Somali, Etiyopya ile ayrılıkçı Somaliland bölgesi arasındaki ilk anlaşmaya karşı çıkmak amacıyla bölgesel ve uluslararası düzeyde adımlar atıyor. Addis Ababa’nın söz konusu anlaşma ile Kızıldeniz'de ticari bir liman ve askeri üs elde edeceği öngörülüyor.
Husi milislerin bölgedeki ticaret gemilerini hedef alması ve birçok ülkeye ait deniz kuvvetlerinin seferber edilmesi neticesinde benzeri görülmemiş bir gerilimin yaşandığı Kızıldeniz’de huzursuzluk artarken Nahda (Rönesans) Barajı konusunda Mısır, Sudan ve Etiyopya arasındaki müzakerelerin ufku da kapalı gözüküyor.
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı'nın Başbakan Abiy Ahmed ile Somaliland Başkanı Musa Bihi Abdi’nin bu ayın başlarında mutabakat zaptı imzalamalarının ardından bu yöndeki bölgesel ve uluslararası tepkiler dinmiyor. Anlaşma ‘Somali egemenliğinin ihlali’ olacağı gerekçesiyle reddedilirken siyasi ve güvenlik krizlerinin yaşandığı Afrika Boynuzu bölgesinde gerilimin artırabileceği yönünde uyarılar kaydediliyor.
Anlaşma, Etiyopya'ya 50 yıl süreyle Kızıldeniz kıyısındaki Berbera limanında donanmasını konuşlandıracak 20 kilometrelik bir çıkış noktası verilmesini, buna karşılık Etiyopya’nın ise Somaliland Cumhuriyeti'ni resmen tanımasını öngörüyor.
Somali hükümeti anlaşmaya şiddetle karşı çıktı. Anlaşmayı Somali egemenliğinin Addis Ababa tarafından meşru olmayan bir ihlali olarak nitelendiren Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, hiçbir tarafın Somali'den bir santim dahi uzaklaşamayacağını vurguladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mogadişu, Etiyopya Büyükelçisi’ni istişareler için geri çağırdı. Somali Cumhurbaşkanı daha sonra anlaşmayı iptal eden bir yasa imzaladı.
Mısır’dan tepki
Mısır, Etiyopya'nın Somaliland ile yaptığı anlaşmaya tepki göstererek bunu kesin bir şekilde karşı çıktı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi pazar günü yaptığı açıklamada Somali'nin bir Arap ülkesi olduğunu, Arap Birliği Tüzüğü uyarınca kendisine yönelik herhangi bir tehdidi ortaklaşa savunma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Sisi, Somalili mevkidaşı ile Kahire'de yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, Mısır'ın, hiçbir tarafın Somali'yi tehdit etmesine veya güvenliğini tehlikeye atmasına izin vermeyeceğini ekaydederek şunları söyledi:
Hiçbir taraf Mısır'ı deneyip kardeşlerini tehdit etmeye çalışamaz, özellikle de kardeşleri Mısır'dan yanlarında durmasını isterse...
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, geçtiğimiz hafta Arap Birliği Bakanlar Konseyi toplantısında yaptığı açıklamada, Etiyopya'nın tek taraflı politikaları ve bölgesel düzeyde kaos kaynağı haline geldiği uyarısında bulundu.
Kızıldeniz girişindeki mevcut gerginlik, Etiyopya’nın Nahda Barajı ile ilgili son müzakere toplantılarının sona erdiği zamana denk geliyor. Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı tarafından yaptığı açıklamada, geçen ay Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'nın ev sahipliğinde anlaşmaya varılamadığı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Mısır, Nahda Barajı'nın dolum ve işletim sürecini yakından takip edecek olup, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan, zarara uğraması halinde suyunu ve ulusal güvenliğini savunma hakkını saklı tutmaktadır.
10 yılı aşkın bir süredir aralıklı olarak yapılan müzakerelerde, Nahda Barajı’nın dolum ve işletimi konusunda bir anlaşmaya varılamadı. Barajın su çıkarlarına zarar verdiğini iddia eden Kahire, Etiyopya'yı müzakereleri başarısızlığa uğratmakla suçluyor, Etiyopya ise bunu reddediyor.
Ciddi yansımalar
Afrika meseleleri konusunda uzman Mısır merkezli Pharos Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı Basant Adil, Etiyopya'nın Somaliland ile yaptığı anlaşmanın gerek Somali'nin iç kesimleri gerekse bölgesel güvenlik üzerinde tehlikeli yansımaları olacağı görüşünde. Nitekim Gazze'ye yönelik saldırılar, Husilerin Kızıldeniz su yollarına saldırıları ve Sudan'da yakın zamanda patlak veren iç savaş dolayısıyla bölgenin zaten gergin bir durumda olduğunu da ekliyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Adil, anlaşmanın Somali ile ayrılıkçı Somaliland bölgesi arasındaki anlaşmazlıkların alevlenmesine yol açtığını belirtti. Mogadişu ile Somaliland'ın başkenti Hargeisa arasındaki diyalog kanallarının yeniden açılması için ciddi girişimlerde bulunulduğunu, bunun Somali'deki ulusal uzlaşma yolunda ciddi olumsuz yansımaları olacağını ifade etti.
Anlaşmanın aynı zamanda karmaşık bir bölgesel ve küresel bağlamda Kızıldeniz'deki askeri güçlerin artmasına yol açacağını kaydeden Adil, son zamanlarda Asya, Afrika ve Avrupa'yı birbirine bağlayan bu stratejik bölgede nüfuz kazanmak için rekabet eden uluslararası ve bölgesel güçlerin yoğun askeri varlığının kaydedildiğini hatırlattı. Bunun uluslararası ve bölgesel güçlerin bölgeyi kontrol etme, stratejik çıkarlarını güvence altına alma ve siyasi ve askeri nüfuzlarını genişletme arzusunu yansıttığını da sözlerine ekledi.
Söz konusu anlaşma neticesinde ortaya çıkacak gerilimin askeri çatışmalara yol açabileceğini ifade eden Adil, bölgedeki çoğu ülkenin uluslararası ve bölgesel güçlerin bölgede farklı amaçlar peşinde koşması nedeniyle güvenlik kırılganlığından mustarip olduğunu vurguladı. Nitekim anlaşmanın çıkar çatışmalarına yol açabileceğini belirten Adil, aralarında Arap Birliği, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika Birliği'nin (AfB) de bulunduğu çok sayıda ülke ve bölgesel ve uluslararası örgütün Etiyopya'nın Afrika Boynuzu bölgesinde barış ve güvenliğe yönelik hamlesinin tehlikesi konusunda uyardığına dikkat çekti.
Terör
Afrika meseleleri araştırmacısı ve radikal örgütler uzmanı Nermin Tevfik’in ifade ettiğine göre, Etiyopya'nın Somaliland ile yaptığı anlaşmanın beklenen yansımaları, devlet düzeyinde artan gerilimlerle sınırlı kalmayıp, Afrika Boynuzu bölgesinde yoğun olarak faaliyet gösteren terör örgütlerine de yansıyabilir.
Şarku’l Avsat’a konuşan Tevfik, Doğu Afrika'daki güvenlik ortamının açıkça kırılgan olduğunu, bölgede çok sayıda terör örgütünün faaliyet gösterdiğini, bunların El Kaide ve DEAŞ gibi daha büyük gruplarla örgütsel bağlantıları bulunduğunu söyledi. Somali’nin güney ve orta kesimlerinde faaliyet gösteren Şebab Hareketi’nin Somali'deki her türlü yabancı varlığı hedef almak istediğini, ayrıca Somaliland bölgesini de hareket kapsamında gördüğünü hatırlattı.
Afrika Boynuzu'ndaki aktif terör örgütlerinin Etiyopya'ya yönelik düşmanlığının dini ve siyasi bir boyut kazanacağını öngören Tevfik, Etiyopya’nın İsrail ve ABD ile yakın ilişkilere sahip Hıristiyan bir ülke olduğuna dikkat çekti. Bu sebeple söz konusu örgütlerin Etiyopya’nın bölgedeki varlıklarını hedef almak için harekete geçebileceğine, konunun onu destekleyen ülkelerin çıkarlarına kadar uzanabileceğine işaret etti.
Bu durumun istikrarsız güvenlik, siyasi ve ekonomik durumdan mustarip bölgedeki birçok ülkeyi etkileyebilecek daha büyük bir tehlikeye işaret ettiğini vurgulayan Tevfik, buradaki terör örgütlerinin bölgedeki birçok ülke içerisinde operasyon yürütme kabiliyetinin bulunduğunu, Somali'nin yanı sıra Etiyopya, Cibuti, Kenya ve Uganda'da da birçok saldırı gerçekleştirdiklerini hatırlattı.