Husilerin korsanlık faaliyetleri: ABD seferberliği, Avrupa öfkesi ve İran tehdidi

Geçtiğimiz ay Husiler tarafından el konulan uluslararası tanker Galaxy Leader (EPA)
Geçtiğimiz ay Husiler tarafından el konulan uluslararası tanker Galaxy Leader (EPA)
TT

Husilerin korsanlık faaliyetleri: ABD seferberliği, Avrupa öfkesi ve İran tehdidi

Geçtiğimiz ay Husiler tarafından el konulan uluslararası tanker Galaxy Leader (EPA)
Geçtiğimiz ay Husiler tarafından el konulan uluslararası tanker Galaxy Leader (EPA)

Yemen’in kuzeyini kontrol eden İran destekli Husilerin İsrail'e giden tankerleri hedef aldığını iddia ettiği saldırılar devam ederken, Husilerin Kızıldeniz'de yeni bir konteyner gemisine el koyma girişimi gündemde.

ABD’nin Kızıldeniz'de seyrüseferi korumak için en geniş uluslararası koalisyonu oluşturmak üzere harekete geçtiği, Avrupa'nın Husi saldırılarına yönelik öfkesi ve İran'ın yaklaşmakta olan deniz koalisyonunun oluşumuna karşı uyarılarıyla örtüştüğü bir zamana denk geldi.

Batılı kaynaklar, uluslararası bir konteyner tankerinin Husiler tarafından Kızıldeniz'de kaçırıldığını bildirdi  (X)
Batılı kaynaklar, uluslararası bir konteyner tankerinin Husiler tarafından Kızıldeniz'de kaçırıldığını bildirdi  (X)

Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları artarken, Yemenli politikacılar bunu grubun barış yükümlülüklerinden kaçma ve ülkeyi yeni bir uluslararası krizin ortasına getirme çabası olarak görüyor. Avrupa Birliği (AB), saldırıların ülkedeki insani koşullar üzerindeki etkisini hatırlatarak öfkesini dile getirdi.

AB, Norveç bandıralı STRINDA adlı tankere yapılan saldırı da dahil olmak üzere son Husi füze saldırılarını şiddetle kınadı. AB tarafından dün yapılan açıklamada, Yemen'de Husi kontrolü altındaki bölgelerden gelen çok sayıda saldırının uluslararası seyrüseferi ve deniz güvenliğinin yanı sıra uluslararası hukukun ciddi bir ihlalini temsil ettiği kaydedildi.

Açıklamada, Husilerin Arap Yarımadası çevresindeki sularda seyir hak ve özgürlüklerine müdahalesinin "kabul edilemez" olduğu belirtildi. Husilere gemi hatlarına yönelik daha fazla tehdit ve saldırıdan kaçınma çağrısında bulunan AB, Kızıldeniz’in güneyinde uluslararası sularda 19 Kasım'da yasadışı bir şekilde gözaltına alınan 25 kişiden oluşan "Galaxy Leader" gemisi ve mürettebatının derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Ayrıca, Husilerin uluslararası gemilere yönelik saldırılarının, ülkeye gıda ithalatının çoğunun Kızıldeniz'den geçmesi nedeniyle gıda güvenliği de dahil olmak üzere Yemen'in güvenliğini zayıflattığı vurgulandı.

Strinda tankeri, Pazartesi günü geç saatlerde Husiler tarafından füzeyle hedef alındı ​​ve hasar gördü (AFP)
Strinda tankeri, Pazartesi günü geç saatlerde Husiler tarafından füzeyle hedef alındı ​​ve hasar gördü (AFP)

Açıklamada, Avrupa Birliği'nin, ABD'nin Kızıldeniz'de seyrüseferi korumaya yönelik yaklaşımıyla geniş bir uluslararası koalisyon aracılığıyla ilgilenme olasılığına işaret edilerek, “AB, şu anda uluslararası ve bölgesel işbirliğini güçlendirmenin, bölgede barış ve güvenliğe yönelik tehditlerle mücadelede her zamankinden daha önemli olduğunu ve Birliğin bu amaçla ortaklarıyla koordinasyon içinde olduğunu hatırlatır” denildi.

Yeni korsanlık

İngiliz deniz güvenlik şirketi Embry, Yemen Donanması olduğunu iddia eden bir grubun, Bab’ul Mendeb Boğazı'nda seyreden bir gemiden rotasını değiştirerek Yemen'e gitmesini istediğini bildirerek Husilere işaret etti.

Embry ve İngiltere Deniz Ticareti Operasyonları Kurumu (UKMTO), iki kılavuz notunda olayı ve Hint Okyanusu'nda Yemen açıklarında meydana gelen başka bir olayı araştırdıklarını açıkladı.

UKMTO  memorandumda, Kızıldeniz'in güneyindeki Yemen kıyısı açıklarında bir gemiden patlama görüldüğüne dair rapor aldığını söyledi.

Embry, Marshall Adaları'na ait olan ve Hong Kong bayrağını taşıyan bir kargo gemisinin, Yemen'in Mokha kentinin kuzeybatısında kuzeye doğru seyrederken sulara bir füze inişini tespit ettiğini bildirdi. Gemi mürettebatı zarar görmezken, olaya neden olan varlığın Husiler olduğu aktarıldı.

Kızıldeniz'in güneyindeki Mokha kıyısı açıklarında Yemen hükümetinin sahil güvenliğinden askerler (AFP)
Kızıldeniz'in güneyindeki Mokha kıyısı açıklarında Yemen hükümetinin sahil güvenliğinden askerler (AFP)

UKMTO, daha önce X platformundaki hesabından, kendisini sözde "Yemen Donanması" olarak tanımlayan bir kuruluşun, bir gemiye rotasını Yemen'e değiştirmesi emrini verdiğini belirten bir rapor aldığını duyurmuştu. Kurum, yetkililerin Yemen kıyısı açıklarında Babu’l Mendeb civarında bir olayı araştırdıklarını açıklamış ve daha sonra Umman Denizi’nde başka bir olaya ilişkin raporlar aldığını açıklamıştı.

Husiler herhangi bir operasyonla ilgili duyuru yapmazken, yerel Yemen kaynakları, grup güçlerinin "Maersk" adlı yeni bir konteyner gemisini kaçırarak grubun kontrolündeki kıyılara götürdüğünü bildirdi.

Batı medyası, çarşamba günü Kızıldeniz'de bir petrol tankerinin küçük bir teknede silahlı kişilerle ateş açtığını ve bir teknedeki çok sayıda silahlı kişinin Marshall Adaları bayrağı taşıyan ticari bir gemiye yaklaştığını bildirdi. Geçtiğimiz Salı günü ise Husiler, Norveç'teki bir nakliye gemisine füze fırlatıp gemiye zarar verme sorumluluğunu üstlendi.

Uluslararası koalisyon ve İran'dan uyarı

Husilerin gemi taşımacılığına yönelik artan tehdidi, Washington'u, İran'ın Yemen'deki Husi kolunu hedef alan yakın bir tehlike olarak gördüğü Kızıldeniz'de geniş bir uluslararası koalisyon kurmaya yöneltti.

Reuters haber ajansı, ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, ülkesinin Kızıldeniz'deki gemileri korumak için "mümkün olan en geniş deniz koalisyonunu" oluşturmak ve Yemen'deki Husilere saldırıların devam etmesi yönünde "önemli bir sinyal" göndermek istediğini söylediğini aktardı.

Lenderking, ABD’nin, çok uluslu koalisyonun "uluslararası toplumdan, Husilerin uluslararası gemiciliğe yönelik tehditlerine hoşgörü gösterilmeyeceğine dair önemli bir sinyal" göndermesini istediğini aktardı

ABD’li yetkili Doha’daki bir konferansında, ülkesinin mevcut Uluslararası Denizcilik Görev Gücü'nü "bazı kaynakları seyrüsefer özgürlüğünü korumaya ayıran uluslararası bir koalisyona" dönüştürmeyi hedeflediğine değinerek, Husilerin gerilimi durdurmasını sağlamak için atılması gereken adımlar konusunda oldukça aktif bir değerlendirme yapıldığını söyledi.

Ayrıca, Husilere 19 Kasım'da el konulan Galaxy Leader isimli geminin mürettebatını serbest bırakma çağrısında bulunduklarını kaydetti.

ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ( Reuters)
ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ( Reuters)

Lenderking, Washington'un genişletilmiş koalisyona katılmak için hangi ülkelerle veya kaç ülkeyle temas kurduğunu belirtmeyi reddetti ancak bunun "mümkün olan en geniş koalisyon" olması gerektiğini söyledi.

Reuters'e göre Husi saldırıları, Londra sigorta piyasasının artık yüksek riskli bölgeler olarak listelediği Kızıldeniz üzerinden mal nakliye maliyetinin artmasına neden oldu. H er yıl 23 bin gemi Aden Körfezi'ni Kızıldeniz'e ve ötesine Süveyş Kanalı'na bağlayan dar Bab’ul Mendeb Boğazı'ndan geçiyor.

Tahran, ABD’nin Kızıldeniz'i korumak için ittifak kurma yönündeki açıklamalarına bu adıma karşı uyarıda bulunarak yanıt verdi. İran Savunma Bakanı Muhammed Rıza Aştiyani, ABD'nin Kızıldeniz görev gücü planıyla ilgili "Eğer böyle mantıksız bir hamle yaparlarsa, olağanüstü sorunlarla karşı karşıya kalacaklar" dedi.

Husi grubu, Kızıldeniz'in güneyindeki Mokha limanı açıklarında Norveçli bir tankerin bombalanmasının sorumluluğunu üstlenirken, ABD kaynakları Çarşamba günü yakıt sevkiyatı taşıyan başka bir ticari geminin Bab’ul Mendeb yakınlarında iki füzeden kurtulduğunu bildirdi.

ABD medyası, Kızıldeniz'de USS Mason destroyeri tarafından düşürülen bir insansız hava aracının fırlatılmasıyla aynı zamana denk geldiğini söylerken, Husi saldırının sorumluluğunu üstlenmedi.

Devam eden tehditler

Husi grubu, saldırılarını Gazze'deki Filistinlilere destek amacıyla gerçekleştirdiğini iddia ederken, milliyetlerine bakılmaksızın İsrail limanlarına giden tüm gemileri hedef alma sözü verdi. Yemen hükümeti ise grubun İran'ın talimatlarını uyguladığını ve saldırılarının Filistin meselesiyle hiçbir ilgisi olmadığını söylüyor.

Kızıldeniz'in askeri bölgeye dönüştürülmesinin, Yemen'de Birleşmiş Milletler liderliğinde ve Suudi Arabistan ile Umman'ın arabuluculuğunda yürütülen barış sürecini engelleyeceği endişesi devam ederken, Fransız Donanması Salı günü, Paris'in Husi saldırılarına karşı gerçekleştirdiği ikinci operasyon olan bir Husi insansız hava aracının düşürüldüğünü doğruladı.

ABD Donanması Kızıldeniz'de faaliyet gösteriyor ancak bu Husi tehdidinin sona ermesini engellemedi ( AFP)
ABD Donanması Kızıldeniz'de faaliyet gösteriyor ancak bu Husi tehdidinin sona ermesini engellemedi ( AFP)

ABD'nin Yemen'e askeri müdahaleyi dışlamama yönündeki tehditleri ışığında Yemen hükümeti, tırmanan durum karşısında dikkatli davranıyor ve Kızıldeniz'de yaşananlardan uluslararası toplumu sorumlu tutuyor. Büyük güçler Hudeyde ve limanlarını özgürleştirmezken, Husi grubunun askeri yeteneklerini geliştirmek ve Kızıldeniz'deki seyrüsefer tehdidini artırmak için yararlandığı Stockholm Anlaşması'nın imzalanması için baskı yaptı.

İran destekli Husilerin Esir İşleri Ulusal Komitesi Başkanı Abdulkadir el-Murtaza, “Gazze'de halkımıza yönelik saldırılar duruncaya kadar hiçbir durumda Kızıldeniz'de İsrail gemilerine saldırmayı ve geçişlerini engellemeyi bırakamayız" dedi.

Husi lideri, uluslararası bir koalisyon oluşturulma fikrine rağmen İsrail'e giden gemilerin geçişine izin vermeyeceğini aktardı.



Suriyeliler ‘geri dönüş hakkını’ kutluyor... Zorla yerinden edilenler en göze çarpan katılımcılar

Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
TT

Suriyeliler ‘geri dönüş hakkını’ kutluyor... Zorla yerinden edilenler en göze çarpan katılımcılar

Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)

Şam’ı, Esed rejiminin devrilmesinin üzerinden bir yıl geçtikten ve ülke 8 Aralık 2025’teki ‘kurtuluş’ yıldönümünü anmaya hazırlanırken ziyaret ettiğinizde, kendinizi neredeyse bir ‘bayram’ yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Elinizde bir mercek taşıyormuşçasına, detaylarda ve karşılaştırmalarda kayboluyorsunuz. Bu karşılaştırmalar yalnızca geçen yıl dışarıdan gözlemlediklerinizle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda 15 yıllık acı, korku ve farklı kuşakların deneyimlerinden oluşan birikmiş travmalarla da dolu.

‘Bayram’ kelimesi, son günlerde Suriye başkentinde gözlemlenen genel tabloyu özetleyebilir; hazırlıklar, süslemeler ve sevinç kadar, hüzün, işlerin aksaması ve günlük işlerin bayram sonrasına ertelenmesi de bu manzaraya dahil. Basit bir düzenleme talebi dahi genellikle “İnşallah bayramdan sonra” yanıtıyla karşılanıyor.

Karanlık bir dönem sona erdi

Lübnan sınırındaki el-Masna Sınır Kapısı’ndan Şam’a doğru uzanan yol boyunca, kutlama havası daha girişte başlıyor. Yol boyunca asılı büyük pankartlar, ‘Karanlık dönem sona erdi… Ülkenin yüzü aydınlandı’, ‘Omuz omuza, el ele, vatanı inşa ediyoruz’, ‘Tek vatan… Tek halk’ gibi sloganlar taşıyor.

xasdfrg
Şam'da Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıldönümü kutlamaları sırasında Suriye bayrağı sallayan bir kız (AP)

Yeni bayrak ve kartal simgesi, eski rejimin boşalttığı askeri bölgelerin duvarlarına, kasaba girişlerine ve Beyrut-Şam yolundaki 4. Tümen karargâhına işlenmiş.

2024 yazında açıklanan bu yeni görsel kimlik, yıkılmış ve yıpranmış bir ülkede “Öncelikli bir konu değil” eleştirilerine maruz kalmış olsa da sahadaki gerçekler bu eleştiriyi tamamen doğrulamıyor. Eski rejimde görsel kimlik, öğrencilerin defterlerinden sınıf tahtalarına, meydanlardaki dev heykellere kadar sistematik biçimde nüfuzun pekiştirilmesini sağlayan merkezi bir araçtı.

Bu nedenle, eski rejim düştüğünde ilk olarak kırılan, parçalanan ve yok edilen şey, onun ikonları ve görsel sembolleriydi. Boşalan bu alan, yeni otoritenin kimliğini yansıtacak şekilde doldurulmalıydı; aksi halde, geçen yılın başında ortaya çıkan bölgesel ve milis kaynaklı rastgelelikler bu boşluğu doldurabilirdi. Bir gözlemci, eski rejimin sembollerini taşıyan banknotlarla işlem yapma ihtiyacı olmasaydı, pek çok kişinin paraları yakacağını alaycı bir dille ifade etti.

Ancak, geçmişle bağları koparma ve yeni dönemi pekiştirme bağlamında, birçok kişi yeni görsel kimliği kıyafet, görünüm ve sosyal davranışlarda da benimsemekte bir adım öteye geçti. Geçen yıl Şam’da uzun saçlı ve tuhaf kıyafetli olarak öne çıkan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) savaşçılarının sakalları kısalmış ve seyrekleşmişken, artık sakallar genel olarak düzenli, hafif ve bıyıkla bütünleşmiş bir şekilde gençler ve erkekler arasında yaygın bir görünüm halini aldı.

Altın kartal simgesi, resmi kıyafetlerin kollarına ve yakalarına takılan düğmeler haline geldi ve sadece devlet memurlarına değil, özel sektörde çalışan ve dönemin stilini benimsemek isteyen genç sivillere de yayıldı.

dfrg
Suriyeliler giyim, görünüş ve sosyal davranışlarında yeni bir ‘görsel kimlik’ benimseme konusunda adım atıyorlar. (AP)

Yeni devlet kurumları, önceki savaşçıları polis ve genel güvenlik başta olmak üzere resmi kanallarına entegre ederken, eski askerlerin kıyafetleri de değişti. Artık gömlek-pantolon ya da milis gruplarına göre kamuflaj yerine, siyah tek tip üniformalar, açık yüzler ve görünmeyen silahlar hâkim.

Bugün Suriye’deki büyük dönüşümler bağlamında belki küçük görünen bu sahne değişikliği, Şamlıların bastırılmış öfkesinin ve yeni yöneticilere karşı duyduğu kaygının bir kısmını emdi. Merkeziyetçi bir ülke olarak Suriye’de, genel başarı Şam sınavı geçilmeden mümkün değil. Ve Şam bugün, tüm zorluklara ve yüksek beklentilere rağmen adeta bir bayram havasında.

Beyaz bayraklar

Yoğun kalabalıklar, herhangi bir yere ulaşmayı neredeyse bir mucizeye dönüştürüyor; beyaz tevhid bayraklarıyla donatılmış geçit törenleri sokaklarda ilerliyor ve öğleden sonra Emevi Meydanı çevresindeki yollar kapanınca, iç sokaklar iyice tıkanıyor. Telefon şebekesi aşırı yük altında. Oteller dolup taşmış durumda; rezervasyonlar, bir zamanlar prestijli ve lüks olan, 1980’lerin sonunda zamanın durduğu o otellerde bile, roket gibi fırlayan fiyatlarla dolu. Bugün bu oteller sadece dönemin tanığı olan harabeler halinde.

Otellerin misafirleri, Suriyeli göçmenler, sivil toplum aktivistlerinin seminer ve atölye çalışmaları katılımcıları, üst düzey yabancı ve diplomatik heyetler, yerel ve uluslararası medya mensupları, tüccar ve müteahhitler, uzak vilayetlerden gelen güvenlik görevlileri ve sadece meraklı olan ve lobiye girebilme fırsatı bulan kişiler arasında değişiyor.

Bu yoğun kalabalığın ortak paydası, bir zamanlar ülkelerine geri dönme umudunu kaybetmiş olmaları ve bugün bunu telafi etmeye çalışmaları. Geçen yıl boyunca bazı aileler, on yıldan uzun süredir sürgünde olan çocuklarını kucaklama şansı buldu; torunlarıyla yüz yüze tanışan büyükler, bazı durumlarda sadece telefon ekranları aracılığıyla tanışabilmişti. Gençler, bir zamanlar tutuklanma veya ölüm tehlikesinden kaçarak ülkeyi terk etmiş, şimdi ise orta yaşa gelmiş olarak gençlik yıllarının yataklarına sıkışmaya çalışıyor.

csdfg
Hama şehrindeki kutlamalar sırasında el-Asi Meydanı'nda toplanan yüzlerce insanın genel görünümü (EPA)

Her bayram günü olduğu gibi, sevinç ve mutluluk duyguları bazı kapıları sadece gözyaşıyla çalıyor. Özellikle harap olmuş bölgelerde yaşayanlar ve kayıp ya da zorla kaybedilmiş yakınları olanlar, bugün sevinçlerini hıçkırıklarla yaşıyor; çünkü yollarının uzun ve zorlu olduğunu biliyorlar. Bu kişiler, bu anmanın en belirgin katılımcıları; her ailede bir kayıp veya kaybolmuş birey bulunuyor ve halen defin ve taziye merasimi için iz veya kalıntı arıyorlar.

Öte yandan, kayıp yakınları, insan hakları örgütleri, iş insanları ve diğer topluluklar, faaliyetlerini ülkelerine taşıyarak başkentte toplantılar düzenledi ve taleplerini dile getirdi. Bu, şüphesiz büyük bir kazanım olarak değerlendiriliyor.

‘Özlemle doluyum’

Her şeyden önce bu kutlama, Suriyelilerin onlarca yıl boyunca mahrum bırakıldığı ‘geri dönüş hakkına’ odaklanıyor; bu hak bazen 2011 devriminden bile önce gündeme gelmişti. İstanbul’da geçirdiği 13 yılın ardından Şam’a dönen kırklı yaşlarındaki bir adam şöyle diyor: “Geri dönüyorum çünkü basitçe özledim. Ailemi, mahallemi ve o zamanlar sevmememe rağmen zorla terk ettiğim hayatımı özledim.”

Bireylerin seçimlerini, ‘yeni Suriye’yi inşa etme’ gibi parlak başlıklar altında siyasi bağlamlara oturtmaya çalışanlara dair konuşurken şu ifadeleri kullandı: “Yurt dışındayken bile ülkem ve insanlarıma çeşitli şekillerde katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Ama bugün geri döndüm çünkü hasret galip geldi. Hasret duygusu, geri dönmek için yeterli bir sebep olmalı. Geri dönme hakkım, yönetimin şekli veya yeni iktidarın performansına duyduğum memnuniyet ya da memnuniyetsizlikten bağımsız olmalı.”

Bu ifade, bugün Suriyelilerin, hem Şam’da hem de uzak vilayetlerde karşılaştığımız insanların halini özetliyor: Halk, fiilen kaderlerini tayin etme hakkını yeniden kazanmalarını kutluyor.

Siyaset bugün geniş bir alan kaplamıyor gibi görünse de, hükümet kararları, medyanın ve hukuk alanının performansı, polis davranışları, sahil ve Suveyda’daki gelişmeler, fiyat artışları, yoksullukla zenginliğin yan yana varlığı ve cezaevlerinde kaybolan ya da zorla kaybedilen kişilerin dosyalarının görmezden gelinmesi gibi konular her sohbette kendini hissettiren ‘büyük fil’ olmaya devam ediyor. Tüm bu başlıklar ve daha fazlası, sokakta, kafelerde ve restoranlarda yüksek sesle tartışılıyor; sanki artık duvarların kulakları yokmuş gibi... Görüşme yaptığım kişi bu benzetmeye gülerek şöyle diyor: “Gerçekten de duvarların artık kulakları yok. Herkes canının istediğini yapıyor: bireyler, dernekler, bakanlıklar, valiler, hatta Hamidiyye Çarşısı’ndaki polis memuru bile… Sanki herkes yeniden konuşma cesareti bulmuş ve kulaklarını kapatmış durumda.”


Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.