Zorla yerinden edilen Gazzeliler, baskın sesleriyle nasıl başa çıkıyor?

Psikoglara göre, yerinden edilenlerin kendi aralarında kurdukları bağlar savaştan sonra gelişip derinleşebilir

Gazzeliler, aynı trajediyi paylaşan yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere çevrelerindeki insanlarla sosyal ilişkiler kurdular (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)
Gazzeliler, aynı trajediyi paylaşan yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere çevrelerindeki insanlarla sosyal ilişkiler kurdular (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)
TT

Zorla yerinden edilen Gazzeliler, baskın sesleriyle nasıl başa çıkıyor?

Gazzeliler, aynı trajediyi paylaşan yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere çevrelerindeki insanlarla sosyal ilişkiler kurdular (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)
Gazzeliler, aynı trajediyi paylaşan yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere çevrelerindeki insanlarla sosyal ilişkiler kurdular (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)

Karanlık çöker çökmez Fuad ve yerinden edilmiş diğer birkaç kişi, barınma merkezine dönüştürülen okul bahçesinde toplandı.

Her gün olduğu gibi, bu gece de uyumamaya karar verdiler.

İsrail bombardımanının Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehrine yoğunlaşması halinde bu kez dersliklere gitmeme karara aldılar.

Avludaki mültecilerin çadırları arasında oturacak yer bulan gençler aralarında görev dağılımı yaptı.

Fuad'dan biraz yakacak odun, başka bir gençten de çaydanlık ve varsa biraz şeker getirmesi istendi.

Üçüncüsü ise birkaç domates ve biber ile kuru da olsa bir miktar ekmek getirecek.

Gençler dağıldılar ve birkaç dakika sonra tekrar bir araya geldiler.

Her biri görevini mükemmel bir şekilde yerine getirdi. 05.00'te başlayıp 08.00'de bitecek "nöbeti" geçirmek için beraber oturdular.

Âlâ bu durumu, "Gece yarısı 02.00'de uyusak bile akşam sohbetine geç başlayamıyoruz. Hava saldırıları ve her yere uçuşan şarapneller nedeniyle birimizin yaralanmasından ya da uçakların sivillerle savaşçılar arasında ayrım yapamamasından korkuyoruz" sözleriyle açıkladı.

Aileler, pencerelerin camlarının kırılması nedeniyle barınak odalarında sıcaklıktan mahrum kaldı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Aileler, pencerelerin camlarının kırılması nedeniyle barınak odalarında sıcaklıktan mahrum kaldı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Yeni sosyal ilişkiler

Âlâ küçük bir demir sobanın üzerinde odunla ateş yaktı.

Havanın nispeten soğuk olması nedeniyle gençler biraz ısınmak için ellerini ateşe uzatmaya başladılar.

Havada ateş kıvılcımları uçuşuyor, gençler kendi aralarında sohbet ediyor, bir grup çocuk da etraflarına toplanmış, camların kırılması nedeniyle barınma odalarında özledikleri sıcaklığı arıyorlardı.

Çevresindeki insanları çok iyi tanımamasına ve barınma merkezine sığınmak dışında hiçbir bağlantıları olmamasına rağmen, Âlâ onlarla kaynaşma halinde.

Bu kaynaşma halini Âlâ, şu sözlerle anlattı:

Savaş sırasında yeni sosyal ilişkiler kurdum. Arkadaş çevrem Gazze'nin kuzeyindeki yerleşim bölgemle sınırlıydı. Ancak bugün orta ve güney valiliklerinden kişilerle tanıştım. Doğal olarak farklı olan kültürlere açıldım.

Gazzeliler, yerinden edilmenin acısını ve savaşın sertliğini hafifletmek için, aynı trajediyi paylaşan yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere çevrelerindeki kişilerle sosyal ilişkiler kurdu.

Sosyal psikoloji araştırmacısı Abir Cuma, "Bu arkadaşlıklar acıyı ve üzüntüyü paylaşmaya dayalı. Ancak savaştan sonra uzayabilir iyi bir şekilde gelişebilir ve tanışmanın başlangıcı ileride komik anılara dönüşebilir" dedi.

Ateşin bir kenarına çaydanlığı yerleştiren Âlâ, yeni arkadaşlarıyla birlikte bir somun kuru ekmek, bir domates ve bir yeşil biber içeren basit bir akşam yemeği yedi.

Bu yemeğin küçük bir çocuğu bile doyurmayacağını söyleyen Âlâ, ancak bu, kuşatma ve yiyecek tedarikinin durdurulması altında bu durumun normal olduğunu dile getirdi.

Psikolojik etkiler

Hava karanlıktı; evleri, tarım arazilerini, hedefleri amansızca bombalayan keşif ve savaş uçaklarının zaman zaman ses ve gürültüleri gecenin sakinliğini bozuyordu.

Bu durum, savaşın bir an önce bitmesi yönündeki dileklerini her akşam kendi aralarında tekrarlayan yerinden edilmiş insanlar arasında korku ve endişe hali yaratıyordu.

Savaşın korkutucu atmosferine rağmen, yerinden edilenlerin buluşması esprilerden yoksun değildi ve sırayla şakalar ve komik deneyimler anlatıldı.

Âlâ, kendilerini eğlendirmeye çalıştıkları sohbetlerle ilgili ise şunları söyledi:

Günümüz çok yorucuydu, içme suyu ve un aramakla geçti. Çarşıda eli boş dolaştık. Uzun saatler boyunca cep telefonlarımızı şarj etmek için kuyrukta bekledik. Neden ardı ardına gelen olayların arasından kahkahalar çalarak biraz kendimizi rahatlatmıyoruz?

Sosyal psikoloji araştırmacısı Abir Cuma, "Yerinden edilmiş kişiler, savaşlara, korkuya, paniğe rağmen geceleri gülebilirler ama bu onların psikolojik olarak etkilenmedikleri anlamına gelmez. Savaşın kompleksler ve kaygılar yarattığına şüphe yok. Evsizlerin gülümsemesi, bilimsel çalışmalara göre onların iç çalkantılarıyla baş etmeye çalıştıkları anlamına geliyor" dedi.

Yerinden edilmiş Filistinliler normal hayatlarına dönmek istiyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Yerinden edilmiş Filistinliler normal hayatlarına dönmek istiyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Âlâ, küçük fincanlara çay dolduruyor, arkadaşlarıyla yerinden edildikleri evler ve alt üst olan hayatları hakkında sohbet ediyordu.

Savaştan önceki günlük rutinleri hakkında konuşurlarken yanlarına bomba bırakan bir savaş uçağı büyük bir patlamaya neden olunca sohbetleri kesintiye uğradı.

Yerinden edilmiş kişilerin akşam sohbetleri anında değişti ve siyasi meseleleri, askeri operasyondaki gelişmeleri ve ardından uluslararası sahnede yaşanan olayları tartışmaya başladılar.

Bombalama ve saldırıların artık hem çocukların hem de yetişkinlerin aklını meşgul ettiğini anlatan Âlâ, sürekli çatışmaların ne zaman biteceğini sorup durduklarını ve normal hayatlarına dönmek istediklerini söyledi.

Uzun gece

Yerinden edilen insanlar arasında, sanki başlarına gelen acıları hatırlamışlar gibi aniden bir sessizlik ve sükunet hakim oldu. Her biri barınma odalarına dağıldı.

Âlâ, "Gece uzun, uyku yok, kalpler yorgun. Soğuğun şiddetinden titriyorlar; yerinden edilmiş insanların akşam saatlerindeki durumu bu" dedi.

Âlâ, geceleri okulun barınma odalarının adeta bir "mezarlık" gibi göründüğünü söyledi:

Odaların üzerlerinde hüzün ve karanlık beliriyor. Çocuklar biraz ısınma umuduyla yatakta birbirlerine sarılıyorlar.

İsrail baskınlarının yoğunluğu nedeniyle binlerce Gazzeli yerlerinden edilirken evlerini yanlarına eşya ve battaniye almadan terk etti.

Saldırılar onlara kışlık kıyafetlerini getirmeleri için yeterli zaman tanımadı, o sırada yerlerinden edilme sürelerinin uzun olacağının ve kışın üzerlerine ağır bir gölge düşüreceğinin farkında değillerdi.

Gazze halkının yaşadığı durumun son derece ağır olduğunu ve buna kimsenin dayanamayacağını söyleyen sosyal psikoloji araştırmacısı, "Bu zor koşullar, özellikle psikolojik deşarj planlarının yokluğunda, nörolojik durumları kötüleşen bireyler yaratmaktadır" dedi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Filistin için son şans: Bir devlet mi yoksa fraksiyonlar devletçiği mi

Dünya, enkazdan yükselecek birleşik bir Filistin projesini bekliyor (Reuters)
Dünya, enkazdan yükselecek birleşik bir Filistin projesini bekliyor (Reuters)
TT

Filistin için son şans: Bir devlet mi yoksa fraksiyonlar devletçiği mi

Dünya, enkazdan yükselecek birleşik bir Filistin projesini bekliyor (Reuters)
Dünya, enkazdan yükselecek birleşik bir Filistin projesini bekliyor (Reuters)

Tony Boulos

Hamas'ın Gazze Şeridi sınırında gerçekleştirdiği Aksa Tufanı saldırısının ardından Gazze Şeridi'nde yaşanan yıkıcı savaşın üzerinden geçen yaklaşık iki yılın akabinde, Filistin davası yalnızca askeri harekâtla veya direniş sloganlarıyla sonuçlandırılamayacak kritik bir siyasi aşamaya giriyor. Savaş artık yalnızca İsrail ile değil, zamanla, özle ve bütünlüğünü yitirmiş Filistin siyasi sisteminin meşruiyetiyle bir savaşa dönüştü. Sadece dayanışma için değil, aynı zamanda yalnızca Filistin'in iç yapısının yeniden yapılandırılması ile başlayacak kapsamlı bir çözüm üretmek için de gerçek bir Arap-uluslararası mutabakat arayışı acil hale geldi. İç yapının yapılandırması ise Hamas'ın paralel bir silahlı güç olarak sahneden çekilmesinden ve Filistin Ulusal Otoritesi’nin  karar alma gücünü, meşruiyetini ve Arap desteğini yeniden kazanmasından geçiyor.

Bu, Lübnan'ın yaşadığına benzer büyük bir sınav anı. Lübnan’da da Hizbullah'ın askeri ve mali sistemi dağıtılmadan, devlet karar alma yetkisini geri kazanmadan ülkede çözüm haritasını uygulamaya koymanın bir yolu yok. Devlet dışı silahın gölgesinde ulusal bir projenin inşa edilemediği Lübnan'da olduğu gibi, Filistin'de de coğrafyayı ve meşruiyeti paylaşan fraksiyonların veya paralel otoritelerin şemsiyesi altında bir devlet kurulamaz. Filistin değişti, dünyanın Filistin algısı değişti, güç dengesi değişti. Peki liderlik araçları değişti mi? Filistinlilerin gelecek vizyonu değişti mi? Fetih ve Hamas, otorite ve direniş, iç çatışma ve dış bağımlılık gibi eski ikiliklerin esiri olmaya devam mı ediyorlar? Bir sonraki aşama, açıkça, sadece bir direniş aşaması değil. Bu, bir anavatanın yeniden inşası, bir halkın direnişinin desteklenmesi ve yıkımın yıkıntılarından bir devlet çıkarma aşamasıdır. Bu aşama, sloganlardan ve daha derin bir söylemden daha fazlasını gerektiriyor.

Silahlar susar, ama savaş bitmez

Burada Lübnan'ın iç savaş sonrası deneyimini hatırlamak faydalı olacaktır. Savaş, yalnızca Taif Anlaşması'nın imzalanması değil, daha ziyade Arap ve uluslararası çıkarların kesişmesi sonucu sona erdi. Buna bir de daha sonra ortaya çıkan çekincelerine rağmen, o anı ulusal bir projeye nasıl dönüştüreceklerini bilen Lübnanlı figürlerin varlığı eşlik etmişti. Tıpkı Lübnan'ın savaş sonrası döneme liderlik etmesi için Refik Hariri'ye ihtiyaç duyması gibi, Filistin'in de bugün sadece kırılgan bir idari yapı değil, gerçek bir Filistin devleti kurabilecek bir figüre -veya gruba- ihtiyacı var.

Yıllar sonra ilk kez, dünya Filistin devletinin fiilen tanınması yönünde ilerlemeye başladı. İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya ve Güney Afrika Filistin devletini tanıdı. Fransa ve diğer ülkeler de resmi olarak tanımayı düşünüyorlar. Sahne değişiyor. Haritalar yeniden çiziliyor. Gazze'ye yönelik savaş, tüm vahşetine rağmen, Filistin'i bir kez daha uluslararası kararların merkezine yerleştirdi. Fakat şimdiki temel soru şu: Biz buna hazır mıyız? Filistinliler, bu tarihi anı değerlendirebilecek ve siyasi tanınmayı sürdürülebilir bir devletin altyapısına dönüştürebilecek bir liderliğe sahip mi? Sadece söz ve pozisyonlara değil, aynı zamanda reel ekonomiye, istihdam yaratmaya, hukukun üstünlüğüne ve devlet kurumlarına dayalı bir devlet kurabilecek bir liderlik var mı?

İnsanlar değişti

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre  Filistin sokağı artık eskisi gibi değil. Gazze'de yaşananlardan ve yıllarca süren bölünme ve iç çatışmalardan sonra sloganlar artık yeterli değil. Bugün insanlar, yıkılanları yeniden inşa edebilecek, onurlu bir yaşam için gerçek fırsatlar yaratabilecek ve bölünmeyi derinleştirmek yerine Filistin halkının birliğini koruyabilecek bir liderlik talep ediyor. Filistinliler, Fetih ve Hamas arasındaki çekişmeden, dar görüşlü hesaplardan ve kendilerine somut hiçbir şey sunmayan, onları tüketen söylemlerden bıktı. Bugün istedikleri, örgüt değil devlet odaklı düşünen, halkı sürekli bir savaşın yakıtı olarak değil, meşruiyet kaynağı olarak gören bir liderlik.

Filistinli bir Hariri

Bazıları, Filistin'in savaştan sonra Lübnan'ın yeniden inşasına öncülük eden ve Beyrut'u yeniden inşa etmek için uluslararası destek toplayan, Arap-uluslararası mutabakatlar elde etmeyi başaran iş adamı Refik Hariri modeline ihtiyacı olduğunu söyleyebilir. Ancak Filistin gerçekliği, Lübnan gerçekliğinden daha karmaşık ve bugün ihtiyaç duyduğu şey, özel bir ulusal kimliğe sahip bir Filistinli Hariri’dir. Bu Hariri, cesur ve dürüst olmalı, direnişi güçlendirerek, binlerce iş fırsatı yaratan geniş bir ekonomik çıkar ağı oluşturarak ve topraklarındaki Filistin varlığını güçlendirerek, Filistin halkına yatırım yapmanın, gerçek kurtuluşun temeli olduğuna inanmalıdır. Filistin'in, gerçekçi bir ulusal ekonomik plan geliştirebilecek, onurun yalnızca dış destekten değil, aynı zamanda üretken ve istikrarlı bir iç ekonomi inşa etmekten de geçtiğini anlayan bir figüre veya gruba ihtiyacı var. Bu liderliğin gerçek kalkınma projeleri başlatabilecek, yatırımı, girişimciliği ve inovasyonu teşvik eden, Filistin toplumunu edilgen bir direniş zihniyetinden kurtarıp, ona üretim, açılım ve sorumluluk zihniyeti kazandıran modern bir yasal yapı kurabilecek kapasitede olması hayati önem taşımaktadır.

Filistinli ellerle yeniden inşa

Bugün Filistin tarihinde nadir görülen bir anla karşı karşıyayız. Dünya artık duyuyor ve Filistin devletinin uluslararası alanda tanınmasının yankısı her geçen gün artıyor. Gazze, uğradığı yıkıma rağmen dünyayı uyandırdı, uluslararası vicdanı harekete geçirdi ve adaletsizliği küresel tartışmaların ön saflarına taşıdı. Filistin halkı, yaralarına ve bölünmelerine rağmen, kökten farklı olması koşuluyla yeni bir liderlik etrafında kenetlenmeye hazır. Dünya, Filistin halkından sahip olduğu beceriler, yetenekler ve deneyimlerle yıkılanları kendi eliyle yeniden inşa etmesini bekliyor ve o da bunu yapabilir. Bu sayede Filistinliler, yeniden inşayla başlayacak ama daha iyi bir gelecek planlamakla sona ermeyecek bir ekonomik döngüye dahil olabilirler. Bu, diğer pek çok fırsat gibi, asla kaçmaması gereken değerli bir fırsat. O halde bölünmenin sınırları içinde kalıp daha fazla klişe girişimler mi bekleyeceğiz, yoksa gerçekten o “yeni Filistinli Hariri”yi mi aramaya başlayacağız? O, egemenliğinden yoksun bırakılmış bir devlet, yüzeysel bir temsil arayışında olmayan, bunun yerine aygıtlar için değil insanlar için, geçmiş için değil gelecek için, bağımlılık için değil onur için gerçek bir devlet kurmayı hedefleyen biridir.