İsrailli uzmanlardan ‘Gazze bataklığında boğulma’ uyarısı

Tel Aviv, 12 saatten kısa bir süre içerisinde 17 askerin öldürülmesi ardından çatışmanın niteliğini sürdürmenin yollarını arıyor

Independent Arabia (Meryem Ebu Dakka)
Independent Arabia (Meryem Ebu Dakka)
TT

İsrailli uzmanlardan ‘Gazze bataklığında boğulma’ uyarısı

Independent Arabia (Meryem Ebu Dakka)
Independent Arabia (Meryem Ebu Dakka)

Gazze'de 14 askerin öldürülmesini ve en az 20 askerin yaralanmasını orduya ağır bir darbe olarak değerlendiren İsrailliler, çatışmaların kaydedildiği (23 Aralık) Cumartesi gününü, kara harekatının başlangıcından bu yana ordunun yaşadığı en zorlu ve çetin gün olarak nitelendirdi. Mescid-i Aksa Tufanı başladığından bu yana İsrail ordusunda öldürülen asker ve subay sayısı 486'ya yükseldi. Gazze Şeridi'ne kara saldırısının başladığı 27 Ekim'den bu yana ise 157 kişi öldürüldü.

Gazze'de üç noktada İsrail ordusu saflarında ölüm ve yaralanmalar kaydedildi. İsrail tanklarındaki koruma sisteminin Hamas'ın füzelerine karşı koymayı başaramaması, zırhlı araçtakilerin ölümüyle sonuçlandı. Bir başka alanda ise İsrailli askerlerin baskın yapılan bir binada patlayıcı madde deposu bulması, ölüm ve yaralanmalar ile sonuçlandı. Gazze'deki diğer üçüncü bölgede yoğun çatışmaların kaydedilmesi ise öncelikle İsrail’de Hamas'ı ortadan kaldırmak isteye kesim ile İsrail'in ödediği bedelin yüksek olması nedeniyle rehinelerin iadesine öncelik verenler arasındaki hararetli tartışmayı bir kez daha ateşledi.

Uyarı

Eski İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Uzi Dayan, İsrailliler için zorlu bir hafta olarak değerlendirdiği önümüzdeki hafta itibariyle çatışmaların yoğunlaşacağı ve tehlikeli hale geleceği uyarısında bulundu. Cumartesi günü meydana gelen çatışmaların İsrailliler ve ordu için çok sert ve acı dolu bir hafta sonuna işaret ettiğini belirten Dayan “En belirleyici haftalardan biriyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla olayların gidişatını etkileyecek bir tutukluluk anlaşmasında bugünlerde ne Katar ne de başka bir taraf arabuluculuk yapıyor. Sadece ordunun gerçekleştirdiği operasyonlar ve sonuçları olayların gidişatını etkileyecektir” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusunun yürüttüğü çatışmaların temposunu eleştiren Dayan, “Ne yazık ki ordunun son günlerdeki ilerleme hızı çok yavaş. Savaş alanında, sahada, operasyonlarda ve önümüzdeki günlerde olacaklarda bir değişiklik yapılması gerekiyor. Hamas'ın liderliğine ulaşıp onları tasfiye etmek, listelenen alanlara ulaşıp onları hedef almak, kaçırılan rehinelere en yakın noktaya ulaşmak açısından çok önemli bir konu. Bunların hepsi aynı zamanda önemli ve çok tehlikeli” ifadelerine başvurdu.

Netanyahu: “Biden operasyonların durdurulmasını istemiyor”

Böyle bir dönemde Gazze savaşının başarısızlıkla sonuçlanmasının baş sorumlusu olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmeyi tercih etti. Tel Aviv'de onbinlerce kişi kendisini istifaya çağırıp derhal bir esir anlaşması talep ederken ikili telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmenin sona ermesi ardından Netanyahu, ABD Başkanı’nın İsrail'in savaşa devam etmesine engel olmadığını, Gazze'deki durumu ve savaşın sürdürülmesinin gerekliliğini anladığını açıkladı.

Netanyahu, hükümetinin İsrail'de tartışılan savaşla ilgili tüm konuların görüşüldüğü olağanüstü oturumunu şu ifadelerle açtı: “Bu, hepimiz için zor bir günün ardından zor bir sabah. Gazze'de çok zorlu bir mücadele günü sonrasında. Bu zorunlu savaş bizden çok yüksek bir bedel talep ediyor. Ancak tüm zorluklara ve askerlerimizi kaybetmemize rağmen mücadeleyi sürdürmekten başka seçeneğimiz yok.”

Askerlerin moralini yükseltmeye çalışıyorlar

Gelişmelerin ardından savaş alanına koşan Savunma Bakanı Yoav Galant ve askeri kabine üyesi Benny Gantz ise burada birkaç askeri birimle buluştular. Askerlerle çatışmanın niteliğini ve savaş alanında nelerle karşılaşacaklarını tartışan ikili, kesin bir zafer kazanmadıkça Gazze'den ayrılmayacakları konusunda askerlere güvence vererek onların morallerini yükseltmeye çalıştı. Galant, Hamas ve Yahya Sinvar'a yönelik tehditlerini yoğunlaştırdı.

Askerlere mücadeleleri ve fedakarlıklarından dolayı teşekkür eden Galant, “Operasyonel açıdan bakıldığında, oradan ateş açtıkları her evi, saklandıkları her yeri, teröristlerin bulunduğu her yeri yıkıp yok etmeliyiz. Hepsinin yıkılması gerekiyor. Eminim ki Sinvar şu an yer altı tünelinde oturup televizyon izliyordur. Beyt Hanun ve Şucaiyye’nin bugünkü halini, ayrıca sahil kısmının ve yıkımların ardından diğer yerlerin ne hale geldiğini görüyordur. Tüm bunlar sizin için de açık, tıpkı şu an Han Yunus'ta savaşan birlikler için de açık olduğu gibi, hepsi Beyt Hanun'un geleceğinin nasıl sona ereceğini biliyor” vurgusunda bulundu.

Gazze bataklığında boğulmak

Ordu, Gazze'ye yönelik kara operasyonunun üçüncü aşamasına geçmek için hazırlıklara başladığını duyurdu. İsrailliler ise Hamas'ı ve askeri yeteneklerini ortadan kaldırmak ve mahkumları geri almak olmak üzere savaşın iki hedefine aynı anda ulaşmadaki başarının boyutu konusunda anlaşamadı.

Yetkililer, ordunun Gazze'deki kara manevralarının sona erdirilmesini içeren üçüncü aşamada elde edebileceği başarı konusunda uyarıda bulundu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsrail ordusu, başta yedek birimler olmak üzere askeri birliklerini savaş alanından çekmeye başlayarak bölgeyi üç bölüme ayırdı. Böylece özel birimlerin altyapıyı ve tünelleri yok etmeye odaklanmak için giriş yapması, güney bölgesine odaklanılarak suikastların ve Gazze'deki İsrailli esirlerin kurtarılmasına yönelik özel operasyonların gerçekleştirilmesi, Gazze Şeridi sakinleri için bir tür güvenliği garanti eden bir güvenlik bandı oluşturulması öngörüldü. İsrailliler bu şeridin derinliği konusunda aynı fikirde değiller ancak bunun iki kilometreyi aşması bekleniyor.

Güvenlik yetkilileri ve uzmanlar ise ordunun bu savaşa yönelik belirlediği hedeflerin ve bunların uzun sürmesinin ışığında, Lübnan'da yaşananların tekrarlanmaması ve İsrail'in Gazze'deki bataklığa gömülmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Askeri Uzman Yossi Yehoşua, “Gazze bataklığı, yıpranmış bir klişeden, Gazze Şeridi'ndeki karmaşık ve zor gerçekliğe dönüştü. Sert hava koşulları, ordunun Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ve güneyinde Hamas'a karşı yürüttüğü savaşın tüm özelliklerini, yüz yüze savaşı, tanksavar ateşini daha da zorlaştırdı. Ayrıca dost ateşinden korkuluyor. Bu, siperlerde saklanan, evlere tuzaklar kuran ve anti-zırh füzeleri fırlatan düşmanın hazırlandığı senaryo. Bu koşullar ve Hamas'ın uzun yıllardır devam eden hazırlıkları bizi bedel ödemeye yöneltiyor. Batı Negev halkının evlerine dönebilmesi için suç örgütünün ortadan kaldırılması amacıyla toprakların işgal edilmesi ve terörden temizlenmesi misyonunun ağır bedellerini ödeyeceğiz” açıklamalarında bulundu.

“Ordunun Gazze'de neye uğradığını şaşırdığı” açıklamasına göre Hamas’ın İsrail ordusunun dağıtacağı bir yer altı şehri inşa ettiğini söyleyen Yehoşua, “Bu son derece zor bir görev. Sahip olduğumuz en değerli şeye mâl olacak” vurgusunda bulundu.



Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Hamas ile Lübnan otoritesi arasındaki ilişki iç savaştan bu yana görülmemiş bir noktada. Mart ayında İsrail'e roket fırlatmasının ardından Lübnan Yüksek Savunma Konseyi'nin Cuma günü hareketin adını anarak Lübnan topraklarını ülkenin “ulusal güvenliğine zarar verecek eylemler” için kullanmaması konusunda uyarıda bulunması, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bu ayın 21'inde Beyrut'a yapması beklenen ziyareti sırasında akıbetine karar verilmesi beklenen Lübnan'daki Filistin silahları meselesine yaklaşımda önemli bir gelişme teşkil ediyor.

Lübnan'daki Hamas liderleri Yüksek Savunma Konseyi'nin duyurusu hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, Şark'l Avsat'a konuşan kaynaklar hareketin liderliği tarafından daha sonra bir açıklama yapılacağını söyledi.

Lübnan ordusu geçen ay yaptığı açıklamada 22 ve 28 Mart 2025 tarihlerinde işgal altındaki Filistin topraklarına yönelik iki roket fırlatma operasyonu gerçekleştiren, aralarında Lübnanlı ve Filistinlilerin de bulunduğu grubun tespit edildiğini duyurmuş, bunun sonucunda bazı grup üyelerinin tutuklandığını ve iki operasyonda kullanılan mekanizma ve ekipmanların ele geçirildiğini kaydetmişti. Daha sonra AFP'ye konuşan bir güvenlik kaynağı da Lübnan ordu istihbaratının ikisi Filistinli, biri Lübnanlı olmak üzere Hamas mensubu üç kişiyi tutukladığını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın kısa süre önce üst düzey bir Lübnanlı kaynaktan aktardığına göre Lübnanlı yetkililer Hamas'tan roket saldırısına karıştıkları gerekçesiyle aranan diğer kişileri de teslim etmesini isteyecek.

Hamas'ın Katar kararı

Siyasi yazar Kasım Kassir Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte Yüksek Savunma Konseyi'nin tutumunun Lübnan'ı bir çatışma arenasına dönüştürmeyi reddeden resmi tutumla uyumlu olduğunu ve son gelişmelerden sonra bunun Lübnan'ın çıkarına olduğunu belirterek edindiğimiz bilgilere göre Hamas Lübnan'ın güvenliğine önem veriyor ve Lübnan'ın güvenliğine zarar vermeyi reddetiğini belirtti. Bir soruya cevaben Kassir, “Hamas'ın kararının şu anda liderliğinin bulunduğu Katar'da olduğunu” açıkladı.

Sınırlı seçenekler

Hamas'ın Lübnan'daki mevcut durumunu yakından izleyenler, örgütün kuşatıldığı ve çok sınırlı seçeneklere sahip olduğu, Lübnan devletinin kendisinden silahlarını teslim etmesini istemeye kadar varan taleplerine yanıt vermekten başka çaresi olmadığı konusunda hemfikir.

Filistinli bir araştırmacı olan Tatweer Studies Center direktörü Hişam Dabsi Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmelerde bulundu: “Yüksek Savunma Konseyi'nin kararları, Lübnan topraklarındaki Filistin silahlarının dosyasını açmayı amaçladığı için doğru yönde atılmış bir adımdır. Karar bir uyarı ve yargı denetimi içermekle birlikte, Filistinli olsun ya da olmasın, Hamas olsun ya da olmasın, herhangi bir tarafın yasalar dışında yürüttüğü herhangi bir askeri faaliyete karşı kesin bir siyasi duruş da taşımaktadır. Dolayısıyla bu adımın herkesi sorumluluklarının önüne koyduğuna ve Hamas'ın Ayn el-Hilve kampında arananların teslim edilmesi konusunda işbirliği yapması gerektiğini vurguladığına inanıyorum.

Bu gerçekleşmediği takdirde sürecin katı bir güvenlik ve yargı yoluna gireceğine şüphe yoktur.”

“Hamas önümüzdeki günlerde Lübnan meşruiyetinin egemenliğine bağlılığı ve Lübnan devleti ve kurumlarıyla işbirliği yapma konusundaki iyi niyetinin bir göstergesi olarak aranan kişileri teslim edip etmeyeceği ya da bundan kaçınmaya devam edip etmeyeceği konusunda bir sınavla karşı karşıya” diyen Dabsi, ”Hareketin önünde çok fazla seçenek yok, ya kendisini Lübnan meşruiyetine karşı çıkma ve isyan etme kategorisine sokacak ki bu da Ya kendisini Lübnan'ın meşruiyetine itiraz ve isyan kategorisine sokar ki bu çok maliyetli bir seçenektir ya da pozisyonunu yeniden gözden geçirir ve Lübnan devletinin taleplerine yanıt verir ki bu benim açımdan en olası seçenektir, özellikle de sağlam olmayan iç durumu ve bu aşamadaki zayıf durumu göz önüne alındığında şu anda tırmandırıcı bir itirazda bulunmak için gerçek bir fırsatı olmadığı için. Ayrıca İran ile çalışmaya devam eden aşırılık yanlısı eğilimler ile bu askeri çıkmazdan kurtulmaya çalışan ve Müslüman Kardeşler'in daha geniş çerçevesi içinde siyasi bir hareket olarak yeniden dönmeyi arzulayan diğer eğilimler arasında ciddi iç bölünmelerden muzdarip.”

Abbas'ın Beyrut'a yapacağı ziyaretin hedefleriyle ilgili olarak Dabsi şunları söyledi: “Yeni dönem, devletin egemenliğini Filistin kampları da dahil olmak üzere tüm topraklara yayma ve Suriye rejiminin Bekaa ve Nameh'teki Filistin askeri varlığının tasfiyesini tamamladıktan sonra kamplardaki silah olgusunu sona erdirmek için Filistin Yönetimi tarafından desteklenen bir Lübnan yol haritası geliştirmeye çalışma gibi tarihi bir görevle karşı karşıya olduğundan, iki meşruiyet arasındaki resmi ilişkilerin uluslararası, bölgesel ve Lübnan'daki gelişmeler ışığında yeniden düzenlenmesinden daha önemli bir hedef yoktur.”

Hamas'ın Lübnan'daki rolünün evrimi

Hamas'ın Lübnan'daki varlığı geçtiğimiz yıllarda medya, siyasi, kültürel, sosyal ve kitlesel faaliyetlerle sınırlı kalırken, hareketin güvenlik ve askeri faaliyetlerdeki yükselişi Aralık 2022'de Kuzey Kulesi kampında meydana gelen patlamadan sonra ortaya çıkmaya başladı; o dönemde patlamanın dizel yakıt deposunda çıkan ve Hamas'a ait bir mühimmat deposuna sıçrayan bir yangından kaynaklandığı bildirilmiş, Hamas ise konuyu yalanlayarak Koronavirüse (COVID-19) karşı koruma sağlayan malzemelerin bulunduğu bir depodaki elektrik kontağından kaynaklandığını söylemişti.

Güney Lübnan'daki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampındaki ortak güvenlik gücü dışında Hamas'ın hiçbir askeri ya da güvenlik operasyonu kaydedilmedi. Ancak El-Aksa Tufanı Operasyonu ve Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampını dönüştürmesiyle durum tamamen tersine döndü. Güney Lübnan, Gazze'ye destek cephesine dönüştü. Bu durum, hareketin askeri kanadı olan Kassam Tugayları ve diğer silahlı grupların, Hizbullah'ın gözetimi ve kontrolü altında kalmasına rağmen, Lübnan topraklarından işgal altındaki Filistin topraklarına askeri operasyonlar düzenlemesine ve roket fırlatmasına yol açtı.

Ekim 2023'ten bu yana hareket, Lübnan'daki üyelerine ve liderlerine yönelik birçok suikasta maruz kalmıştır ve bu suikastlar devam etmektedir. İsrail, Ocak 2024'ün başlarında Beyrut'un güney banliyölerinde hareketin başkan yardımcısı Salih el-Aruri'yi hedef almıştı.