Netanyahu'nun Gazze savaşı kurbanları hakkındaki açıklaması Tel Aviv'i şoke etti; İsrail ordusu özür diledi

Tel Aviv, 8 bin militanı hedef aldığını iddia ederken, "Filistin Sağlık Bakanlığı" verilerine göre Gazze'deki İsrail saldırılarında 22 bin 600 kişi hayatını kaybetti. Bu iki rakam arasındaki fark, sivil kayıpların göstergesi

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, kurbanların yüzde 70'inin çocuklar ve kadınlar olduğunu doğruladı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, kurbanların yüzde 70'inin çocuklar ve kadınlar olduğunu doğruladı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
TT

Netanyahu'nun Gazze savaşı kurbanları hakkındaki açıklaması Tel Aviv'i şoke etti; İsrail ordusu özür diledi

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, kurbanların yüzde 70'inin çocuklar ve kadınlar olduğunu doğruladı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, kurbanların yüzde 70'inin çocuklar ve kadınlar olduğunu doğruladı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki savaşın en üst düzeye ulaştığını ve ordusunun yer altında ve üstünde yeni sistemlerle güçlü bir şekilde savaştığını iftiharla söyledi.

Netanyahu, "Üstün durumdayız, 8 binden fazla militanı öldürdük" dedi.

Netanyahu'nun özellikle ölen militan sayısını belirttiği bu açıklaması, Tel Aviv'de şok etkisi yarattı ve İsrail'in Gazze Şeridi'nde çok sayıda sivili öldürdüğünü açığa çıkarmış oldu.

Kurban sayılarındaki fark

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, Gazze'deki İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 22 bin 600'e yükseldi.

Savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana bölgede günde ortalama 300 kişi hayatını kaybetti.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın kaydettiği toplam kurban sayısından Netanyahu'nun öldürüldüğünü iddia ettiği militan sayısı çıkartıldığında, İsrail'in 92 gün içinde Gazze Şeridi'nde yaklaşık 14 bin 600 sivili öldürdüğü ortaya çıkıyor.

DSÖ kurban sayılarının güvenilir olduğunu doğruladı

Savaşın başlangıcında hem İsrail hem de ABD, Filistin Sağlık Bakanlığı'nın belgelediği vefat sayılarına şüpheyle yaklaşmış, bu sayıların abartılı olduğunu düşünmüştü.

Ancak, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Gazze'ye gönderdiği temsilci Richard Peeperkorn, bu raporlardaki kurban sayılarının güvenilir olduğunu doğruladı.

Peeperkorn, "Filistin sağlık kurumlarının ölümleri takip etme yöntemi tam olarak güvenilir. Bu veriler, Birleşmiş Milletler ajansları tarafından da kullanılıyor. Filistin'in veri toplama yetenekleri profesyonel ve bakanlık çalışanlarının birçoğu Amerika Birleşik Devletleri'nde eğitim gördü" ifadelerini kullandı.

Gazze'deki Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan rakamları izlediklerini belirten Peeperkorn, sözlerine şöyle devam etti:

Ancak rakamların gerçekten daha az olduğunu teyit ediyoruz. Bu istatistikler, hastanelere ulaşmayan veya enkaz altında kalmış olabilecek kurbanları içermiyor. Genellikle sadece sağlık tesislerine giren kurbanlar dikkate alınıyor.

Çocuk ve kadın kurbanlar

Ayrıca, Filistin Sağlık Bakanlığı, düzenli raporlarında sivillerle savaşçıları ayırt etmiyor, ancak kurbanların üçte ikisinden fazlasının çocuklar ve kadınlardan oluştuğuna dikkat çekmek için sürekli bir çaba içinde.

Bu, bilinçli bir şekilde yapılan ve anlaşılır işaretler taşıyan bir durum.

Askeri konular uzmanı Vasıf Erekat, "Çocuklar ve kadınların kurban olduğuna dair işaretler genellikle sivilleri gösterir. Bu gruplar savaşa katılmazlar ve uluslararası hukuka göre siviller ve barışçıl kişilerdir" dedi.

Bu konuşma, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun raporuyla uyumlu.

"Gazze'deki son tırmanıştan bu yana ölenlerin yaklaşık yüzde 70'ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Filistinli kadınlar ve çocuklar hayat hakkı olan kişilerdir ve askeri hedef değillerdir" ifadesi yer alan rapor "Ateşi durdurun şimdi" şeklinde son buluyor.

Eleştiriler

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "İsrail hükümetinin sivilleri koruma niyeti ile kurban sayıları arasında bir uçurum var. Sivilleri koruma niyeti ile sahada gördüğümüz gerçek sonuçlar uyuşmuyor" dedi.

Blinken, sözlerine şunları ekledi: 

İsrail yetkilileriyle, saldırılarını savaş hukukuna uygun olarak yürütmelerini sağlamak için görüşüyoruz. Önemli olan askeri operasyonların, sivillerin korunmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesidir.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze'de sivillerin korunmasına yönelik uluslararası insani hukuk ihlallerini kınadı.

Gazze'deki sivil ölüm sayıları için "benzeri görülmemiş" ifadesini kullanan Guterres, "Son birkaç haftada binlerce çocuğun öldürüldüğüne şahit olduk, bunlar savaşçı değiller" dedi.

İsrail ordusunun "üzüntüsü"

Netanyahu'nun sadece 8 bin militanı öldürdüğü yönündeki açıklamasının ardından, İsrail Ordusu son zamanlarda işlediği katliamlarda sivil kayıplar için özür dilemek ve üzüntülerini ifade etmek zorunda kaldı.

İsrail ordusu tarafından yapılan bir açıklamada, "Gazze Şeridi'nin ortasındaki El-Megazi mülteci kampında onlarca insanın ölümüne neden olan saldırıdan dolayı üzgünüz" denildi.

Sözcü Jonathan Conricus, "Mühimmat saldırının doğasına uygun olmadığı için önlenebilir geniş çaplı zararlara yol açtı" dedi.

Conricus, şunları ekledi:

İlk soruşturma, İsrail hedeflerine yakın birkaç binanın hava saldırıları sırasında bombalanması sonucu, sivillere kasıtsız zarar verildiğini ortaya koydu. Savaşçı olmayanlara zarar verdiğimiz için özür dileriz, bilinmelidir ki saldırı Hamas militanlarını hedef almıştı. Bu olaydan dersler çıkarmak için çalışıyoruz.

Jonathan, Gazze'de sivil bölgelerde faaliyet gösteren ve içinde silahlı kişilerin de bulunduğu ordu nedeniyle sivil kayıpların yaşandığını açıkladı.

Kuvvetlerin uluslararası hukuka bağlı kaldığını ve siviller üzerindeki zararı azaltmak için ciddi adımlar attığını vurguladı.

Ayrıca, orduyun saldırılardan önce uyarılar gönderdiğini ve beklenmedik sivil varlığı durumunda saldırıları durdurmak zorunda kaldığını belirtti.

Jonathan, bir silahlıya karşılık iki sivilin zarar görmesi oranının, mevcut durumda olumlu bir sonuç olduğunu belirtti.

Uygunsuz mühimmat

İsrail ordusunun sivil kayıplar konusunda yaptığı açıklamada "Mühimmatın saldırının doğasına uygun olmadığı" vurgulandı.

Bu, Amerikan istihbaratının hazırladığı bir değerlendirmede ortaya çıkan "aptal bombaların" İsrail tarafından kullanıldığını gösteriyor.

"Aptal bombalar", ayrıca "serbest düşüş bombaları" olarak da bilinen, rehberlik sistemleri olmayan bombalardır ve istenmeyen hedefleri vurarak siviller için risk oluşturabilir ve hedefini 30 metreye kadar şaşırabilir.

Hükümet Basın Ofisi verilerine göre, İsrail Ordusu Gazze Şeridi'ne 66 bin ton patlayıcı attı.

Amerikan istihbarat değerlendirmelerine göre, bu bombaların yaklaşık yüzde 45'i güdümsüz. Bu durum, sivil kayıpların artmasında önemli bir etken olabilir.

İsrail Ordusu sözcüsü Keren Hajioff, "Ordu olarak uluslararası hukuka ve ahlaki davranış kurallarına bağlıyız. Sivillere verilen zararı en aza indirmek için önemli kaynaklar ayırdığımızı vurgulamak isterim. Bomba türü ne olursa olsun, hepsi yüksek hassasiyetle kullanılıyor. Savaş uçaklarımızda bulunan GPS, kameralar ve bilgisayarları aktif olarak kullanıyoruz" dedi.

Filistin Sağlık Bakanı Mey el-Keyle de "İsrail'in sivil zararı azaltma konusunda bir niyeti olduğuna inanmıyorum. Bu konuda Birleşmiş Milletler ve Amerika'nın yaptığı çağrılara rağmen, ordu ölümcül ve yıkıcı silahlar kullanıyor. Bu durum, fotoğraflardan da açıkça görülebilir" şeklinde konuştu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)

Tunus cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal’in avukatı, Cendube Mahkemesi’nin dün (Çarşamba) Zemal'i bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırdığını ve bunun muhalefetin Cumhurbaşkanı Kays Said'in yeniden seçilmesini amaçlayan adil olmayan seçimlere ilişkin korkularını güçlendiren son hamle olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre, 6 Ekim'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun bu ay üç önemli adayı diskalifiye etmesinin ardından tansiyon yükseldi. Bu hareket bir eleştiri seline yol açtı.

Binlerce Tunuslu geçen hafta muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla sokaklara dökülerek Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun muhalifleri ve adayları baskı altına almamasını talep etti.

Seçim Kurulu sadece Said, Zuheyr el-Mağzavi ve el-Ayaşi Zemal'in adaylıklarını onaylayarak seçim anlaşmazlıklarını karara bağlayan en yüksek yargı organı olan İdare Mahkemesi'nin kararına meydan okudu.

Dün alınan kararı yorumlayan Zemal'in avukatı Abdussettar el-Mesudi Reuters'e şunları söyledi: “Karar siyasi amaçlıdır; adil değildir. Zemal’in cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını baltalamayı ve onu Tunuslulara dürüst olmayan biri olarak göstermeyi amaçlamaktadır.”

Zemal iki hafta önce ‘belge uydurmak ve halk desteğini tahrif etmek’ suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

Said'in muhalifleri, üyelerini kendisinin atadığı Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nu rekabeti bastırmak ve adayları sindirmek suretiyle yeniden seçilmesini sağlamak için kullandığını söylüyor.

Said ise hainlerle, paralı askerlerle, yolsuzluk yapanlarla savaştığını ve diktatör olmayacağını söyleyerek suçlamaları reddediyor.

Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi kamu güvenliğine zarar vermek suçlamasıyla geçen yıldan bu yana hapiste. Önde gelen siyasetçi Lutfi el-Merahi de 2019 seçimlerinde hile yapmak suçlamasıyla bu yıl hapse atıldı.

Her iki isim de seçimlere katılma niyetlerini açıklamış, ancak hapsedilmiş ve adaylıklarını sunmaları engellenmişti.

Geçtiğimiz ay bir başka mahkeme de cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan dört siyasetçiyi hapis cezasına çarptırdı ve ömür boyu adaylıktan menetti.

Said 2019 yılında demokratik yollarla seçildi. Ancak zamanla iktidar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı ve 2021 yılında muhalefetin ‘darbe’ olarak nitelendirdiği bir kararname yayınladı. Söz konusu kararnameyle Said yasama yetkisini kendisine devrederek ülkeyi yönetmeye başladı.