Şam’ın sömürge yıllarında Farsça ve Rusçanın egemenliği

Moskova, resmi müfredata kendi dilini dayatırken Tahran enstitüleri Suriyelileri endişelendiriyor.

Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)
Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)
TT

Şam’ın sömürge yıllarında Farsça ve Rusçanın egemenliği

Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)
Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)

Suriye Devlet Başkanı’nın eşi Esma Esed, 2023 yılı yazının sonunda Suriye Devlet Başkanı ile Çin'e yaptığı ziyaret sırasında Pekin'deki Yabancı Araştırmalar Üniversitesi'nde Arap çalışmaları öğrencilerine “Dili işgal etmek, bilinci işgal etmenin, dolayısıyla bağımsız karar almayı işgal etmenin, toplumları yok etmenin, kimliklerini silmenin en kısa yoludur” demişti.

Esed’in bu toplantıda anadile bağlılık konusunda gösterdiği ilgi, Rusya'nın Suriye devlet okullarının müfredatında Rusça dilinin öğretilmesi yönündeki dayatmasının dokuzuncu yılına girmesinden sonra gerçekleşti. Bu, Suriye toplumuna nüfuz etmek ve hükümet kontrolündeki bölgelerde eğitime hakim olmak için İran'la yoğun bir rekabetin olduğu bir dönemde geldi. Söz konusu durum, Suriye toplumuna nüfuz etme ve hükümet kontrolündeki bölgelerde eğitimi bir etki alanı oluşturmak için bir araç olarak kullanma yarışında İran ile yoğun rekabetin ortasında meydana gelirken, eğitim sürecinin kötüleşmesiyle birlikte, anadilde eğitim de dahil olmak üzere kültürel ve toplumsal dayanaklarla askeri etkiyi güçlendirme amacını taşıyor,

Rus hakimiyeti

Her ne kadar Tahran, Suriye'de Farsça eğitimini yayma çabalarına Rusya'dan yıllar önce başlamış olsa da Moskova, 2015'teki askeri müdahalesiyle birlikte hükümetin eğitim alanına sızarak İran’a karşı galip geldi.
Rusya, temel eğitim kademelerinde İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra kendi dilini de isteğe bağlı ikinci dil olarak kabul ettirmeyi başardı. Bugün, aradan geçen dokuz yılın ardından Moskova'nın çok yol kat ettiği söylenebilir. Rusça eğitim projesi, 2015 yılında deneysel olarak başlatıldığında sahil bölgesinde yaklaşık 400 öğrenciye uygulandı. Suriye hükümetinin raporlarına göre, yedinci yılın tamamlanmasıyla birlikte proje, hükümetin kontrolündeki bölgelerde 12 ile dağılmış 217 okulu kapsayacak şekilde genelleştirildi. Suriye hükümetinin raporlarına göre, öğrenci sayısı 35 bini aştı, öğretmen sayısı ise 200'e ulaştı.

Devlet eğitiminin işgali

İran, Rusya'nın izinden gitmeye ve Tahran ile Şam arasındaki anlaşmanın uygulanmasıyla birlikte Farsçanın, hükümetin eğitim müfredatına dahil edilmesini dayatmaya çalıştı. Buna, bilimsel, eğitimsel, pedagojik alanlarda uzmanlık ve deneyimlerin paylaşılması, teknik ve mühendislik hizmetlerinin sağlanması ve okulların yenilenmesi de dahil. 2021 yılında, Tahran yalnızca restore edip yeniden faaliyete geçirdiği devlet okullarında Farsça eğitim zorunluluğunu getirdi. Son beş yılda Şam üniversiteleri, Humus'taki Baas Üniversitesi ve Suriye Askeri Fakültesi'nde Farsça öğretimi için merkezler açılmaya başlandı. Bu merkezlere, Humeyni Medresesi’ne bağlı merkezler ve onun Suriye illerindeki şubeleri de dahi edildi. Şam'ın Zeynelabidin semtindeki Hüseyniye el-Mehdi, Seyyide Rukayye Üniversitesi, Tartus ilindeki El-Hacce Merkezi ve bazı İran üniversitelerinin şubeleri açıldı. Bunlar arasında, Terbiyyeti Müderris Üniversitesi, El-Mustafa Üniversitesi, El-Farabi Üniversitesi, İslami Azad Üniversitesi ve İslam Doktrinleri Koleji var. İran, ayrıca faaliyetlerini Deyrizor ilinde, özellikle de İran'ın siyasi ve kültürel bölgesi olarak kabul edilen Irak sınırına komşu el-Bukemal ve el-Meyadin şehirlerindeki nüfuz alanlarına yoğunlaştırdı.

Yoksulluğa açılan kapı

2018 yılından bu yana, DEAŞ’ın bölgeden kovulmasından sonra, Deyrizor, el-Meyadin ve el-Bukemal şehirlerinde, Farsça öğretimi ve İran dini düşüncesinin öğretilmesine yönelik çok sayıda okul, anaokulu ve kültür merkezinin açılışına sahne oldu. Bunlar, Şam, Lazkiye ve sahil şehirlerinde İran Kültür Müşavirliği tarafından açılan merkezlerdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) geçen Mayıs ayında yayınladığı bir raporda, Deyrizor ilindeki düşük maaşlar ve yolsuzluk nedeniyle eğitim sisteminin bozulması ve öğretim elemanı sıkıntısının, Tahran'ı, eğitim sektörüne sızmaya motive ettiği belirtildi.
Gözlemevi'nin raporuna göre, İran'ın eğitim ve kültür merkezleri, gençler üzerinde büyük bir etkiye sahip olan bir canlanma yaşıyor, bu da endişe yaratıyor. Deyrizor’daki birçok okulun yıkılmasına neden oldu, diğer okullar ise uygun derslikler, laboratuvarlar ve kütüphaneler gibi temel olanaklardan yoksun.

Çocuk ve gençlerin ilgisini çekiyor

Deyrizor'daki yerel kaynaklar, Tahran'ın, Suriye'nin doğusundaki kontrolü altındaki bölgelerdeki yoksulluk durumunu ve yaşanan krizi istismar ederek, maddi yardımlar, aylık maaşlar, yemek kolileri ve eğlence gezileri sağlayarak çocukları ve genç kadınları kendi kurdukları eğitim merkezlerine çekmeye çalıştığını belirtti. Ayrıca hemşirelik, ilk yardım, elektrikli cihazların bakımı, muhasebe kursları, işletme yönetimi gibi ücretsiz mesleki eğitim kursları ve ‘gençleri güçlendirme’ konusunda uzmanlaşmış merkezler tarafından düzenlenen diğer kurslar da düzenleniyor.

Kimliğinin açıklanmasını tercih etmeyen aynı kaynaklara göre 9-15 yaş arası çocuklara yönelik, el-Bukemal şehrinde üç, el-Meyadin şehrinde 500'ün üzerinde öğrencisi olan bir okul bulunuyor.
Deyrizor kırsalında ve Rakka'da hükümet kontrolündeki bölgelerdeki Farsça eğitim merkezlerinin yanı sıra, el-Meyadin'deki Parlak Işık Merkezi ve el-Bukemal'deki Kardeşlik Merkezi de yer alıyor.
Kaynaklar, İran'ın bu merkezlere ders vermek üzere Arapça konusunda uzman Arap ve İranlı Şii öğretmenleri getirdiğini, ayrıca İran veya Suriye'de Farsça öğretecek Suriyeli öğretmen yetiştirmeye yönelik kurslar düzenlediğine dikkat çekti. Suriye okullarındaki Rus öğretmen ihtiyacını karşılamak için Suriyeli öğretmenleri Rusça'yı ve öğretim yöntemlerini öğrenmeleri için Moskova'ya gönderiliyor.

Tahran, kültürel ve sosyal faaliyetler aracılığıyla ‘yerel toplumsal bir kaynak oluşturarak, milislerine yerel askerler sağlayan bir ‘kuluçka ortamı oluşturmayı’ amaçlıyor.

Suriye’deki nüfusun dili

Rusça

2015’te, Suriye sahil bölgesinde 400 öğrenci

2025’te 35 bin öğrenci

Hükümetin yönetimi altındaki 12 il, 217 okul

Farsça

2021 yılında Tahran,  Şam Bölgesinde beş devlet okuluna Farsçayı dayattı

-Şam Üniversitelerindeki merkezler, Humus’taki Baas Üniversitesi, Suriye Askeri Fakültesi

- Humeyni Medresesi’ne bağlı merkezler ve ona bağlı Suriye’nin tüm illerindeki şubeler

- Suriye’de Zeynelabidin mahallesindeki Hüseyniye el-Mehdi

- Seyyide Rukayye Üniversitesi

- Tartus ilindeki el-Hacce Merkezi

İran üniversiteleri

Irak sınırına komşu el-Bukemal ve el-Meyadin şehirlerinde

Farabi Üniversitesi, İslami Azad Üniversitesi, İslami Mezhepler Fakültesi, el-Mustafa Üniversitesi, Terbiyyeti Müderris Üniversitesi.

Dini faaliyetler ve mesleki kurslar

17 yaşındaki Deyrizorlu Hazem savaş dolayısıyla derslerinde geri kaldığını ve bu yıl hazırlık belgesini alabildiğini söylüyor. Hazem, bu yıl hazırlık belgesi alan ve Deyrizor kentindeki İran Kültür Merkezi'nin hizmetlerinden yararlanan yaklaşık 130 erkek ve kız öğrenciden biri. Merkezde Farsçanın yanı sıra İngilizce de öğretiliyor. Ayrıca erkekler için elektrikli cihaz bakımı ve demircilik kursları, kadınlara yönelik ise güzel sanatlar, yemek pişirme ve dikiş dersleri veriliyor. Hazem, merkezin öğrencilerine aylık 30 bin Suriye lirası (3 dolardan az) tutarında maddi yardım sağladığını belirterek “Az da olsa en önemli şey parasız eğitimdir” dedi. İran merkezlerinde eğitime paralel olarak seminerler ve dini kültür faaliyetleri de düzenleniyor. Hazem, İran'ın hizmet ve yardımlarından yararlananların çoğu kişiyle birlikte bazen bu faaliyetlere katıldığını söylüyor.

Şarku'l Avsat
Şarku'l Avsat

İran kültür merkezleri, Baas Partisi'ne bağlı ‘Gençlik’ ve ‘Öncüler’ gibi kuruluşlarla iş birliği yaparak okul ve üniversite öğrencilerini yarışma ve gezi gibi kültürel faaliyetlere, Şii dini etkinlik ve kutlamalarına katılmaya teşvik ediyor.

Eğitim karşılığında gıda

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Deyrizor'daki Arap aşiretlerden bazıları, İran'ın bölge halkının eğitimine yoksulluk kapısından sızacağı yönündeki korkularını dile getiriyor. Deyrizor kırsalındaki El-Muhassanlı Muhammed açıklaamsında “Bazıları yardım almak amacıyla çocuklarını İran okullarında okutmayı kabul ediyor. İran kültürüne sevgi duyulmuyor ama bu, İran kurumlarının çocuklar ve gençler üzerinde uyguladığı beyin yıkamayı engellemeyecek” dedi.

Şam'daki diğer kaynaklar ise şu açıklamada bulundu:

“İran'ın kendi kültürünü doğu vilayetine yayma şansını azalttığını, çünkü halkın çoğunluğu Sünni Arap olduğu için oradaki ortam tarihsel olarak Fars kültürüne karşı. Özellikle Rusya'nın eğitim alanında rekabet alanına girmesiyle birlikte, İran için güvenli ve emniyetli bir sosyal kuluçka ortamı oluşturamazlar.”

Kaynaklar ayrıca Rusya'nın bu eğitim yılı başında, Deyrizor'daki öğretmenlere üç ton kırtasiye ve Rusça öğretim kitapları içeren yardımlar sağladığını belirtti. Bu yardımlardan yaklaşık 300 kadın ve erkek öğretmen yararlandı.

Rusça Farsçadan önde

Kaynaklar, İran'ın eğitim deneyimini Rusya'nın Suriye’deki deneyimiyle karşılaştırdı. İran'ın savaş yıllarında Suriye kıyı kırsalında açtığı İran şeriat okulları başarısız oldu. Bölge sakinlerinin Şiiliğin yayılmasından şikayet etmesi üzerine, Suriye Vakıflar Bakanlığı'nın resmi Suriye İlam Hukuku müfredatının öğretilmesini zorunlu kılması nedeniyle 2017 yılında kapatıldı. Bu nedenle karşılaştırma dengesi, okullarda ve eğitim merkezlerinde göreceli bir talebin görüldüğü ve yüzdelerin elbette bir bölgeden diğerine değiştiği Rusya eğitim deneyimi lehine dönüyor. Bu oranlar, Rus kuvvetlerinin konuşlandığı kıyılarda artıyor ve hem pazarlarda hem de halka açık yerlerde bölge sakinleri ile Rus askeri personeli arasında sık sık sürtüşme yaşanıyor.
Aynı durum, bir sanayi ve ticaret şehri olan Halep için de geçerlidir; öğrenciler, eğitimlerini tamamlamak için Rusya'ya seyahat etme veya Suriye'deki Rus limanlarında, havalimanlarında ve sanayi yatırımlarında çalışma fırsatı bulmak için Rus dilini yararlı bir faktör olarak görüyor.

Diğer yandan Rus askerlerinin belirli nokta ve lokasyonlarda bulunduğu Şam kırsalı ve ülkenin güneyindeki Suveyda'da da Rusça öğrenmeye talep azalıyor.  İran'a yönelik düşmanlık, Rusya'ya yönelik endişeyle kıyaslanamasa da her iki ülke de Esma Esed’in söylediği şeyi uyguluyor. Esma Esed, Pekin’de şunları söylemişti:

“Dili işgal etmek, bağımsız karar alma mekanizmalarını işgal etmenin, toplumları yok etmenin, kimliklerini silmenin en kısa yoludur. Hepimiz insanların ulusal kültürlerini silmeye yönelik girişimlerle karşı karşıyayız.”



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.