Afrika Boynuzu’ndaki Türk varlığı Kahire-Ankara ilişkilerinin gelişmesine engel olur mu?

Somali, Türkiye ile savunma iş birliği anlaşması imzaladı.

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud. (Reuters)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud. (Reuters)
TT

Afrika Boynuzu’ndaki Türk varlığı Kahire-Ankara ilişkilerinin gelişmesine engel olur mu?

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud. (Reuters)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud. (Reuters)

Ankara-Kahire ilişkilerinin hızla geliştiği bir dönemde Somali'nin Türkiye ile Savunma ve Ekonomik İş birliği Anlaşması’nı onaylaması, Türkiye'nin Afrika Boynuzu’ndaki varlığını güçlendiren anlaşmanın Mısır'ın bölgedeki çıkarları üzerindeki etkisinin boyutuna ilişkin soruları gündeme getirdi. Yaklaşık bir hafta önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kahire'ye yaptığı ziyaretten sonra, iki ülke arasında üst düzey bir stratejik iş birliği konseyi kurulmasına yönelik anlaşma imzalanmıştı.

Türkiye ve Afrika konularında çalışan uzmanlar Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmelerde bulundular:

“Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerde son dönemde yaşanan dikkat çekici yakınlaşma rekabete değil iş birliğine dayanıyor. Her iki ülke için de stratejik öneme sahip olan Afrika Boynuzu bölgesinde Mısır ve Türkiye'nin varlığı, Etiyopya'nın hamlelerine karşı bir iş birliği çerçevesi sağlayabilir.”

Çarşamba günü Somali Parlamentosu ve Bakanlar Kurulu, Türkiye ile 10 yıllık Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nı onayladı. Somali resmi haber ajansı SONNA, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un, anlaşmanın ‘Somali donanmasını inşa etmeyi ve deniz kaynaklarını korumayı’ amaçladığını söylediğini aktardı. Mahmud, ‘başka hiçbir ülkeye düşman olmadıklarını ve hiçbir şekilde başka bir ülke veya hükümetle nefreti veya çatışmayı kışkırtmayı amaçlamadıklarını’ vurguladı.

Ankara’nın ülkesine verdiği desteğe övgüde bulunan Mahmud, Türkiye'nin ‘Somali'nin karasularını korumasına, kaynaklarını kullanmasına ve Somali donanmasını rehabilite etmesine yardım etme isteğini ifade eden tek ülke’ olduğunu söyledi.

Gerçek bir müttefik

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre ise Türkiye ile yapılan anlaşmanın deniz sınırlarının terör, korsanlık ve yasa dışı balıkçılık operasyonlarından korunmasına katkıda bulunacağını söyledi. Barre, “Artık Somali'nin uluslararası sahnede gerçek bir müttefiki, dostu ve kardeşi olacak” ifadesini kullandı.

Türkiye söz konusu anlaşma kapsamında, karasularını terör, korsanlık ve dış müdahale gibi tehditlerden daha iyi koruyabilmesi amacıyla Somali Donanması'na eğitim ve teçhizat sağlayacak. Reuters dünkü haberinde, bir Türk Savunma Bakanlığı yetkilisinin, Türkiye'nin Afrika ülkesinin karasularını savunmasına yardımcı olmak için Somali'ye deniz güvenliği desteği sağlayacağını söylediğini aktardı.

Ortak tutum

Somali'nin Türkiye ile Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nı imzalaması, Etiyopya hükümetinin ayrılıkçı Somaliland bölgesiyle ilk anlaşmayı imzalamasından yalnızca bir ay kadar sonra gerçekleşti. Söz konusu anlaşmaya göre Addis Ababa, Etiyopya'nın Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıması ve diğer ekonomik faydalar karşılığında Berbera bölgesinde ticari bir liman ve askeri üs içeren bir deniz limanı elde edecek.

Ancak Somali hükümeti, Etiyopya ile Somaliland arasındaki anlaşmayı kararlı bir şekilde reddetti ve Addis Ababa'daki büyükelçisini geri çağırdı. Ayrıca Mahmud, Somali'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü baltalamaya yönelik her türlü girişime karşı duracağına söz vererek anlaşmayı iptal etme kararı yayınladı.

Mısır ve Türkiye, diğer ülkeler ve bölgesel kuruluşlarla birlikte Etiyopya ile Somaliland arasındaki anlaşmayı kınadı. Mahmud geçtiğimiz ay Kahire'yi ziyaret ederken, Türkiye de durumu görüşmek üzere bir dizi Somalili yetkiliyi kabul etti. Türkiye son birkaç yılda Somali hükümetinin yakın müttefiki haline geldi. Ankara, Somali’de okullar, hastaneler ve altyapı inşa etti. Ayrıca Somalililere Türkiye'de eğitim görmeleri için burs sağladı.

Rekabet değil iş birliği

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri konusunda uzmanlaşmış araştırmacı Kerem Said, Türkiye-Somali anlaşmasını çevreleyen zamansal bağlamın önemine dikkat çekti. Bunun, Mısır-Türkiye ilişkilerindeki kayda değer iyileşmenin yanı sıra, Etiyopya-Somaliland anlaşmasının yarattığı gerginlik durumuyla da örtüştüğünü vurguladı.

Şarku'l Avsat'a konuşan Said, Mısır ve Türkiye'nin Etiyopya'nın Somaliland'la yaptığı anlaşmaya karşı durma konusunda anlaştığını belirterek, iki ülkenin Afrika Boynuzu'ndaki çıkarlarının, onları iş birliğini güçlendirmeye yönelteceğini kaydetti. Türkiye'nin eğiliminin Mısır başta olmak üzere bölge ülkeleriyle, öncesinde de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile ‘sıfır sorun’ ilkesi olduğunu ifade etti. Said sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin temas kurduğu Arap ülkelerinin her birinin Afrika Boynuzu bölgesinde geniş çıkarları var. Bu durum, özellikle bölgedeki Fransız ve Amerikan nüfuzunun azalması ışığında, Türkiye'yi söz konusu Arap ülkeleriyle entegrasyonu güçlendirmeye yöneltebilir. Türkiye'nin Afrika Kıtası’ndaki nüfuzunu güçlendirmeye çalışan İran'la yaşadığı tarihsel rekabet bağlamında etkili ortaklara ihtiyacı var. Bu nedenle Türkiye'nin Arap ülkeleriyle, özellikle de Mısır'la koordinasyon eğilimi buna en yakın adım. Türkiye ilişkilerindeki mevcut ortam rekabetten çok iş birliğine yöneltiyor.”

Said'e göre, Afrika Boynuzu'nda Mısır-Türkiye iş birliği fikrinin hakimiyetinin bir başka göstergesi. Türkiye'nin Somaliland anlaşmasına ilişkin tutumunun ardından iki ülkenin sahip olduğu stratejik ilişkilere rağmen, Etiyopya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde mevcut gerginlik durumunda yatıyor. Etiyopya, Afrika'daki Türk yatırımlarının neredeyse yarısını, yani yaklaşık altı milyar doları alıyor. Türkiye, Etiyopya hükümetinin Tigray'e karşı yürüttüğü savaşta da destek verdi. Bu gerilimin sadece Mısır-Türkiye koordinasyonuna yol açmayacağı düşünüldüğünde Rönesans (Nahda) Barajı konusunda da kullanılabileceği düşünülüyor.

Çıkar yönetimi

Mısır Afrika İşleri Konseyi Başkan Yardımcısı ve eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, Türkiye ile Somali arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın ardından Afrika Boynuzu'nda Ankara ile Kahire arasındaki mevcut manzarayı ‘rekabet değil, iş birliği’ olarak görüyor. Ancak Mısır ve Türkiye'nin Somali'deki çıkarlarının doğası perspektifinden başka bir bakış açısına odaklanan Halime, bu iki ülkenin Somali'nin yıllardır yaşadığı güvenlik ve ekonomik zorluklarla yüzleşmesinde desteklenmesi hususlarına öncelik verme eğiliminde olduğuna inanıyor. Kuşkusuz bu, Mısır ile Türkiye’nin Somali'yi destekleme hedefini tutarlı kılıyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Halime, Erdoğan’ın Kahire ziyareti sırasında iki ülke arasında stratejik iş birliği anlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanan son Mısır-Türkiye anlayışlarının, iki ülkenin karşılıklı olarak iş birliği yapacağı inancına neden olduğunu kaydetti. Halime, her iki ülkenin de stratejik öneme sahip Afrika Boynuzu bölgesinde çıkar yönetimini sağlayacak anlayış çerçevesine sahip olduğunu belirtti.

Halime, Türkiye-Somali anlaşmasının ‘Kahire'nin öfkesini uyandırmadığına’ dikkat çekti. Zira terörizm ve bölgesel krizler karşısında Mısır ve Türkiye'nin Somali'ye verdiği desteğin üç ülkenin ortak çıkarlarına hizmet ettiği dikkate alındığında, Somali topraklarının istikrarı ve birliği hem Mısır hem de Türkiye çıkarları açısından bir ‘güvenlik unsuru’ teşkil ediyor.

Somali, yıllardır ideolojik olarak El Kaide bağlantılı olan ve Somali ile komşu ülkelerdeki birçok terör operasyonunun sorumluluğunu üstlenen, yüzlerce kişinin yaşamına mal olan eş-Şebab Hareketi’ne karşı mücadele veriyor.



Rapor: Hizbullah lideri Ali Musa Dakduk, İsrail'in Suriye'deki saldırısında öldürüldü

Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
TT

Rapor: Hizbullah lideri Ali Musa Dakduk, İsrail'in Suriye'deki saldırısında öldürüldü

Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)

ABD'li üst düzey bir savunma yetkilisi, Irak Savaşı sırasında ABD güçlerine karşı en cesur ve karmaşık saldırılardan birinin planlanmasına yardımcı olan Lübnanlı üst düzey Hizbullah komutanının, Suriye'de bir İsrail saldırısında öldürüldüğünü söyledi.

ABD güçleri Ali Musa Dakduk'u 2007 yılında ABD güvenlik ekibi kılığına giren ajanların beş Amerikan askerini öldürdüğü bir operasyonun ardından gözaltına almıştı. NBC'ye göre daha sonra Iraklı yetkililer tarafından serbest bırakıldı.

Şarku’l Avsat’ın NBC'den aktardığına göre ABD'li savunma yetkilisi, İsrail hava saldırısının ayrıntılarının, ne zaman gerçekleştiğinin, Suriye'nin neresinde yapıldığının ve özellikle Dakduk'u hedef alıp almadığının bilinmediğini ifade etti.

Dakduk'un planlanmasına yardım ettiği karmaşık saldırı, 20 Ocak 2007'de Kerbela'daki ABD-Irak ortak askeri yerleşkesinde gerçekleşti.

ABD askeri güvenlik ekibi kılığına girmiş, Amerikan silahları taşıyan ve bazıları İngilizce konuşan bir grup adam, ABD ve Irak askerlerinin bulunduğu bir binanın yakınına gelene kadar çeşitli kontrol noktalarından geçtiler.

Tesis, Irak'ta ‘Ortak Güvenlik İstasyonları’ olarak bilinen ve ABD askerlerinin Iraklı polis ve askerlerle birlikte yaşadığı, çalıştığı bir grup tesisin bir parçasıydı. Silahlı saldırganlar geldiğinde tesiste yirmiden fazla ABD askeri bulunuyordu.

Silahlı unsurlar binayı kuşattı, güvenliği aşmak için el bombaları ve patlayıcılar kullandı. El bombasının patlaması sonucu bir ABD askeri öldü. Militanlar içeri girdikten sonra iki ABD askerini binanın içinde, diğer ikisini de dışarıda esir aldı ve kendilerini bekleyen dört çeker araçlarla hızla kaçtı.

ABD saldırı helikopterlerinin konvoyu takip etmesi üzerine militanlar araçlarını terk ederek yaya olarak kaçmaya başladılar ve bu sırada dört ABD askerini vurdular.

Saldırının ardından ABD'li yetkililer, operasyonu gerçekleştirmek için gereken koordinasyon, eğitim ve istihbarat seviyesine dayanarak militanların İran'dan doğrudan destek aldığından şüphelendi.

Dakduk Mart 2007'de ABD güçleri tarafından yakalandı. NBC'nin bildirdiğine göre, Kerbela saldırısının planlanmasında Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Kudüs Gücü'nün yer aldığı kanıtlandı. Sorgulama sırasında Dakduk, operasyonun Kudüs Gücü'nün doğrudan desteği ve eğitimi sonucunda gerçekleştiğini itiraf etti.

ABD ordusu Dakduk'u Irak'ta birkaç yıl gözaltında tuttuktan sonra, Aralık 2011'de Iraklı yetkililere teslim etti.

ABD'li yetkili şunları söyledi: “Iraklı yetkililer Dakduk'u yargılayacaklarını söylediler ama ABD'li yetkilileri çok kızdıracak şekilde birkaç ay içinde serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra tekrar Hizbullah ile çalışmaya başladı.”