Diplomatik baskı Güney Lübnan’daki savaşı kontrol altına almayı hedefliyor

Eski Hizbullah Milletvekilinin kardeşi öldürüldü ve Litani’nin kuzeyine 3 saldırı düzenlendi.

Bir İsrail tankı Güney Lübnan’a top mermisi atıyor (AFP)
Bir İsrail tankı Güney Lübnan’a top mermisi atıyor (AFP)
TT

Diplomatik baskı Güney Lübnan’daki savaşı kontrol altına almayı hedefliyor

Bir İsrail tankı Güney Lübnan’a top mermisi atıyor (AFP)
Bir İsrail tankı Güney Lübnan’a top mermisi atıyor (AFP)

Hizbullah ile İsrail ordusu arasında Lübnan’ın güneyindeki karşılıklı bombardımanlar devam ediyor. Ancak zaman zaman daha derin bir coğrafi mesafeye kadar genişleyen olağanüstü hava saldırılarına rağmen 5 kilometre derinlikte büyük ölçüde kontrol altında. Son olarak Litani Nehri’nin kuzeyinde bulunan Cezzine’deki Hazem Tepesi 3 hava saldırısıyla hedef alındı.

Hizbullah, güneydeki savaşın sakinliğini Gazze’deki ateşkese bağlıyor. Uluslararası hareketi takip eden parlamento kaynaklarına göre Lübnan’a diplomatik mesajlar ileten uluslararası delegeler, çatışmanın coğrafi olarak yayılmasını ve savaşın Lübnan topraklarında genişlemesini önlemek için eylem çağrısını sürdürürken, gerilimi azaltmaya yönelik her türlü uluslararası çaba ise durdu.

Kaynaklar, yerel basında yer alan uluslararası taleplerin güneyde bir tampon bölge kurulmasına yönelik olduğu yönündeki bilgileri yalanlarken, ayrıca Lübnan’ın son günlerde savaşın tırmanmasını veya genişlemesini durdurmak için koyduğu süre sınırı hakkındaki bilgiler de yalanlandı.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, uluslararası delegelerin bu tür herhangi bir mesaj veya Lübnan’ın reddedeceğini bildikleri herhangi bir teklif getirmediklerini söyledi. Ayrıca mesajların içeriğinin savaşın genişletilmemesi, sakinleştirilmesi ve 2006’daki Temmuz Savaşı’na benzer tehlikeli bir yükselişten kaçınma zorunluluğu etrafında döndüğünü vurguladı.

İsrail’in sürekli tehditleri doğrultusunda Lübnan’a uluslararası mesajlar devam ediyor. Son olarak İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, “Hizbullah, cesaret ederse sıranın orası olacağını ve Beyrut ile Lübnan’ı yerle bir edeceğimizi çok iyi biliyor” tehdidinde bulundu. Öncesinde de İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, Hizbullah’ı Litani Nehri’nin kuzeyinden uzaklaştırma yönünde başka bir tehditte bulunmuştu.

Hizbullah ise bu tehditlere, kimsenin kendisini güneyden çıkaramayacağını söyleyerek yanıt verdi. Pazartesi günü Hizbullah üyesi Milletvekili Hasan İzzeddin, “2006’daki Temmuz Savaşı’nın hedefleri başarısız oldu ve siz hedeflerinize hiçbir şekilde ulaşamadınız. Direniş zafere ulaştı. Güney Lübnan halkı, Filistin sınırında kaldı ve bu düşmana karşı Filistin’i ve Gazze halkını desteklemek üzere konumlandı” dedi. Aynı şekilde Hizbullah’ın Gazze’de ateşkesin sona ermesinin ardından doğrudan ve tereddüt etmeden Nakura’dan Şebaa’ya kadar cephe boyunca askeri ve güvenlik operasyonları gerçekleştirerek, mevzileri, tankları ve araçları imha ederek ve subay ve askerleri öldürerek mücadele etmek için inisiyatif aldığını söyledi. İzzeddin, “Direniş sınırlı bir fiili savaş yürütüyor” dedi.

Karşılıklı tehditler

İki taraf arasındaki karşılıklı tehditlere rağmen sınırın her iki tarafındaki diplomatik çabalar, askeri uzmanların belirttiği üzere iki taraf arasındaki güvenlik mesajlarını içeren istisnai durumlar dışında, çatışmaların 5 kilometreyi aşan mesafelere yayılmasını önlemeye çalışıyor. İki taraf 5 ila 7 km derinlikte karşılıklı ateş açmayı sürdürüyor. Ancak bu, Lübnan tarafında 120 kilometrelik sınır boyunca uzanan 30’dan fazla sınır kasabasını içeren 2006’daki Temmuz Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük çatışma düzeyinde. Her iki tarafın da yeni silahlar, taktikler ve devasa mühimmat kullanması ve her geçen gün artan bombalama hızı karşısında sınırın her iki tarafta da sivil nüfusun çoğunluğu boşaltıldı. En şiddetli saldırılar, pazar günü Güney Lübnan’ın Aytarun kasabasında bir yerleşim alanını hedef alan hava saldırılarıydı.

Ayrıca dün İsrail savaş uçakları tarafından Cezzine Bölgesi’ndeki (Litani Nehri’nin kuzeyinde) er-Rayhan kasabasının eteklerinde bulunan Hazem Tepesi bölgesini hedef alan 3 büyük hava saldırısı düzenlendi. Lübnan basınında çıkan haberlere göre şiddetli patlama, Bekaa’nın batı ve orta kesimlerinden Saadnayel ve Şatura’ya kadar duyuldu.

Yüksek sıklıkta bombardıman

İsrail medyası, İsrail ordusunun Lübnan’dan Batı Celile bölgesine doğru fırlatılan 8 füzeyi durdurduğunu açıkladı. Bu gelişme öncesinde Batı ve Yukarı Celile bölgelerinde sirenlerin çaldığı, iki roketin ise ıssız bir bölgeye düştüğü bildirildi. Hizbullah, dün öğleden sonra savaşçılarının Branit kışlasını, er-Raheb bölgesini ve Hadab el-Bustan bölgesini hedef aldığını duyurdu.

Öte yandan İsrail ordusu, roket fırlatmasının ardından Güney Lübnan’daki çok sayıda yeri bombaladı. Ed-Dahira ve Yarin kasabaları arasına fosfor bombaları fırlatarak, batı kesimdeki Nakura, Alma eş-Şaab ve Cebel Labuneh kasabalarının yanı sıra Tayr Harfa kasabalarının dış mahalleleri de hedef alındı. Ayrıca doğu kesimindeki geniş alanları da hedef alarak Taybeh kasabasına ulaştı. Taybeh kasabasının belediye başkanı Hüseyin Mansur (80 yaşında), kasabanın dış mahallelerini hedef alan İsrail top mermisi sonucu öldürüldü. Mansur, Lübnan parlamentosundaki eski Hizbullah Milletvekili Nazih Mansur’un kardeşi.

İsrail bombardımanı doğu kesiminde yoğunlaştı. Öyle ki Lübnan medyası, el-Habariyye, el-Fureydis ve el-Haribe’nin yanı sıra Merciyyun Ovası, el-Uveydah Tepesi, Kafr Kila ve Deyr Mimas kasabalarını da top mermileriyle hedef alındığını bildirdi. Ayrıca Saraya yakınlarındaki Yeni Marjuyun bölgesi yakınlarına küçük bir dronun teknik arıza nedeniyle düştüğü bildirildi. Topçu bombardımanı, Yarun ve Muhaybib’i de hedef aldı. İsrail ordusunun fırlattığı 5 karşı füzenin Hula, Mays el-Cebel ve Aytarun hava sahasında infilak ettiği kaydedildi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.