Denzel Washington'ın ‘Hannibal’ rolüne seçilmesi Tunusluları kızdırdı

Netflix, efsanevi general hakkında yeni bir film için ABD’li yıldızla anlaştı.

ABD’li aktör Denzel Washington. (Reuters- Arşiv)
ABD’li aktör Denzel Washington. (Reuters- Arşiv)
TT

Denzel Washington'ın ‘Hannibal’ rolüne seçilmesi Tunusluları kızdırdı

ABD’li aktör Denzel Washington. (Reuters- Arşiv)
ABD’li aktör Denzel Washington. (Reuters- Arşiv)

Fox News kanalı tarafından yayınlanan bir habere göre, ünlü ABD’li aktör DenzelWashington'ın Netflix platformu için hazırlanan bir projede efsanevi general ‘Hannibal’ rolünü oynamak üzere seçilmesi, bu ırkçı yeniden canlandırmanın tarihlerini sildiğini vurgulayan Tunusluları kızdırdı.

Hannibal'ın bugünkü vatanı olan Kartaca bölgesi Tunus'un içinde yer alıyor. Fransızca yayınlanan Tunus gazetesi La Presse'de yer alan bir makaleye göre Hannibal'ı oynaması için siyah bir aktörün seçilmesi sorun teşkil ediyor.

Makalede şu ifadelere yer verildi: 

"Tunuslulara ve birçok gözlemciye göre Hannibal'ı siyah bir Afrikalı olarak görmek tarihi bir hata olacak. Çünkü Fenikeliler tarafından bugünkü Tunus'ta inşa edilen Kartaca, Sicilya'nın sadece 200 kilometre güneybatısında yer alıyor."

Gazete, antik tarihçi ve yazar Mary Lefkowitz'e dayandırdığı haberinde Hannibal’ın bölgede yaygın olduğu üzere Fenikeli Sami yerleşimci bir aileden geldiğini belirtti ve Kartacalı oyunlarında Hannibal’ınbeyaz bir Sami olarak tasvir edildiğini öne sürdü.

Tunuslu ajans haberinde, Hannibal rolünü oynaması için Washington'ın seçilmesinin, tarihe sadakat ve sinema endüstrisinde oyuncu seçmenin zorlukları hakkında derin soruları gündeme getirdiğini’ savundu.

Change.org adlı platformda yer alan bir dilekçede ‘tarihin bu şekilde yanlış yönlendirilmesi ve tahrif edilmesi kabul edilemez ve ahlak dışıdır’ denilerek projenin iptal edilmesi çağrısında bulunuldu. Dilekçede ayrıca Tunus Kültür Bakanlığı'na ‘tarihimizi çalmaya yönelik bu girişime karşı harekete geçme’ çağrısı yapıldı.

İngiliz The Guardian gazetesi, Tunuslular arasında, Parlamento da dahil olmak üzere, ülkenin filmden fayda sağlayıp sağlamadığı konusunda bazı tartışmalar olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Tunuslu milletvekili Yassine Mami, Kültür Bakanı Hayat Katat Guermazi ile yaklaşan film hakkında görüştü. Mami, ‘bakanlığın bu konuda bir pozisyon alması gerektiğini’ vurgulayarak "Bu Tunus kimliğini savunmak ve sivil toplumun tepkilerini dinlemekle ilgili" dedi.

Karmazî ise bakanlığının bunun yerine Netflix ile yaklaşan filmin bazı sahnelerinin Tunus'ta çekilmesi için görüşmelere odaklandığını aktardığı açıklamasında şunları söyledi:

“Bu bir kurgu ve onların da hakkı. Hannibaltarihi bir figür, Tunuslu olmasından hepimiz gurur duysak da... Ne yapabiliriz ki? Benim için önemli olan Tunus'ta bir dizi bile çekmeleri ve bundan bahsetmeleri. Tunus'un yeniden yabancı filmler için bir platform haline gelmesini istiyoruz." 

Netflix platformundan yapılan açıklamada, askeri liderin Roma'ya karşı yürüttüğü ünlü savaşları anlatması beklenen filmin hazırlanması için Washington'un tanınmış yönetmen Antoine Foucault ile iş birliği yapacağı belirtildi. Amerikan Variety dergisine göre filmin senaryosunu üç kez Akademi Ödülü kazanan John Logan yazacak. Antik çağın en büyük askeri liderlerinden olarak kabul edilen Hannibal hakkında daha önce büyük bir film yapma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hannibal'ın en ünlü savaşlarından biri, MÖ 218 ile 201 yılları arasında İkinci Pön Savaşı sırasında Alpleri aştığı destansı bir yolculuğun ardından Roma İmparatorluğu'nu kuzeyden işgal etmesi ve Roma'yı 15 yıl boyunca kuşatmasıydı.

Mısırlı arkeologlar, önümüzdeki mayıs ayında Netflix'te gösterilmesi planlanan ‘Kraliçe Kleopatra’ belgeselinin yapımcılarını ‘tarihi tahrif etmek’ ve ‘antik Mısır medeniyetine hakaret etmekle’ suçladı. Dizinin kahramanı olan Kleopatra'yı Mısır'ın en büyük kraliçesi olarak gösterme yönündeki ısrara tepki gösterildi. Kleopatra Afrikalı özelliklere sahipken belgeselde kraliçe sarışın ve beyaz teniyle Ptolemaik köklerden geliyor.



Uyuşturucu çetelerinin çatışması Beyrut'taki Şatilla Mülteci Kampı’nın güvenliğini tehdit ediyor

Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndan (AFP)
Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndan (AFP)
TT

Uyuşturucu çetelerinin çatışması Beyrut'taki Şatilla Mülteci Kampı’nın güvenliğini tehdit ediyor

Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndan (AFP)
Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndan (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Filistinli kaynaklar, pazar ve pazartesi günleri Şatilla Mülteci Kampı’nda patlak veren çatışmaların ‘suç çeteleri ve uyuşturucu satıcıları arasındaki kavga’ çemberinin ötesine geçmediğini belirterek, ‘Lübnanlı, Suriyeli ve Filistinli çeteler arasındaki örtüşme göz önüne alındığında’ çatışmaların siyasi bir boyutu olduğunu reddetti. Tekrarlanan saldırılar, kamp sakinlerinin Lübnan devletini olaya karışanları yargılamaya ve saldırılara son vermeye çağırmasına neden oldu.

Beyrut'taki Şatilla Mülteci Kampı, uyuşturucu satıcıları ve kanunsuz çeteler arasında pazar ve pazartesi günleri iki kişinin ölümü ve çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan ve bir ay içinde üçüncü kez meydana gelen ciddi bir çatışmaya sahne oldu. Bu olayın ‘kamplardaki Filistin toplumunu dağıtmayı amaçlayan daha geniş bir planın parçası olduğu’ yönündeki uyarılar arttı.

İsrail planı

Şatilla Mülteci Kampı’ndaki halk komitelerinin bir üyesi olan Süleyman Abdulhadi, Lübnan'daki bazı Filistin kamplarında uyuşturucunun yayıldığı konusunda uyarıda bulundu. “Bu olgu içeriden değil, dışarıdan geliyor. Bu masum değil, aksine Filistin toplumunu parçalamak ve gençliğini vurmak için sistematik bir proje” diyen Abdulhadi, yaşananları ‘mükemmel bir İsrail planı’ olarak tanımladı.

scdvfgtrhy
Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda bir ara sokaktan geçen genç bir kadın (AFP)

Abdulhadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Uyuşturucular Şatilla'da ya da herhangi bir Filistin mülteci kampında yetiştirilmiyor ya da üretilmiyor; kamplara dışarıdan sokuluyor” dedi ve Lübnan güvenlik güçlerini ‘bu maddelerin kamplara girişini durdurmak için sıkı önlemler almaya’ çağırdı. Abdulhadi ayrıca, halk komitelerinin ‘iç güvenliği kontrol etmek için ciddi çaba sarf ettiğini’ belirtti.

Abdulhadi, “Lübnan devletinin bizimle iş birliği yapmasını ve bu belayla mücadelede bizi yalnız bırakmamasını diliyoruz. Lübnan yasalarının çatısı altında faaliyet gösteriyoruz ve uzak bir adada değiliz” dedi. Abdulhadi, ‘güvenlik güçleri ile halk komiteleri arasında açık bir koordinasyon mekanizması’ kurulması gerektiğini vurgulayarak, “Bireysel olarak yapacağımız herhangi bir eylem bizi yasal yetkimiz olmadığı gerekçesiyle davalara maruz bırakabilir” ifadesini kullandı.

Abdulhadi, Lübnan devletine ‘Filistinli gençlerin geleceğini, kampların güvenliğini ve bir bütün olarak Lübnan'ın güvenliğini korumak için derhal müdahale etmesi ve güvenliği ihlal edenlere karşı cezalar uygulaması’ çağrısında bulundu.

Kamptaki sosyal doku

Şatilla Mülteci Kampı’ndaki önde gelen bir Filistinli kaynak, kamptaki nüfusun yaklaşık üçte birinin Filistinli, üçte ikisinin ise Lübnanlı ve Suriyeli olduğunu söyledi. Ancak bunun Filistinlilerin olaya dahil olmadığı anlamına gelmediğini, tam tersine kampları kasıp kavuran krizde sahnenin önemli bir parçası ve ortağı olduklarını vurguladı.

asdfrgth
Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın ara sokaklarından birinde motosiklet kullanan iki genç (AFP)

Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada kaynak, Filistin kamplarındaki sosyal durumun ‘katliamlardan başlayarak kamp savaşları ve Suriye varlığı yoluyla biriken faktörlerden derinden etkilendiğini’ açıkladı. Kaynak, “Bu durum kamp sakinleri üzerinde derin psikolojik ve sosyal yaralar bıraktı; geçmişte aile dayanışmasına dayanan iç yapıyı zayıflattı” dedi.

Kaynak, “Siyasi ve güvenlik yetkilileri olarak Filistinli gruplar bu iç çöküşe gereken ilgiyi göstermedi. Bu da sosyal açıdan çözülmeye yol açtı; son zamanlarda kamp içinde uyuşturucu satıcılarının ortaya çıkmasına ve yayılmasına neden oldu. Bu satıcıların bazıları belirli tarafların örtüsü altında faaliyet gösterirken, diğerleri Lübnanlı, Suriyeli ve Filistinlilerin karışımından oluşuyor” ifadelerini kullandı.

Şatilla Mülteci Kampı’nda büyük nüfuza sahip tek bir oluşum yok; gruplar nüfuzlarını paylaşıyor. El Fetih tarihsel olarak en önde gelen varlık olsa da, Hamas ve diğer bazı gruplar da aktif varlık gösteriyor.

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvenlik eksikliği kampı bu faaliyetler için açık bir arena haline getirdi, toplantılar ve anlaşmalar kampın içinde yarı kamusal bir şekilde, gerçek bir caydırıcılık olmadan gerçekleşiyor. Lübnan ordusu birden fazla kez müdahalede bulundu, ancak müdahalesi sınırlı ve düzensiz kalıyor; genellikle bazı gruplarla koordinasyonun ardından ve aranan kişilerin gözaltına alınması veya acil bir güvenlik tehdidiyle ilgili belirli durumlarda gerçekleşiyor.”