İsrail 100 gün sonra savaştaki hedeflerini değiştirecek mi?

İsrail, Batı ve Amerikan çıkarlarını etkileyecek senaryolar beklentisiyle, siyasi ya da güvenlik seçeneğine ulaşılana kadar geçici de olsa bir çözüme muhtaç hale geldi.

Bir İsrail askeri, Gazze Şeridi ve İsrail'in güney sınırı boyunca konuşlandırılan muharebe tanklarının önünde ağır bir top mermisi taşıyor. / Fotoğraf: AFP
Bir İsrail askeri, Gazze Şeridi ve İsrail'in güney sınırı boyunca konuşlandırılan muharebe tanklarının önünde ağır bir top mermisi taşıyor. / Fotoğraf: AFP
TT

İsrail 100 gün sonra savaştaki hedeflerini değiştirecek mi?

Bir İsrail askeri, Gazze Şeridi ve İsrail'in güney sınırı boyunca konuşlandırılan muharebe tanklarının önünde ağır bir top mermisi taşıyor. / Fotoğraf: AFP
Bir İsrail askeri, Gazze Şeridi ve İsrail'in güney sınırı boyunca konuşlandırılan muharebe tanklarının önünde ağır bir top mermisi taşıyor. / Fotoğraf: AFP

Gazze Şeridi'nde 100 gün süren savaşın ardından şu soru sorulmaya devam ediyor: İsrail'in Gazze Şeridi'yle başa çıkmak için sahip olduğu seçenekler ve alternatifler, doğrudan çatışmanın taraflarının (Filistin Yönetimi, Hamas, İsrail) aştığı siyasi ve medyatik çatışma bittikten sonra ne olacak? Buradaki doğrudan taraflar (ABD, İran ya da onun sahada faaliyet gösteren vekil güçleri) ve dolaylı taraflar (Lübnan, Irak ve Suriye'deki Filistinli gruplar, Hizbullah güçleri ve Husi milisleri) bu çatışmalar bittikten sonra ne yapacak?

Belki de bu, şu anda zor bir geçiş aşamasında olduğumuzu doğruluyor. Aslında bu durum, mevcut dönemde planlanıp uygulamaya konulan güvenlik ve stratejik düzenlemelerle mevcut seçeneklerin ötesine geçerek, yani söylemden eyleme geçmekle bağlantılıdır.

Çarpıcı şema

İsrail hükümeti şu anda Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların başka bir aşamasına geçmeyi planlıyor. Bu da mevcut aşamanın birkaç adımla bağlantılı olacağını gösteriyor.

Birincisi, Gazze Şeridi’nin alanını kuzeyden doğuya ve merkezden güneye olmak üzere kuzeyden ve tampon bölgelerden kırpmayı amaçlayan genişletilmiş bir stratejik iletişim hattı aracılığıyla doğrudan Gazze Şeridi’nin derinliklerinde çalışmaktır. Her ne kadar bu spesifik alanın büyüklüğüne ilişkin birçok tutarsızlık olsa da, en azından orta vadede İsrail için istenen stratejik güvenliği sağlayabilir. Özellikle de İsrail, ister Gazze Şeridi'nden ister kuzeyden olsun, 7 Ekim sahnesinin tekrarlanmasını istemediğinden, siyasi arenada huzursuzluk yaratmakla tehdit eden yerleşimcilere güvence mesajları gönderiyor. Aynı zamanda hükümeti çeşitli prosedürler ve önlemler almaya zorluyor. Zira aksi takdirde mesele İsrail için bir felaket olacaktır.

İkincisi, Filistinli aşiretlere ve gruplara güvenme yaklaşımını benimsemeye devam ederek, içeride idari tedbirlerin benimsenmesi aşamasına geçmektir. Bu nedenle, Filistin Yönetimi üyelerinin ya da ona bağlı bir Filistin gücünün ülkeye girişinden söz edilmesi hâlâ pek mümkün görünmüyor. Sonuçta bu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın geçtiğimiz günlerde çağrı yaptığı gibi geçici çözümleri kabul etmemek anlamına gelecektir.

Zor ve etkisiz seçimler, Filistin Yönetimi'nin şu ana kadar yalnızca kayda değer uluslararası ve Arap desteğine sahip olduğunu doğruluyor. İsrail hâlâ Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ndeki durumu yönetmekten aciz olduğuna inanmasına rağmen, Gazze Şeridi'nde ve hatta Batı Şeria'da hüküm süren istikrarsızlık ışığında, siyasi veya stratejik istikrar için gerçek fırsatların bulunmaması, herkesi bir anlaşmazlık alanına sokabilir.

Üçüncüsü, İsrail'in büyük askeri yeteneklerinin aslında Filistin direnişinde önemli bir azalmaya yol açtığının, Gazze Şeridi'ni yıktığının ve ekonomik yapısına tamamen zarar vererek buradaki yaşamı sekteye uğrattığının açıkça kanıtlanmış olmasıdır. Bu nedenle, direnişle çatışma hattını sürdürmenin İsrail için yararlı olmayacağı ve aslında maliyetli olacağı ve mevcut tüm politikaları bir bütün olarak gözden geçirmesi gerektiği yönündeki ciddi Amerikan çekinceleri ışığında ABD'nin önerdiği geçici ve kalıcı olmayan seçeneklere rağmen, kuzeyde yaşayanların geri dönüşüne dair söylemler yanıltıcıdır, hiçbir anlamı yoktur ve mantıksızdır.

Acil önlemler

İsrail burada genel prosedürlerden ve spesifik operasyonlardan bahsediyor. İsrail, özellikle saha düzeyinde Filistinli unsurları hedef alma yoğunluğunu azaltıyor ve kendi güçlerini Hizbullah güçlerine bağlı unsurları hedef almakla sınırlıyor.

Bu durum, İsrail'in Salih el-Aruri'nin tasfiyesinden sonra Filistin direnişinin diğer saha liderlerini hedef almayı bırakıp Hizbullah liderlerine suikast düzenlemekle yetinmesinin nedenlerini açıklıyor. Özellikle de siyasi düzeydekiler, İsrail ve müttefiklerinin başka çatışma alanlarına sürüklenmesine yol açabilecek kararlı strateji ya da Samson seçeneğine başvurulmaması konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu durum, ABD ve İngiltere'nin Yemen'de saldırılar düzenlemeye başlamasının ardından bir yandan Husi milisler, diğer yandan Iraklı ve Suriyeli gruplar tarafından yürütülen operasyonların kapsamının genişlemesini ve uluslararası bölgesel çatışmalara yol açabilecek Hizbullah cephesinin kademeli olarak ateşlenmesini açıklıyor. Ayrıca ABD'nin İsrail'i sakinleşmeye ittiği stratejiyi doğruluyor. İsrail, Gazze Şeridi'nin derinliklerinde acil önlemler almaya başladı ve gerilim seviyesini düşürdü. Söz konusu durum İsrail'in, genel olarak Batı çıkarlarını ve özellikle de Amerikan çıkarlarını etkileyen, kısa vadede gözden geçirme ve yeni politikalar gerektiren senaryolar karşısında çatışma yoğunluğunu düşürme yolunda ilerlediğini teyit ediyor.

Sunulan yönelimler

Olan bitenin ışığında İsrail hükümeti bazı spesifik ve disiplinli seçenekleri benimseyecektir. Bunlardan en önemlisi stratejik başarı düzeyinin Ocak ayından Mart ayına kadar hızlandırılmasıdır. İlk üç ayda Mısır'ın öncülüğünde ilgili ülkelerin katılacağı siyasi ve güvenlik çözümüne giderek önce kendini öne sürme stratejisi benimseme eğiliminde olacak. Çokuluslu güçler, ABD ve belki de Almanya ve Norveç, bu meselenin uluslararası bir sorumluluk olduğunu ve esas olarak Arap ve Filistinlilerin rolünü göz önünde bulundurarak arabulucu taraflar olarak Filistin direnişinden geriye kalanlarla uğraşmayı erteliyor.

Bu, Hamas’ın varlığına rağmen Gazze Şeridi'yle uğraşmanın masada kalacağını ve sürecin bunun üzerine inşa edilebileceğini gösteriyor. Bu mesele, Hamas hareketine ait, meselelerle baş etme kabiliyetine sahip unsurlar aracılığıyla çözülecek. Bu da İsrail'in, ilk kurulduğunda Hamas Hareketi’ni kolaylaştırmasına izin verdiği prosedür ve adımlarla, verenin, sağlayanın ve kolaylaştıranın bizzat İsrail olduğunu hatırlatıyor.

Bu senaryonun önümüzdeki dönemde tekrarlanması muhtemel. Bu da İsrail'in öncelikle ABD ve Mısır'a, kısmi dosyalar ve askeri tutukluların serbest bırakılmasıyla uğraşmadan öncelikli olabilecek geçici ve acil çözümün benimsenmesini hızlandırmak için baskı uygulayacağını doğruluyor.

Bu, doğrudan taraflar arasındaki teklifte önceliğe sahip olacaktır. Özellikle de İsrail'in belirli Arap taraflardan olumlu ve yapıcı tarafsızlık sergileyen bir Körfez ülkesi aracılığıyla, geçici bir anlaşmaya varılmasına izin verilmesi karşılığında Gazze Şeridi'nde yaşananları durdurması için İran'a baskı yapmasını istemesi de bunu gösteriyor.

Almanya ve Norveç’in de devreye girmesiyle bazı mahkûmların serbest bırakılması konusunda gerçek bir ilerleme kaydedilebilir. Özellikle de İsrail, vekil güçlerin tepkisinden korktuğu için böyle bir adım atabilir. Söz konusu vekil güçler, yeni bir taktik izlemeye başlayan Hizbullah'tır. Bu, İsrail'e devlet ve hükümet olarak katlanamayacağı pek çok tepkiye mâl olabilir. Bu noktada İsrail hükümetinin, İsrail'deki siyasi yetkililerin gösterdiği gerginlik döneminden sonra sahneyi çeşitli yönlerden yönetme ve meseleyi çözme kararlılığı kendini gösteriyor. Söz konusu durum, ABD'nin İsrail'deki iktidar koalisyonunun bileşenlerinde değişiklik talep etmekten vazgeçmesine, hatta hükümetin mevcut pozisyonunu desteklemesine ve yaşananlara yönelik eleştiri düzeyini azaltmasına neden oldu. Ayrıca İsrail'in siyasi düzeyini güçlendirdi. İsrail, özellikle de Uluslararası Adalet Divanı'nın Güney Afrika'nın açtığı davayı incelemesinin ve uluslararası düzeyde eleştirilmeye devam etmesinin ardından desteğe ihtiyaç duyuyor. İsrail hükümetinin sonuçları olacağından korktuğu şey de işte budur.

Ayrıca İsrail, bugün ya da yarın uluslararası forumlarda bir hükümet olarak değil de bir devlet olarak gayri meşrulaştırılması da dahil olmak üzere herhangi bir davranışına karşı gelecek mevcut tepkiden korkuyor. Bu durum, Gazze Şeridi'nde 100 gün süren operasyonların ardından İsrail'in güvenlik ve siyasi varlığını gözden geçirmesi, siyasi ya da güvenlikle ilgili bir seçeneğe ulaşılana kadar geçici de olsa bir çözüm araması gerektiğini gösteriyor. İsrail'in farkında olduğu şey, bunun kısa ve orta vadedeki sonuçlarıdır.

Gerekli kontroller

Mevcut siyasi ve stratejik sahnenin açıklığı ve harekete geçmeyi teşvik eden faktörlerin yokluğu doğrultusunda, krizin çözülme şansı gerçek bir anlaşmadan daha fazlasını gerektiriyor. Bunun da ötesinde genel seçenekler üzerinde çalışmak, arabulucuların özellikle de Mısır ve Katar'ın üzerinde çalıştığı önerileri tamamen reddetmekten geçiyor. İsrail'in şu anda ihtiyaç duyduğu şey güvenliğini korumak, Hizbullah ile çatışmaya girmemek ve bölgesel varlığını güvence altına almaktır. İsrail'in kanamayı durdurmak için ihtiyaç duyduğuysa kendi evinde meydana gelen kayıplar ışığında açık çatışmalara girmemek ve buna odaklanmaktır.

Bu nedenle İsrail, meselenin çözümünü kabul etmek, mevcut çatışmayı sona erdirmek ve güvenlik düzenlemelerinin başka bir aşamasına geçmek için ABD’li, Avrupalı ve hatta uluslararası taraflarca sunulan kontrollere veya verilere yanıt gelmedikçe ateşkesi kabul etmeyecektir. İsrail, Batı Şeria'da daha fazla gerginliğe yol açabilecek büyük bir intifadanın patlak vermesi korkusu ve herhangi bir acil duruma hazırlanmak da dahil olmak üzere, diğer seçeneklerden önce güvenliğe odaklanan dar bir yaklaşımla çalışacaktır.

Gazze Şeridi'ndeki herhangi bir güvenlik düzenlemesinin daha fazla zaman gerektireceği beklentisi bulunuyor. Hamas hareketi tarafından birçok anlaşmazlığın gündeme getirileceği beklentisi ışığında İsrail, Hamas Hareketi’ndeki askerlerin ve saha liderliğinin kolayca teslim olmayacağını ve sahneyi terk etmeyi kabul etmeyeceğini biliyor. Buradaki çatışma hattı, cephelere dönüşürse mevcut istikrarı tehdit edebilir. Çözüm seçeneği üzerinde çalışılmasıyla bir süre için kabul edilebilir bir şey ortaya çıkacaktır. Ancak sunulacak çözüm gerçek ve doğrudan uzlaşmacı bir seçeneğin benimsenmemesi durumunda herhangi bir anlaşmanın başarısız olmasına yol açabilir. Gazze Şeridi'nde 100 gün süren savaşın ardından çatışmalar nasıl bir yol izleyecek? İsrail'in çözümü kabul edeceği gerçekçi senaryoyu hangi düzeyde bekleyebiliriz?

Sonuç:

Her halükârda İsrail'in, özellikle askeri veya stratejik olarak başaramadığı hedefler üzerinde çalışmanın zor olduğunu fark ettikten sonra bazı tavizler vermesi ve Gazze Şeridi'ndeki savaştan 100 gün önce açıkladığı söylemin tam tersi bir söylem ve tutum ortaya koyması gerekiyor.

Dolayısıyla çözüm, mevcut gerçekliği kabul edip, en azından şu anda ülke içinde ve hatta ülke dışında da siyasi düzeyde ve bazı güvenlik kesimleri tarafından kabul edilmeyebilecek belirli düzenlemeler çerçevesinde çalışmaktır.



Hizbullah çevresinde ajan olgusu giderek artıyor ve ajanların lider kadrosuna sızdığı ortaya çıkıyor

Lübnan'ın güneyindeki et-Taybe kasabasında bir milisin cenaze törenine katılan Hizbullah destekçileri, 6 Nisan 2025 (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki et-Taybe kasabasında bir milisin cenaze törenine katılan Hizbullah destekçileri, 6 Nisan 2025 (AFP)
TT

Hizbullah çevresinde ajan olgusu giderek artıyor ve ajanların lider kadrosuna sızdığı ortaya çıkıyor

Lübnan'ın güneyindeki et-Taybe kasabasında bir milisin cenaze törenine katılan Hizbullah destekçileri, 6 Nisan 2025 (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki et-Taybe kasabasında bir milisin cenaze törenine katılan Hizbullah destekçileri, 6 Nisan 2025 (AFP)

İsrail ajanlarının dosyası Hizbullah için bir kâbusa dönüştü ve tehlikesi İsrail'in kendisine ve çevresine karşı yürüttüğü savaşın yansımalarıyla eşdeğer hale geldi. Şu ana kadar gözaltına alınan 21 kişinin sorgulanması sonucunda çoğunun Hizbullah liderlerine ve kadrolarına çok yakın olduğu ortaya çıktı. Casusluk rolleri, Mossad'a sağladıkları bilgi ve koordinatlara dayanarak İsraillilerin onlarca lidere suikast düzenlemesini sağladı. Bunlardan en sonuncusu, adının Muhammed Salih olduğu söylenen Hizbullah liderlerinden birinin oğlu. Kendisi en tehlikeli casus olarak görülüyor ve çoğu lider ve yetkilinin öldürülmesine neden olduğuna inanılıyor.

Şu ana kadar 21 kişi iş birliği suçlamasıyla gözaltına alındı

Bir yargı kaynağının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre şu ana kadar 21 kişi güvenlik ve yargı birimleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınanların sayısının artacağı bildiriliyor. Kaynak, “Bu kişilerin takibi devam ediyor ve olaya karışan daha fazla kişinin ortaya çıkarılmasını sağlayacak... İsrailli düşman, Lübnan ve İsrail arasındaki sözde ‘güvenlik savaşının’ bir parçası olarak geçmişte olduğu gibi insanları ağlar veya gruplar içinde değil, bireysel olarak işe alma politikasını benimsedi ve Lübnan güvenliği görevlerini sınırlandırmayı ve zayıflatmayı başardı” ifadelerini kullandı.

Aralarında Hizbullah'a yakın ünlü bir Lübnanlı Tiktoker’ın da bulunduğu aktivistlerin ve onlarca sosyal medya fenomeninin İsrail'le iş birliği yapmak suçlamasıyla gözaltına alındığı bilgisi geldi. Ancak bir güvenlik kaynağı bu tür gözaltların gerçekleştiğini yalanladı ve Şarku’l Avsat'a ‘ajanları takip etmek için geniş bir güvenlik çalışmasının varlığından’ bahsetti. Kaynak, “Güvenlik kurumları, özellikle de Enformasyon Dairesi, ordu istihbaratı ve Genel Güvenlik, enerjilerini yurtiçi ve yurtdışındaki tüm şüpheli hareketleri ve iletişimleri izlemek ve takip etmek için seferber etti” dedi.

‘Sersemlemiş’ bir çevre... Dahiye'deki ajanlara misilleme için darağacı

Bu olgu, İsrail'in saflarına, özellikle de Hizbullah’ın yapısına sızmasının boyutları karşısında sersemlemiş olan Şii çevre üzerinde ağır bir yük oluşturdu. Bazıları bu ajanların cezalandırılmasını talep etmek için Dahiye’nin meydanlarından birine darağacı kurarak öfkelerini dile getirdi. Cenubiye internet sitesinin yayıncısı, siyaset yazarı ve araştırmacı Ali el-Emin, “Ajan olgusu, Hizbullah'ın çevresine derinlemesine nüfuz edildiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi. El-Emin Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘Hizbullah’ın metodolojisi, tarzı ve ideolojisi nedeniyle bu ortamın hastalıklı, hırpalanmış ve dengesiz hale geldiğini, bunun da pek çok kişinin İsrail'le anlaşmayı kolay hale getirmesine yol açtığını’ söyledi. Hizbullah'ın politikalarına karşı çıkan el-Emin, “Ajanların idam edilmesi çağrısında bulunmak için Dahiye'nin kalbine bir darağacı kurmak, iş birliğinin istisna olduğunu söyleme çabasından başka bir şey değildir. Başkalarını damgalama söylemi içeriden geniş çaplı adam devşirmeye kapı açtı ve ideolojik iklim Hizbullah’a sızmayı kolaylaştırdı. İnsanların bilinçaltı ve Şii devletinin ne hale geldiğine dair olumsuz algıları, ajanların sanki suçsuzmuş gibi bu olguya sürüklenmesine neden oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Salih'in gözaltına alındığının açıklanmasının ardından sosyal medya, savaşta öldürülen milislerin ve Hizbullah yetkililerinin fotoğraflarıyla dolup taştı.

Salih'in gözaltına alınması Hizbullah çevrelerinde şok etkisi yarattı ve Mossad'ın Hizbullah'ın saflarına ve liderliğine çok yakın bir çevreye ne kadar nüfuz ettiğini gösterdi. Salih, Hizbullah'ın askeri güçlerindeki en önemli savaş birimi olan Rıdvan Taburu'nda görevli bir subayın oğlu ve kardeşi İsraillilerle girdiği çatışmada öldürülen bir Hizbullah mensubu. İlk sorgulamaların bir haftadan fazla sürmesine rağmen, tehlikeli rolü ve bu rolün sonuçları hakkında bilgiler halen ortaya çıkmaya devam ediyor. Adli kaynağa göre Salih, İsrail'in Lübnan'a yönelik savaşının başlamasından bu yana gözaltına alınan en tehlikeli ajan olarak kabul ediliyor. Zira Salih, İsraillilere Hizbullah liderleri ve çalışanlarının hareketleri hakkında bilgi sağladı. Salih, Hizbullah liderliğinin dar çemberi içinde neler olup bittiğinin ayrıntılarına aşina bir isim. Salih'in İsraillilere verdiği bilgiler onlarca Hizbullah kadrosu ve liderinin öldürülmesine yol açtı. Son olarak da Hasan Bedir ve oğlu Ali 29 Mart'ta güney banliyölerindeki el-Cemus mahallesindeki evlerini hedef alan bir İsrail insansız hava aracı (İHA) saldırısında öldürüldü. Kaynak, “Daha tehlikeli olan ise suikasta uğrayan liderin yerine atanacak yetkilinin ismini İsraillilere vermesi ve sık sık bu liderlerle fotoğraf çektirip İsraillilere göndermesi” dedi.

Muhammed Salih, İsrail ile iş birliği yapmak suçlamasıyla gözaltına alındı (Sosyal medya)Muhammed Salih, İsrail ile iş birliği yapmak suçlamasıyla gözaltına alındı (Sosyal medya)

Askeri mahkemenin hükümet komiseri Yargıç Fadi Akiki, Salih'i ve soruşturmada yer alan diğer kişileri ‘İsrail düşmanıyla iş birliği yapmak, entrika çevirmek ve sivillerin öldürülmesine neden olan bilgileri sağlamak’ suçlarıyla itham etti. Salih'i birinci askeri soruşturma hâkimi Fadi Savan'a sevk ederek sorgulanmasını ve hakkında tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.

Muhammed Salih'in gözaltına alınması ne ilk ne de son. Zira Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana ajanlar olgusu ortaya çıkmaya başladı ve yuvarlanan bir kartopuna dönüştü. Adli kaynak, ‘Salih'in gözaltına alınmasıyla birlikte İsrail adına casusluk yapmak suçlamasıyla gözaltına alınanların sayısının 21'e yükseldiğini, 13 Lübnanlı, 6 Suriyeli ve 2 Filistinlinin gözaltında olduğunu ve askeri mahkemede soruşturma hakimleri önünde sorguya tabi tutulduklarını’ belirtti. Kaynak, “Bazıları savaş döneminde, yani Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne destek için cephe açtığı 8 Ekim 2023'ten sonra Mossad tarafından işe alındı, diğerleri ise savaştan önce ” ifadesini kullandı.