Amr İmam
Kahire, 14 Şubat'ta (bugün) Mısır'ın başkentine gelmesi planlanan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı on yıldan uzun bir süre sonra ilk kez karşılamaya hazırlanıyor.
Erdoğan'ın Kahire ziyareti ve Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi ile beklenen görüşmesi, Doğu Akdeniz'deki ağırlıklarıyla bilinen iki başkenti (Kahire ve Ankara) uzlaştırmak için bir yılı aşkın süredir gösterilen çabaların bir sonucu olarak gerçekleşiyor. Kahire ve Ankara arasındaki mücadele, Mısır ordusunun İslamcı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi devirmek için müdahale ettiği 2013 yılında başlamıştı.
Geçen on yılda bölgede, Mısır'da ve Türkiye'de siyasi, ekonomik, askeri ve güvenlik düzeylerinde çok şey değişti. Bu da iki ülkenin farklılıklarını bir kenara bırakıp ilişkilere yeniden başlamasının yolunu açtı.
Eski yara
Mısır ile Türkiye arasında siyasi ve ideolojik bir çatışma olarak başlayan olay, iki ülke arasında birçok cephede askeri çatışmalara kapı açabilirdi.
Sisi'nin Haziran 2020'de Türkiye destekli güçlere karşı Doğu Libya çevresinde çizdiği kırmızı çizgi, Mısır ordusu ile bu güçler arasında yüz yüze çatışmaya sebep olabilirdi.
Türkiye'nin 2017 yılında Kızıldeniz'de, Mısır sınırına ve Süveyş Kanalı'na sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Sudan'ın Sevakin Adası’nı kiralaması Mısır'ı alarma geçirdi.
Mısır birlikleri, komşu Kuzey Afrika ülkesinin batı kesimindeki Türkiye destekli birlikler ve paralı askerler karşısında Libya’nın doğusunun büyük bölümünü kontrol eden Libya Ulusal Ordusu’nu (LUO) hızlı bir şekilde desteklemek için Libya sınırından sadece kilometrelerce uzakta, Mısır’ın batısında konuşlandırıldı.
Bu kırmızı çizgi, Mısır ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları konusunda daha önce tırmanan gerilimi daha da artırdı. Zira herkes bölgede yeni keşfedilen petrol ve gaz zenginliğinden pay almaya çalışıyordu.
Türkiye'nin 2017 yılında Kızıldeniz'de, Mısır sınırına ve Süveyş Kanalı'na sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Sudan'ın Sevakin Adası’nı kiralaması Mısır'ı alarma geçirdi.
Mursi'nin partisi Müslüman Kardeşler ve Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi arasındaki ideolojik benzerliğin yanı sıra, Mısır ordusunun 2013'teki dengeyi Mursi'nin muhalifleri lehine çeviren müdahalesi, Türkiye'nin eski yaralarını, yani askeri darbelerle ilgili olumsuz deneyimlerini yeniden açtı.
Bu müdahaleden bir buçuk ay önce dönemin Savunma Bakanı Sisi, bazı Türk savunma yetkilileriyle görüşmek üzere İstanbul'daydı. Dönemin Mısır'ın Türkiye Büyükelçisi Abdurrahman Selahaddin, Sisi'nin dönemin Başbakanı Erdoğan ile görüşmesi için bir tarih belirlemeyi başardı.
Selahaddin'in ‘Sultan’ın ülkesinin elçisiydim’ kitabında belirttiği gibi, Erdoğan, 2011'de merhum Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e karşı çıkan protestocuların yanında yer alan ve seçimleri kazandıktan sonra iktidarı Mursi'ye devreden Mısır ordusunu övmekten başka bir şey yapmadı. Söz konusu seçim Mısır'da Mübarek'in devrilmesinden bir yıl sonra yapılan ilk başkanlık seçimiydi.
Kişisel hayranlık
Sisi havaalanından otele gidene kadar arabanın penceresinden İstanbul’un sokaklarına bakıp Erdoğan'ın şehri bu kadar temiz hale getirmesinin ne kadar sürdüğünü merak etmeye devam etti.
İstanbul ziyaretinin son gününde Erdoğan ile görüşen Sisi, Selahaddin'in de belirttiği gibi Erdoğan'ın karizmasına ve Arap ve İslam ülkelerindeki popülaritesine hayranlığını dile getirdi. Ayrıca Mısır'ın Avrupa ile ilişkilerini güçlendirmek için Türk yetkili statüsünden faydalanacağı yönündeki umudunu da dile getirdi.
Belki de Erdoğan'a duyulan bu kişisel hayranlık, Erdoğan'ın Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sonraki yıllarda kendisini her fırsatta şiddetle eleştirmeye devam etmesine rağmen, Mısırlı liderin neden eleştirilere eleştiriyle yanıt vermediğini açıklıyor.
Belki de bu hayranlık, özellikle iki ülkenin ilişkilerini siyasi ve diplomatik düzeyde geliştirip, değişen bölgesel ve yerel koşullar altında yeni bir sayfa açma çabasının ardından, önümüzdeki dönemde de iki lider arasındaki görüşmeyi kolay hale getirecek.
Sisi ve Erdoğan, ilki Kasım 2022'de Katar'da düzenlenen Dünya Kupası'nın açılışında olmak üzere geçen yıl üç kez bir araya geldi. İki lider, geçen yıl Eylül ayında Hindistan'ın Yeni Delhi kentinde düzenlenen G20 Zirvesi’nde ve aynı yılın Kasım ayında Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde bir araya geldi.
Gazze krizi aynı zamanda Mısır ile Türkiye arasında bir yakınlaşmaya da yol açtı. Türkiye, Gazze'ye insani yardım ulaştırarak ve mevcut İsrail operasyonunun sona ermesinin ardından Filistin topraklarını yeniden inşa ederek krize çözümün bir parçası olmaya çalışıyor.
Türkiye ve Mısır'ın farklılıklarını aşarak ilişkilerine yeni bir yön çizebilmesi, hem bölgesel koşullar hem de iki ülkenin iç koşulları üzerinde derin etkiler yaratacaktır.
Mısır, Türkiye’yle gelişen ilişkiler ile bunun Yunanistan ve Kıbrıs'ta yarattığı endişeler arasındaki ince çizgide yürürken dengesini korumalı.
Sakin Akdeniz suları
Deniz sınırlarının çizilmesi iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. 2020 yılında Mısır ve Yunanistan, Mısır'ın 2003 yılında Kıbrıs ile imzaladığı benzer bir anlaşmaya dayanarak bir deniz sınırı anlaşması imzaladı. Mısır, muhtemelen Türkiye’nin 2019’da Batı Libya hükümetiyle yaptığı deniz sınırı belirleme anlaşmasına karşılık olarak 2020’de Yunanistan ile bir deniz sınırı anlaşması imzaladı.
Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Mısır'a, Kahire ile Ankara arasında ikili bir anlaşma yapılması koşuluyla, Yunanistan ve Kıbrıs ile yaptığı anlaşmalarda belirtilenden daha büyük bir kıta sahanlığı vererek Mısır'ı etkilemeye çalıştı. Kahire'deki analistler, Mısır ile Türkiye arasında deniz sınırları konusunda varılacak herhangi bir uzlaşmanın Doğu Akdeniz'deki genel durum üzerinde olumlu bir etki yaratacağına inanıyor.
Mısır Dışişleri Bakanı'nın eski yardımcısı Muhammed eş-Şazli, Al Majalla'ya şunları söyledi: “Türkiye bölgede merkezi bir devlettir, yani göz ardı veya bypass edilemez. Böyle bir ülkeyle anlaşmak bölgesel istikrar ve güvenlik açısından çok önemli.”
Ancak Türkiye’yle gelişen ilişkiler ile bunun Yunanistan ve Kıbrıs'ta yarattığı endişeler arasında ince bir çizgide yürüyen Mısır'ın dengesini koruması gerekiyor. Doğu Akdeniz'de Kahire'nin müttefiki olan bu ülkeler aynı zamanda deniz sınırları ve petrol ve gaz arama hakları konusunda Ankara ile olan anlaşmazlıklarda da sıkışıp kalmış durumdalar.
Belki de diğer pek çok meseleyle birlikte bu potansiyel endişe, Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis'i Ocak ayı ortasında Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşmek üzere Kahire'ye gitmeye sevk eden sebepti.
Ancak, Akdeniz gaz üreticileri ve tüketicilerinin yanı sıra ABD'den oluşan OPEC benzeri bir grup olan Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun artan etkisi, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs dahil olmak üzere Akdeniz ülkeleri arasında daha fazla iş birliği potansiyeli sunuyor.
Mısır ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler, aralarındaki siyasi uzlaşma için itici güç olabilir.
Kazan-kazan
Mısır, 2019'un başlarında Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kurulduğunu duyurduğunda, tüm Akdeniz ülkelerinin katılımını memnuniyetle karşılamış, bu da Türkiye'nin katılma daveti olarak değerlendirilmişti.
Türk kuvvetlerinin Libya'daki varlığı ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'e verdiği destek, Mısır'la ilişkilerde çetrefilli sorunlar olmaya devam edecek.
Geçtiğimiz birkaç ayda Türk yetkililer, Mısır'ın Müslüman Kardeşler'e verilen destekle ilgili kaygılarını gidermek için, hareketin medya kuruluşlarını kapatmak ve hareketin üst düzey isimlerinden bazılarının başka ülkelere gitmesini istemek de dahil olmak üzere önlemler aldı.
İki ülkenin Libya dosyasına ilişkin bir formül üzerinde anlaşmaya varması, bu dosyadaki gerilimi azaltabilir ve Libya'da çözümün önünün açılmasına da katkıda bulunabilir. Ülkede seçim yapılması için uluslararası desteğin harekete geçirilmesi ve Libya devlet kurumlarının birleştirilmesi de buna dahil.
Kahire ile Ankara arasındaki farklılıkları bitirmenin veya aşmanın yolu uzun ve meşakkatli olabilir. Ancak bu sorunların çözülmesinin iki ülke üzerinde, özellikle de güvenlik ve askeri düzeylerde olumlu etkileri olacak ki bu, Sisi ile Erdoğan'ın 14 Şubat'ta (bugün) Kahire'de yapacakları görüşmede muhtemelen odak noktası olacak.
Türkiye, Erdoğan'ın Kahire ziyaretinden önce bir jest olarak Mısır'a İHA satışını kabul etmişti. Mısır, geçen yıl Aralık ayında en önemli savunma fuarı olan IDEX'te de Türk yapımı İHA’ları sergilemişti.
Ayrıca iki taraf arasındaki askeri iş birliğinin Mısır'ın ileri Türk askeri teknolojilerini elde etmesinin kapısını açması da bekleniyor. Her iki ülke de reformları ilerletmek ve ihracatlarını artırmak için çok çalıştığından, iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi ekonomik olarak da onlara fayda sağlayacaktır.
Mısır ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler, aralarındaki siyasi gerginliklerden etkilenmedi. İki ülke arasındaki ticaret alışverişi 2022'de 6,7 milyar dolardan 2023'te 7,7 milyar dolara yükseldi.
Kahire'deki gözlemciler, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin, aralarındaki siyasi uzlaşmaya ivme kazandırabileceğini söylüyor.
Mısır Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Forumu Araştırma Merkezi Başkanı Reşad Abduh, Al Majalla'ya şunları söyledi: “İki ülke, önümüzdeki dönemde ortak yatırımların artırılması da dahil olmak üzere ekonomik iş birliklerini artırmak için çalışacak. Bu iş birliği, siyasi farklılıkların üstesinden gelmelerine ve ortak zemin bulmalarına yardımcı olacak.”
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.