İsrail, savaş nedeniyle sınır dışı edilen Filistinli işçilerin becerilerinden yoksun

İsrailli işverenler, yabancı işçilerin, deneyim eksikliği, yüksek maliyet, dil engelleri, iletişim ve gelenekler nedeniyle şikayetlerini dile getiriyor

İsrailliler, 4 ay önce El-Halil işçilerinin tüm tarım işlerini mükemmel bir şekilde yaptığını söylüyor (AFP)
İsrailliler, 4 ay önce El-Halil işçilerinin tüm tarım işlerini mükemmel bir şekilde yaptığını söylüyor (AFP)
TT

İsrail, savaş nedeniyle sınır dışı edilen Filistinli işçilerin becerilerinden yoksun

İsrailliler, 4 ay önce El-Halil işçilerinin tüm tarım işlerini mükemmel bir şekilde yaptığını söylüyor (AFP)
İsrailliler, 4 ay önce El-Halil işçilerinin tüm tarım işlerini mükemmel bir şekilde yaptığını söylüyor (AFP)

Shahar Omrani İsrailli bir çiftçi. Narenciye tarlalarında dolaşan Omrani, ağaçların çoğunun toplanamadığını fark ediyor. 

Omrani'ye göre bunun nedeni, Asyalı işçilerin işlerini yapamaması...

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana 200'den fazla Filistinli işçinin İsrail'e girişini engelleyen İsrailli yetkililer, Doğu Asya ve Avrupa'dan binlerce işçi getirdi.

Ancak Moldova ve Tayland'dan tarım alanlarında çalışmak üzere gelen bu işçiler, "beceri ve yeterlilik eksiklikleri" nedeniyle işverenlerini hayal kırıklığına uğrattı.

Vasıflı işçilerin maliyeti

Omrani'ye göre, Sri Lanka ve Hindistan'dan getirdikleri yüzlerce işçi, ülkelerine dönüp tarım alanlarını terk etmeden önce İsrail'de iki haftadan fazla dayanamadı...

Omrani "Bu, sağlık sigortası, ikamet yeri gibi tüm kolaylıklar sağlanmasına rağmen, böyle oldu" dedi.

Omrani, 4 ay önce El-Halil'den gelen işçilerin tutuklanıp şehirlerine geri gönderilmeden önce tarım alanlarındaki tüm tarımsal işleri mükemmel bir şekilde yaptıklarını söyledi.

Dolayısıyla, Filistinli işçilerin çiftliğe ulaşmasının engellenmesi nedeniyle çiftliği şu anda yarı kapasiteyle çalışıyor.

İsrailli işverenler, başta inşaat ve tarım sektörleri olmak üzere, İsrail ekonomisinin çökmesinden korktukları için İsrail hükümetinden Filistinli işçilerin geri dönmesine izin vermesini talep ediyor.

İsrailli işverenler ile güvenlik ve askeri kurumlar, İsrail ekonomisini kurtarmak ve Batı Şeria'da güvenlik sorununun patlak vermesini önlemek için işçilerin geri dönmesini tavsiye etse de Binyamin Netanyahu hükümeti şu ana kadar bunu reddetti.

Bu nedenle Netanyahu, ekonomik ve güvenlik ihtiyacına yanıt olarak binlerce Filistinli işçiyi İsrail'e getirecek bir pilot model üzerinde çalışıyor.

Yaklaşık 90 bin Filistinli inşaat sektöründe çalışırken, on binlerce Filistinli de tarım ve hizmet alanlarında çalışıyor ve Filistinli işçilerin ücretleri aylık 400 milyon doları aşan değerleriyle İsrail'in en önemli mali kaynağını oluşturuyor.

On yıllar önce binlerce Filistinli İsrail'deki işlerine katılmaya başlamış, son yıllarda sayıları 200 bin’i aşmıştı.

Ekonomi uzmanı Wael Karim'e göre, "Filistinli olmayan yabancı işçiler, İsrail pazarının niceliksel ve niteliksel ihtiyaçlarını karşılayamayacaklar.

Karim, Filistinli ve yabancı işçiler arasında büyük farklar olduğunu, özellikle de yabancı işçinin sağlık sigortası, barınma ve ücret açısından 5 bin ABD dolarından daha fazlasına ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Filistinli işçiye ise bu miktarın yalnızca üçte biri tahsis ediliyor.

Karim, "Bu maliyet İsrail'deki emlak, tarım ürünleri ve hizmet fiyatlarına yansıyor. Yabancı işçilerin sorunları sadece yüksek maliyetlerle sınırlı değil. Aksine, bunlara ek olarak, Filistinli işçilerin sahip olduğu gerekli deneyim, eğitim ve İsrailli işverenleriyle iletişim kurma araçlarına da sahip değiller" şeklinde konuştu.

İsrail'in "eninde sonunda Filistinli işçilerin girişine izin vermek zorunda kalacağını çünkü onların gerekli deneyime ve işverenleriyle alışkın oldukları iletişim diline sahip olduklarını" söyleyen Karim, İsrail'in "savaş nedeniyle ağır bir ekonomik bedel ödediğini" belirterek Netanyahu hükümetini "İsrail Devleti'nin varlığını kemiren bir kanser" olarak tanımladı. 

Karim'e göre, "Filistinlilerin İsrail'de çalışması kısa vadede Filistin ve İsrail taraflarına karşılıklı fayda sağlasa da Filistin ekonomisini İsrail'e bağımlı hale getiriyor ve İsrail'in Filistinliler üzerindeki hegemonyasını tesis ediyor."

Filistin Yönetimi ile İsrail arasında 1995 yılında imzalanan Paris Ekonomik Anlaşması'nın, İsrail'in Filistin ekonomisi üzerindeki kontrolünü tesis ettiği için yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

İşleyişi kim tıkıyor?

Arap Amerikan Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü olan Nasır Abdülkerim, İsrail'in yabancı işçi ithalatının "ekonomik ya da güvenlik nedenleriyle değil, aşırılıkçı Siyonist ideolojik nedenlerle" yapıldığına inanıyor.

Abdülkerim, İsrailli işverenlerin Filistinli işçinin "üretken, yetenekli ve İbranice dilinin yanı sıra İsrail yaşamının doğası ve dini ve sosyal gelenekleri hakkındaki bilgisine ek olarak diğerlerinin sahip olmadığı yeteneklere sahip olduğunun" farkında olduğuna dikkat çekti.

"Filistinli işçiler ile İsrailli işverenleri arasında sosyal bir memnuniyet olduğunu ve buna ek olarak Filistinli işçilerin ekonomik maliyetinin yabancı işçilere göre çok daha düşük olduğunu" belirten Bakan Abdülkerim, Filistinli işçilerin eninde sonunda işyerlerine döneceklerini ancak bunun sıkı güvenlik düzenlemeleri çerçevesinde gerçekleşeceğini ifade etti.

İsrail Maliye Bakanlığı'na göre, Filistinli işçilerin İsrail'e girişine izin verilmemesi nedeniyle İsrail ekonomisi büyük zarara uğruyor ve bu zarar aylık yaklaşık 830 milyon doları buluyor.

İsrail hükümeti, dört ay önce Filistinli işçilerin sınır dışı edilmesinin ardından durdurulan inşaat çalışmalarını yeniden başlatmak üzere Hindistan, Sri Lanka ve Özbekistan'dan 65 bin işçi getirmeyi planlıyor.

Şu anda yaklaşık 20 bin yabancı işçi, yarısından fazlası kapanmak zorunda kalan şantiyelerde çalışıyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Sudan kapsamlı bir siyasi süreç için istişarelerin başladığını duyurdu

Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)
Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)
TT

Sudan kapsamlı bir siyasi süreç için istişarelerin başladığını duyurdu

Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)
Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)

Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf dün yaptığı açıklamada, ülkenin yeniden inşasına odaklanacak olan geçiş döneminde ülkeyi yönetecek ulusal yeterliliklere sahip bir hükümetin kurulması amacıyla kapsayıcı bir siyasi sürecin başlatılması için istişarelerin başladığını duyurdu.

Yusuf, geçici idari başkent Port Sudan'da Avrupa Birliği'nin (AB) Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Annette Weber ile AB kurumlarının istikrar ve kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak üzere Sudan ile iş birliğine hazır olup olmadıklarını görüştü.

Dışişleri Bakanı, AB tarafından yayınlanan ve Sudan'da paralel bir hükümetin kurulmasını reddeden açıklamayı överken, askeri durumdaki gelişmeleri ve Sudan hükümetinin savaşı sona erdirmek için sarf ettiği çabaları anlattı.

Weber, AB'nin Sudan'da dışlama ve ayrımcılık olmaksızın kapsayıcı bir siyasi sürece tam desteğini yineleyerek Afrika Boynuzu'nda önemli bir ülke olan Sudan'da güvenlik ve istikrarın önemini vurguladı.

Afrika Birliği

Afrika Birliği (AfB) çarşamba günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve müttefiklerinin Sudan'da paralel bir hükümet kurma çabalarından duyduğu ‘derin endişeyi’ dile getirerek, bu hareketin yaklaşık iki yıldır savaş halinde olan ülkeyi ‘büyük bir bölünme’ ile tehdit ettiği uyarısında bulundu.

sadfgthy
Geçtiğimiz ay Addis Ababa'da düzenlenen zirve sırasında 55 Afrika Birliği ülkesinin bayrakları (AFP)

HDK ve müttefikleri geçtiğimiz ay Nairobi'de bir kuruluş tüzüğü imzalayarak kontrol ettikleri bölgelerde barış ve birlik hükümeti kurma niyetlerini ifade ettiler. Ayrıca ‘herhangi bir kültürel, etnik, dini veya bölgesel önyargı olmaksızın özgürlük, eşitlik ve adalete dayalı sivil, demokratik, merkezi olmayan bir devlet inşa etme’ sözü verdiler. Mart ayı başında aynı taraflar bir geçiş anayasası imzaladılar. AfB, tüm üye devletlere ve uluslararası topluma ‘Sudan Cumhuriyeti'ni veya kurumlarını bölmeyi ve topraklarının bir kısmını yönetmeyi amaçlayan herhangi bir paralel hükümeti veya oluşumu tanımama’ çağrısında bulundu. AB de salı günü yaptığı açıklamada, paralel hükümetin Sudan'ın demokratik hedeflerini tehdit ettiğini belirterek, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin geçen hafta yaptığı açıklamayı yineledi.

Batıdaki çatışmalar

Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd'de HDK tarafından yapılan topçu atışlarında onlarca kişi öldü ve yaralandı. Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir'deki 6. Piyade Tümeni, ordunun, HDK'ye karşı tüm eksenlerde caydırıcı operasyonlar yürütmeye devam ettiğini doğrulayarak, bu durumun tamamen çözülmesini ve eyalette ve Sudan'ın tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesini istedi.

scdfgth
Önceki bombardımanların el-Faşir kenti üzerindeki etkileri (Sosyal medya)

Tümen yaptığı açıklamada, hava savunma birimlerinin insansız hava araçları (İHA) aracılığıyla Tip 23 topla donatılmış dört çeker bir aracı imha etmeyi başardığını, ayrıca diğer üç savaş aracını tüm askeri teçhizatı ve savaşçılarıyla birlikte ele geçirdiğini ve askeri araçların bakımı için kullanılan bir atölyenin imha edildiğini bildirdi.

Zırhlı topçu birlikleri, el-Faşir'in doğusundan batısına doğru kaçmaya çalışan silah, mühimmat ve yedek parça yüklü bir traktörü imha ederek başarılı bir operasyon gerçekleştirdi ve bu süreçte sekiz HDK savaşçısı öldürüldü. Tümen, makineli tüfek ve mühimmatla donatılmış bir dizi savaş aracının ele geçirildiği el-Faşir'in mahallelerinde tarama operasyonları gerçekleştirdi. El-Faşir'deki bir dizi hayati bölgeyi hedef alan gelişigüzel ateşte 5 çocuğun öldüğü ve 4 kadının ağır yaralandığı açıklandı.

Başkentteki çatışmalar

Başkent Hartum'da ordu güçleri Doğu Nil bölgesini Hartum'a bağlayan ana köprüleri kontrol altına almak için çeşitli eksenlerden yavaş yavaş ilerlemeye devam ederken, HDK başkentteki dar alanlara çekiliyor.

Son günlerde ordu, Doğu Nil'deki el-Hac Yusuf mahallelerinin kontrolünde önemli ilerleme kaydederken, zırhlı birlikler de Hartum'un güneyindeki bazı yerleşim bölgelerinde mevzilenme operasyonları yürütmeye devam etti. HDK, Hartum'un doğu ve güneyindeki mahallelerin yanı sıra başkanlık sarayı ve ordu karargahının batı kısmını kontrol altında tutmaya devam ediyor.

xcdvfg
Hartum'daki çatışmalardan bir sahne (Arşiv - AFP)

BM'nin ‘Afrika kıtasında eşi benzeri görülmemiş bir insani kriz’ olarak tanımladığı Sudan ordusu ile HDK arasındaki savaş, on binlerce kişinin ölümüne ve 12 milyondan fazla insanın yerinden edilmesine neden oldu. HDK'nin orduya entegrasyonu konusundaki anlaşmazlıkların yol açtığı savaş Sudan'ı parçaladı. Ordu şu anda ülkenin doğusunu ve kuzeyini kontrol ederken, HDK ülkenin batısındaki Darfur bölgesinin çoğunu ve güneyin bir kısmını kontrol ediyor.