Gazze'de çadır almanın maliyeti 150 dolar

Mülteciler kışın yağmur ve soğuğundan korunmak için almaları gereken çadır konusunda para sıkıntısı çekiyor

Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia=Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia=Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
TT

Gazze'de çadır almanın maliyeti 150 dolar

Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia=Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia=Savaş, Gazze'de 1,8 milyondan fazla kişinin iç göçüne neden oldu (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Gazze Şeridi'nin en güneyinde bulunan Refah'ta, İsrail askeri saldırılarından korunmak için sığınma merkezlerine dönüştürülen eğitim tesislerinde boş sınıf bulamayan Tahsin, Mısır sınırının yakınında bir çadır kurmaya karar verdi

Yeniden yerinden edilme, baskı oluşturuyor

Gerçekte, İsrail, 13 Ekim'de Gazze şehri ve Kuzey Gazze'deki sakinlere güneye gitmeleri talimatını verdiğinde, 1,8 milyonun üzerinde insan yerlerinden oldu.

Bu kişilerin bir kısmı Refah iline gitti ve Birleşmiş Milletler ve hükümete ait barınma merkezlerinde yer buldular.

Son yerinden etme dalgası ise Aralık ayının başında başladı. Bu seferki yerinden edilenlerin çoğu Refah iline kaçtı.

Barınma merkezlerinin aşırı kalabalık olduğunu gördükleri için boş arazilere çadırlar kurmak zorunda kaldılar, bu araziler ise Mısır sınırına yakındı.

Kişisel harcamaları düşününce Tahsin, savaş sona erene kadar geçici bir çadıra sığınmaya karar verdi.

Tahsin, bölgede hizmet veren kurumlardan ücretsiz bir çadır temin etmek için birçok yer araştırdı ancak çadır bulamadı.  

Bu nedenle kendi imkanlarıyla ailesi için bir barınak oluşturmaya karar verdi.

Birleşmiş Milletler, Han Yunus'ta bir çadır kampı kurdu, ancak yerinden etme baskısı şimdi Refah'ta yoğunlaştı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Birleşmiş Milletler, Han Yunus'ta bir çadır kampı kurdu, ancak yerinden etme baskısı şimdi Refah'ta yoğunlaştı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Zorla boş bir arazi parçası bulan Tahsin, bulduğu yeri işaretlemek için hemen ailesini oturttu ve bavulunu buraya koydu.

Sonra barınağı nasıl inşa edeceğine dair araştırmalara başladı. Bu esnada istek üzerine barınak inşa eden kişileri aradı. 

Yağmur ve rüzgardan koruyan basit bir barınak kurmanın maliyetini soran Tahsin, "Bana 150 dolar istediler, bu büyük bir miktar, savaştan sonra kalan paramla bu kadar büyük bir miktarı ödemem ne kadar sürecek?" dedi.

60'lı yaşlarındaki Tahsin, sözlerine şunları ekledi:

Savaş sonrasında atacağım bu basit barınak için vereceğim bu para boşa gidecek.

Maliyet detayları

Çadırın maliyet detayları ise şöyle:

İlk olarak, çadırı inşa edecek kişiye ödenecek olan 35 dolarlık işçilik ücreti, çadırın iskeletini oluşturacak olan ahşap panellere ödenecek yaklaşık 60 dolar, vida ve diğer bazı temel malzemelerin alımı için 10 dolar, çadırı yağmur ve rüzgarlardan korumak için kullanılacak olan naylon veya kumaş ise 45 dolar tutuyor.

Maliyet ayrıntılarını dikkatlice dinleyen Tahsin, karmaşık duygular içerisinde şöyle bağırdı:

Basit bir barınağın bile bu kadar yüksek maliyetli hale geldiği bir noktaya geldik. Bu kadar yüksek bir maliyeti karşılayamayız.

Tahsin, alternatif bir çözüm düşündü, ancak tüm kapılar önünde kapalıydı.

Refah'ta akraba veya tanıdığı yoktu, bu yüzden çadırı kendisi inşa etmeye karar verdi ve çadırı kuracak kişiye ödemesi gereken 35 dolardan tasarruf etti.

Gazze'de yerinden edilmiş kişiler genellikle 3 farklı yerde kalıyorlar: Okullara dönüştürülen barınma merkezlerinde, uluslararası kuruluşlarda veya kendi masraflarıyla kurulan çadırlarda.

Kimileri de akrabaları ya da arkadaşları tarafından misafir ediliyorlar.

Maddi sıkıntılar ve fiyatların yükselmesi

Tahsin, çadırın inşa maliyetini 115 dolara çıkardı.

Ahşapları yerde sabitledi, iskeleti kurdu ve çivileri çaktı.

Birkaç saat içinde ailesi için barınma hazırdı.

Tahsin, "Gazze'de fakiriz ve her şey kötüye gidiyor. Bu durum savaştan önce de böyleydi. Uzun bir savaş döneminde paranız tükendi mi ve bir gün bile çalışmadınız mı? Oysa şimdi hayat değişti ve enflasyon var" dedi.

Kişisel harcamalarıyla barınak yapmaya karar veren Tahsin'in başına gelenler bütün yerinden edilmiş Gazzelilerin başına geldi.

Çoğu 150 dolar ödedi ve bu fiyat onları kızdırdı. Çünkü bu maliyetin, yardım kuruluşlarının kendilerine ücretsiz çadır vermemesinden kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Bir başka mülteci Hamis ise, Gazze'nin ortasında yer alan Deyr el-Belah bölgesinde, Aksa Hastanesi yakınında çadır kurmaya karar verdi.

Maliyeti duyduğunda, şaşkınlık içinde elini yüzüne vuran Hamis, "500 şekel, yani 150 dolar, bu çok fazla ve inanılmaz. Ben üç çocuğumla enkaz altından çıktım ve yeterli param yok" dedi.

Yerinden edilenler, kendilerini yağmurdan ve soğuktan koruyacak çadır kurmanın maliyetinin çok yüksek olduğunu söylüyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Yerinden edilenler, kendilerini yağmurdan ve soğuktan koruyacak çadır kurmanın maliyetinin çok yüksek olduğunu söylüyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Ücretsiz bir çadır almak için hastaneye geldiğini, ama bulamadığını söyleyen Hamis, "Şu anda konaklama maliyeti bana 500 dolardan fazla mal olacak. Bir çadır inşa ettikten sonra yere sermek için bir mat, kışın kullanılacak örtü, yatak, yiyecek ve içecek gerekecek ve tüm bunlar için para gerekiyor" diye konuştu.

İnsanî yardım çağrılarını karşılamak oldukça zor

Aslında, savaşın başlamasıyla UNRWA (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı), Han Yunus şehrinin güneyindeki Muvasi bölgesinde mültecilere yönelik bir çadır kampı inşa etti.

Ancak askeri operasyonların genişlemesi ve İsrail'in o bölgeyi işgal etmesi nedeniyle hava saldırılarına maruz kalan insanlar, çadırları terk edip kaçtılar.

UNRWA Sözcüsü Kazım Ebu Halef, "İnsanî yardım çağrıları, bizim cevaplama kapasitemizden çok daha büyük ve mülteci sayısı oldukça fazla. Bu nedenle barınma ihtiyaçlarını karşılamak oldukça zor"

Halef, sözlerine şunları ekledi:

Aslında, askeri operasyonların etkisiyle çoğu insan bu bölgeden ayrıldı. Biz de yardım taleplerine cevap vermek için çabalıyoruz. Ancak Gazze'ye gelen yardımlar hala sınırlı ve ihtiyaçlarla dengelenmiş değil. Mültecilerin daha fazla çadır bulabilmeleri için kapasitemizi zorluyoruz.

Ebu Halef, "En iyi çözüm, ateşkesin sağlanması ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin çağrısına cevap verilmesidir. Bu, insani nedenlerle gerekli bir adımdır. İnsanî yardım çağrılarına cevap verme imkanımız oldukça sınırlı hale geldi ve İsrail'in saldırıları nedeniyle çalışamıyoruz" şeklinde konuştu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Yeni Suriye ve Sudan hatası

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Yeni Suriye ve Sudan hatası

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İbrahim Hamidi

Suriye’de geçtiğimiz hafta yoğun geçti. Bu hafta artık geçmişle ilgili değil, şimdi ve gelecekle ilgiliydi. Esed rejimi sayfası kapandı. Konuşmalar ve çalışmalar yeni rejimin inşasına ve yeni devletle ilişkilere odaklanıyor. Sudan hatasının tekrarlanmaması için ABD ve yeni dönemin destekçilerinin hızlı hareket etmeleri ve yaptırımları kaldırmaları gerekiyor.

Batılı ülkeler, bazı Arap ülkeleri ve Şam arasında 2012 yılından bu yana süregelen kopukluk sona erdi. Bazı ülkeler kapatılan büyükelçiliklerini açtılar ve bayraklarını çektiler. ABD, İngiltere ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler, açıkça üst düzey yetkililerini gönderdiler. Diğer önemli ülkelerse, Suriye'nin yeni lideri Ahmed el-Şera ile görüşmek üzere üst düzey yetkililerini gönderseler de bunu açıklamadılar. Arap ülkeleri ile Türkiye arasında Kahire'de bakanlar düzeyinde ve güvenlik servisleri arasında toplantılar düzenlendi.

Toplantılardan ve görüşmelerden gelen mesajlar aynıydı: Lider Ahmed Şera'yı destekliyoruz, yeni dönemi “meşrulaştırıyoruz”, Esed rejiminden kurtuluşu ve Suriye'nin “İran ekseninden” çıkışını memnuniyetle karşılıyoruz. Kapsayıcı bir hükümet ve yeni bir anayasa oluşturmak için hızla değerlendirilmesi gereken altın bir fırsat var. Terörle mücadele edebilmek, devlet kontrolünü genişletebilmek ve tüm topraklarda, yani 185 bin kilometrekare üzerinde hükümetin egemenliğini yeniden tesis edebilmek için güvenlik ve ordu kurumlarının kurulması bir zorunluluktur.

Bu ne anlama geliyor? Yaklaşık beş yıldır aralarında “sınırların sabit olduğu”, “üç devletçiğe” bölünen Suriye bitti. Artık yeni bir rejime sahip eski Suriye'nin, yani iç sınırların kaldırılmasının, dış sınırların belirlenmesinin ve dört düğümle uğraşmanın zamanı geldi.

Humus ve Şam'da iki askeri üs kurulmasını ve hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını içeren ortak savunma anlaşmasının imzalanması için Şam ile Ankara arasında görüşmeler sürüyor.

Birinci düğüm, Şam-Kamışlı ilişkisidir. Yeni rejim, Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) bölgelerini kontrol etmeyi, SDG’nin yeni orduya entegrasyonunu, Özerk Yönetim'in dağıtılmasını ve Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) bağlı Suriyeli olmayan tüm savaşçıların Suriye topraklarından çıkarılmasını istiyor. Ancak SDG, lideri Mazlum Abdi'ye göre, ABD'nin desteğiyle DEAŞ’a karşı mücadele eden askeri bir blok olarak varlığını sürdürmek, Özerk Yönetim'in statüsü ve doğal kaynaklardaki payı konusunda özel haklar elde etmek istiyor.

Uzlaşıya varmak için Şam ile Kamışlı arasında bazı temaslar ve arabuluculuklar yapılıyor. Ancak çözüm anı büyük olasılıkla, ekibi Suriye'yi sarsan 11 güne dahil olan Başkan Donald Trump'ın 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a gelişini bekliyor. Yeni Suriye rejiminin ana destekçisi Ankara, Trump'ın Suriye'den 2 bin askeri çekmeyi kabul etmesine ve SDG'yi Şera'nın teklifini kabul etmeye zorlamasına bahis oynuyor.

Hiç şüphe yok ki Türkiye son haftalarda Esed'ı devirerek kazanan taraf oldu. Taslağı, Humus ve Şam'da iki askeri üs kurulmasını ve İsrail saldırılarına karşı bir koruma şemsiyesi sağlayacak hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını içeren ortak savunma anlaşmasının imzalanması için Şam ile Ankara arasında müzakereler sürüyor. Anlaşma, sonuçlanması için gerekli meşruiyet unsurları sağlandıktan sonra onaylandığında, Şam, Kamışlı'ya kıyasla müzakerelerde daha güçlü bir konuma sahip olacak.

Anthony Blinken, Arap ülkelerinin bakanlarına Netanyahu'nun kendisine kuvvetlerinin “kış sonunda çekileceği” konusunda güvence verdiğini söyledi.

Burada Binyamin Netanyahu hükümetinin Esed düşer düşmez giriştiği bir dizi icraat ile ilgili ikinci düğüm geliyor; bunlar arasında Suriye'nin kara, hava ve denizdeki stratejik askeri gücü ile araştırma merkezlerinin yok edilmesi, Golan'daki tampon bölgenin ve Hermon Dağı'nda hayati önemdeki gözlem merkezlerinin işgali de var.

Batılı ülkeler yeni Suriye'nin, İsrail dahil olmak üzere diğer ülkelere yönelik bir dış tehdit platformu olmamasını istiyor. Şam ise İsrail'in son dönemde işgal ettiği topraklardan çekilmesini istiyor. ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Arap ülkelerinin bakanlarına, Netanyahu'nun kendisine kuvvetlerinin “kış sonunda geri çekileceği” konusunda güvence verdiğini bildirdi. Ancak bu konuda pek çok şüphe var ve sahadaki gerçekler bunu göstermiyor. Şam'ın Batılı elçilere mesajı; İsrail’in “7 Aralık hattına” çekilmesi gerektiği, kendisinin yeni savaşlara girişmekle ve “devrimi ihraç etmekle ilgilenmediği” yönündeydi.

Şam ile “Dera’da başlayan örgütler sayfasının” çevrilmesine ve “devrimci zihniyetten devlet zihniyetine” geçilmesi konusundaki görüşmelere dönüş yönündeki müzakereler halen devam ediyor.

Üçüncüsü, silahın birleştirilmesi. Önceliğin, güvenliği sağlamak ve yeni orduyu oluşturmak olduğu açık. Bu nedenle Şera, örgüt liderleriyle bir toplantı yapma, ordunun oluşumunu ve örgütlerin entegrasyonunu denetleyecek yeni bir Savunma Bakanı atama girişiminde bulundu. Şam kırsalındaki Duma'da üslenen İsam el-Buveydani liderliğindeki İslam Ordusu ile Güney Operasyonlar Odası komutanı Ahmed el-Avda'nın pozisyonu merakla bekleniyordu. Örgütlerin çoğu, ordunun kurulması ve örgütlerin dağıtılması yönündeki yeni reçeteyi kabul etti. Şam ile “örgütler sayfasının” çevrilmesi, yani “devrim zihniyetinden devlet zihniyetine geçiş” ve silahın birleştirilmesi konusundaki görüşmelere geri dönüş yönündeki müzakereler halen devam ediyor.

Ömer el-Beşir'in devrilmesinin ardından Sudan'ın çöküşünün ve acımasız savaşın daha da kötüleşmesinin nedenlerinden biri, ABD'nin Hartum'a yönelik yaptırımları kaldırmakta gecikmesiydi. Washington ve müttefiklerinin Suriye'de Sudan hatasını tekrarlamayacaklarına bahse giriliyor

Dördüncü düğüm ise ulusal konferanstır. Muhalefetin Kahire'de bir konferans düzenlemesi yönünde girişimlerde bulunuldu, ancak yeni yönetim ulusal konferansı Şam'da düzenlemeye hazırlanıyor. Siyasi Komisyon’un liderlerinden biri, 2011 yılında Ulusal Diyalog Konferansı'na sponsorluk yapan eski Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk el-Şara ile temasa geçti. Yakın zamanda “Saldırıyı Caydırma” operasyonuna katılan askeri örgütlerin liderleri arasından atanan yeni valilerden, son yıllarda ülkede kalan Suriyelileri temel alan kapsayıcı bir konferansa katılmaları için her şehirden 40-50, özelliğinden dolayı Dera’dan ise 70 kişinin temsilci seçilmesinin istenmesine yönelik bir öneride bulunuldu. Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığına göre bunun yeni anayasanın oluşumuna ve 1 Mart'tan sonraki döneme katkıda bulunacağına ve sahadaki güçleri, seçkinleri, siyasetin ve sivil toplumun sembollerini bir araya getireceğine güveniliyor.

Şam'daki eğilimin otorite, egemenlik ve siyaseti 185 bin kilometrekarelik alana yaymak olduğu açık. Tüm bunların anahtarlarından biri ekonomi, 10 yıllık savaş ve izolasyon nedeniyle bitkin düşen insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve Şam'ın aydınlatılmasıdır. Bu nedenle Batı ve ABD’nin yaptırımların kaldırılması konusunda acilen harekete geçmesi gerekiyor. Birikmiş yaptırımların varlık nedenleri Esed'in devrilmesiyle sona erdi.

Sudan'ın çöküşünün ve Ömer el-Beşir'in devrilmesinin ardından yaşanan yıkıcı savaşın nedenlerinden biri, ABD'nin Hartum'a yönelik yaptırımları kaldırmakta gecikmesi nedeniyle kötüleşen yaşam koşullarıydı. Washington ve müttefiklerinin Suriye'de Sudan hatasını tekrarlamayacaklarına bahse giriliyor. Arap-Batı-Türk desteğinin yeni Suriye için bir koruma şemsiyesi sağlayacağına güveniliyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.