Şam’ın sömürge yıllarında Farsça ve Rusçanın egemenliği

Moskova, resmi müfredata kendi dilini dayatırken Tahran enstitüleri Suriyelileri endişelendiriyor.

Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)
Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)
TT

Şam’ın sömürge yıllarında Farsça ve Rusçanın egemenliği

Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)
Şam Üniversitesi’ndeki İlahiyat Fakültesi. (Şarku’l Avsat)

Suriye Devlet Başkanı’nın eşi Esma Esed, 2023 yılı yazının sonunda Suriye Devlet Başkanı ile Çin'e yaptığı ziyaret sırasında Pekin'deki Yabancı Araştırmalar Üniversitesi'nde Arap çalışmaları öğrencilerine “Dili işgal etmek, bilinci işgal etmenin, dolayısıyla bağımsız karar almayı işgal etmenin, toplumları yok etmenin, kimliklerini silmenin en kısa yoludur” demişti.

Esed’in bu toplantıda anadile bağlılık konusunda gösterdiği ilgi, Rusya'nın Suriye devlet okullarının müfredatında Rusça dilinin öğretilmesi yönündeki dayatmasının dokuzuncu yılına girmesinden sonra gerçekleşti. Bu, Suriye toplumuna nüfuz etmek ve hükümet kontrolündeki bölgelerde eğitime hakim olmak için İran'la yoğun bir rekabetin olduğu bir dönemde geldi. Söz konusu durum, Suriye toplumuna nüfuz etme ve hükümet kontrolündeki bölgelerde eğitimi bir etki alanı oluşturmak için bir araç olarak kullanma yarışında İran ile yoğun rekabetin ortasında meydana gelirken, eğitim sürecinin kötüleşmesiyle birlikte, anadilde eğitim de dahil olmak üzere kültürel ve toplumsal dayanaklarla askeri etkiyi güçlendirme amacını taşıyor,

Rus hakimiyeti

Her ne kadar Tahran, Suriye'de Farsça eğitimini yayma çabalarına Rusya'dan yıllar önce başlamış olsa da Moskova, 2015'teki askeri müdahalesiyle birlikte hükümetin eğitim alanına sızarak İran’a karşı galip geldi.
Rusya, temel eğitim kademelerinde İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra kendi dilini de isteğe bağlı ikinci dil olarak kabul ettirmeyi başardı. Bugün, aradan geçen dokuz yılın ardından Moskova'nın çok yol kat ettiği söylenebilir. Rusça eğitim projesi, 2015 yılında deneysel olarak başlatıldığında sahil bölgesinde yaklaşık 400 öğrenciye uygulandı. Suriye hükümetinin raporlarına göre, yedinci yılın tamamlanmasıyla birlikte proje, hükümetin kontrolündeki bölgelerde 12 ile dağılmış 217 okulu kapsayacak şekilde genelleştirildi. Suriye hükümetinin raporlarına göre, öğrenci sayısı 35 bini aştı, öğretmen sayısı ise 200'e ulaştı.

Devlet eğitiminin işgali

İran, Rusya'nın izinden gitmeye ve Tahran ile Şam arasındaki anlaşmanın uygulanmasıyla birlikte Farsçanın, hükümetin eğitim müfredatına dahil edilmesini dayatmaya çalıştı. Buna, bilimsel, eğitimsel, pedagojik alanlarda uzmanlık ve deneyimlerin paylaşılması, teknik ve mühendislik hizmetlerinin sağlanması ve okulların yenilenmesi de dahil. 2021 yılında, Tahran yalnızca restore edip yeniden faaliyete geçirdiği devlet okullarında Farsça eğitim zorunluluğunu getirdi. Son beş yılda Şam üniversiteleri, Humus'taki Baas Üniversitesi ve Suriye Askeri Fakültesi'nde Farsça öğretimi için merkezler açılmaya başlandı. Bu merkezlere, Humeyni Medresesi’ne bağlı merkezler ve onun Suriye illerindeki şubeleri de dahi edildi. Şam'ın Zeynelabidin semtindeki Hüseyniye el-Mehdi, Seyyide Rukayye Üniversitesi, Tartus ilindeki El-Hacce Merkezi ve bazı İran üniversitelerinin şubeleri açıldı. Bunlar arasında, Terbiyyeti Müderris Üniversitesi, El-Mustafa Üniversitesi, El-Farabi Üniversitesi, İslami Azad Üniversitesi ve İslam Doktrinleri Koleji var. İran, ayrıca faaliyetlerini Deyrizor ilinde, özellikle de İran'ın siyasi ve kültürel bölgesi olarak kabul edilen Irak sınırına komşu el-Bukemal ve el-Meyadin şehirlerindeki nüfuz alanlarına yoğunlaştırdı.

Yoksulluğa açılan kapı

2018 yılından bu yana, DEAŞ’ın bölgeden kovulmasından sonra, Deyrizor, el-Meyadin ve el-Bukemal şehirlerinde, Farsça öğretimi ve İran dini düşüncesinin öğretilmesine yönelik çok sayıda okul, anaokulu ve kültür merkezinin açılışına sahne oldu. Bunlar, Şam, Lazkiye ve sahil şehirlerinde İran Kültür Müşavirliği tarafından açılan merkezlerdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) geçen Mayıs ayında yayınladığı bir raporda, Deyrizor ilindeki düşük maaşlar ve yolsuzluk nedeniyle eğitim sisteminin bozulması ve öğretim elemanı sıkıntısının, Tahran'ı, eğitim sektörüne sızmaya motive ettiği belirtildi.
Gözlemevi'nin raporuna göre, İran'ın eğitim ve kültür merkezleri, gençler üzerinde büyük bir etkiye sahip olan bir canlanma yaşıyor, bu da endişe yaratıyor. Deyrizor’daki birçok okulun yıkılmasına neden oldu, diğer okullar ise uygun derslikler, laboratuvarlar ve kütüphaneler gibi temel olanaklardan yoksun.

Çocuk ve gençlerin ilgisini çekiyor

Deyrizor'daki yerel kaynaklar, Tahran'ın, Suriye'nin doğusundaki kontrolü altındaki bölgelerdeki yoksulluk durumunu ve yaşanan krizi istismar ederek, maddi yardımlar, aylık maaşlar, yemek kolileri ve eğlence gezileri sağlayarak çocukları ve genç kadınları kendi kurdukları eğitim merkezlerine çekmeye çalıştığını belirtti. Ayrıca hemşirelik, ilk yardım, elektrikli cihazların bakımı, muhasebe kursları, işletme yönetimi gibi ücretsiz mesleki eğitim kursları ve ‘gençleri güçlendirme’ konusunda uzmanlaşmış merkezler tarafından düzenlenen diğer kurslar da düzenleniyor.

Kimliğinin açıklanmasını tercih etmeyen aynı kaynaklara göre 9-15 yaş arası çocuklara yönelik, el-Bukemal şehrinde üç, el-Meyadin şehrinde 500'ün üzerinde öğrencisi olan bir okul bulunuyor.
Deyrizor kırsalında ve Rakka'da hükümet kontrolündeki bölgelerdeki Farsça eğitim merkezlerinin yanı sıra, el-Meyadin'deki Parlak Işık Merkezi ve el-Bukemal'deki Kardeşlik Merkezi de yer alıyor.
Kaynaklar, İran'ın bu merkezlere ders vermek üzere Arapça konusunda uzman Arap ve İranlı Şii öğretmenleri getirdiğini, ayrıca İran veya Suriye'de Farsça öğretecek Suriyeli öğretmen yetiştirmeye yönelik kurslar düzenlediğine dikkat çekti. Suriye okullarındaki Rus öğretmen ihtiyacını karşılamak için Suriyeli öğretmenleri Rusça'yı ve öğretim yöntemlerini öğrenmeleri için Moskova'ya gönderiliyor.

Tahran, kültürel ve sosyal faaliyetler aracılığıyla ‘yerel toplumsal bir kaynak oluşturarak, milislerine yerel askerler sağlayan bir ‘kuluçka ortamı oluşturmayı’ amaçlıyor.

Suriye’deki nüfusun dili

Rusça

2015’te, Suriye sahil bölgesinde 400 öğrenci

2025’te 35 bin öğrenci

Hükümetin yönetimi altındaki 12 il, 217 okul

Farsça

2021 yılında Tahran,  Şam Bölgesinde beş devlet okuluna Farsçayı dayattı

-Şam Üniversitelerindeki merkezler, Humus’taki Baas Üniversitesi, Suriye Askeri Fakültesi

- Humeyni Medresesi’ne bağlı merkezler ve ona bağlı Suriye’nin tüm illerindeki şubeler

- Suriye’de Zeynelabidin mahallesindeki Hüseyniye el-Mehdi

- Seyyide Rukayye Üniversitesi

- Tartus ilindeki el-Hacce Merkezi

İran üniversiteleri

Irak sınırına komşu el-Bukemal ve el-Meyadin şehirlerinde

Farabi Üniversitesi, İslami Azad Üniversitesi, İslami Mezhepler Fakültesi, el-Mustafa Üniversitesi, Terbiyyeti Müderris Üniversitesi.

Dini faaliyetler ve mesleki kurslar

17 yaşındaki Deyrizorlu Hazem savaş dolayısıyla derslerinde geri kaldığını ve bu yıl hazırlık belgesini alabildiğini söylüyor. Hazem, bu yıl hazırlık belgesi alan ve Deyrizor kentindeki İran Kültür Merkezi'nin hizmetlerinden yararlanan yaklaşık 130 erkek ve kız öğrenciden biri. Merkezde Farsçanın yanı sıra İngilizce de öğretiliyor. Ayrıca erkekler için elektrikli cihaz bakımı ve demircilik kursları, kadınlara yönelik ise güzel sanatlar, yemek pişirme ve dikiş dersleri veriliyor. Hazem, merkezin öğrencilerine aylık 30 bin Suriye lirası (3 dolardan az) tutarında maddi yardım sağladığını belirterek “Az da olsa en önemli şey parasız eğitimdir” dedi. İran merkezlerinde eğitime paralel olarak seminerler ve dini kültür faaliyetleri de düzenleniyor. Hazem, İran'ın hizmet ve yardımlarından yararlananların çoğu kişiyle birlikte bazen bu faaliyetlere katıldığını söylüyor.

Şarku'l Avsat
Şarku'l Avsat

İran kültür merkezleri, Baas Partisi'ne bağlı ‘Gençlik’ ve ‘Öncüler’ gibi kuruluşlarla iş birliği yaparak okul ve üniversite öğrencilerini yarışma ve gezi gibi kültürel faaliyetlere, Şii dini etkinlik ve kutlamalarına katılmaya teşvik ediyor.

Eğitim karşılığında gıda

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Deyrizor'daki Arap aşiretlerden bazıları, İran'ın bölge halkının eğitimine yoksulluk kapısından sızacağı yönündeki korkularını dile getiriyor. Deyrizor kırsalındaki El-Muhassanlı Muhammed açıklaamsında “Bazıları yardım almak amacıyla çocuklarını İran okullarında okutmayı kabul ediyor. İran kültürüne sevgi duyulmuyor ama bu, İran kurumlarının çocuklar ve gençler üzerinde uyguladığı beyin yıkamayı engellemeyecek” dedi.

Şam'daki diğer kaynaklar ise şu açıklamada bulundu:

“İran'ın kendi kültürünü doğu vilayetine yayma şansını azalttığını, çünkü halkın çoğunluğu Sünni Arap olduğu için oradaki ortam tarihsel olarak Fars kültürüne karşı. Özellikle Rusya'nın eğitim alanında rekabet alanına girmesiyle birlikte, İran için güvenli ve emniyetli bir sosyal kuluçka ortamı oluşturamazlar.”

Kaynaklar ayrıca Rusya'nın bu eğitim yılı başında, Deyrizor'daki öğretmenlere üç ton kırtasiye ve Rusça öğretim kitapları içeren yardımlar sağladığını belirtti. Bu yardımlardan yaklaşık 300 kadın ve erkek öğretmen yararlandı.

Rusça Farsçadan önde

Kaynaklar, İran'ın eğitim deneyimini Rusya'nın Suriye’deki deneyimiyle karşılaştırdı. İran'ın savaş yıllarında Suriye kıyı kırsalında açtığı İran şeriat okulları başarısız oldu. Bölge sakinlerinin Şiiliğin yayılmasından şikayet etmesi üzerine, Suriye Vakıflar Bakanlığı'nın resmi Suriye İlam Hukuku müfredatının öğretilmesini zorunlu kılması nedeniyle 2017 yılında kapatıldı. Bu nedenle karşılaştırma dengesi, okullarda ve eğitim merkezlerinde göreceli bir talebin görüldüğü ve yüzdelerin elbette bir bölgeden diğerine değiştiği Rusya eğitim deneyimi lehine dönüyor. Bu oranlar, Rus kuvvetlerinin konuşlandığı kıyılarda artıyor ve hem pazarlarda hem de halka açık yerlerde bölge sakinleri ile Rus askeri personeli arasında sık sık sürtüşme yaşanıyor.
Aynı durum, bir sanayi ve ticaret şehri olan Halep için de geçerlidir; öğrenciler, eğitimlerini tamamlamak için Rusya'ya seyahat etme veya Suriye'deki Rus limanlarında, havalimanlarında ve sanayi yatırımlarında çalışma fırsatı bulmak için Rus dilini yararlı bir faktör olarak görüyor.

Diğer yandan Rus askerlerinin belirli nokta ve lokasyonlarda bulunduğu Şam kırsalı ve ülkenin güneyindeki Suveyda'da da Rusça öğrenmeye talep azalıyor.  İran'a yönelik düşmanlık, Rusya'ya yönelik endişeyle kıyaslanamasa da her iki ülke de Esma Esed’in söylediği şeyi uyguluyor. Esma Esed, Pekin’de şunları söylemişti:

“Dili işgal etmek, bağımsız karar alma mekanizmalarını işgal etmenin, toplumları yok etmenin, kimliklerini silmenin en kısa yoludur. Hepimiz insanların ulusal kültürlerini silmeye yönelik girişimlerle karşı karşıyayız.”



İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
TT

İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)

İsrail Times gazetesine göre, İsrailli bir yetkili bugün, Hamas'ın üst düzey lideri Raid Saad'ın Gazze şehrinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü doğruladı. Bu da İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi anlamına geliyor.

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre görgü tanıkları ve sağlık kaynakları bugün, Gazze şehrinin güneybatısındaki Raşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağı yakınlarında bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail uçağının Nablusi Meydanı yakınlarında bir araca birkaç füze ateşlediğini, aracı imha ettiğini ve can kayıplarına yol açtığını söyledi. Ambulans ekipleri, ölü ve yaralıları hastanelere taşımak için acilen olay yerine gitti.

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee ise yaptığı açıklamada, ordu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Teşkilatı) Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan bir saldırı düzenlediğini ve onu son zamanlarda hareket için silah üretimi ve yeniden yapılanma çalışmaları yapmakla suçladığını belirtti.

İsrail Ordu Radyosu, saldrırının hedefinin, İzzeddin el-Haddad'dan sonra "Hamas'ın ikinci adamı" ve askeri üretim dosyasından sorumlu kişi olarak tanımladığı Raid Saad olduğunu bildirdi. İsrail'in bugünkü operasyonu gerçekleştirmeden önce son haftalarda kendisine birkaç kez suikast girişiminde bulunduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayın yapan Ynet internet sitesinden aktardığına göre Raid Saad Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri.

Hamas'tan hava saldırısının hedefinin kimliğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.

Axios haber sitesi, İsrail'in saldırıdan önce Amerika Birleşik Devletleri'ni önceden bilgilendirmediğini ifade etti.


Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.