Avrupa Dış Politika Temsilcisi Borrell Gazze için geçiş yetkisi içeren bir yol haritası öneriyor

Borrell: "Mutlak önceliğimiz" Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden zorla göçe zorlanmasını önlemek.

İsrail saldırısında yaralanan çocuk Meysere Ebu Talh, yerinden edilmiş ailesiyle birlikte pazartesi günü güney Gazze Şeridi'ndeki Refah'a taşındı (Reuters)
İsrail saldırısında yaralanan çocuk Meysere Ebu Talh, yerinden edilmiş ailesiyle birlikte pazartesi günü güney Gazze Şeridi'ndeki Refah'a taşındı (Reuters)
TT

Avrupa Dış Politika Temsilcisi Borrell Gazze için geçiş yetkisi içeren bir yol haritası öneriyor

İsrail saldırısında yaralanan çocuk Meysere Ebu Talh, yerinden edilmiş ailesiyle birlikte pazartesi günü güney Gazze Şeridi'ndeki Refah'a taşındı (Reuters)
İsrail saldırısında yaralanan çocuk Meysere Ebu Talh, yerinden edilmiş ailesiyle birlikte pazartesi günü güney Gazze Şeridi'ndeki Refah'a taşındı (Reuters)

Gazze savaşının üzerinden 100 günü aşkın bir süre geçmesine rağmen Avrupa Birliği, üyelerinin bölündüğü ve olay karşısında konumlarının parçalandığı bir ortamda hâlâ kendine bir rol arıyor. Bu da Avrupa Birliği’nin ne istediği ve kapılarında çıkan bir savaş karşısında ne yapmaya kararlı olduğu konusunda belirsizlik perdesini aralıyor.

Bugüne kadar Gazze'de 24 binden fazla Filistinlinin ölümüne, on binlerce kişinin yaralanmasına, konut ve temel altyapının sistematik olarak tahrip edilmesine rağmen Avrupa Birliği henüz ortak tek bir sesle ateşkes talep etme noktasına ulaşamadı. Dışişleri bakanları ve ardından Avrupa Birliği liderleri, küresel düzeyde ağırlık taşıyacak ortak, ittifak ettikleri bir konuma ulaşamadılar.

FOTO: 8 Ocak'ta Suudi Arabistan Krallığı'na yaptığı ziyaret sırasında Avrupa Dış Politika Temsilcisi Josep Borrell'i Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan kabul etti. (AFP)
8 Ocak'ta Suudi Arabistan Krallığı'na yaptığı ziyaret sırasında Avrupa Dış Politika Temsilcisi Josep Borrell'i Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan kabul etti. (AFP)

Avrupa Birliği’nin iç durumunun bu şekilde olması nedeniyle, Avrupa Birliği'nin dış ve savunma politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Birlik adına net bir politika ifade etmekte üç nedenden dolayı zorluk yaşıyor; bunlardan ilki yukarıda belirtilen bölünmeler, İkincisi ise İsrail'i etkileyebilecek tek tarafın ABD olduğuna dair köklü inanç, üçüncüsü, onlarca yıldır Birliğin Filistin-İsrail çatışmasında herhangi bir siyasi rol üstlenmesine karşı çıkan İsrail'e açık eleştiri yöneltilme korkusu. İsrail Avrupa Birliği’nin Arap pozisyonunu desteklediğini düşünüyor.

Avrupa'nın zayıflığı, Borrell'in birkaç Ortadoğu ülkesine yaptığı son gezinin ardından dün (Salı) Fransız Le Monde gazetesinde yayınladığı ve çatışmaya ilişkin vizyonunun sonuçlarını ve gerekli gördüğü çözümleri özetlediği makalesinde açıkça görülüyor.

3 öncelik

Borrell, şu anda odaklanılması gereken 3 önceliğin olduğunu vurguluyor: Çatışmanın İsrail ile Lübnan Hizbullahı arasında bir savaşa dönüşmesinin önlenmesi, Gazze'deki felaketin etkisinin hafifletilmesi ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için müzakerelerin yeniden başlatılması, Batı Şeria'da Filistinlilere uygulanan şiddete son verilmesinden başlayarak, çatışmanın çözümünün önünü açmak.

Birinci önceliğe gelince, Borrell, daha önce Beyrut'ta vurguladığı, Lübnan-İsrail sınırında açık bir savaşın, özellikle de korkunç bir bedel ödeyecek Lübnan halkı için yıkıcı sonuçları konusunda uyarıyor. 1701 Sayılı Uluslararası Kararın içeriğinin uygulanması çağrısında bulunarak, bunun gibi bir şeyin, etrafındaki karmaşıklıkları göz ardı ederek "doğrudan" yapılabileceğini düşündü. Her halükarda Avrupalı ​​yetkili, Birliğin gerekli yardımı sağlamaya hazır olduğunu, konunun niteliğini belirtmeden teyit ediyor.

Gazze'ye gelince, onun görüşüne göre mutlak öncelik Şeridin sakinlerinin zorla buradan çıkarılmasını önlemek. Çünkü bu, uluslararası hukuk tarafından yasaklanan ve ahlaki ilkeler tarafından reddedilen bir şey. Borrell, Gazze Şeridi nüfusunun yüzde 80'inin evlerini terk etmek zorunda kaldığını ve yüz binlerce sakinin insanlık dışı koşullarda yaşadığını hatırlatıyor. Denetimin ağırlığı nedeniyle yeterli miktarda ulaşmayan insani yardımın ulaştırılmasının artırılarak insanların acısının hafifletilmesi çağrısında bulunuyor.

Ancak Borrell, yardımın hızlı bir şekilde ulaştırılmasını kimin engellediğini belirtmekten kaçınıyor ve aynı zamanda İsrail'in çeşitli bombardımanları sonucunda meydana gelen ölümlerin sayısını da belirtmekten kaçınıyor. Doğrudan ve güçlü bir şekilde ateşkes talep etmek yerine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun yayınladığı kararda belirtildiği gibi, mecburen durana kadar çatışmaların yoğunluğunun azaltılması çağrısında bulundu.

FOTO: Uluslararası örgüt çalışanlarının aileleri eşyalarını Gazze Şeridi'nin güneyindeki Birleşmiş Milletler sığınma evine taşıyor, 13 Ekim (Reuters)
 Uluslararası örgüt çalışanlarının aileleri eşyalarını Gazze Şeridi'nin güneyindeki Birleşmiş Milletler sığınma evine taşıyor, 13 Ekim (Reuters)

Ancak Borrell, "İsrail'in, Hamas’tan İsrailli mahkumların serbest bırakılması konusunda belirli garantiler almadan askeri operasyonları askıya almasının gerçekçi olmadığını" ileri sürerek İsrail'in tutumunu benimsiyor. Avrupalı ​​yetkilinin tutumunun zayıflığı, uluslararası kuruluşların Gazze Şeridi'ndeki çalışmalarına yönelik suçlamaları reddetmesiyle açıkça ortaya çıkıyor. Çünkü genellikle okuyucuyu, uluslararası kuruluşların çalışmasını kimin engellediği ve kınadığı konusunda aydınlatmadan, “tehlikeli bir eylemi” hedef alarak açıklama yapıyor.

Borrell, Ukrayna'da uluslararası meşruiyete odaklanılıp bunu Gazze'de kınamanın kabul edilemez olduğunu, çünkü bunun çifte standart suçlamalarını güçlendireceğini söyledi.

Olmert'in teklifi

Avrupalı ​​yetkili, askeri müdahalenin sorunu çözmeyeceği göz önüne alındığında, siyasi bir çözüme ulaşmanın gerekliliğini vurguluyor. Burada, Gazze'deki önceliğin İsrail güçlerinin Şerit'ten çekilmesi olması gerektiğini düşünen eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in önerisini benimsediğini doğruluyor. Ancak tüm mahkumlar serbest bırakıldıktan sonra, Güvenlik Konseyi kararıyla uluslararası destekten yararlanacak bir "geçici Filistin yönetimi" kurulmasını öneriyor.

Bu kararın verilmesi, ona "dünya çapında" meşruiyet ve iki devletli çözüme yönelik açık ve önceden belirlenmiş bir yol olmadan Gazze'nin yeniden inşa sürecine girmeyecek olan Filistinliler, İsrail ve bağışçılar nezdinde güvenilirlik sağlayacak.

FOTO: Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ı 10 Ocak'ta Ramallah'ta kabul etti (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ı 10 Ocak'ta Ramallah'ta kabul etti (Reuters)

Borrell'e göre geçiş aşamasının ardından Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını öngören kapsamlı bir siyasi çözüm için uluslararası toplumun desteğiyle “İsrail ile Filistin devleti” arasında müzakerelerin başlaması gerekiyor. Borrell'in vardığı sonuç, 1993 Oslo Anlaşmalarının başarısızlığının iki konu üzerinde durmayı gerektirdiği yönünde: Birincisi, iki devletli anlaşmazlığın çözümünü önceden ifade etmesi, ikincisi, anlaşmaya varmak için yalnızca Filistinlilere ve İsraillilere güvenmenin mümkün olmadığı, barış koşullarının hayata geçirilmesi ve bunların uygulanmasının tüm uluslararası toplum tarafından garanti edilmesi gerektiği. Bu bağlamda Borrell, Avrupa Birliği'ni "bu sürece tam olarak katkıda bulunmaya ve seyirci kalmamaya" çağırıyor.

Avrupa’nın bölünmesi

Borrell, 3 Ocak'ta Barselona'da yaptığı konuşmada, Avrupalı ​​liderlerin ateşkes konusunda ortak bir pozisyona ulaşamamasından duyduğu "üzüntüyü" ifade etti. Ayrıca bunun "birliği zayıflatacağını" düşündüğünü kaydetti. Bu nedenle siyasi çözüm için 27 Avrupalıya baskı yapma istediği, AB’deki bölünmeler nedeniyle gerçekleşemeyecek.

Almanya'nın İsrail'e yönelik herhangi bir eleştiriyi yönlendirmekten kesinlikle kaçındığı bir sır değil. Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana bu çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Aynı şekilde Avusturya ve Çek Cumhuriyeti de İsrail'in Avrupa içindeki "Truva atı" olarak değerlendiriliyor. Danimarka ve Hollanda gibi geleneksel olarak İsrail çıkarlarını savunan başka ülkeler de var; Belçika, İrlanda ve İspanya gibi ülkeler ise Filistin’ e daha yakın.

Paris ise orta bir konum arıyor. Bu mozaiğin görüntüsü göz önüne alındığında, Avrupa'nın Borrell'in oynamak istediği rolü oynaması zor. Bu nedenle Avrupa, siyasi pozisyonlara alternatif olarak görülemeyecek insani yardım çalışmalarına odaklanıyor.



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.