Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin saldırısında ölenlerin yasını tutuyor

Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin saldırısında ölenlerin yasını tutuyor
TT

Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin saldırısında ölenlerin yasını tutuyor

Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin saldırısında ölenlerin yasını tutuyor

Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin kuzeyindeki sınır bölgelerinde bulunan çok sayıda tesisi hedef alan bir dizi hava saldırısından iki gün sonra, Suriye’nin en kuzeyinde yer alan Kamışlı kentinde Türkiye’ye ait bir silahlı insansız hava aracının (SİHA) saldırısı sonucu ölen sekiz sivil kurbanın yasını tuttu.

Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu Kamışlı’da sabah saatlerinden itibaren toplanan çok sayıda vatandaş, saldırıda hayatlarını kaybedenleri Dalil Sarukhan mezarlığına defnetmek için toplandı.

Türk hava saldırılarının, geçtiğimiz cumartesi akşamından bu yana, Suriye’nin kuzeyindeki bölge ve şehirlerdeki bazı tesisleri, kurumları, petrol kuyularını ve elektrik istasyonlarını hedef aldı.

Yeni ismiyle Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi dün resmi internet sitesinde yaptığı açıklamada, Türk ordusunun 7’si savaş uçaklarıyla, 33’ü SİHA ile olmak üzere düzenlediği 40 saldırıda 8 sivilin öldüğü, onlarca kişinin de ağır yaralandığı öne sürüldü.

FOTO: Türk bombardımanının ardından Suriye'nin kuzeydoğusunda yükselen dumanlar (AFP)
Türk bombardımanının ardından Suriye'nin kuzeydoğusunda yükselen dumanlar (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Halkla İlişkiler Ofisi Başkanı Sihanouk Dibo, Türkiye’nin son dönemde bölgeyi ve buradaki tesisleri hedef alan saldırılarının, Özerk Yönetim bölgelerinde yaşayanları korkuttuğunu söyledi.

Dibo, “Türkiye, Suriye savaşının başından bu yana Kürtlere ve özgürlük çağrısı yapan tüm halklara karşı kapsamlı bir soykırım politikası izliyor” iddiasında bulundu.

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ne ait sitede yer alan açıklamada, Özerk Yönetim’in kurumlarındaki resmi çalışma saatlerinin askıya alındığı belirtildi.

Söz konusu açıklamada, “Mevcut koşullar ve Türkiye’nin bölgede başlattığı saldırılar göz önüne alındığında, kurumlarda çalışma saatleri askıya alınmakta, faaliyetleri sürmesi gereken kurumların çalışmaları ise vardiya sistemi uygulamasıyla devam etmektedir” denildi.

Açıklamaya göre, bazı resmi araçların hareketi yasaklanarak, bu sadece çalışması gereken kurumlarla sınırlandırıldı.

Ayrıca tüm acil durum ve ambulans ekiplerine tam hazırlıklı olmaları ve herhangi bir kaza veya saldırı durumunda derhal harekete geçmeleri talimatı verildi.

FOTO: Saldırıda ölenlerden birinin cenazesi
Saldırıda ölenlerden birinin cenazesi

Sekiz cenaze, kırmızı, sarı ve yeşil renklerindeki Kürt bayrağına sarıldı, tabutların üzerlerine ölenlerin fotoğrafları yerleştirildi.

Cenazeye katılanlar Ankara aleyhine öfkeli sloganlar attı.

PYD Eşbaşkanlık Kurulu Üyesi Foza Yusuf cenaze sırasında Şarku’l Avsat muhabirine yaptığı açıklamada, “Türkiye, Kürt halkına karşı soykırım savaşı ilan ederek, birçok fedakârlık yapan halkların kazanımlarını baltalamak için saldırılarını artırdı” ifadelerini kullandı.

Yusuf, devam eden saldırılara karşı her kent ve kurumda kapsamlı direniş ve gösteri yapılması çağrısında bulundu.



Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından desteklenen Lübnan ordusunun güneyde uluslararası destekli ateşkesi yürürlüğe koymasıyla birlikte Lübnan savaşta yeni bir sayfa açıyor ve yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Lübnan ordusu, 1975'te iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez yerel ya da bölgesel bir ortak olmadan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını uygulamak üzere Lübnan'ın derinliklerine, İsrail ile olan sınıra konuşlanıyor. Böylece, etkin bir hükümetle iş birliği içinde, kararın tüm boyutlarıyla uygulanmasına eşlik etmeyi kendine görev edinecek bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle anayasal kurumların yeniden düzene girmesinin önü açılmış olacak.

1701 sayılı kararın uygulanması

Ordunun konuşlandırılması, 1701 sayılı kararın uygulanması için bir adım teşkil ediyor ve Lübnan'ın toparlanma aşamasını geçmesi ve her düzeyde çöküşüne neden olan birikmiş krizlerinden kurtulması için zorunlu bir yol olarak devlet projesinin kurtarılması ve etkinleştirilmesinin yolunu açıyor. Yeter ki siyasi güçler yolun ortasında buluşmak ve hesaplarını gözden geçirip irdelemek için inisiyatif alsınlar. Bu da Hizbullah'ın zayıflatılmaması karşılığında ülkedeki ortakları üzerinde güç fazlalığından yararlanmamasını gerektiriyor. Bazı muhaliflerinin Taif Anlaşması’na bağlılık çatısı altında ülkeyi yeniden inşa etmek ve bazı maddelerinin uygulanmasına etki eden kusurlardan arındırdıktan sonra uygulamasını tamamlamak yerine güneydeki savaşın sonucunu kendi çıkarları için kullanmaları kabul edilemez.

Ordunun konuşlandırılmasıyla birlikte güneydeki güvenlik otoritesi, 1701 sayılı kararda öngörülen icrai tedbirleri yürütme otoritesinin siyasi kılıfıyla uygulamakla sınırlı kaldı. Bir parlamento kaynağının Şarku’l Avsat'a verdiği demece göre, 1701 sayılı kararın uygulanmasını engelleyen önceki aşamada olduğu gibi uzlaşı yoluyla güvenliği sağlamak ve iç barışı korumak artık mümkün değil.

Kaynağa göre ABD'li arabulucu Amos Hochstein ile Meclis Başkanı Nebih Berri arasında varılan mutabakatın bir sonucu olan ve Hizbullah liderliğinin güneyde ateşkese varılması talimatını verdiği yol haritasına bağlı kalınması gerekiyor. Kaynak ayrıca, Fransa ile koordinasyon halinde ABD'nin öncülüğünde eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası desteğe sahip olan bu yol haritasından kaçınılamayacağını belirtti.

Yeni siyasi aşama

Lübnan yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Bugün (perşembe) yapılması planlanan yasama oturumunda onaylanmak üzere bazı milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifine göre, uyulması gereken gündemin başında Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile güvenlik ve askeri servislerin komutanlarının görev sürelerinin uzatılması yer alıyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı dosyasını harekete geçirmeyi görev edinen Berri'ye göre milletvekilleri daha sonra hiçbir partiye meydan okumayan ve herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmaya varmak üzere istişarelerde bulunabilecek.

Parlamento kaynağı, Avn, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri'nin görev sürelerinin uzatılmasında herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket’e mensup milletvekilleriyle sınırlı bir devamsızlıkla parlamentonun yasa teklifini oylamasının önünün açık olduğunu söyledi.

Kaynak, Özgür Yurtsever Hareket milletvekillerinin yokluğunun yeni olmadığını ve bunun Avn ile güvenlik servislerinin liderlerinin görev sürelerinin ilk kez uzatılmasını onaylayan yasama oturumunu boykot etme yönündeki önceki tutumlarının bir tekrarı olarak ortaya çıktığını belirtti. Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasının cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını arttıracağını ifade etti.

Hizbullah'ın tutumunda değişiklik

Yasama oturumunda yeni olan bir durum var. Hizbullah'ın temsilcilerinin ilk uzatma oturumunda güvenlik servisleri liderlerinin görev sürelerinin uzatılmasını amaçlayan yasa tasarısını oylamaktan kaçınan bir tutumu sergiledikleri görüldü. Ancak buna rağmen oturumu boykot etmediler ve oturumun yapılabilmesi için yeterli çoğunluğu sağladılar. Bu durum Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi. Bu arada kaynak, Direnişe Sadakat Bloğu’na mensup temsilcilerin şu anda uzatmayı destekleyen pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini ifade etti.

Kaynak, ilk uzatma oturumunda Hizbullah'ın, temsilcilerinin uzatma konusunda oy kullanmadan toplanması için yeterli çoğunluğu sağlamasını dikte eden siyasi koşulların değişmeye başladığını söyledi. Lübnan'ın savaşı sona erdirmek için UNIFIL desteğiyle orduyu güneyde konuşlandırmak üzere uluslararası uzlaşı tarafından kendisine verilen rolü kolaylaştırmak için askeri kurumu güçlendirmeyi ve ihtiyaç duyduğu tüm desteği sağlamayı gerektiren yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazırlanması bu değişen koşullar arasında. Bu durum, Hizbullah ile İsrail arasındaki karşılıklı ihlallerin baskısı altında Ağustos 2006'da yayınlanmasından bu yana askıda kalan 1701 sayılı kararın uygulanmasının önünü açacaktır.

Kaynak, Hizbullah'ın uluslararası topluma olumsuz bir mesaj vermekten kaçınmak için Avn'ın görev süresinin uzatılmasında çekimser kalmaya niyeti olmadığını doğruladı. Uluslararası toplum, ordunun Litani Nehri'nin güneyinde konuşlanarak ateşkes sağlanmasındaki rolüne önem verirken, Hizbullah da askeri cephaneliğini kuzeye çekiyor. Kaynak, Hizbullah'ın, istikrarın yeniden sağlanması için ordunun şehirlerinde aktif olarak bulunmasını destekleyen güneylilerin ruh halini dikkate almak zorunda olduğunu söyledi. Hizbullah bu konuda mahcup olmayacak, çünkü Berri'nin talep ettiği gibi uzatma kararı cumhurbaşkanlığı hesaplarına dahil edilmeyecek. Böylece söylendiği gibi Hizbullah yolu kapatmış oldu. Çünkü Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın ordu liderliğini sorguladığı bir ortamda, Hizbullah'ın ordu ile ilişkileri ılımlı bir hal alıyor.

Asıl soru şu: Hizbullah eski müttefiki Cibran Basil'i uzatmaya karşı çıkarken yalnız bırakacak mı? Özellikle de Basil'in, Gazze'ye verdiği destek nedeniyle Hizbullah’la yollarını ayırmasının ardından Hizbullah'ın Basil'i dikkate almasına gerek kalmadığı düşünülüyor. Hizbullah'ın rolünün İsrail saldırılarına karşı Lübnan'ı savunmakla sınırlı olması gerektiğini düşünen Basil, güney ve Gazze cephelerini birbirine bağlayarak alanların birleştirilmesi için herhangi bir gerekçe görmüyor.