Parkur oyunu: İsrail baskınlarına meydan okuyan Gazze atlayışı

Gazze Şeridi'ndeki bazı gençler, yerinden edilen Gazzelilerin yükünü hafifletmek için hastanelerde ve okullarda bu oyunu sergiliyor

"Parkur" oyunu, Gazzeliler için İsrail askerlerinin engelleyemediği bir özgürlük (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
"Parkur" oyunu, Gazzeliler için İsrail askerlerinin engelleyemediği bir özgürlük (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
TT

Parkur oyunu: İsrail baskınlarına meydan okuyan Gazze atlayışı

"Parkur" oyunu, Gazzeliler için İsrail askerlerinin engelleyemediği bir özgürlük (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
"Parkur" oyunu, Gazzeliler için İsrail askerlerinin engelleyemediği bir özgürlük (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Gazze'deki bir okul duvarının üstünde, Birleşmiş Milletler bayrağı dalgalanıyordu.

Musa, bu bayrağın önünde zıpladı, ancak yere düşmeden önce havada döndü ve ayaklarının üzerine indi.

Bu sahne, eğitim kurumu olarak kullanılan yerde, bir patlama sesiyle eş zamanlı olarak gerçekleşti.

Musa korku hissetmiyordu, aksine, arkadaşı Yusuf'u cesaretlendirdi.

Yusuf, havada geriye doğru atlamaya hazırlanıyordu ve ona, tüm mültecilerin önünde bunu yapması için teşvikte bulundu.

Mülteciler, "parkur" sporunu hobi olarak icra edenlerin kısa bir gösterisini izlemek için toplandılar.

"Parkur", bir tür serbest spor olan ve bireysel veya grup halinde yapılan bir spor türü.

Temel olarak engelleri aşarak yükseklerden güvenli bir şekilde atlama yeteneğine dayanıyor.

Bu spor türü, Fransa'da doğdu ve yaklaşık 15 yıl önce Gazze Şeridi'nde popüler hale geldi.

İsrail'in sürekli hava saldırılarına rağmen, Musa ve Yusuf parkur sporunu yapmaya devam ettiler.

Büyük hava saldırılarının seslerinden veya uçakların bıraktığı füze parçalarından korkmadılar ve mültecilerin önünde gösteriler sunmaya devam ettiler.

"Parkur gençleri" savaşın Gazze Şeridi'ndeki çocuklar üzerinde bıraktığı etkileri hafifletmeyi amaçlıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
"Parkur gençleri" savaşın Gazze Şeridi'ndeki çocuklar üzerinde bıraktığı etkileri hafifletmeyi amaçlıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Musa hızla atlayarak okul avlusunda gösterisine devam ederken izleyicilerden onu teşvik etmelerini ve alkışlamalarını istedi.

Bunu bilerek yapıyordu, çünkü sığınmacıları savaş ortamından çıkarıp 7 Ekim'den önceki Gazze'de var olan yaşama döndürmeye çalışıyordu.

Musa, bu durumu şu sözlerle açıkladı:

Belki de okullardaki 'parkur' sporunu sığınmacılara göstererek kendimi deşarj ediyorum. Onların her zaman yüzlerinde gülümsemeler olduğunu görüyorum.

100 farklı atlama

Musa ve Yusuf, Gazze Şeridi'nin en güneyinde, Refah'ın merkezindeki bir okulda düzenledikleri gösteriyi, havaya zıplamaktan ters takla atmaya ve ardından hareketleri yaparken yuvarlanmaya kadar çeşitlendirdiler.

Yaklaşık yarım saat süren gösteride Yusuf ve Musa tarafından 100'den fazla farklı atlayış gerçekleştirildi.

Bu gösteri sırasında yerinden edilmiş tüm insanlar sınıflardan çıkıp okul bahçesinde toplanarak parkuru izledi.

Musa, bu parkur atlayışlarıyla ilgili şunları söyledi:

Gazze halkı yaşamı seviyor; barışı, siyasi ve psikolojik istikrarı seviyor. Bu siviller kendilerini savaşın yükünden kurtaracak her yolu arıyorlar, ben de her gün önlerinde atlayıp zıplıyorum.

Dünya Sağlık Örgütü, başta çocuklar olmak üzere tüm Gazze Şeridi sakinlerinin savaş nedeniyle ağır travma ve psikolojik rahatsızlıklar yaşadığını belirterek ilk yardım konusunda inisiyatifi üzerlerine almalarına rağmen bunun yetersiz olduğunu söyledi.

Parkur ekibi, tek bir okulla sınırlı kalmayıp gösterilerini başka okullarda da sergiliyor.

Musa ve arkadaşı her gün bir barınma merkezini ziyaret ederek, yerinden edilmiş insanların önünde gösteri yapıyor ve ardından yerinden edilmişlerle birlikte oturuyorlar.

Burada amaç insanları bir saat boyunca da olsa rahatlatmaya çalışmak.

Benzersiz bir çıkış

Savaşın ortasında atlamayı Yusuf, bir meydan okuma olarak kabul ediyor.

Yakınındaki hava saldırılarından ve patlamalardan korkmuyor ve atlamayı sürdürürken, özgürlük ve savaşın sona ermesi hayalini kuruyor ve İsrail ordusunun yakın bir zamanda buralardan uzaklaşmasını umuyor.

Yusuf bu sporun kendisi için bir çıkış yolu olduğunu gördü. Bu, onların zorlu ve çekilmez gerçekliğe olan tepkisini ifade etmek ve bedenlerinin hareket özgürlüğünü göstermek için bir araç haline geldi.

Bu, İsrail askerlerinin engelleyemediği bir özgürlüktü.

Düzinelerce yerinden edilmiş çocuk, izlenmek isteyen Musa ve Yusuf'un etrafında toplanıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Düzinelerce yerinden edilmiş çocuk, izlenmek isteyen Musa ve Yusuf'un etrafında toplanıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Parkur performansları büyük bir denge gerektirir ve Musa ve Yusuf, bu sporda profesyonelleşene ve performansında başarılı olana kadar son 5 yıldır çalıştılar ve bu gösterileri, büyük psikolojik baskıdan mustarip Gazze sakinlerini rahatlatmanın bir yolu haline geldi.

Yusuf, direnebileceği tek şey olarak parkur sporunu buldu. Bu sporu, evlerinden sürülen mültecilere gösteriler sunmak için kullanıyor ve birçok genç, savaş nedeniyle yaşamın durması ve kulüplerin veya işlerin olmaması nedeniyle enerjilerini boşaltmak için "parkur" sporuna ilgi gösteriyor.

Hızlı eğitim

Okul avlusunda, Musa ve Yusuf'un gösterisini izledikten sonra bir mülteci genç, onların atlayışına katılmak istedi.

Ancak kendisi, spor ekibinin gerçekleştirdiği gibi herhangi bir akrobatik atlamayı yapamıyordu.

Hemen Musa, ona atlamayı öğretmeye istekli olduğunu belirtti ve havada nasıl sabit kalacağını açıklamaya başladı.

Mülteci genç, birkaç denemenin ardından basit bir atlamayı başardı.

Musa, bu deneyimin onun üzerinde olumlu bir psikolojik etki bıraktığını ve düşünce tarzını değiştirmesine yardımcı olduğunu belirtti.

Zira siyasi ve askeri olaylar aklını sürekli olarak meşgul ediyordu.

Yusuf gülümsedi ve sonra şöyle dedi:

Aslında, tüm mültecilere, çocuklardan gençlere ve kadınlara kadar herkese bu sporu yapmalarını teşvik etmeyi tercih ederdim. Ancak bu oyunu öğrenmek uzun bir süreç gerektiriyor ve parkur hareketleri yüksek bir risk taşıyor.

İsrail bombaları parkur ekibini mültecilere gösteriler yapmaktan alıkoyamadı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
İsrail bombaları parkur ekibini mültecilere gösteriler yapmaktan alıkoyamadı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Tüm park ve spor salonlarının kapatılması nedeniyle parkur tutkunlarının bazı hastane ve okullarda spor yapmak zorunda kaldıklarını belirten Yusuf,  "İnsanlar bizim yaramaz olduğumuzu düşünüyor ama bunun bir oyun olduğunun farkında değiller" dedi. ve

Yusuf, sözlerine şunları ekledi:

Bu oyun kendi kuralları ve ilkeleri olan, beden ve zihin gücüne dayanan küresel bir oyun.

Musa ve Yusuf, "parkur" sporuna devam etmekteki kararlılıklarının altında yatan nedenlerden birini, içlerinde biriken enerjiyi atma fırsatı sunmasına bağlıyor.

Ayrıca, İsrail saldırıları ve Gazze'nin krizleri nedeniyle oluşan korku duygusunu aşmak için bu sporu uyguluyorlar.

Bunun yanı sıra, bu zorlu sporun başarılı bir şekilde icra edilmesinin önemini vurgulayarak kendilerini iyi hissediyorlar.

Independent Arabia - Independent Türkçe



İktidar koridorları ve arzulanan barış

İktidar koridorları ve arzulanan barış
TT

İktidar koridorları ve arzulanan barış

İktidar koridorları ve arzulanan barış

Ahmet Mahir

89 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uzun yıllardır yoldaşı olan Hüseyin eş-Şeyh'i halefi olarak seçerek rejimin istikrarını korumaya büyük önem veriyor. Abbas böylece Filistin'deki iç bölünmeleri yönetebilecek, İsrail ile ABD'nin artan dış baskılarına etkili bir şekilde yanıt verebilecek bir liderlik yapısı oluşturmayı amaçlıyor.

Ancak Şeyh'in Filistin Ulusal Otoritesi Başkan Yardımcısı olarak atanmasının, bir gün uzun zamandır arzulanan devleti ve ulusal egemenliği sağlayacak pragmatik Filistin liderliğine doğru gerçek bir geçişin işareti olup olmadığı sorusu hâlâ ortada duruyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başkan yardımcılığına da atanan Şeyh'in en önemli önceliklerinden biri, işgal altındaki Batı Şeria'da Hamas'a yönelik her türlü destek ifadesine karşı katı bir sıfır tolerans politikası uygulamak olabilir. Ayrıca, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini genişletmenin yanı sıra, Gazze Şeridi'ni bölgelere ayırma ve bazılarında süresiz kalma konusundaki ısrarının dayattığı önemli meydan okumalara rağmen, İsrail savaşının sona ermesinin ardından Filistin Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ne kısmen veya tamamen geri dönmesine yönelik olası bir çerçevenin müzakere edilmesiyle görevlendirileceği de tahmin ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre 64 yaşındaki ve Fetih hareketinin kıdemli liderlerinden biri olan Şeyh’in karşı karşıya olduğu gerçek sınav sadece İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda, Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir. Başarılı olmak için gerçek halk desteğini kazanması ve FKÖ içindeki diğer Filistinli fraksiyonların onayını almanın bir yolunu bulması gerekiyor. Eğer İsrail suikastlarından sağ kurtulurlarsa, Hamas'ın yurtdışındaki lider kadrosu ile müzakere etmek gibi zorlu görevinden ise bahsetmiyoruz bile.

Fetih hareketinin deneyimli liderlerinden Şeyh'in karşı karşıya olduğu gerçek zorluk, yalnızca İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir

Şeyh’in ataması, Filistin toplumunun, özellikle de işgal altındaki Batı Şeria'daki bazı kesimleri tarafından, eski güç yapılarına dayanan siyasi çerçeveyi sağlamlaştırma girişimi olarak görülüyor. Bölgeye yaptığım sık ziyaretlerde, bu kesimlere Filistin liderliğinin ihtiyaçlarını karşılayamaması konusunda yaygın bir hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığı duygusunun hakim olduğunu bizzat gözlemledim. Kendileri ile yaptığım görüşmelerde Filistin Otoritesi'nin eski üst düzey yetkilileri de bunu doğruladı. Onlara göre eski muhafızlar, Filistin Otoritesi’nin bölgesel ve küresel değişimlere uyum sağlama kapasitesini ciddi şekilde engelliyor, hatta gerçek reformların yapılmasını bile engelliyorlar. Bu muhalif akıma göre, Filistin Otoritesi, İsrail saldırganlığı gerçekliğiyle mücadele etmekten ve Gazze'de devam eden soykırımı durdurmaktan aciz.

Filistin kolektif hafızasının bir parçası

Şeyh, 1948’deki Nekbe sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli bir ailenin çocuğu olarak 1960 yılında Ramallah'ta doğdu. Bu durum, muhaliflerinin onun Filistin davasına olan sadakati konusundaki şüphelerini ortadan kaldırabilir. Zira çocukluğu ve gençliği onu Filistin'in daha geniş kaybetme, yerinden olma ve direnme anlatısına bağlıyor. Böylece Filistin toplumsal hafızasının bir parçası haline geliyor.

Taraftarlarının gözünde Şeyh, Filistin'in hakları ve tanınması için verilen süregelen mücadeleyi temsil ediyor. Hele ki henüz 18 yaşındayken İsrail tarafından hapse atıldığı ve 1978-1988 yılları arasında 10 yılını cezaevinde geçirdiği göz önüne alındığında.

Cezaevindeyken İbraniceyi öğrendi ve bu dili akıcı bir şekilde konuşur hale geldi; bu beceri daha sonra İsrail ile müzakerelerdeki rolünü güçlendirdi.

Bu ortak acı tarih, hayal kırıklıklarının ve iç bölünmelerin damga vurduğu bir ortamda birleştirici bir etken ve siyasi güç kaynağı olabilir.

2007'den bu yana işgal altındaki topraklarda İsrail ile güvenlik konularında baş koordinatör olarak üstlendiği resmi görevi, muhalifleri tarafından onun atanmasında olumsuz bir nokta olarak görülebilir. Ancak siyasi açıdan onun en güçlü silahı ve eşsiz gücü olabilir. Bunun nedeni, Sivil İşler Genel Otoritesi Başkanı olarak İsrail ile müzakerelerde sahip olduğu kapsamlı deneyimin, güvenlik dinamikleri ile doğrudan ve dolaylı müzakere kanalları konusunda derin bilgi sahibi olduğunu göstermesi.

Abbas'ın 2022 yılında onu FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri ve Müzakere Dairesi Başkanı olarak ataması da şaşırtıcı değil. Dolayısıyla İsrail ile güvenlik koordinasyonu ve müzakerelerden sorumlu başlıca isim olması, onun Filistin Devlet Başkanı nezdinde nüfuzunu ve kazandığı güveni artırıyor.

sdfgthy
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve yeni atanan yardımcısı Hüseyin Şeyh, 26 Nisan'da Ramallah'ta düzenlenen FKÖ Yürütme Komitesi toplantısının başlangıcında (AFP)

Şeyh'in karşı karşıya olduğu bir diğer büyük zorluk ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kendisi. Netanyahu birkaç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, kendi deyimiyle “ülkemizin kalbinde İsrail Devleti'ni yıkmayı amaçlayan bir Filistin devleti kurulması” fikrini destekleyerek “büyük bir hata” yapmakla eleştirmişti. Oysa Netanyahu, Filistin Otoritesi'nin 1993 Oslo Anlaşması'ndan bu yana, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklarda, BM’nin 1947’deki Taksim Planı’nda yer alan topraklardan daha küçük bir alanda bir Filistin devletinin kurulması yoluyla çatışmaya siyasi ve barışçıl bir çözüm bulunmasını desteklediğini gayet iyi biliyor.

Geçtiğimiz yıl kendisi ile bir röportaj yaptığım ve İsrail ile birlikte bir Filistin devletinin kurulması ve Filistin Otoritesi ile müzakerelere verdiği destekle bilinen selefi Ehud Olmert'in aksine, Netanyahu ve aşırı sağcı ideolojisi, Şeyh’in siyasi güçlenme arayışının önündeki en büyük engel olabilir. Şeyh, İsrail'in en uzun süre görevde kalan ve 17 yılı aşkın iktidarı boyunca Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı ile tek bir görüşme bile yapmayan bir Başbakan ile müzakereleri nasıl yeniden başlatabilir?