9Fc%C4%B1-ulusal-g%C3%BCvenlik-bakan%C4%B1-ben-gvir-bin-ki%C5%9Fi-ile-mescid-i-aksaya
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir bin kişi ile Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)
Kudüs'teki İslami Vakıflar Dairesi, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir liderliğindeki bin 251 yerleşimcinin bu sabah (Pazar) Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini bildirdi.
Vakıflar Dairesi'ne göre: bu sabah Ben-Gvir, İsrail Likud partisinden bir Knesset üyesi olan Amit Halevi birlikte bin 251 yerleşimci ile bir provokatif bir yürüyüşe öncülük etti.
İsrail basınında yer alan video görüntülere göre, Ben Gvir, baskını Filistin topraklarını gasbeden bir grup İsrailliyle birlikte gerçekleştirdi.
Baskında Yahudilik inancına göre Tapınak'ın yıkılış dönümünü (Tişa BeAv) anma gerekçesiyle Mescid-i Aksa'nın avlusunda Talmud ayinleri gerçekleştirildi..
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir geçtiğimiz Mayıs ayında Kudüs'ün Eski Şehrindeki Şam Kapısını ziyaret etmek üzere yürürken (Reuters)
Ben-Gvir, Ortadoğu'daki en hassas bölgenin kurallarına karşı gelerek Tapınak Tepesi'nde dua ettiğini söyledi. Müslüman yetkililerle on yıllardır süren hassas “statüko” düzenlemeleri uyarınca Tapınak Tepesi Ürdünlü bir dini kurum tarafından yönetiliyor ve Yahudiler burayı ziyaret edebiliyor ancak dua edemiyor.
Tapınak Tepesi İdaresi (TMA) adlı küçük bir Yahudi kuruluşu tarafından yayınlanan videolarda Ben-Gvir'in Tapınak Tepesi'nde ibadet eden bir gruba liderlik ettiği görülüyor. İnternette dolaşan diğer videolarda ise dua ederken görülüyor.
Ben-Gvir daha önce bölgeyi ziyaret etmiş ve burada Yahudilerin ibadet etmesine izin verilmesi çağrısında bulunmuş, Başbakan Binyamin Netanyahu da bunun İsrail'in politikası olmadığı yönünde açıklamalar yapmıştı. Ben-Gvir yaptığı açıklamada İsrail'in Gazze savaşında Hamas'a karşı zafer kazanması ve orada silahlı gruplar tarafından tutulan İsrailli rehinelerin geri dönmesi için dua ettiğini söyledi. İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamının kontrolünü ele geçirmesi çağrısını yineledi.
İsrail'in Tapınak Tepesi'ndeki kuralları değiştirdiği yönündeki iddialar Müslüman dünyasında öfke yaratacak ve geçmişte şiddet olayları patlak vermişti. Bugün herhangi bir şiddet olayı yaşanmamıştır.
Bir İsrailli sertlik yanlısı 23 Haziran 2025 tarihinde Kudüs'teki Mescid-i Aksa'nın Batı Duvarı önünde yürürken (AFP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, Ben-Gvir'in Tapınak Tepesi'ne yaptığı ziyareti kınayarak bunun “tüm kırmızı çizgileri aştığını” söyledi.
Sözcü Rudeyne yaptığı açıklamada, uluslararası toplumun, özellikle de ABD yönetiminin, yerleşimcilerin suçlarına ve aşırı sağcı hükümetin Mescid-i Aksa'daki provokasyonlarına son vermek, Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurmak ve insani yardım getirmek için derhal müdahale etmesi gerektiğini söyledi.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı'nın Mescid-i Aksa'ya saldırısını kınayarak kabul edilemez bir provokasyon olarak nitelendirdi.
Filistin Haber ve Bilgi Ajansı'na WAFA göre aşırılık yanlısı sömürgeci Tapınak Tepesi örgütleri, İncil'de ‘Tapınağın yıkılışının yıldönümü’ olarak bilinen güne denk gelen bugün Mescid-i Aksa'ya geniş çaplı bir baskın düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Kudüs Valiliğine göre bu yılki yıldönümü Mescid-i Aksa için en tehlikeli günlerden biri olarak görülüyor çünkü Tapınak Tepesi grupları, hükümetin aşırılık yanlısı gündemlerinin arkasında tam bir uyum içinde olmasından yararlanarak dini ve yasal kırmızı çizgileri aşmak için niteliksel bir girişimle üç Ağustos'u en büyük saldırı günü haline getirmeyi planlıyor.
Kudüs (DPA)
WAFA, Ben-Gvir'in polis memurlarına İsrailli yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'da dans etmelerine ve şarkı söylemelerine izin vermeleri yönünde talimat vermesinden sadece birkaç hafta sonra, özellikle de geçtiğimiz Mayıs ayında camiye düzenlediği baskın sırasında Tapınak Tepesi'nde dua ve secdenin mümkün hale geldiğini ve mevcut statükonun açık ve tehlikeli bir şekilde ihlal edildiğini açıklamasının ardından, yeni gerçeklikleri zorla dayatmanın önünü açan bir adım olarak bu tırmanışa eşi benzeri görülmemiş bir kışkırtma ortamının eşlik ettiğine dikkat çekti.