İsrail'in Gazze saldırılarında kullandığı yapay zeka "Gospel" sivil ölümlerini daha da artırıyor

"İsrail, saldırıların ilk 35 gününde Gospel olarak adlandırılan yapay zeka teknolojisini kullanarak 15 bin hedefi vurdu. Bu sayı, bölgede önceki operasyonlarda vurulan hedef sayısından çok daha fazla"

(AA)
(AA)
TT

İsrail'in Gazze saldırılarında kullandığı yapay zeka "Gospel" sivil ölümlerini daha da artırıyor

(AA)
(AA)

Yapay zeka etiği alanında çalışmalar yapan Gazzeli araştırmacı Dr. Nour Naim, İsrail'in Gazze'de vuracağı hedefleri belirlemek için kullandığı Gospel'ın çalışma sistemine ve yapay zeka uygulamalarının kullanım etiğine ilişkin değerlendirmede bulundu.

İsrail ordusunun, Gazze'de otomatik hedef belirleme uygulaması Gospel'ı ilk kez kullandığını aktaran Naim, "İsrail, saldırıların ilk 35 gününde Gospel olarak adlandırılan yapay zeka teknolojisini kullanarak 15 bin hedefi vurdu. Bu sayı, bölgede önceki operasyonlarda vurulan hedef sayısından çok daha fazla. İsrail, 2014'teki 51 gün süren çatışmalarda yaklaşık 6 bin hedefi vurabilmişti." diye konuştu.

Naim, Gospel uygulamasında, 2021'de kullanılan Fire Factory adı verilen yapay zeka teknolojisinden farklı olarak hedef sayısına bakılmadığını belirterek, şöyle devam etti:

Fire Factory'de, yapay zeka teknolojisinin hatalarından kaynaklanabilecek ikincil zararlar nedeniyle hedef sayısı 5 kişi olarak belirlenmişti. Karar alma yeteneğine sahip olan Gospel, hedef sayısı gözetmeden öldürme ve yıkma özelliğine sahip. Yani kurban sayısı sıfırdan bir milyona kadar herhangi bir sayı olabilir. Bu, (İsrail) istihbarat biriminin çok büyük veri deposuna ve sivillerle ilgili geniş bilgi yelpazesine sahip olduğu anlamına geliyor.

"İsrail belki de hiç ulaşamayacağı tek bir hedef için binlerce kişiyi öldürüyor"

Naim, İsrail’in Gazze Şeridi'nde yaşayan siviller, binalar, üniversiteler, okullar, yardım merkezleri, fabrikalar ve altyapı merkezleri hakkında eksiksiz bilgiye sahip olmasına rağmen hastaneleri bombaladığını vurgulayarak, Gospel'ın bu verilerle daha da geliştiğini söyledi.

İsrail'in Filistin direnişiyle ilişkilendirdiği herkesi doğrudan hedef aldığına dikkati çeken Naim, şu ifadeleri kullandı:

İsrail, (Gazze'de) belki de hiç ulaşamayacağı tek bir hedef için binlerce kişiyi öldürüyor. Savaş sırasında yapay zeka kullanımının vahşetine doğrudan tanık olduk. Bir kişi düşük askeri rütbeye sahip bile olsa onunla ilgili her şey hedef alınıyor. İsrail, belirlediği kişinin, resmi kurum, hastane veya eczane gibi sivil tesislere girdiğini ve etrafında sivillerin bulunduğunu bilmesine rağmen hedef almaktan çekinmiyor. Modern çağdaki savaşlarda daha önce kullanılmamış vahşi yapay zeka teknolojisinin kullanılması sonucu çok sayıda kişi yaralandı ya da hayatını kaybetti.

Filistinliler, yapay zeka teknolojilerinin denendiği bir laboratuvarda

Naim, İsrail'in her geçen gün yapay zeka teknolojisini geliştirdiğine işaret ederek, Filistinlilerin bu teknolojinin test edilmesini sağlayan büyük bir insan laboratuvarında yaşadığını, yapay zeka çalışmaları yapan firmalarının da kendilerine sunulan bu hizmetten yararlandığını anlattı.

İsrail ordusunun, 2019'da Fire Factory programıyla yapay zeka sistemlerini kullanmaya başladığını dile getiren Naim, "Bu sistemin, hedefler oluşturma, uygun miktarda cephaneyi belirleme ve hava saldırıları için zaman çizelgesi önerme gibi özellikleri vardı. Fire Factory büyük ölçüde ilk kez 2021 savaşında kullanıldı. Bu savaş 11 gün sürdü ve yapay zeka teknolojisiyle 150 hedefe ulaşıldı. Bu kriterler önemli çünkü teknoloji ilerledikçe İsrail'in 'öldürme açgözlülüğü' artıyor." ifadesini kullandı.

"İsrail yapay zekayı kullanırken hukuku dikkate alır mı?"

Naim, savaşlarda yapay zeka kullanımını denetleyecek yeterli hukuki düzenleme bulunmadığına işaret ederek, "İsrail'in savaşlarda kanunları dikkate almadığını düşünüyorum. Filistinlilere karşı yürüttüğü mücadele ve imha savaşında yıllar önce çıkarılan insan hakları hukukunu dikkate almayan İsrail yapay zekayı kullanırken hukuku dikkate alır mı?" görüşünü paylaştı.

Yapay zeka teknolojilerinin kullanımında güvenlik, şeffaflık, gözetim standartlarının belirlenmesi ve uygulanması gerektiğini belirten Naim, şu değerlendirmede bulundu:

Bu teknolojiyle birilerine zarar verildiğinde bunun sorumlusu kim olacak? Teknolojiyi satın alan kişi mi, kullanan kişi mi, yoksa üretici mi? Askeri alanda yapay zeka teknolojilerinden bahsedecek olursak, Gospel yapay zeka uygulamasının yol açtığı bunca zararın hesabını İsrail'e kim soracak? Ne yazık ki bu, Avrupa Birliği'nin (AB) oynadığı olumsuz rolün boyutunu gösteriyor. AB'nin çıkarları bu şirketlerle kesiştiği için üzerine düşen rolü yerine getirmiyor.

Naim, yapay zekanın insanları koruma ve yaşam koşullarını iyileştirmeyi umursamayan, kar elde etme motivasyonuyla hareket eden gruplarca kullanıldığına vurgu yaparak, "Bu hızla ilerlemeye devam ederse bir süre sonra tüm dünyayı etkisi altına alacak. Dünya bu teknolojiye sahip olan ve kimin kullanacağına karar veren gruplarca kontrol edilecek. Öyle ki dünyanın küçük kesiminin sevineceği bir felaketle karşılaşacağız." görüşünü aktardı.

Teknoloji alanında İsrail'in desteklendiğini ve propagandasının yapıldığını kaydeden Naim, bu durumu "küresel teknolojik sömürgecilik" olarak niteledi. Naim, sözlerini şöyle tamamladı:

Yapay zeka veya yapay zeka araçlarıyla desteklenen askeri silahlardaki karar verme bağımsızlığı, insanlık açısından çok tehlikeli sonuçlar doğuracak. Hiçbir durumda bu teknolojileri caydırabilecek bir güç olmayacak. Bu durum, hükümetlerin, parlamentoların, sivil toplum örgütlerinin ve insan hakları örgütlerinin yapay zekanın kullanımını denetleyen ve suç sayan yasa ve mevzuatları yürürlüğe koymaktaki önemini artırıyor.



Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas’a yakın kaynak: Doha'da gerçekçi yaklaşımlar tartışılıyor ve anlaşma Washington'un elinde

Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas’a yakın kaynak: Doha'da gerçekçi yaklaşımlar tartışılıyor ve anlaşma Washington'un elinde

Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)

Müzakereler hakkında bilgi sahibi bir Hamas kaynağı dün Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ateşkes müzakerelerinde şu anda önerilen gerçekçi yaklaşımlar var, ancak anlaşma esas olarak İsrail'e baskı yapma araçlarına sahip olan ABD'nin tutumuna bağlı” dedi.

Kaynak, “İsrail tarafından sunulan ve Morag Koridoru’yla ilgili önceki haritalardan geri adım atılmasını içeren yeni haritaların olumlu bir adım olduğunu ve bir anlaşmaya varmak için siyasi ortamın hazırlanmasına katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Ancak halen birçok ayrıntı ve koşulun öne sürüldüğü hassas bir müzakere aşamasında olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Hamas saldırganlığı sona erdirmek ve soykırımı durdurmakla ilgileniyor. Bu aşamada on kişiyle başlayabilecek bir takas anlaşmasında bir dizi esirin serbest bırakılmasını içeren kapsamlı bir anlaşmaya doğru giden net bir vizyona sahip ve bu anlaşmanın başarılı olması için çok çalışıyor… Herhangi bir gerçek ilerleme İsrail'in Gazze Şeridi'nden net bir şekilde çekilmesine dayanmalıdır ve bu atlanamayacak bir ön koşuldur. Gerçekçi yaklaşımlar var ve bir anlaşmaya yakın olabiliriz, ancak bu esas olarak İsrail işgaline baskı yapma araçlarına sahip olan ABD'nin tutumuna bağlı.”

Doha bir haftadan uzun bir süredir, üçüncü bir ateşkes anlaşmasına (ilki Aralık 2023, ikincisi Ocak 2025) varmak üzere Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda Hamas ve İsrail arasında dolaylı görüşmelere sahne oluyor.

Kahire el-İhbariyye televizyon kanalının salı günü bildirdiğine göre, insani yardımların Gazze Şeridi'ne girişi, hastaların çıkışı ve mahsur kalanların geri dönüşüyle ilgili ayrıntıları görüşmek üzere Kahire'de yapılan Mısır-Katar-İsrail görüşmelerinde ilerleme kaydedildi. Kanal, Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Mahmud Reşad'ın Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Filistin ve İsrail taraflarından heyetlerle anlaşmanın önündeki ‘engellerin aşılması’ için görüşmeler yaptığını bildirdi.

İsrail daha önce kuvvetlerinin Refah kenti yakınlarındaki Mısır sınırı boyunca uzanan üç kilometre genişliğindeki tampon bölge ve Refah'ı Gazze Şeridi'nin ikinci büyük kenti olan Han Yunus'tan ayıran Morag Koridoru da dâhil olmak üzere nispeten geniş bir alanda kalmasında ısrar etmişti.

Filistin ve İsrail basınında yer alan haberlere göre Hamas, İsrail güçlerinin Mart ayındaki son ateşkesin çökmesinden önce konuşlandıkları mevzilere geri çekilmesini talep ediyor. Bu mevziler, İsrail’in son dönemde kontrol ettiği yeni bölgeleri ve ‘insani yardım şehri’ olarak bilinen, Gazze Şeridi’nin yaklaşık 365 kilometrekarelik toplam alanının yüzde 40’ını kapsayan izole edilmiş bölgeyi kapsamıyor. Söz konusu bölgenin yaklaşık 600 bin Gazzeliyi barındırması öngörülüyor, ayrıca ileride daha fazla kişiyi yerinden etmeye uygun şekilde planlanmış. Bu şehir, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki coğrafi bağlantıyı da ortadan kaldırıyor.