Mısır’da 2023: Bölgesel depremlerin etkisiyle ekonomik baskılar durma noktasına geldi.

İç siyasi hareketlenmeler ve sorunların sıfırlanması için hamleler sürüyor.

Sisi, Mısır cumhurbaşkanlığı seçimleri kapsamında rakipleriyle toplantı düzenledi. (Mısır cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Mısır cumhurbaşkanlığı seçimleri kapsamında rakipleriyle toplantı düzenledi. (Mısır cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır’da 2023: Bölgesel depremlerin etkisiyle ekonomik baskılar durma noktasına geldi.

Sisi, Mısır cumhurbaşkanlığı seçimleri kapsamında rakipleriyle toplantı düzenledi. (Mısır cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Mısır cumhurbaşkanlığı seçimleri kapsamında rakipleriyle toplantı düzenledi. (Mısır cumhurbaşkanlığı)

İç siyasi hareketler, kayda değer bölgesel yakınlaşmalar, acil ekonomik kriz ve bölgesel depremler, Mısır haritasının köşelerini kuşatıyor. Başlangıçta Rusya- Ukrayna savaşının yansımalarından, öncesinde ise koronavirüs salgınının etkilerinden kurtulma umudu taşıyan 2023 yılı olaylarını Mısırlılar böyle yaşadı. Ancak krizlerin patlak vermesi, Mısır ve Mısırlılara daha fazla sonuç ve yük getiren ‘sürekli bir semptom’ olarak kaldı.

2023’ün ilk ayları, daha sakin bir yıl için umut verdi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, geçen şubat ayında ülkenin terörizmi ortadan kaldırma başarısının ardından yeni bir aşamaya başladığını duyurdu. Bu ilan, Sisi’nin geçen nisan ayında Mısır’da terörizmin sona erdiğini belirttiğinde de daha net bir şekilde ortaya koyuldu. Ayrıca Sisi, “Devlet silahlarının dışında silah toplanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

secf
Mısır’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım yoğundu. (Reuters)

Bu gelişme, geçen mayıs ayında Mısır’da Ulusal Diyalog’un başlatılmasıyla birleşen iç siyasi hareket durumuyla bağlantılıydı ve katılımcı partizan güçler arasında temel farklılıklardan yoksun olmayan etkileşim ve tartışmalara tanık oldu.

2024 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yıl sonundan önce gerçekleştirilmesi açıklamasının ardından iç hareketlenme ortamı, yılın son çeyreğine kadar uzandı. Cumhurbaşkanı Sisi’nin liderliğinde dört aday yarıştı ve birçok gözlemciye göre öyle görünüyor ki sonuç kesin. Ancak beklenti, Ulusal Seçim Kurulu’nun açıklamasına göre beklentileri aşan oylamadaki katılım oranına odaklandığı kadar, cumhurbaşkanlığı yarışının galibinin kişiliği üzerine bahis oynanmadı.

Bölgesel yakınlaşmalar ve krizler

İç siyasi hareketlilikle eş zamanlı olarak Mısır, başta Türkiye olmak üzere ilişkilerin gerilim dalgalarına sahne olduğu ülkelerle ‘sıfır’ soruna yönelik bölgesel yakınlaşma dalgasına da tanık oldu. Türkiye ile diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması ve desteklenmesi, gerilimle dolu tam on yıllık bir yabancılaşmanın ardından Kahire’nin bölgesel ilişkiler dosyasındaki gelişmelerin öne çıkan manşetlerinden biriydi.

Kahire ile Ankara arasındaki yakınlaşma, 2022 yılının sonunda Mısır Cumhurbaşkanı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Katar’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nın açılışına katılmaları sırasında bir araya geldiği sürpriz bir açılımın ardından geldi. Daha sonra yakınlaşmanın temposu giderek arttı ve diplomatik temsilin büyükelçilik seviyesine yükseltilmesi aşamasına geçildi. Ayrıca iki ülke cumhurbaşkanları arasında bölgesel ve uluslararası zirveler çerçevesinde defalarca gerçekleştirilen, ancak henüz resmi ziyaret aşamasına gelinmemiş olan görüşmeler yapıldı.

Mısır- İran ilişkilerinde onlarca yıldır süren çıkmaza son veren bir yumuşama sinyali de görüldü. Resmi heyetlerin defalarca toplantıları ve ziyaretleri oldu. Mısır ve İran cumhurbaşkanları, 11 Kasım’da Riyad’da düzenlenen acil Arap- İslam zirvesinin oturum aralarında bir araya geldi. Ancak ilişkiler, toplantıları aşarak resmi nitelik kazanmadı.

Ancak bu yakınlaşmalara paralel olarak diğer bölgesel krizlerin de patlama eşiğine gelmesi, Mısır üzerindeki baskıyı artırdı. Bu yılın nisan ayında, General Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki silahlı kuvvetler ile Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasında aniden Sudan’ın içinde çatışmalar patlak verdi. Bu durum, kendisini güney cephesinde yıkıcı bir savaşla karşı karşıya bulan Mısır üzerinde güvenlik, ekonomik ve insani baskılara neden oldu.

Mısır Kamu Seferberliği ve İstatistik Merkezi Ajansı’na göre Kahire, yaşadığı ekonomik sorunların yanı sıra önemli bir stratejik ve ekonomik ortağını da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre aralarındaki ticaret alışverişi oranı yüzde 18,2’ye ulaştı. Ayrıca yaklaşık yarım milyon yerinden edilmiş Sudanlı, Mısır sınırına akın ederek, yıllardır Mısır topraklarında ikamet eden yaklaşık dört milyon Sudanlıya eklendi.

Kriz, aynı zamanda vatandaşlarını Sudan’dan tahliye etmek, binlerce yabancı uyruklu kişinin Sudan topraklarından tahliyesine katkıda bulunmak ve (Mısır açısından karmaşık boyutlara ve yansımalara sahip bir krize çözüm arayışı çerçevesinde) geçen temmuz ayında Sudan’ın komşu ülkelerinin liderlerinin de dahil olduğu bölgesel bir zirveye ev sahipliği yapmak için acil bir kara, deniz ve hava köprüsü açan Kahire’ye de güvenlik sonuçları getirdi. Sudan’dan pek de uzak olmayan bir yerde Etiyopya Nahda (Rönesans) Barajı krizi, Kahire ve Addis Ababa arasında geçen temmuz ayında dört ay içinde bir anlaşmaya varmak için müzakere turlarının yeniden başlatılmasına ilişkin anlaşmaya rağmen 2023’te durma noktasına geldi.

Mısır’ın rolünün zorlukları

Yıl bitmeden Mısır, Ekim 1973 Savaşı zaferlerinin 50’inci yıl dönümü nedeniyle bir kutlama havası yaşarken, Hamas hareketinin 7 Ekim 2023’te İsrail hedeflerine yönelik gerçekleştirdiği ve Filistin direniş gruplarının tarihlerindeki en büyük operasyon olan Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından ülkenin doğu cephesinde bir kriz daha yaşandı. Mısır, kendisini fırtınanın kalbinde ve doğrudan ulusal güvenlikle karşı karşıya buldu. Aynı şekilde Kahire Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Profesörü ve Arap Araştırma Enstitüsü eski dekanı Dr. Ahmed Yusuf Ahmed, ister güneyde (Sudan) ister doğuda (Gazze) olsun bölgesel krizlerin baskılarının Mısır üzerinde ‘büyük ve ağır’ olduğuna dikkat çekti.

Yusuf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Gazze’deki krizin yansımalarının, durumun Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki tarihi köklerle bağlantılı olması gerçeğiyle sınırlı olmadığını belirtti. Yusuf’a göre bu kriz, Mısır ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturan Filistinlileri Sina topraklarına gönderme projesine ilişkin korkuları arttırarak ilave bir ağırlık oluşturdu. Öyle ki işgal güçleri, ülkeyi şiddetli insani baskılara maruz bırakmanın yanı sıra, yaklaşık iki milyon Filistinliyi Mısır sınırı boyunca güney Gazze’de toplanmaya zorladı.

Dr. Ahmed Yusuf, Gazze’deki mevcut krizin ciddiyetinin, ‘bölgesel gerilimin kapsamının genişlemesi ve Husi grubunun bölgedeki gemileri hedef almasıyla Kızıldeniz’in güneyine kadar uzanmasının yansımalarına’ ek olarak ister Filistin meselesine karşı tarihsel sorumluluk ister arabuluculuk rolleri yoluyla olsun, Mısır’ın bölgesel rolüne zorluklar dayatmasından kaynaklandığına dikkati çekti. Öyle ki Husilerin eylemi, Süveyş Kanalı’nı etkileyebilir.

Ekonomik baskılar

Söz konusu bölgesel krizlerin şiddeti iki katına çıktı. Çünkü Mısır ekonomisinin 2023 öncesinde maruz kaldığı birikmiş baskılarla aynı zamana denk geldi. Ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Aralık 2022’de Mısır’a üç milyar dolar tutarında kredi vermeyi kabul etmesinden sonra yıl boyunca daha büyük bir hızla devam etti. O tarihten bu yana Mısır lirası, dolara karşı 30,9 lira civarında sabit kaldı. Resmi kur ile karaborsadaki döviz kuru arasındaki fark yaklaşık yüzde 50’nin üzerinde.

Mısır ekonomisi, aynı zamanda Moody’s ve Standard & Poor’s gibi uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından sürekli olarak kredi notu indirimleriyle karşı karşıya kaldı ve bu kuruluşlar, yılın son çeyreğinde Mısır’ın uzun vadeli ülke notunu B’den -B’ye düşürdü. Ayrıca ülke üzerinde artan finansman baskısına dikkat çekti.

Buna, 2022- 2023 mali yılında yurt dışında çalışan Mısırlılardan gelen işçi dövizlerinde yıllık bazda yüzde 30,8 oranında bir düşüş eşlik etti. Mısır Merkez Bankası’nın 2022- 2023 mali yılında ekonominin dış dünyayla işlemlerine ilişkin verileri, geçtiğimiz mali yılda yurt dışında çalışan Mısırlılardan gelen işçi dövizlerinde, önceki mali yılda 31,9 milyar dolara kıyasla 22,1 milyar dolara düşüş olduğunu gösterdi.

sefv
Mısır para birimindeki dalgalanma sürüyor. (AFP)

Kamu kuruluşlarının sahip olduğu bazı devlet varlıklarının satış anlaşmaları da varlık değerlemesiyle ilgili zorluklar nedeniyle sekteye uğradı. Bu durum IMF’nin geçen mart ayında yapılması planlanan programa ilişkin ilk incelemesini askıya almasına yol açtı.

Enflasyon, 2023 aylarını renklendiren ve Mısırlıların akıllarında yer etmeye devam edecek olan gözle görülür baskılardan birini temsil ediyordu. Mısır Merkez Bankası’nın geçen ekim ayındaki verileri de çekirdek enflasyonun geçen eylül ayındaki yüzde 39,7’den yüzde 38,1’e yavaşladığını gösterdi. Bu yılın ağustos ayında başkan değişikliğine uğrayan Merkez Bankası, bu enflasyonist baskıları kontrol altına almak için yıl içinde birden fazla kez faiz oranlarını gözden geçirmek ve değiştirmek zorunda kaldı. Mısır hükümeti ayrıca, yıl içinde iki kez yakıt fiyatlarını artırmaya başvurdu ve en son geçen kasım ayında, artan küresel yakıt fiyatları ve zayıf döviz kuru nedeniyle benzin fiyatlarını yüzde 14,3 oranında artırdı.

Zor bir yıl

Mısırlı ekonomi uzmanı Dr. Reşad Abdo, 2023’ü ‘Mısır ekonomisi için en zor yıllardan biri’ olarak tanımladı. Bu değerlendirmesine gerekçe olarak ise ‘krizlerin ve ekonomik sorunların artmaya devam etmesi, kamu borç yükünün artması ve yüksek enflasyon oranlarını’ gerekçe gösterdi.

Abdo, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, bölgesel ve uluslararası koşulların Mısır üzerindeki ekonomik baskıların şiddetini artırdığına dikkati çekti. Abdo’ya göre Sudan’da yaşanan iç çatışmalar, Gazze savaşının yansımaları ve öncesinde Rusya-Ukrayna savaşının devam eden etkileri, Mısır ekonomisinin çeşitli göstergelerine ağır yükler getiriyor. Ayrıca dolar açığının devam etmesi ve Mısır’ın başta gıda olmak üzere ihtiyaçlarının çoğunu ithal etmesi nedeniyle hükümet, kendisinin sert olarak tanımladığı ekonomik kararlar almak zorunda kalabilir.

BRICS grubunun geçen ağustos ayında Mısır’a 2024’ten itibaren gruba katılması daveti, özellikle grupta Çin, Hindistan ve Brezilya gibi yükselen ekonomik güçler yer aldığı için, biriken ekonomik baskıların ortasında iyi bir haber olarak sayılabilir. Ancak Abdo, bu katılımdan ekonomik kazanç elde etmenin henüz mevcut olmayan önlem ve hazırlıklar gerektirdiği görüşünde.



Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.

 


Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.