Mali ile Cezayir arasındaki gerginlik geçici bir anlaşmazlık mı?

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf Mali Büyükelçisi ile (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf Mali Büyükelçisi ile (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mali ile Cezayir arasındaki gerginlik geçici bir anlaşmazlık mı?

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf Mali Büyükelçisi ile (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf Mali Büyükelçisi ile (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Mali, Cezayir’in ‘dostça olmayan eylemlerini’ protesto etmek amacıyla Cezayir’in Bamako Büyükelçisi’ni çağırdı.

Buna karşılık Cezayir de, Mali’nin Cezayir Büyükelçisi’ni çağırarak, ona Mali ile ilişkilerinin ‘sapmayan’ ilkelere dayandığını güçlü bir şekilde hatırlattı.

İki komşu ülke arasındaki bu gerginlik, Cezayir’in on yıldan fazla bir süre önce Malili yetkililere karşı isyan ilan eden, Tuareg silahlı isyancılarla toplantı yapmasının ardından başladı.

Bu toplantı, silahlı hareketler ile Mali hükümeti arasında, 2015 yılında Cezayir’in arabuluculuğu ve sponsorluğuyla imzalanan barış anlaşmasının devamı çerçevesinde gerçekleşti.

Mali Dışişleri Bakanlığı tarafından Çarşamba günü yapılan açıklamada, Cezayirli diplomatın, Cezayirli yetkililerin, Mali’deki barış süreci kisvesi altında son dönemdeki düşmanca davranışlarının ardından güçlü bir protesto sergilemek için çağrıldığı ifade edildi.

Açıklamada, Cezayirli yetkililerin, Malili yetkililerin en ufak bir bilgisi veya katılımı olmadan, Mali hükümetine düşmanlığıyla bilinen kişilerle tekrar tekrar toplantılar yaptığı belirtildi.

Bakanlık, bu tür toplantıların iki ülke arasındaki iyi ilişkileri bozacağı konusunda da uyardı.

Mali hükümeti, Cezayir’in eylemlerini ‘Mali’nin iç işlerine müdahale’ olarak nitelendirdi ve Mali’nin ortaklarıyla devletlerarası iletişimi sürdürmek için tek meşru otorite olan Malili yetkililerle istişare yolunu tercih etmesini istedi.

Mali hükümeti, yaklaşık on yıl önce, daha önce Cezayir’de, Kuzey Mali’nin ayrılması çağrısında bulunan silahlı hareketlerin de katıldığı bir dizi toplantıya katılmıştı.

Bu bağlamda, 2015 yılında imzalanan barış anlaşması kapsamında ateşkes sağlandı.

Geçtiğimiz Eylül ayından bu yana Mali, isyancıların olduğu ülkenin kuzeyinin kontrolünü yeniden ele geçirmek için askeri bir operasyon başlattı.

Ateşkesin ilk ihlali olan ve bazı isyancı hareketlerin barış anlaşmasının sonu olarak tanımladığı duruma işaret eden askeri bir çatışma çıktı.

Cezayir, Mali’de barışı yeniden tesis etmek amacıyla anlaşmayı imzalayan taraflar arasındaki istişareleri yeniden başlatmaya çalışıyor.

Cezayir, Mali’nin adımına yanıt olarak, Mali’nin Cezayir Büyükelçisi’ni çağırdı.

Cezayir Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Cezayir’in Mali’de barışı, güvenliği ve istikrarı teşvik etmeye yönelik tüm tarihi katkılarının, her zaman ülkemizin sapmadığı ve sapmayacağı üç temel ilkeye dayandığını güçlü bir şekilde hatırlattı. Her şeyden önce, Cezayir Mali’nin egemenliğine, ulusal birliğine ve toprak bütünlüğüne sıkı sıkıya bağlıdır. İkincisi, Mali’de barışı, güvenliği ve istikrarı sağlam, kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde yalnızca barışçıl araçların garanti edebileceğine dair derin bir inanca sahiptir.

Kardeşler arasında tekrarlanan bölünme ve sürtüşmelerin değil, ulusal uzlaşmanın sağlanacağının teyit edildiği açıklama şöyle devam etti;

Bu, Mali’nin herhangi bir ayrımcılık, tercih veya dışlama olmadan tüm halkı için kapsamlı ve kapsayıcı bir yola girmesini sağlayacak en iyi araç olmaya devam ediyor. Bu, Mali’nin egemenliğinin, ulusal birliğinin ve toprak bütünlüğünün sağlamlaştırılmasını nihai olarak garanti eden yoldur.

Açıklamaya göre, Bakan Attaf, büyükelçiyle yaptığı görüşmede, bakanlığın 13 Aralık’ta yayınladığı açıklamaya atıfta bulundu.

Cezayir Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu açıklamasında şu ifadeler kullanılmıştı;

Kardeş Mali halkının tüm bileşenlerinin barışı ve istikrarı kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde pekiştirmeye yönelik meşru isteklerine yanıt olarak, tüm Malili taraflara, Cezayir sürecinden ortaya çıkan barış ve uzlaşma anlaşmasını uygulama konusundaki kararlılıklarını yenilemeleri çağrısında bulunuyoruz.

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Mali Büyükelçisi’ne, “Mali’de Cezayir yolundan çıkan barış ve uzlaşma anlaşmasını imzalayan hareketlerin liderleriyle son dönemde yapılan görüşmeler, bu açıklamanın lafzı ve ruhuyla tamamen tutarlıdır” dedi.

Attaf, Cezayir ile Mali arasındaki yoğun ve uzun süredir devam eden ilişkilerin, bu kardeş ülkeye barış ve uzlaşma yolunda yardım etmek için Cezayir’in elinden gelen her şeyi yapmasını gerektirdiğini de ekledi.

Cezayir birkaç gündür, Kuzey Mali’deki bir dizi silahlı hareketin liderlerine ev sahipliği yapıyor.

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, geçtiğimiz Salı günü, Mali’de geniş siyasi etkiye sahip dini bir figür olan İmam Mahmud Dicko’yu kabul etti.

Daha önce Mali’deki bazı krizleri çözmek için çeşitli arabuluculuklara öncülük eden İmam Mahmud Dicko’nun, Bamako’daki mevcut yetkililerle ilişkisi şu an çok iyi durumda değil.

İmam Dicko, Cezayir resmi radyosuna açıklamalarda bulunarak, Cezayir’in tüm aşama ve krizlerde Mali’nin yanında durmasına övgüde bulunarak, “Onlar sadece komşu değil, aynı zamanda tek bir ülke ve bölünmez bir parçadır” dedi.

Bamako’daki yerel basın, son olaylara geniş yer verdi.

Ülkede geniş tiraja sahip Mali News gazetesi, büyükelçilerin çağrılmasının, iki ülke arasında artan gerilim bağlamında gerçekleştiğini yazdı.

Gazetede yer alan haberde şu ifadeler yer verildi;

Cezayir geçtiğimiz günlerde Mali’nin Fransa ile diplomatik ilişkilerini kesme kararını eleştirdi ve ayrıca 2020’den bu yana Mali’yi yöneten askeri cuntayı diktatörlükle suçladı. İki ülke arasındaki ilişkiler derin ve güçlüydü, ancak son yıllarda büyük ölçüde kötüleşti.

Öte yandan, Şarku’l Avsat’ın diplomatik kaynakları, yaşananları ‘sadece geçici bir anlaşmazlık’ olarak tanımlayarak, meselenin iki ülke arasında bir sürtüşmeye varma ihtimalini dışladı.

Ancak kaynaklar, bu durumun Mali’de iktidardaki askeri yetkililerin, artık 2015’te Cezayir’de imzalanan barış anlaşmasının bir parçası olmadığının kanıtı olduğuna dikkat çekti.

Malili yetkililer, isyancılar tarafından kontrol edilen şehirler de dahil olmak üzere, tüm topraklarını askeri güçle kontrol etme konusunda iddialı.

Mali ordusu, Tuareg’in başkenti Kidal şehrinin kontrolünü çoktan ele geçirdi, ancak isyancıları Cezayir sınırına çok yakın olan tüm mevzilerden kovmak için kuzeye doğru ilerlemeye devam etmeye kararlı.

Cezayir, Mali ile bin 359 kilometreden uzun bir kara sınırını paylaşıyor, bu çorak ve ıssız çöl, kaçakçılık ağları ve silahlı grupların hedefi oluyor.



Katz: İsrail, Suriye'nin güneyinde ‘belirsiz bir süre’ kalmaya hazır

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra Sınır Kapısı’nda bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra Sınır Kapısı’nda bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

Katz: İsrail, Suriye'nin güneyinde ‘belirsiz bir süre’ kalmaya hazır

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra Sınır Kapısı’nda bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra Sınır Kapısı’nda bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ülkesinin İsrail'in kuzey sınırının ötesindeki Suriye topraklarının bir bölümünü ‘belirsiz bir süre’ işgal etme niyetini bir kez daha yineledi.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian gazetesinden aktardığına göre Katz, Hermon Dağı'na yaptığı bir ziyaret sırasında şunları söyledi: “İsrail ordusu Suriye'de belirsiz bir süre kalmaya hazır... Hermon Dağı'ndaki güvenlik bölgesini koruyacağız ve Suriye'nin güneyindeki tüm güvenlik bölgelerinin silahsızlandırılmasını ve tehditlerden arındırılmasını sağlayacağız.”

Beşşar Esed rejiminin aralık ayında devrilmesinin ardından İsrail güçleri, Suriye topraklarındaki 400 kilometrekarelik askerden arındırılmış tampon bölgenin kontrolünü ele geçirmek üzere harekete geçti. Suriye ile İsrail kontrolündeki Golan Tepeleri arasında kalan bölge 1973 savaşından sonra Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kurulmuştu. O tarihten bu yana yaklaşık bin 100 askerden oluşan bir BM gücü bölgede devriye geziyor.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, temsili hükümet ve dini hoşgörü vaat ederek yıllar önce aşırılık yanlısı gruplarla bağlarını kopardığını söylüyor.

Yine de İsrailli yetkililer yeni Suriye rejiminin ve ülkede aktif olan diğer silahlı grupların potansiyel bir tehdit olmaya devam ettiğine inanıyor.

Katz, Hermon Dağı'ndaki konuşlanmanın İsrail'in kuzeyindeki ve tartışmalı sınırındaki İsrailli toplulukları korumak için gerekli olduğunu belirtti.

İsrail ayrıca, İran'ın Suriye üzerinden Hizbullah'a silah kaçırma kabiliyetini de engellemeye çalışıyor.

İsrail'in aralık ayında Suriye'ye girmesi uluslararası alanda geniş çaplı kınamalara yol açtı; eleştirmenler İsrail'i Esed rejiminin çöküşünden yararlanarak toprak ele geçirmekle suçladı.

Times of Israel'e göre İsrail ordusu, Suriye toprakları içinde, ikisi 2 bin 800 metre yüksekliğindeki Hermon Dağı'nda olmak üzere dokuz askeri karakol kurdu ve bunlardan bazıları eski Suriye ordusunun yeni tahkim edilmiş mevzilerinde yer alıyor.

Silahsızlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen ay yaptığı bir konuşmada, ‘Suriye'nin güneyinin tamamen askerden arındırılmasını’ istediğini söyledi.

İsrail savaş uçakları Esed'in devrilmesinden bu yana eski rejimin geride bıraktığı askeri teçhizatı imha etmek için yüzlerce saldırı düzenledi. Yetkililer, Suriye'nin güneybatısının büyük bir bölümünü kapsayan yeni ve geniş bir alanı İsrail'in ‘askerden arındırılmasını’ sağlayacağı bölge olarak tanımladı.

İsrail ayrıca çoğu İsrail sınırına yakın yaşayan Suriye'nin Dürzi azınlığına da koruma teklif etti.

Bazı analistler İsrail'in Suriye'de, belki de 1982'den 2000'e kadar Güney Lübnan'da sürdürdüğü masraflı ve uzun süreli işgali anımsatan karmaşık bir çatışmaya girme riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

İsrailli bir analist olan Emekli Albay Dr. Jack Neriah şunları söyledi: “Umarım Lübnan'da yaşadığımız gibi bir fikirle karşılaşmayız. 20 yılı aşkın bir süredir Lübnan bataklığında boğuluyoruz. Umalım da Suriye bataklığına saplanmayalım... Niyetimizin geçici olduğunu söylemiştik ama şimdi farklı şeyler duyuyoruz.”