Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail'e saldıramayan İran dost ve müttefik bir ülkeye saldırdı

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’den Şarku’l Avsat’a: Irak'ta Mossad yok, ABD’lilerin ülkeden çıkışı ise müzakerelere bağlı.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Davos Forumu web sitesinde yayınlanan fotoğrafı
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Davos Forumu web sitesinde yayınlanan fotoğrafı
TT

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail'e saldıramayan İran dost ve müttefik bir ülkeye saldırdı

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Davos Forumu web sitesinde yayınlanan fotoğrafı
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Davos Forumu web sitesinde yayınlanan fotoğrafı

Irak İran'ı Güvenlik Konseyi'ne şikâyet etmeden önce Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda İran'ın Erbil'e yönelik saldırısını iç sorunlarını ihraç etme girişimi olarak nitelendirdi.

Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda (WEF) oturum aralarında konuşan Hüseyin, ülkesinin Erbil'de 4 sivilin ölümüne yol açan İran bombardımanına yanıt vermek için siyasi ve diplomatik adımlar attığını söyledi. Tahran'ın İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad’ın Irak topraklarındaki varlığına ilişkin iddialarını ise yalanladı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) yönelik saldırıyı Gazze'deki savaş dolayısıyla Tahran ile Tel Aviv arasında artan gerilime bağlayan Irak Dışişleri Bakanı, İranlılar ile İsrailliler arasında angajman kuralları olabileceğini belirtti.

Bağdat'ın, Irak'taki askeri üslerde bulunan ABD kuvvetlerinin geri çekilmesi talebi hususunda ise hükümetinin Washington ile müzakere sürecine ulaşmaya çalıştığını söyleyen Bakan, Amerikalıların normal şartlar altında müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu vurguladı.

Geçtiğimiz haftalarda ABD’nin Irak'taki varlığına karşı bir gerilim yaşanmış, Washington İran'a yakın Iraklı grupların karargahlarını hedef alarak karşılık vermişti.

Irak ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler hususunda ise ikili ilişkilerin mükemmel durumda olduğunu söyleyen Bakan Hüseyin, Irak’ın ekonomik iş birliğini pekiştirme ve Irak'taki Suudi yatırımını ilerletme arzusunu dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın Irak Dışişleri Bakanı ile gerçekleştirdiği röportajın tam metni:

*Öncelikle Devrim Muhafızları'nın IKBY’e bağlı bölgeyi hedef almasıyla, ardından Irak'ın resmi kınaması ve Tahran Büyükelçisi’ni ülkeye geri çağırmasıyla başlayayım. Irak bu gerilime yanıt vermek için ne gibi ek önlemler almayı düşünüyor?

Irak siyasi ve hukuki düzeyde diplomatik adımlar atmıştır. Diplomatik prosedürlere gelince, İran Büyükelçisi’nin Tahran'da olması nedeniyle büyükelçilikteki ikinci kişiye (Maslahatgüzar) İran'ın Erbil'de Irak topraklarına yönelik saldırısı ve Irak vatandaşlarının öldürülmesiyle ilgili bir protesto notası verdik.

Irak’ın Tahran'daki Büyükelçisi’ni geri çağırdık. Başbakan’ın yönlendirmesi ile federal ve bölgesel hükümetlerden bir soruşturma komitesi oluşturuldu.

Soruşturma Komitesi Başkanı Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı, bu konudaki raporunu çarşamba günü Başbakan'a sunacak. Ulusal Güvenlik Danışmanı'ndan duyduğuma göre, bombalanan evin sahibi olan meşhur Iraklı Kürt iş insanının ve kızının öldüğü doğrulandı. Diğer kızı ve eşi ise yaralandı. Musullu bir konuğu ve evin Filipinli çalışanı da hayatını kaybetti. Filipinli diğer üç çalışan ise şu an hastanede tedavi altında. Ev tamamen yıkıldı.

Bunlara ilave olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) şikâyet mektubu sunduk.

İran, İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad’ın Erbil'deki merkezini hedef aldığını açıkladı. Peki, Irak topraklarında gerçekten İsrail istihbaratı mevcut mu?

İranlıların başkalarını suçlamaları tuhaf. İranlı yetkililerin başarısızlığı sonucu kendi ülkelerinde suikast, terör saldırısı gibi sorunlar kaydediliyor. Ancak bunları sınır dışına ihraç etmeye çalışıyorlar.

Yaklaşık bir yıl önce İran, başka bir Iraklı Kürt iş adamının evini 12 füzeyle vurmuştu. O dönemde bir hükümet heyeti, hedef alınan evin iş adamı ve ailesinin yaşadığı sıradan bir ev olduğunu kanıtlamak için soruşturma heyetiyle birlikte Tahran'a gitmişti.

İranlılar evin Mossad’a ait bir karargah olarak kulllanıldığını iddia ediyordu, ancak elbette bu iddianın yanlış olduğunu çok iyi biliyorlardı. Kirmanşah'a yakın bir terör operasyonu dolayısıyla İran'da yürütülen bir kampanyaya karşı koymak için bu sahte medya kampanyasını destekliyorlardı.

Aslında İsrail'in karşısına çıkamıyorlar, bu nedenle Erbil'e saldırıyorlar. Zirâ bu iddiaların hiçbir gerçekliği yok. Bu, İran’ın yurt dışına ihraç ettiği iç sorunudur. Suriye'de ve İsrail sınırında olmalarına rağmen İsrail'in karşısına çıkamıyorlar.

İsrail'e saldırmak istedikleri taktirde bunu yapabilirler. Suriye'de ve Lübnan'ın güneyinde bulunuyorlar. Ayrıca kendi topraklarından İsrail'e ulaşabilecek füzelere sahip olduklarını söylüyorlar.

Peki, neden Erbil’e saldırıyorlar? Erbil, Irak'ın bir parçası. Irak ise İran'ın komşusu ve dostu. Aralarında derin tarihi, coğrafi, dini, kültürel ve ekonomik ilişkiler var.

Biz İran'ı savunuyorduk. İran ile Arap ülkeleri arasında, bazen de İran ile Avrupa ülkeleri ve ABD arasındaki kötü ilişkileri onaran da bizdik.

İran ise müttefik bir hükümete saldırıyor. Bu stratejik bir hata. Tahran'da bu operasyonu kim yaptıysa, Irak konusunda stratejik bir hata yaptığını bir süre sonra anlayacağına inanıyorum.

* İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı Irak'ı İran ile ABD arasındaki mesaj alışverişi için bir sahneye dönüştürmüş olabilir mi? Irak hükümetinin ABD kuvvetlerinin ülkeden çekilmesi yönündeki arzusunu açıklamasının nedeni bu muydu?

İran ile diğer ülkeler arasında ilişkiler gerginleştiğinde, gerilim aslında İran ve Washington arasında oluyor. Ancak bu gergin ilişkiler Irak sahasına olumsuz yansıyor.

Bugün İsrail ile İran arasındaki ilişkiler gergin ve tehlikeli. Ancak İranlılar savaşı İsrail'e taşımıyor, çünkü hesap yapıyorlar. Savaşı Irak Kürdistanı'na ya da Irak arenasına kaydırıyorlar ki bu büyük bir hata.

 -Irak Dışişleri Bakanı

İran İsrail'e saldırmak istese bunu yapabilir, ancak dost ve komşu bir ülkeye saldırmayı tercih etti.

Buradan anladığım kadarıyla İsrailliler ile İranlılar arasında mutabakata varılan angajman kuralları var. Erbil'e yapılan saldırının Tahran'daki bazı insanların zihniyetinde Kirman'da yaşananlara bir tepki olabileceğini düşünüyorum. Yani DEAŞ’ın Horasan'da duyurduğu terör operasyonuna.

İran ile fikri, ideolojik ve güvenlik çatışmaları yaşayan bu örgüt, eğer Kirman'da çok sayıda şehit veren terör saldırısının sorumlusu ise İran neden bu sorunu IKBY’ye ihraç ediyor? Eğer bu operasyon İran'ın beklediği gibi İsraillilere yönelikse, o halde İsrailliler İran’da da var demektir.

İranlılar İsraillilerle savaştıklarını iddia ediyorlar. İki taraf arasında angajman kurallarının olduğunu düşünüyorum. Ancak ülke içindeki tükenmişlik nedeniyle İranlılar zayıf halkayı bombaladı. Zirâ Irak, İran'ın dostudur. Dosta vururlar, ancak düşmanın karşısında durmazlar.

 -Irak Dışişleri Bakanı

Tahran'daki bazı insanların zihniyetine göre Erbil'e yapılan saldırı, Kirman'da yaşananlara bir tepki olabilir

*ABD kuvvetlerinin Irak'tan çekilmesine ilişkin bir takvim belirlediniz mi?

Irak hükümeti bu sorunun silahlarla değil müzakerelerle çözüleceğini söylüyor. Bu önemli bir nokta. Her iki tarafın da mutabakatı ile bizi bu hedefe götürecek müzakerelere ihtiyacımız var. Bugün hala ABD tarafıyla bu müzakerelerin başlatılması konusunda görüşmelerimiz devam ediyor.

Irak'ın son dönemde tanık olduğu şiddet bağlamında Amerikalılar, ateş gücü altında müzakere masasına gitmeyeceklerini söylüyor. Irak topraklarında Amerikan varlığını müzakere etmeye hazırlar, ancak normal şartlarda.

Burada geçmişe dönmemiz gerekiyor, Amerikalılar Irak hükümetinin daveti üzerine Irak'a geldi. Dolayısıyla ortak anlaşma temelinde ABD tarafına kolaylıkla ayrılma çağrısında bulunabiliriz.

Bir müzakere sürecine ihtiyacımız var. Müzakere sürecini başlatmak için anlaşmaya varmak ve ardından bunu duyurmak için Amerikan tarafıyla diyalog halindeyiz. Bu anlaşmaya hızla varmayı umuyoruz.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (Davos Forumu web sitesi)
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (Davos Forumu web sitesi)

*Bazı Kürt ve Sünni tarafların şu an ABD’nin ülkeden çıkışını desteklemediği anlaşılıyor. Irak’taki bileşenler arasında bu adım konusunda fikir birliği var mı?

Bazı konular milli meselelerdir ve bu bir realitedir. Irak hükümeti bir koalisyon hükümetidir. Bu hükümeti oluşturan Devlet Yönetimi Koalisyonu’nun temsil ettiği siyasi liderliğimiz var. Partiler aracılığıyla tüm bileşenlerin temsilcilerini içeriyor.

Dolayısıyla müzakerelere başladığımızda bunların içeriğini siyasi liderlik toplantısına sunmalıyız. Sonuçlar üzerinde mutabakata varıldığında karar, yasal çerçeveler aracılığıyla, Irak hükümetinin onayıyla ulusal bir karar olacaktır.  

Karşılıklı anlaşmaya ihtiyacımız var, bu konuları tartışacak siyasi bir çerçevemiz var.

 -Irak Dışişleri Bakanı

Amerikalılar Irak hükümetinin daveti üzerine Irak'a geldi. Dolayısıyla ortak anlaşma temelinde ABD tarafına kolaylıkla ayrılma çağrısında bulunabiliriz.

*Amerikan kuvvetlerinin Irak topraklarındaki varlığının gerekçesi, Irak kuvvetlerine terörle mücadelede yardımcı olmaktı. Irak güçleri bugün terör tehdidiyle yüzleşebilecek kapasitede mi?

Bu hususta bir denklem mevcut. Irak'taki Amerikan kuvvetleri ve Uluslararası Koalisyon güçlerinin DEAŞ ile mücadele için kurulduğu o dönemde hükümetin onayıyla Irak'a geldikleri doğru. Aksi takdirde Irak'a giremezlerdi. Irak ordusunun, Haşdi Şabi ve Peşmerge güçlerinin çabalarıyla, koalisyon güçlerinin ve İran dahil diğer ülkelerin desteğiyle, Irak halkı DEAŞ’ı yenilgiye uğratmayı ve sözde DEAŞ devletini engellemeyi başardı.

DEAŞ sona erdi ve bir terör çetesine dönüştü. Çetelere karşı savaş, orduların savaşı değildir. Bu bir istihbarat ve bilgi savaşıdır. Bugün bu çetelere saldırmak için inisiyatif alan biziz. Askeri konsept açısından bakıldığında ek bir güce ihtiyacımız yok. Ordu, Haşdi Şabi, Peşmerge ve güvenlik güçleri gibi Irak sahasında mevcut olan güçler yeterli.

Ülke olarak güvenlik konusunda tam egemen olmamız gerekiyor. Dost ülkeler ise ihtiyaç halinde Irak hükümetinin onayıyla eğitim ve tavsiye amacıyla Irak topraklarında bulunabiliyor.

Muharip kuvvetlere ihtiyacımız yok. Ancak bu güçlerin Irak topraklarından çekilme aşamasına gelmesi için müzakerelere ihtiyacımız var. Hükümete sunulan öneri ile diğer bazı grupların önerdikleri arasındaki fark budur. Diyaloğa ve müzakerelere inanıyoruz. Bunlar aracılığıyla, bu güçlerin çekilmesi konusunda bir anlaşmaya varabiliriz.

*Bugün Irak'taki Amerikan kuvvetleri sayısı nedir?

Sanırım 2 bin 500 Amerikan askeri var, daha fazla değil. 2003-2011 yılları arasında Irak'ta belirli aşamalarda görev yapan Amerikan kuvvetlerinin sayısı 160 bin Amerikan askerine ulaşmıştı. Bugün sadece birkaç binden bahsediyoruz.

Ayrıca Irak üslerindeki Amerikalılara baktığımızda (Amerikan üsleri yok) ortalama yaşlarının muharip askerlerle aynı olmadığını, daha ziyade uzman, danışman veya eğitmen olduklarını görüyoruz.

 -Irak Dışişleri Bakanı

DEAŞ bir terör çetesine dönüştü. Çetelere karşı savaş, orduların savaşı değildir

*Suudi Arabistan ile Irak arasında çok sayıda yatırım projesi var. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yıllık yaklaşık 1 milyar dolara çıktı. Bugün Riyad ile Bağdat arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Irak ile Suudi Arabistan arasındaki siyasi ilişkiler kusursuz. Suudi Arabistan Krallığı ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesinde kilit rol oynadık. İran'ın en uzun sınırımızı paylaştığımız komşu ülke olması nedeniyle bu durumdan memnuniyet duyuyoruz. Irak'ı çevreleyen Arap ülkeleri ile İran arasındaki ilişkiler ne kadar iyi olursa, Irak'ın da o kadar çıkarına olacaktır.

Bölgedeki gerginlik Irak'ı olumsuz, iyi ilişkiler ise olumlu etkiliyor. Nitekim Irak'ın güvenliği bölgenin güvenliğiyle bağlantılı.

Suudi Arabistan ile ticaret ve ekonomi alanında nasıl iş birliği yapabileceğimizi müzakere ederek başladık. OPEC çerçevesinde petrol konularındaki pozisyonları koordine etmek için her zaman Suudi tarafıyla iş birliği yapıyoruz, ayrıca uluslararası düzeyde ve Arap Birliği’nde de koordinasyon sağlıyoruz.

İki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmeyi, güçlü ekonomik ilişkiler kurmayı ve Suudi şirketlerinin Irak'ta yatırım yapmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Irak ekonomisini inşa etmek için dış yatırıma ihtiyacımız var.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile Sayın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasında sürekli iletişim mevcut. Ben ise Davos’ta Suudi Dışişleri Bakanı Sayın Prens Faysal bin Ferhan ile buluşacağım.

 -Irak Dışişleri Bakanı

Irak ile Suudi Arabistan arasındaki ilişki kusursuz. Güçlü ekonomik ilişkiler kurmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.

*Irak Başbakanı temmuz ayında Şam'a ziyarette bulunarak, Şam'ın Arap Birliği'ne dönüşü ardından Arap dünyasındaki ilk üst düzey ziyareti gerçekleştirmişti. Bize bugün Irak-Suriye ilişkilerinin gidişatından bahsedebilir misiniz?

Pek çok Arap ülkesi ile Suriye arasındaki ilişkiler kesilirken, Irak ile Suriye arasındaki ilişkileri kopmadı.

Arap Birliği’nin daha önceki toplantılarında Suriye'nin Arap Birliği'ne geri dönmesini teklif etme konusunda istekliydik. Irak, Suriye hükümetinin Suriye topraklarına dair müzakereler ve istikrara ulaşılması konusunda aktör rol oynaması yönünde Suriye'nin uluslararası forumlara dönüşünün destekçisiydi.

Ayrıca Suriye'deki istikrarsızlık Irak'ı olumsuz etkiliyor.

DEAŞ’ın Irak ve Suriye topraklarında sözde ‘DEAŞ devleti’ kurduğunu, bu örgütün belirli bir aşamada Suriye topraklarının yüzde 50'ye yakınını, Irak topraklarının ise üçte birini kontrol ettiğini unutmamak gerekiyor.

Suriye'de çok sayıda terör örgütü bulunurken, el-Hol Kampı’nda ve Irak sınırı yakınlarındaki cezaevlerinde binlerce DEAŞ’lı bulunuyor. Bu insanlar serbest bırakılırsa veya kaçmayı başarırlarsa, birçoğunun Irak sınırını geçerek Irak'ın güvenliğine ve istikrarına karşı çalışacağına şüphe yok.

Dolayısıyla Suriye'deki durumun istikrara kavuşturulması çağrısında bulunuyoruz. Suriye krizinin yerel, ulusal, bölgesel ve küresel bir kriz olduğunu, farklı aktörleri kapsadığını biliyoruz. Aynı arenada iki takım değil, birden fazla takım var. Bu krizin çözümü Arap ülkeleri, bölgesel ve küresel düzeyde iş birliğini gerektiriyor.

İnsani açıdan bakıldığında, hem yerinden edilen hem de mülteci olmak üzere yaklaşık 8 milyon Suriyeli var. Suriye ekonomisi tamamen yerle bir olmuş halde. Suriyeliler enflasyon, kötüleşen ekonomik durum, elektrik kıtlığı, hizmet yokluğu nedeniyle bir trajedi yaşıyor. Bu trajediden kurtulma yönünde Suriye halkının yanındayız. Bu nedenle Suriye'de istikrar ortamı yaratmak için başkalarıyla etkileşim kurmaya çalışıyoruz.



Tetteh: Libyalı liderler "yol haritasını" uygulamakta başarısız oluyorlar

Tetteh'in Libya kriziyle ilgili Güvenlik Konseyine verdiği brifingden, (Konsey)
Tetteh'in Libya kriziyle ilgili Güvenlik Konseyine verdiği brifingden, (Konsey)
TT

Tetteh: Libyalı liderler "yol haritasını" uygulamakta başarısız oluyorlar

Tetteh'in Libya kriziyle ilgili Güvenlik Konseyine verdiği brifingden, (Konsey)
Tetteh'in Libya kriziyle ilgili Güvenlik Konseyine verdiği brifingden, (Konsey)

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı ve Genel Sekreter Antonio Guterres Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, ülkedeki başlıca siyasi paydaşları, uluslararası örgüt tarafından belirlenen siyasi sürecin gereklerini yerine getirmede "başarısız olmakla" suçladı.

Tetteh, dün Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifingde, yol haritasının uygulanması için ilgili Libyalı paydaşlarla yapılan çabaların, özellikle Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu'nun yeniden yapılandırılması ve seçimlere ilişkin anayasal ve yasal çerçevede önerilen değişikliklerin değerlendirilmesi konusunda önemli bir zorluk teşkil ettiğini belirtti. Ayrıca, Temsilciler Meclisi ve Yüksek Devlet Konseyi'ndeki egemenlik pozisyonları komiteleriyle devam eden çabaların henüz Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu'nun yeniden yapılandırılmasıyla sonuçlanmadığını vurguladı. Tetteh, bu gecikmelerin iki kurum arasındaki güven eksikliğini gösterdiğini savundu.


"Sarı hat" Gazzeliler için bir ölüm tuzağı

Şiddetli yetersiz beslenmeden muzdarip Gazzeli kız Acvan, dün Han Yunus'taki el-Nasır Hastanesi'nde annesinden yiyecek alıyor (Reuters)
Şiddetli yetersiz beslenmeden muzdarip Gazzeli kız Acvan, dün Han Yunus'taki el-Nasır Hastanesi'nde annesinden yiyecek alıyor (Reuters)
TT

"Sarı hat" Gazzeliler için bir ölüm tuzağı

Şiddetli yetersiz beslenmeden muzdarip Gazzeli kız Acvan, dün Han Yunus'taki el-Nasır Hastanesi'nde annesinden yiyecek alıyor (Reuters)
Şiddetli yetersiz beslenmeden muzdarip Gazzeli kız Acvan, dün Han Yunus'taki el-Nasır Hastanesi'nde annesinden yiyecek alıyor (Reuters)

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekilme haritasında işaretlenen "sarı hat’ı", yaklaşan herkesi öldüren, ancak "ölüm tuzağı" olarak tanımlanabilecek bir yere dönüştürdü. Son 24 saat içinde, 10 Ekim'de imzalanan barış planına göre Gazze Şeridi'ni ikiye bölen "sarı hata" yaklaşık 200 metre mesafede bulunan Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla kasabasında dört Filistinli öldürüldü.

Filistin kaynakları Şarku’l Avsat’a, İsrail'in "sarı hattı" fiilen "ölüm tuzağına" çevirdiğini ve orada Gazzelileri soğukkanlılıkla öldürdüğünü söylüyor.

Birleşmiş Milletler Gazze'deki kıtlığın sona erdiğini ilan etti, ancak Şeritteki nüfusun büyük çoğunluğu hala yüksek düzeyde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya.


Suriye Cumhurbaşkanı, Sezar Yasası kapsamındaki yaptırımların kaldırılması nedeniyle halkını tebrik etti ve yeniden inşa aşamasının başladığını duyurdu

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanı, Sezar Yasası kapsamındaki yaptırımların kaldırılması nedeniyle halkını tebrik etti ve yeniden inşa aşamasının başladığını duyurdu

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara dün yaptığı açıklamada, ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımları tamamen kaldırmasını memnuniyetle karşıladığını belirterek, bu adımın yıllar süren savaşın ardından ülkeye yatırımların geri dönmesinin önünü açacağını söyledi.

Şara, sosyal medya platformu X üzerinden yayımladığı ve bu platformdaki ilk paylaşımı olan görüntülü mesajında, “Bugün Allah’ın izniyle, ardından sizlerin 14 yıl süren çabası ve sabrı sayesinde Suriye yaptırımsız ilk gününe uyanıyor” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump’a teşekkür eden Şara, “Suriye halkının çağrısına yanıt veren ABD Başkanı Donald Trump’a, Suriye halkının fedakârlıklarını takdir eden ve yaptırımların kaldırılması yönündeki talebine olumlu yaklaşan Kongre üyelerine özel teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

Şara, konuşmasında, “Suriye devrimi sürecinde fedakârlık yapan ve sabreden herkese, kimyasal silahlara maruz kalanlara, ülkesini terk etmek zorunda kalanlara, denizlerde hayatını kaybedenlere ve bu toprakları kanlarıyla sulayan şehitlere teşekkür ediyorum. Bu büyük zafer, Suriye üzerindeki kısıtlamaların tamamen kaldırılmasıyla taçlandı” ifadelerine yer verdi.

Şara ayrıca, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’ye de teşekkür etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada, yaptırımların kaldırılmasını ‘yeniden inşa ve kalkınma sürecine giriş kapısı’ olarak nitelendirmiş, ülke içinde ve dışında yaşayan tüm Suriyelileri ulusal toparlanma çabalarına katkı sunmaya çağırmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan ve Türkiye’den gelen talepler doğrultusunda Suriye’ye yönelik yaptırımların uygulanmasını iki kez askıya almıştı. Ancak Şera, yaptırımların ABD’deki hukuki sonuçlarından çekinen yatırımcıların Suriye’den uzak durmasını önlemek amacıyla, bu yaptırımların tamamen sona erdirilmesi için çaba göstermişti.

ABD Kongresi, çarşamba günü, Beşşar Esed döneminde Sezar Yasası kapsamında uygulamaya konulan yaptırımların nihai olarak kaldırılmasını onayladı.