CIA Direktörü Burns'ün Kahire ziyareti ‘Gazze ateşkesi’ sorununu çözebilecek mi?

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kampına yönelik bombalaması sonucu oluşan yıkımın bir kısmı (EPA)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kampına yönelik bombalaması sonucu oluşan yıkımın bir kısmı (EPA)
TT

CIA Direktörü Burns'ün Kahire ziyareti ‘Gazze ateşkesi’ sorununu çözebilecek mi?

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kampına yönelik bombalaması sonucu oluşan yıkımın bir kısmı (EPA)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kampına yönelik bombalaması sonucu oluşan yıkımın bir kısmı (EPA)

Kahire, salı günü CIA Direktörü ile Mısır ve Katar'daki istihbarat servisleri liderlerinin katılımıyla bir toplantıya ev sahipliği yapacak. İsrail ise Gazze Şeridi'nde İsrail ile Filistinli direniş grupları arasında tutuklu değişimini de içeren ateşkes anlaşmasına ulaşma yollarını araştırmak için düzenlenen toplantıya katılımını henüz resmi olarak duyurmadı.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığı habere göre CIA Direktörü William Burns, Başkan Joe Biden tarafından geçen hafta görevlendirildi ve "Gazze'de kalan rehinelerin serbest bırakılmasını güvence altına alacak yeni bir anlaşmaya" varma çabalarını desteklemek amacıyla Kahire'yi ziyaret edecek.

Burns'ün Mısır ziyareti, Gazze Şeridi'ndeki savaşın beşinci ayına girmesinden sonra Mısır-Katar arabuluculuğunun Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasına yönelik çabalarının tökezlemesi ve Hamas hareketinin Paris toplantısında önerilen çerçeveye verdiği yanıtları İsrail’in reddetmesi gölgesinde gerçekleşiyor.

Çelişen mesajlar

İsrail Yayın Kurumu'nda (KAN) pazar günü yer alan bir haberde, İsrail Savaş Konseyi'nin bugün Kahire'de Mısır, ABD ve Katar’ın katılımıyla İsrail ile Hamas hareketi arasında olası bir mahkûm takası anlaşmasına ilişkin görüşmeleri tamamlamak üzere planlanan toplantıya katılmayı şimdiye kadar reddettiği belirtilirken, İsrail'in toplantıya katılımıyla ilgili Tel Aviv'den çelişkili mesajlar geldi.

KAN'ın haberinde, "bu aşamada İsrail'in kararı, bu hafta Kahire'de yapılacak zirveye katılmamak yönündedir, Mossad başkanı ve iç güvenlik servisi başkanının da katılması beklenmiyor. Savaş Kabinesi üyeleri arasındaki görüş ayrılıkları azalırsa Shin Bet eninde sonunda katılacaktır” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Velid Ebu Hayye, yakın zamanda herhangi bir İsrail heyetinin Hamas'la esir değişimi anlaşması müzakeresi için Kahire'yi ziyaret ettiğini yalanladı. Ebu Hayye, Arap Dünyası Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "İsrail, Hamas hareketinin koyduğu şartlar üzerine her türlü müzakereyi reddediyor" dedi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "Hamas'ın müzakere şartlarının kabul edilemez olduğunu birkaç kez açıkladığını" ifade etti.

Buna rağmen İsrail medyası, ismini açıklanmadığı yetkililerden “İsrail'in toplantıya katılmak ve Gazze Şeridi'nde kalan tutukluların serbest bırakılmasını güvence altına alacak  anlaşma için Mısır'ın başkenti Kahire'ye bir heyet göndermeye hazırlandığını” aktardı.

Hamas’ın her biri 45 gün süren 3 aşamalı mahkûm değişimini içeren, Gazze’deki savaşı bitirmek ve tüm İsrailli rehinelerin binlerce Filistinli mahkumla takas edilmesiyle ilgili son teklifindeki taleplerin çoğunu İsrail reddetti. İsrail başbakanı Binyamin Netanyahu daha önce, "Hamas tarafından önerilen teslim olma koşulları" olarak tanımladığı maddeleri reddetmiş ve pazar günü yaptığı açıklamada "tüm tutukluları geri getirmekle yükümlüyüz, ancak açık olmak gerekirse teslim olma koşullarını kesinlikle reddediyorum” dedi.

Tutarlı formül

Kahire Üniversitesi ve Mısır Amerikan Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler Profesörü Dr. Tarık Fehmi ise İsrail'in toplantıya katılmamasını uzak ihtimal olarak, İsrail medyasında gündeme getirilenleri de "bir tür manevra, nabız testi ve bazen de diğer taraflara baskı yapmak" olarak değerlendirdi.

Fehmi, Şarku'l Avsat'a, Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanmasına yönelik şu anda aktif olan iki yolun bulunduğunu, bunlardan ilkinin Burns'ün Mısırlı, Katarlı ve İsrailli yetkililerle görüşmesinin de yer aldığı “Gazze'de çözüm için tutarlı ve güçlü bir formüle sahip” olan Paris yolu olduğunu, belirtti. Fehmi, bu yolun aynı zamanda iki uluslararası tarafın (ABD ve Fransa) varlığıyla da ivme kazandığını ve bölgede rol oynamak isteyen diğer Avrupa ülkelerini kapsayacak şekilde bu yola katılım kapsamının da değişmesinin muhtemel olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Profesör Fehmi, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki operasyonlarını artırma arzusunun gerilimi artırdığını belirterek, ikinci yolun, durumun kaymasını önlemek için ilgili taraflar arasındaki iletişimin devam etmesine bağlı olduğunu açıkladı. Ancak işgal güçlerinin, Mısır'ın çıkarlarına zarar verecek, atmosferi gerginleştirecek ve Paris yolunun sekteye uğramasına yol açabilecek benzeri görülmemiş bir gerginlik yöntemiyle "aptalca bir eylem" olarak tanımladığı şeyi yapmasını bekliyordu.

Fehmi, Burns'ün katılımının Amerika'nın işleri daha ileriye taşıma arzusunu gösterdiğini ve Washington'un bölgede başarılı olmak için bölge ülkeleriyle birlikte çalışma konusundaki ısrarını vurguladığını belirtti ve İsrail'in gerilimi tırmandırmaya yönelik motivasyonuna karşı da uyarıda bulundu. İşgal güçlerinin özellikle Refah'ta iki tutukluyu kurtarmayı başarmasının ardından, “Bu durum İsraillileri manevi  zafer arayışı içinde hesaplanmamış bir maceraya itebilir” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı'nın, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a saldıracağını çok kez vurgulaması ve Hamas hareketinin, hareketin önde gelen bir kaynağı aracılığıyla, İsrail'in Refah kentine yönelik herhangi bir saldırısı konusunda uyarması dikkat çekicidir. Yani bu, “takas müzakerelerini dinamitlemek” anlamına gelecektir ve bu ikaz saldırıyla ilgili BM ve uluslararası uyarıların ortasında geldi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından pazar günü yayınlanan bildiride, İsrailli yetkililerin Refah'a askeri operasyon başlatılmasına ilişkin açıklamaların tamamen reddedildiği ve saldırının vahim sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulunuldu.

Şalit'in deneyimini tekrarlamak

 Hamas medya yetkilisi Velid el-Keylani ise "İsrail, Şalit'in deneyimini tekrarlıyor. Sonunda İsrailliler teslim olacak, tutuklular serbest bırakılacak, İsrail şehirlerin içinden çekilecek, ateşkes sağlanacak ve yardımlar gelecek. Gazze halkı Gazze’nin kuzeyine, evlerine ve yurtlarına dönecekler” dedi.

Keylani, Arap Dünyası Haber Ajansı'na verdiği röportajda, İsrail'in direnişin güçlü kartını, yani mahkumları almak istediğini ve mahkumlar serbest bırakılır bırakılmaz, Gazze Şeridi’nde girmediği kentler dahil geriye kalan her yere yeniden saldıracağını ifade etti. Keylani “Dolayısıyla direniş, garantör ülkeler olan Türkiye, Rusya, Birleşmiş Milletler, Katar, Mısır ve ABD'den ateşkes konusunda garantiler alınmasında kararlıdır. Böylece tam bir ateşkese gider ve geri kalan konuları ele alırız” dedi.

Hamas Medya yetkilisi Velid el-Keylani, Netanyahu'nun anlaşmanın ilk aşamasını yani ateşkesi istemediğini, bunun yerine mahkumların serbest bırakılması olan ikinci aşamaya başlamak istediğini, Hamas için ilk şartın kapsamlı ve tam bir ateşkes olduğunu, bundan sonra geri kalan konulara geçeceklerini belirtti. İsrail'in müzakereler kanalıyla uygulamak istediği "kötü niyetli" fikirler konusunda uyarıda bulundu. Keylani, bu nedenle direniş, tüm grupları ve bileşenleriyle birlikte ateşkes anlaşmasında ısrar ediyor ve diğer konulara ondan sonra geçme aşamasındadır.



Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
TT

Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)

Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Rusya’nın İsrail ile Suriye arasında bir güvenlik anlaşmasına varılması amacıyla gizli arabuluculuk yürüttüğünü, bu sürecin ABD yönetiminin bilgisi ve onayı dâhilinde ilerlediğini açıkladı.

İsrail devlet televizyonu Kan 11, Azerbaycan’ın şu anda üst düzey yetkililerin katıldığı toplantı ve görüşmelere ev sahipliği yaptığını; temasların Bakü’de sürdüğünü bildirdi.

Bilgi sahibi bir güvenlik kaynağı, Rus arabuluculuğuna rağmen İsrail ile Suriye arasındaki temaslarda hâlâ bir boşluk bulunduğunu, ancak son haftalarda sınırlı da olsa ilerleme kaydedildiğini söyledi.

Kan 11’e konuşan kaynaklar, Moskova ile Şam’ın ilişkileri güçlendirmek için çalıştığını; Rusya’nın geçen ay Lazkiye kıyı bölgesine asker ve askeri teçhizat sevk ettiğini aktardı. Aynı kaynaklar, İsrail’in Suriye’nin güneyinde Türkiye’nin varlığını pekiştirme girişimleri yerine, Rusya’nın sahadaki varlığını tercih ettiğini kaydetti.

Dün (çarşamba) Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani Moskova’yı ziyaret ederek Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştü ve iki ülke ilişkilerinin stratejik düzeye taşınmasının hedeflendiğini belirtti.

İkili ilişkilerdeki en dikkat çekici gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 15 Ekim’de Suriye’de geçiş döneminin başkanı Ahmed eş-Şera’yı kabul etmesi oldu. Görüşmede taraflar, stratejik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi ile enerji ve gıda alanlarında iş birliğinin önemine vurgu yapıldı.

İsrail’in Rusya ile iyi ilişkiler sürdürdüğü ve Tel Aviv’in Suriye dosyasında Moskova ile çıkar paylaşımı konusunda uzlaşı aradığı biliniyor. Mayıs ayından bu yana Putin ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Suriye başta olmak üzere çeşitli başlıkları ele alan dört uzun telefon görüşmesi yaptığı ifade ediliyor.

scd
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da çarşamba günü gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare  (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı Enformasyon İdaresi, mayıstaki temasların ardından yaptığı açıklamada, Putin’in Suriye’yi bölmeye yönelik her türlü İsrail müdahalesini kesin biçimde reddettiğini ve Moskova’nın yeniden imar ile istikrarın sağlanmasına desteğini yinelediğini duyurmuştu.

cdfr
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Şam’da düzenlenen ortak basın toplantısından bir kare (EPA)

Tel Aviv’de ise “Türkiye nüfuzuna karşı Suriye’de Moskova ile ortak çıkarlar bulunduğu” değerlendirmesi yapılıyor. Maariv gazetesine göre Rusya, hem Türkiye hem de İsrail ile iyi ilişkiler sürdürüyor ve iki ülke arasında gerilimin tırmanmasını engellemeye çalışıyor. Aynı zamanda, tüm tarafların—Suriye dâhil—onayıyla ülkedeki pozisyonlarını korumayı hedefliyor.

dfgt
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, İstanbul’da cumartesi günü ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yaptığı görüşmeler sırasında, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin de hazır bulunduğu an (EPA)

ABD’nin İsrail-Suriye güvenlik düzenlemelerinde başat rolü üstlenmesine rağmen, Washington’un Rusya dâhil diğer müttefiklerden gelecek “olumlu katkılara” kapıyı kapatmadığı belirtiliyor.

Eski diplomat ve Suriye-Ortadoğu uzmanı akademisyen Mihail Harari’ye göre, Ahmed eş-Şera’nın Suriye’yi temkinli ve dengeli biçimde yönetmesi, ülkeye bölgesel ve uluslararası destek kazandırdı. Harari, İsrail’in Suriye’de kaosun sürmesini isteyen bir aktör gibi görünmekten kaçınması gerektiğini savundu.

Şarku’l Avsat’ın Harari’nin Maariv’de yayınlanan makalesinden aktardığı analize göre İsrail’in çıkarlarını sağlıklı yönetebilmesi için Şam ile bir güvenlik anlaşmasını hızla sonuçlandırması gerekiyor. Harari, son savaşta elde edilen askerî kazanımların siyasi kazanca dönüştürülmesinin, mevcut “pasif” tutumla mümkün olmayacağını ifade etti.


Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
TT

Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)

Gazze’nin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde faaliyet gösteren silahlı bir grup, İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran “sarı hat”a yakın bir konut alanında yaşayan sivillerin tamamını silah tehdidi altında tahliyeye zorladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları, “Rami Halis Grubu” olarak anılan silahlı yapıya mensup kişilerin perşembe sabahı erken saatlerde Şuaf ve Kibbutz bölgelerinde ayakta kalan evlerin yakınına gelerek havaya ateş açtığını, ardından bölgeden çekildiğini aktardı. Aynı grubun öğle saatlerinde geri dönerek megafonla, gün batımına kadar tahliye edilmemesi halinde ateş açılacağı uyarısında bulunduğu belirtildi.

Kaynaklara göre silahlı kişiler, olası bir saldırıdan kaçınmak amacıyla sivillerle doğrudan temas kurmadı ve yüzlerce metre mesafeden megafonla seslendi. Grup, tahliyenin İsrail ordusunun talimatıyla yapıldığını iddia ederken, İsrail güçlerinin sarı hattın doğusunda, bu ailelerin kısa süre önce döndüğü evlere yaklaşık 150 metre uzaklıktaki bölgeleri kontrol ettiği ifade edildi.

Tehditler üzerine bölge sakinleri fiilen göç etmek zorunda kaldı ve Gazze kentinin batısındaki alanlara yöneldi. Kaynaklara göre, bir kısmı ağır hasarlı evlerde, bir kısmı ise çadırlarda yaşayan 240’tan fazla kişi yeni ve zorlu bir göç yolculuğuna çıktı.

Önceki İsrail adımı

Saha kaynakları, İsrail güçlerinin salı ve çarşamba akşamları söz konusu bölgelere patlayıcı içermeyen sarı renkli variller attığını, ancak o aşamada tahliye talep edilmediğini ifade etti. Bugünkü zorla tahliye adımının ise, ateşkes anlaşması kapsamındaki çekilme hattı doğrultusunda “yeşil ve güvenli” olarak sınıflandırılan bölgelerde yaşayan daha fazla sivili yerinden etmeye yönelik İsrail planlarının uygulanması anlamına geldiği kaydedildi.

tgrhy
Gazze kentinin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde yıkılmış bir bina (EPA)

İsrail güçlerinin son haftalarda sarı hattın kapsamını genişlettiğine işaret eden kaynaklar, yeni hamlenin Tuffah Mahallesi’nin içine doğru yaklaşık 150 metre derinlikte ve 300 metre genişlikte yeni bir alanın fiilen kontrol altına alınması anlamına geldiğini vurguladı. Bu sürecin, zaman zaman bombardıman, zaman zaman tehdit yoluyla mahallenin adım adım ele geçirilmesi şeklinde ilerlediği belirtildi.

Ek bir tampon bölge

Görünen o ki İsrail, Gazze’nin doğusunda, özellikle Selahaddin Caddesi’nden 7 Ekim 2023 öncesindeki sınırlara kadar uzanan ve en az 2,5 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturma planını fiilen hayata geçiriyor. Bu plan, Filistinli kaynaklar tarafından haftalar önce Şarku’l Avsat’a açıklanmıştı.

sd
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Gazze’nin kuzeyinden güneyine uzanan Selahaddin Caddesi, savaş boyunca büyük askerî öneme sahipti ve İsrail ordusu bu yolu farklı eksenlerden kesmeye odaklandı. Ateşkes anlaşmasında “ilk çekilme hattı” olarak sunulan sarı hattın, birçok bölgede fiilen ileri taşındığı; bunun da çevredeki yerleşim alanları üzerinde İsrail kontrolünü genişlettiği ifade ediliyor.

Süregelen ihlaller

Bu gelişmeler, Gazze Şeridi’nde İsrail’in ateşkes ihlallerinin sürdüğü bir döneme denk geldi. Beyt Lahiya’da bir insansız hava aracı saldırısında bir Filistinli hayatını kaybederken, diğer bölgelerde de İHA’lardan ve zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu yaralanmalar yaşandı. İsrail hava kuvvetleri, Han Yunus’un doğusu ve Refah’ın kuzeyinde çeşitli hedefleri vurdu.

10 Ekim 2023’te yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail ihlallerinde hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 413’ü aştığı bildiriliyor. Hamas ise ihlal sayısının 900’ü geçtiğini belirterek, arabulucularla temas halinde olduklarını ve anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesini değerlendirdiklerini açıkladı.

rgh
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta, bir yardım mutfağından yemek almak için bekleyenler arasında duran Filistinli bir kız (AP)

Hamas, İsrail’in anlaşmaya uyması konusunda ABD’nin rolüne dikkat çekiyor. Hareketin sözcüsü Hazım Kasım, “Başkan Trump’ın Gazze ve bölgede barışı sağlayabilecek tek kişi olduğuna inanıyoruz. Netanyahu’yu barışın gereklerini yerine getirmeye zorlayabilecek tek aktör odur” dedi.


Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?