İsrail, Lahey'deki duruşmasını önlemek için uluslararası kampanyasını yoğunlaştırıyor

Şikayette İsrailli yetkililerin açıklamaları, Gazze Şeridi'ne ve Tel Aviv'in yurtdışında büyükelçilik kurmasına yönelik tehditler yer alıyor

Refah'ta yıkılan bir evin enkazının üzerinde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
Refah'ta yıkılan bir evin enkazının üzerinde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
TT

İsrail, Lahey'deki duruşmasını önlemek için uluslararası kampanyasını yoğunlaştırıyor

Refah'ta yıkılan bir evin enkazının üzerinde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
Refah'ta yıkılan bir evin enkazının üzerinde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)

İsrail, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in gelişini beklerken Hamas'ın rehine dosyasını taşımak için aralıksız çaba gösterirken dışişleri bakanlığı ve hukuk uzmanları ise İsrail'e yönelik suçlamaları engellemek amacıyla, Güney Afrika'nın Tel Aviv'e karşı sunduğu, onu Gazze halkına karşı savaş suçları ve soykırım işlemekle suçlayan şikayeti incelemek üzere Lahey'deki ilk Uluslararası Adalet Divanı oturumu tarihi olan Perşembe gününe kadar uluslararası çabaları yoğunlaştırıyor. 

İsrail, İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarının da eşliğiyle dünya çapındaki büyükelçilikleri ve konsoloslukları aracılığıyla, uluslararası toplumu 7 Ekim'in ardından patlak veren Gazze savaşında kendi tarafına çekmeyi amaçlıyor. 

Güney Afrika'nın başlattığı girişimi Filistinlilerle koordineli olarak kendisine yönelik bir komplo olarak değerlendiren İsrail, uluslararası mahkemeye katılmayı başından beri reddetmiş olsa da meşru müdafaasının bir listesini Filistinlilere yönelik bir kınama ve saldırı olarak yapmaya çalıştı. 

Tel Aviv; herhangi bir ülkenin şikayeti desteklemesini veya Güney Afrika ile birlikte İsrail'i kınayacak bir dava başlatmasını engellemeye yönelik uluslararası kampanyasında, 7 Ekim olaylarını devleti ortadan kaldırmaya, güneydeki kasabalarda ve Gazze Şeridi'nde yaşayanlara karşı toplu katliam gerçekleştirmeye yönelik dikkatle ayrıntılı bir plan olarak değerlendirdi.

Göç ettirme ve Gazze'nin haritadan silinmesi

İsrailli yetkililerin açıklamalarını ve Gazze ve sakinlerine yönelik tehditlerini içeren dava, sağcı İsrailli bakanların Gazze'deki Filistinlileri göç ettirme, Gazze'nin haritadan silme ve Gazze'yi yerleşime uygun olmayan bir çöl haline getirecek şekilde tüm alanlarını düzleştirme yönünde sunduğu çeşitli planları ele alıyor.

Davada ayrıca Gazze'nin işgali ve yerleşim birimleri kurulmasının yanı sıra insani yardım girişinin engellenmesi, halkın Hamas'a baskı yapmak ve İsrail'in şartlarını kabul etmek için bir kalkan olarak kullanılmasına yönelik planlar da yer alıyor.

İsrail ise Güney Afrika'nın şikayetinde yer alan her şeyin yetkililerin beyanlarına bağlı olduğuna, yürüttüğü operasyonların ise kendisini savunmak ve onu yok etme planına karşı koymak için gerekli ve önemli adımlar olduğuna ikna etmeye çalışıyor.

"Atılan adımların masum insanlara zarar gelmesini önleme amacıyla atıldığı, Gazze Şeridi'ne düzenli olarak insani yardım götürüldüğü, yalnızca Hamas'a karşı çıkıldığı" öne sürülüyor. 

Davada çok sayıda bakan ve yetkilinin adı geçiyor. Bunlar arasında, bir röportajında Gazze Şeridi'ne atom bombası atılması olasılığına değinen aşırı sağcı Miras Bakanı Eliyahu'nun, Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanı Avi Dichter ve Knesset üyesi Ariel Kallner'ın Nekbe'nin tekrarlanabileceği yönündeki açıklamaları yer alıyor. 

Knesset Başkan Yardımcısı ve Dışişleri ve Güvenlik Komitesi üyesi Nissim Vaturi'nin İsrail'in soykırım yapma niyetini gösteren açıklamalarına da atıfta bulunuluyor.

Vaturi, 7 Ekim'den sonra "X" platformunda "Artık hepimizin ortak bir amacı var, o da Gazze Şeridi'ni yeryüzünden silmek" vurgusunda bulunmuştu.

Tally Gotliv, Avigdor Liberman ve Galit Distel Atbaryan'ın ifadelerine de değiniliyor.

Gotliv, "Topraklarınız yansın! Evet evet Gazze'nin yok olmasını, ateşe verilmesini dilemek benim için güzel bir şey" vurgusunda bulunurken Atbaryan ise "Enerjinizi Gazze'nin tamamını yeryüzünden silecek tek bir şeye yatırın. Bırakın Gazze'deki canavarlar güneydeki çitlerden Mısır'a kaçsınlar veya ölsünler. Gazze'nin yok edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullanmıştı.

Liberman, Gazze'de hiçbir masum insanın olmadığını iddia etmişti. 

Güney Afrika'nın açtığı davada, subay ve askerlerin ifadelerine de değiniliyor.

Örneğin yazar ve yedek görevli Ezra Yachin'in X platformunda yayınladığı bir videoda kullandığı "Mümkün olduğunca yok edin. Onlardan hiçbir iz bırakmayın. Ne kendileri, ne anneleri, ne de çocuklarının izi kalmasın. Bu hayvanların yaşamasına izin vermek yasak" ifadelerine yer veriliyor.

Güney Afrika, Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkanı ve yedek Tümgeneral Giora Eiland'ın Gazze'nin yeniden inşası ve Gazze'ye yardım aktarılmasına karşı yaptığı açıklamalara işaret ederek İsrail'in soykırım yapma niyetini gösterdi.

Medyada yer alan "İsrail toplumundaki soykırım söylemine" kısa bir alt bölümün ayrıldığı davada, "Gazze'yi yok etme ve orada tek bir kişiyi dahi bırakmama" yönünde çağrıda bulunan şarkıcı Eyal Golan ve şarkıcı Kobi Peretz'den de bahsediliyor.

Birim 8200'de görev yapan ve radikal görüşleriyle tanınan İran doğumlu İsrailli yorumcu Eliyahu Yossian'ın "Gazze'de nüfus yok, 2,5 milyon terörist var" ifadelerine de değiniliyor.

İsrail, kendisini savunmak için uluslararası hukuk ve savaş hukuku konusunda uzman avukatların eşlik ettiği büyükelçilik ve konsolosluklara, ayrıca kendisine yöneltilen suçlamalarda savunma listesinde yer alan unsurlara güveniyor.

Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Hamas'ın ve onu yok etmek isteyen çeşitli düşmanlarının kurbanı olarak nasıl tanıtılacağı konusunda büyükelçiliklere özel talimatlar yayımladı.

Ev sahibi ülkelerdeki diplomatlara ve politikacılara, Güney Afrika'nın açtığı davaya karşı Uluslararası Adalet Divanı önünde açıklamalarda bulunmaları için baskı yapıldı. 

Büyükelçiliklerin talimatları arasında mahkeme duruşması öncesi İsrail diplomatik eylem planı da yer alıyor.

Bu kapsamda İsrail'in Gazze'deki askeri harekatını askıya alması yönünde bir tedbir kararı çıkarmaması için mahkemeye uluslararası baskı uygulanması öngörülüyor. 

Öz himaye

İsrail, Lahey'de bölgesel anlaşmazlıklar, deniz hukuku ve insan hakları da dahil olmak üzere uluslararası hukuk alanında dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olarak kabul edilen İngiliz uluslararası hukuk uzmanı Profesör Malcolm Shaw tarafından temsil edilecek.

Shaw'un İsrail ile yakın bağları olduğu, İsrail'i yılda bir kez ziyaret ederek Kudüs İbrani Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında özel bir ders verdiği biliniyor.

Haaretz gazetesinin davanın gidişatını bilen hukuk uzmanlarından aktardığı üzere, Lahey'deki mahkeme duruşmalarının ilk aşamasında Shaw, İsrail'e Gazze'deki çatışmayı durdurma emri veren geçici bir tedbir kararı çıkarmaya çalışacak.

Yargıçlar böyle bir karar verdiği taktirde teorik olarak bunu uygulayabilecek organ, yaptırımlar yoluyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. Ancak Konsey'de veto yetkisi bulunan ABD'nin böyle bir gelişmeyi engellemesi bekleniyor. 

Haaretz, böylesi geçici bir emrin İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığı iddiasını pekiştireceğini, bunun siyasi izolasyona ve boykota, İsrail şirketlerine yaptırım uygulanmasına, uluslararası alanda ek yaptırımlara neden olacağını öngörüyor. 

İbrani Üniversitesi'nde uluslararası hukuk uzmanı Tamer Mecidu'nun aktardığına göre Shaw, Lahey Mahkemesi'ni İsrail'in savaş eylemlerinin soykırım yapma niyetiyle tutarlı olmadığına ikna etmek zorunda kalacak.

Örneğin İsrail'in kendisini savunmak amacıyla hareket ettiğini, tedbirlerinin uluslararası savaş hukukuna uygun olduğunu, bunlardan sapmaları araştırdığını iddia etmesi bekleniyor.

Mecidu, "Shaw, üst düzey İsrailli yetkililerin 'Gazze yok edilmeli', 'Gazze'de hiç masum insan yok', 'Gazze yerle bir edilmeli' gibi açıklamalarının İsrail'in gerçek politikasıyla hiçbir ilgisi olmadığını göstermek zorunda kalacak" ifadelerine başvuruyor. 

Askeri savcı Yifat Yerushalmi, geçen hafta, aralarında Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin de bulunduğu İsrail ordusundaki üst düzey yetkilileri, mahkemenin İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ateşi kesmesi yönünde bir karar vermesi yönünde gerçek bir tehlike olduğu konusunda uyarmıştı. 

Yerushalmi, İsrail'in Soykırıma Karşı Sözleşme'yi imzalayan taraflardan biri olması nedeniyle bu mahkemenin kararlarına bağlı olduğunu doğruladı.

Eyaletler arasındaki hukuki anlaşmazlıklarla ilgilenen Lahey Adalet Divanı, dilekçeyi dinleme yetkisini bu sözleşmeden alıyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Hizbullah'ın çağrı cihazları hakkında ne biliyoruz?

Çağrı cihazı (Reuters)
Çağrı cihazı (Reuters)
TT

Hizbullah'ın çağrı cihazları hakkında ne biliyoruz?

Çağrı cihazı (Reuters)
Çağrı cihazı (Reuters)

Hizbullah, Gazze Şeridi'ndeki Filistin direniş hareketlerine destek vermek amacıyla 8 Ekim'de İsrail ile çatışmaya girmesinden bu yana belki de en güçlü darbeyi, ülkenin farklı bölgelerinde üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasıyla aldı.

Peki çağrı cihazları hakkında ne biliyoruz?

BBC'de verilen bilgilere göre çağrı cihazı, cep telefonlarının yaygınlaşmasından önce kısa metin mesajları ve bildirimler göndermek yahut almak için yaygın olarak kullanılan küçük bir kablosuz cihazdır. Bu cihazlar çoğunlukla güvenlik personelleri, hastaneler ve şirketler tarafından kullanılır.

BBC, bu cihazların iki türü olduğunu belirtti: Birincisi mesaj ya da bildirim alan, ancak cevap verme ya da mesaj gönderme özelliği olmayan cihazlar. İkincisi ise aynı anda hem kısa mesaj gönderebilen hem de alabilen cihazlar.

Financial Express gazetesine göre, bu cihazlar 1980'lerde yaygınlık kazanmış, ancak akıllı telefonların ortaya çıkmasından sonra kullanımları önemli ölçüde azalmış. Bugün halen dünya çapında çok sınırlı bir grup insan tarafından kullanılıyor. Hizbullah üyeleri de bu cihazların başlıca kullanıcılarından.

Techlusive adlı teknik internet sitesi, telefon şebekesinin zayıf olduğu durumlarda da çağrı cihazlarının faydalı olabileceğini ve bu cihazların güvenilir bir alternatif sunduğunu belirtti.

Ayrıca Techlusive, çağrı cihazlarının kullanımının ve bakımının basit olduğunu, birçok şirket ve kurum için modern iletişim teknolojilerine kıyasla maliyet açısından etkili bir çözüm olduğunu doğruladı.

Hizbullah neden özellikle bu tür cihazları kullanıyor?

CNN'e göre Hizbullah uzun zamandır gizliliği askeri stratejisinin temel taşı olarak benimsiyor ve İsrail ile ABD casus programlarının sızmasını önlemek için yüksek teknolojili cihazlardan kaçınıyor.

Ortadoğu'daki diğer devlet dışı aktörlerin aksine, Hizbullah birimlerinin bir iç iletişim ağı üzerinden haberleştiğine inanılıyor. Bu, bazı ülkeler tarafından uzun süredir devlet içinde devlet olarak faaliyet göstermekle suçlanan güçlü örgütün temel yapı taşlarından biri.

Yılın başında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail güçleriyle sınır ötesi çatışmaların yoğunlaştığı Güney Lübnan'daki üyelerine ve ailelerine, İsrail'in İran destekli örgütün hareketlerini bu tür cihazlar aracılığıyla izleyebileceğine inandıkları için cep telefonlarından kurtulmaları çağrısında bulundu.

Nasrallah şubat ayında şöyle demişti: “Telefonları kapatın, gömün, demir bir kutuya koyun. Bunu güvenlik için, insanların kanını ve onurunu korumak için yapın. İsraillilerle iş birliği yapan, elinizde taşıdığınız, eşinizin ve çocuklarınızın elindeki cep telefonudur. Bu telefon hem işbirlikçi hem de katildir.”

Hizbullah cep telefonları yerine telsiz kullanma yoluna gitti, ancak dünkü saldırıların da gösterdiği gibi bu seçenek bile risksiz değil.