Tunus'ta Nahda Hareketi iflasın eşiğinde mi?

Tunus'taki hareketin finansmanı meselesi, genel merkez binasının sahibinin partiyi binadan çıkarmak için dava açmasıyla yeniden gündeme geldi

Genel merkez binasının sahibi, kirasını ödeyemeyen Nahda hareketinin binayı boşaltmasını talep ediyor (Reuters)
Genel merkez binasının sahibi, kirasını ödeyemeyen Nahda hareketinin binayı boşaltmasını talep ediyor (Reuters)
TT

Tunus'ta Nahda Hareketi iflasın eşiğinde mi?

Genel merkez binasının sahibi, kirasını ödeyemeyen Nahda hareketinin binayı boşaltmasını talep ediyor (Reuters)
Genel merkez binasının sahibi, kirasını ödeyemeyen Nahda hareketinin binayı boşaltmasını talep ediyor (Reuters)

Tunus'ta Nahda hareketi liderlerinin çoğunun tutuklanmasından aylar sonra, mali sorunlar nedeniyle hareketin üzerindeki baskılar yoğunlaşmaya başladı.

Partinin merkez genel merkez binasının sahibi, kiranın ödenmemesi üzerine partinin binadan tahliyesi için dava açtı.

Bu gelişme Nahda'nın "kara kutu" olarak nitelendirilen finansman dosyasına bir kez daha ışık tuttu.

Hareket, muhaliflerinin suçlamalarına rağmen, yabancı fon iddiasını sıklıkla reddetse de bu konu tartışmalara yol açmaya devam ediyor.

Tunuslu yetkililer geçen günlerde Nahda hareketinin başkentteki genel merkez binasını ve diğer bölgelerdeki binalarını kapattı.

Bu, hareketin tarihi lideri Raşid Gannuşi'nin yetkililerin "iç savaş tehdidi" olarak değerlendirdiği açıklamaları nedeniyle tutuklanmasının ardından geldi.

Bu gelişmelerin öncesinde iktidardan ayrılmasının ardından Nahda hareketinin popülaritesinde bir düşüş yaşanmıştı.

Ancak görünen o ki, hareket borç birikiminden ve mali aidatları toplayamamaktan muzdarip olduğundan, bu siyasi ve halk çöküşüne mali bir çöküş de eşlik edecek.

Borç birikimi

Nahda hareketinin yeni Genel Sekreteri El-Acemi el-Verimi, hareketin karşı karşıya olduğu krizin ortasında destekçilere güvence mesajları gönderdi.

Verimi, düzenlediği basın açıklamalarında "Hareketi felce uğratabilecek hiçbir güç yoktur" dedi.

Hareketin finansman sorunu, genel merkez merkez binasının sahibinin hareketin binadan uzaklaştırılması için dava açmasıyla yeniden gündeme geldi.

Bu gelişme, Nahda liderlerinin gün ışığına çıkarmaktan çekinmediği bir mali krizi yansıtıyor.

Nahda liderlerinden Zeynep el-Berahmi, "Merkez binanın sahibi, aslında büyük meblağlar olan aidatlarının ödenmesini talep ediyor. Genel merkezin yetkililer tarafından sürekli kapatılması, tek finansman kaynağımız olan parti üyelerinden bağış toplamamızı engelledi" dedi.

Berahmi, hareketin yurtdışından fon aldığını inkar ediyor. Hareketin siyasi muhalifleri sıklıkla bu yönde suçlamalarda bulunuyor.

Fon iddialarını reddetmesine rağmen Nahda, 2011'den bu yana seçim kampanyalarına büyük miktarda para harcadı ve hayata geçirilemeyen önemli projelerin sözünü verdi.

Nahda hareketinin finansman dosyası bir kara kutu olarak kalırken birçok kişi bu dosyanın hareketin lideri tarafından yönetildiğine inanıyor (AFP)
Nahda hareketinin finansman dosyası bir kara kutu olarak kalırken birçok kişi bu dosyanın hareketin lideri tarafından yönetildiğine inanıyor (AFP)

Ülkedeki en yüksek denetleyici yargı organı olan Tunus Sayıştay'ı Kasım 2020'de bir rapor yayınladı.

Bu raporda, Nahda hareketinin, imajını parlatmak için 2014'ten bu yana bir ABD lobi şirketiyle sözleşme yaptığı ortaya çıktı.

Mahkemedeki yargıç Fazilet el-Karkuri daha önce şunları söyledi:

Hareketin şirketle imzaladığı iki sözleşmenin maliyeti çeyrek milyon dolardan fazla ve bu paranın kaynaklarını belirlemek henüz mümkün olmadı.

Hareket o dönemde bu resmi suçlamalara "Mali raporlarımızda hata var ama bu seçim suçu düzeyine çıkamaz" diyerek yanıt vermişti.

Nahda Hareketi'nin dış ilişkileri, özellikle de Müslüman Kardeşler'in gündemlerini Tunus'ta uygulamaya çalıştığı yönündeki suçlamalar ışığında, ülkede siyasi sokakta sıklıkla tartışmalara yol açtı. Hareket ise bu suçlamaları reddediyor.

Gannuşi'nin yokluğunun etkisi

Nahda lideri, yardımcısı ve bazı Nahda yöneticileri, devlet güvenliğine karşı komplo, yolsuzluk ve yargı makamları tarafından "devlete karşı kışkırtma" olarak adlandırılan davalar nedeniyle aylardır hapiste.

Nahda, bu suçlamaları reddediyor ve iki yıl önce kayda değer bir siyasi dönüşüme tanık olan Tunus'ta, devam eden "siyasi muhalifleri tasfiye etme çabalarını" eleştiriyor.

Pek çok kişi, özellikle Türkiye ile kapsamlı dış ilişkileri olan kıdemli lider Raşid Gannuşi'yi hareketin mali kaynaklarının gerçek kontrolörü olarak görüyor.

Ayrıca Ankara, Gannuşi'nin tutuklanmasını eleştirmişti.

Tunuslu siyasi araştırmacı El-Cemi el-Kasımi şunları söyledi:

Gannuşi'nin yokluğu Nahda hareketinin mali durumu üzerinde büyük bir etkiye sahip çünkü fonların ödenmesi emrini veren kişi o. Bu nedenle onun yokluğunda, yani o cezaevindeyken, hareketin aidatları ödenmedi ve herhangi bir para ödemesi yapılmadı. Yine de hareketin mali iflasla karşı karşıya olduğuna ihtimal vermiyorum.

Nahda hareketinin dış ilişkileri Tunus'un siyasi sokaklarında sık sık tartışmalara yol açıyor (Reuters)
Nahda hareketinin dış ilişkileri Tunus'un siyasi sokaklarında sık sık tartışmalara yol açıyor (Reuters)

El-Kasımi, Independent Arabia'ya şunları söyledi:

Nahda Hareketi'nin mali dosyası temizlenmesi gereken gerçek mayınlardan biridir, çünkü 2011'den 2019'a kadar olan dönemde İslami hareketteki para açıkça görülüyordu. Ancak açıklananlar, siyasi aktörlerin gözlemlediğiyle çelişiyor; yani yasal olarak, gördüğümüz ödeme operasyonlarından çok daha düşük faturalar sunuyorlar. Nahda finansmanı dosyası Tunuslu yetkililerin ortadan kaldırması gereken tehlikeli dosyalardan biridir. Ancak yasal olarak, finansman kaynaklarını bulmak için yapılacak çalışmalar hareket yasal sorumluluğa tabi tutularak yapılmalı.

Beklenen iflas

Tunus'ta Nahda hareketinin mali iflas olasılığına ilişkin spekülasyonları güçlendiren şey, yetkililerin yurt dışından parti ve derneklere akan fonlar üzerindeki denetimini sıkılaştırma eğilimidir.

Bu gerçekten çok büyük bir para. Bu adım, sahneyi kontrol altına almayı mı yoksa bu partileri ve dernekleri dışlamayı mı öngörüyor belli değil.

Siyasi analist Muhammed Salih el-Ubeydi, "Liderlerine karşı atılan adımlar ışığında Nahda hareketinin mali iflası bekleniyor. Hareketin seyahatleri kısıtlandı. Finansmanının çoğunun yurt dışından geldiğini herkes biliyor; özellikle de 2011'den 2014'e kadar gücünün zirvesinde olduğu dönemde. Hareketin iç ve dış müttefikleriyle güvene ve güçlü iletişime sahip olan Gannuşi'nin yokluğu ve özellikle iktidardan ayrıldıktan sonra rolünün azalması iflası çok olası ve beklenen bir duruma getiriyor. Bu da özellikle bölgesel değişimler ve birden fazla yönden esen uzlaşma rüzgarları ışığında bu konuda bahis oynamamak gerektiği anlamına geliyor" diye konuştu.

İslami Nahda hareketinin finansmanına ilişkin kesin yargı kararları yok. Bu konudaki tartışmalar muhtemelen devam edecek.

Hareketin liderinin serveti de tartışmalara yol açmaya devam ediyor.

Özellikle yerel bir gazetenin daha önce yürüttüğü bir soruşturmanın ardından hareket, Gannuşi'nin servetiyle ilgili gazetede yer alan iddiaları reddetti ve gazeteye dava açma sözü verdi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Kahire, HDK'nin ‘sınır üçgeni’ üzerinde kontrol sağladığını duyurmasına nasıl bakıyor?

Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı geri aldıktan sonra kutlama yapan Sudan ordusu mensupları, 21 Mart (AP)
Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı geri aldıktan sonra kutlama yapan Sudan ordusu mensupları, 21 Mart (AP)
TT

Kahire, HDK'nin ‘sınır üçgeni’ üzerinde kontrol sağladığını duyurmasına nasıl bakıyor?

Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı geri aldıktan sonra kutlama yapan Sudan ordusu mensupları, 21 Mart (AP)
Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı geri aldıktan sonra kutlama yapan Sudan ordusu mensupları, 21 Mart (AP)

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Mısır, Sudan ve Libya arasındaki ‘sınır üçgeni’ bölgesinin kontrolünü ele geçirdiğini açıklaması, Kahire'nin Sudan savaşında sahadaki gelişmelere ilişkin tutumu konusunda soru işaretleri yarattı.

Mısırlı uzmanlar, ‘Mısır'ın Sudan'daki askeri gelişmeleri yakından takip ettiğini ve ulusal güvenliğinin doğrudan etkilenmesi halinde karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu’ belirterek, HDK'nin sınır üçgeni bölgesini kontrol etmesinin ‘başkent Hartum'daki son kayıplarını telafi etmek için manevi bir kazanç’ olduğunu kaydetti.

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir kenti yakınlarında bulunan sınır üçgeni bölgesi, Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden savaşın ana cephelerinden birini oluşturuyor.

Nisan 2023 ortalarında başlayan Sudan savaşı, Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında devam eden çatışmalarla üçüncü yılının ikinci ayına girdi. Birleşmiş Milletler (BM) tahminlerine göre savaş, ülke içinde ve dışında yaklaşık 14 milyon insanın yerinden edilmesine neden oldu.

HDK dün yaptığı açıklamada, Sudan, Libya ve Mısır arasındaki sınır üçgeni bölgesini kontrol altına aldığını duyurdu. ‘Sudan, Libya ve Mısır arasında önemli bir buluşma noktası olan stratejik bölgeyi niteliksel bir adımla özgürleştirmeyi başardığını’ belirten HDK tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi: “Sudan ordusuna asker ve teçhizat açısından ağır kayıplar verdirdik… Onlarca savaş aracını ele geçirdik.”

Bunun öncesinde Sudan Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı, ‘saldırganlığı püskürtmek için savunma düzenlemeleri olarak tanımladığı adımın bir parçası olarak sınır üçgeni bölgesini boşalttığını’ duyurdu. Sudan ordusu tarafından dün yapılan açıklamada, “Bu hareket, sınır bölgesindeki saha gelişmeleri ışığında ulusal egemenliği korumak ve stratejik konumları güvence altına almak için operasyonel planların bir parçası olarak yapıldı” ifadesi yer aldı.

Gelişmeler, Sudan ordusunun salı günü yaptığı açıklamada, HDK ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter'e bağlı Libya güçlerini ‘bölgeyi ele geçirmek amacıyla Mısır, Sudan ve Libya arasında bulunan sınır üçgenindeki sınır noktalarına saldırmakla’ suçlayarak, bunu ‘Sudan'a, topraklarına ve halkına karşı bariz bir saldırganlık’ olarak nitelendirmesinin ardından geldi.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Tümgeneral Muhammed Salah Ebu Hemile, “Kahire, Mısır'ın ulusal güvenliğiyle doğrudan bağlantılı olduğu için Sudan'daki gelişmeleri yakından takip ediyor” dedi. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte HDK'nin sınır üçgeni bölgesini kontrol etmesinin güvenlik üzerindeki etkisini küçümseyen Ebu Hemile, bunun ‘özellikle başkent Hartum'daki son saha kayıplarını örtbas etme girişimi’ olduğunu söyledi ve Kahire'nin ‘Sudan'daki ulusal kurumları desteklemeye istekli olduğunu, ancak bir tarafı diğerinin aleyhine desteklemekle meşgul olmadığını’ belirtti.

Mısırlı askeri uzman Tümgeneral Semir Ferec, HDK'nin sınır üçgeninde kontrolü sağladığını duyurmasının ‘savaşın saha gerçekliği üzerinde hiçbir ağırlığı olmayan manevi bir kazanım’ olduğunu ifade etti. Ferec, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “HDK, başkent Hartum'u kaybettikten sonra herhangi bir saha başarısını duyurmaya çalışıyor… Mısır, güney sınırlarındaki güvenliğiyle doğrudan ilgili olduğu için Sudan savaşındaki gelişmeleri izlemeye devam ediyor. Mısır'ın Sudan'daki savaşa müdahale etmeme konusunda bir isteği var” ifadelerini kullandı.

Hamideti defalarca, ‘Mısır'ın Sudan ordusuna savaş uçakları da dahil olmak üzere askeri destek sağladığını’ iddia etti. Ancak geçen yıl Mısır Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları yalanlamış ve o dönemde yaptığı bir açıklamada ‘uluslararası toplumu HDK Komutanı’nın söylediklerinin doğruluğunu kanıtlayan delilleri bulmaya’ çağırmıştı. Söz konusu suçlamalar, Kahire'nin savaşı durdurmak ve sivilleri korumak için yoğun çaba sarf ettiği bir dönemde geldi.

Mısır'ın Sudan'daki meşruiyeti ‘askeri değil siyasi olarak’ desteklediğini belirten Ebu Hemile, “Kahire, Sudan'ın devam eden iç savaş ışığında kurumlarını restore etmesini istiyor ve kısa süre önce sivil bir başbakanın atanmasını memnuniyetle karşıladı” dedi.

Diğer yandan Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli salı günü Sudanlı mevkidaşı Kâmil et-Tayyib İdris'i arayarak, ‘Kahire ile Hartum arasındaki ikili ilişkilerin iki ülke arasında daha fazla koordinasyona katkıda bulunacak şekilde çeşitli düzeylerde güçlendirilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini’ bildirdi.

Mısır'ın eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Salah Halime, HDK'nin sınır üçgenini kontrol etmesini Sudan ordusunun LUO’nun bu güçlere askeri destek verdiği yönündeki suçlamalarıyla ilişkilendirerek, “Sınırdaki gelişmeler Sudan'daki savaşın henüz bitmediğini ve sahada niteliksel bir gelişme olduğunu gösteriyor” ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Halime, ‘Mısır'ın güney sınırlarında herhangi bir doğrudan ihlal olması halinde harekete geçeceğini’ belirterek, “Mısır'ın olup bitenleri yakından takip etmesinin temelinde toprakları üzerindeki tam egemenliğini korumak yatıyor” dedi. Halime ayrıca, askeri gelişmeleri Sudan'daki iç siyasi durumla ilişkilendirerek, “HDK'nin hamleleri, önümüzdeki dönemde kontrolü altındaki bölgelerde paralel bir hükümet kurulacağını duyurma hazırlığından kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.

Hamideti, merkezi Port Sudan'da bulunan Sudan hükümetine paralel bir hükümet olarak Barış ve Birlik Hükümeti’nin kurulduğunu duyurmuştu.