Suriye'nin zenginleri geri dönmeyi düşünmeden göç ediyor

Tatmin edici olmayan yatırım ortamı fabrikaların kapatılmasına sermayenin yurt dışına gitmesine neden oldu.

Savaşın başlangıcından bu yana 6,5 ​​milyondan fazla Suriyeli yurt dışına göç etti. (İndependent Arabia)
Savaşın başlangıcından bu yana 6,5 ​​milyondan fazla Suriyeli yurt dışına göç etti. (İndependent Arabia)
TT

Suriye'nin zenginleri geri dönmeyi düşünmeden göç ediyor

Savaşın başlangıcından bu yana 6,5 ​​milyondan fazla Suriyeli yurt dışına göç etti. (İndependent Arabia)
Savaşın başlangıcından bu yana 6,5 ​​milyondan fazla Suriyeli yurt dışına göç etti. (İndependent Arabia)

Mustafa Rüstem

Suriyelilerin yerinden edilmesi, silahlı çatışmaların başlangıcından bu yana devam ediyor. Sermayenin ülke dışına çıkışının devam etmesi, halihazırda devam eden ekonomik bozulmaya ve buna eşlik eden ulusal para biriminin çöküşüne etki ederek Suriye'deki yoksulluk oranlarını artırıyor.

6,5 milyondan fazla Suriyeli yurt dışına çıkarak 136 farklı ülkeye göç etti. Savaş belasından kaçıp güvenlik ve barış arayışına giren bu insanların büyük bir kısmına Türkiye, Lübnan ve Ürdün ev sahipliği yapıyor. Bunların arasında savaşın başında Türkiye dahil komşu ülkelere giden zenginler, sermayedarlar ve şirket sahipleri de var. Hatta bazıları Suriye’deki fabrika ve imalathaneleri de söz konusu ülkelere taşıdı.

grthb
Ülkenin büyük bölümünde göreceli güvenlik istikrarına rağmen Suriye ekonomisi hâlâ zorluklar yaşıyor. (İndependent Arabia)

İş adamlarının yurt dışında, özellikle Mısır, Türkiye, diğer Arap ve Avrupa ülkelerinde yatırım yaptığı bir dönemde, Suriyeli zenginler 2013 yılından bu yana ülkeyi terk etmekten vazgeçmiyor.

Savaşın etkileri

Bu arada Suriye ekonomisi, ülkenin büyük bir bölümünde sağlanan göreceli güvenlik istikrarına rağmen halen zorluklar yaşıyor. Enflasyon, alım gücündeki düşüş, hazinenin uzun yıllar boyunca askeri yükü taşıması, üretimin durması ve ülkenin ithalata bağımlı hale gelmesi uzun süren bu savaşın olumsuz etkileri arasında yer alıyor.

Öte yandan doğal afetler Suriyelilerin yükünü artırdı. 6 Şubat 2023 depremi, savaşlarla yorgun düşen Suriye ekonomisine verilen zararı daha da artırdı. Suriye rejiminin tahminlerine göre ülkenin yeniden inşası için 400 milyar dolara ihtiyacı var.

dsvferb
Sanayisiyle ünlü olan Halep şehri, Suriye ekonomisinin omurgası kabul edilir. (İndependent Arabia)

Leon, sanayisiyle ünlü olan ve Suriye ekonomisinin bel kemiği sayılan Halep'ten gelen Ermeni bir tüccar. Leon dokuz yıl önce Lübnan'a göç etti ve başkent Beyrut'a yerleştikten sonra işine yeniden başlamak istedi. Ancak koşullar, tarım ve sanayi makineleri ithalatı işinde ona müsaade etmedi. Leon, “İmalathane açmak için çok uğraştım ama mali kriz bunu engelledi. Bu yüzden Beyrut ve Çin arasında hareket etmeye ve iki ülke arasında bir ticaret hattı açmaya karar verdim. Şu an Avrupa'ya kadar uzanan geniş ticaret hatlarım, bir merkez, depo ve ticaret zincirim var. Açıkçası geri dönmeyi düşünmüyorum. Hiçbir şey beni buna teşvik etmiyor” ifadelerini kullandı.

Zenginler ve savaş ateşi

Bu noktada ekonomist Amir Şahada, sermaye sahiplerinin savaştan doğrudan etkilendiğine inanıyor. Şahade, “Bunların büyük bir kısmı sermaye çıkarmayı başardı. Bu mali blokların, alternatif çıkış yolları ve yöntemleri bulunmadıkça bu kadar kolay çıkışları mümkün değil” ifadelerini kullandı.

dstbnrt
Suriye'nin Mısır'daki yatırım hacminin 800 milyon ABD doları olduğu tahmin ediliyor. (İndependent Arabia)

Şahada sözlerini şöyle sürdürdü: “Sermaye sahiplerinin korkak olduğunu hepimiz biliyoruz. Kriz üzerine hemen yatırım yapacak yer aramaya başlarlar. Savaş zamanlarında sanayi durmuş, ekonomik çarklar felç olmuş, ticaret çevreleri kendilerine pazar açacak ülke arayışına girmiş, en fazla sermayeyi alan ülke ise 105 milyon insanın yaşadığı devasa bir pazar olan Mısır olmuştu.”

Şahada, Mısır pazarının, yatırımcılara sağladığı büyük kolaylıklar, dünyaya açıklık, devlet desteği ve ihracat amacıyla dış pazarlara girişi güvence altına alması nedeniyle göçmen sermayeyi en çok çeken pazarlardan biri olduğunu düşünüyor. Suriyeli bir yatırımcının Mısır'da kurduğu Ortadoğu'nun en büyük pamuk fabrikasının açılışında da bu açıkça görüldü. Şu anda Suriyeli bir iş adamı, Mısır’da dünyanın en büyük pamuk fabrikasını kurmanın hazırlıklarını yapıyor.

Mısır Devlet Yatırım Otoritesi'ne göre, çeşitli alanlardaki Suriye yatırımlarının Mısır'daki hacminin 800 milyon ABD doları olduğu tahmin ediliyor. Bunların en öne çıkanları polyester, pamuk, giyim, kumaş, gıda, mobilya, cam ve diğer fabrikalardır.

Fabrikaların kapatılması

Suriye Sanayi Odaları Federasyonu, 2021 yılında 19 bini Halep kentinden olmak üzere 47 bin Suriyeli sanayicinin göç ettiğini bildirdi. Bu arada Şam'dan çoğu iki hafta içinde olmak üzere 28 bin kişi göç etti. Ekonomik çevreler göç kontrolünü ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Bu şok edici rakamların ardından üretim maliyetlerinin ve vergilerin yüksek olması, hammadde bulunamaması ve getirilmesinin zorlaşması nedeniyle yüzlerce fabrikanın satışa çıkarıldığı yönündeki bilgilerin yer aldığı bir dönemde, göç dalgalarına ilişkin yeni ve doğru istatistikler yayınlanmadı. Ayrıca işçilerin göç etmesi ve gençlerin zorunlu askerlik hizmetinden kaçmak için ülkeyi terk etmesi de yaygın. Paralel piyasada 14 ila 15 bin Suriye lirası arasında dalgalanan dolar kurunun istikrarsızlığı da cabası.

Uyum sağlama yeteneği

Bunun ışığında sermayenin kolay bir biçimde geri dönmesinin zor olduğunu ifade eden Şahada, “Parasını ülkeden çıkarıp yurt dışında yatırım yapıp tekrar ülkeye dönen kimse yok. Zenginler geri gelmiyor. Ancak savaş süresince yeni zenginler çıktı. Ülke, ekonomiyi yeniden inşa etme konusunda onlara güveniyor. Ancak göç eden zenginler, özellikle Suriye halkının her ortama uyum sağlama becerisine sahip olması ve iş adamlarının toplumlara entegre olması nedeniyle geri dönmeyi düşünmüyor” dedi.

Şahada aynı zamanda şu soruyu da merak ediyor: “Yatırımcı düşük gelir sahibi bireylerin az tüketimi ve dış pazarların çok dar bir ölçüde yokluğuyla nasıl geri dönecek?”

Şahada sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla bu tür yatırımların göç eden iş adamlarına bırakılması gibi bir risk göreceğimizi düşünmüyorum. Ayrıca yurtdışındaki yatırımcıların halen ailelerine para transferi yaptığını ve devlet hazinesine döviz sağladığını biliyoruz. Bugüne kadar ülke dışından yatırımcıları veya genel olarak Suriyelileri çekmeye yönelik herhangi bir hükümet adımı görmedik. Bugün giden sermayeye dikkat etmeli ve geri dönmesini teşvik edecek adımlar atmalıyız. Ama böyle zamanlarda kimse, yatırım yaptığı ülkelerin üretim maliyetlerine göre çok daha maliyetli olan, ekonomik açıdan tükenmiş bir ülkeye dönmeyi tercih etmez.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



SDG’nin  Halep'ten çekilmesi, çatışmaların Fırat'ın doğusuna taşınması tehdidi oluşturuyor

SDG ile Türkiye destekli muhalif gruplar arasında varılan anlaşmanın ardından Halep'ten Rakka'ya giden Kürtler (Şarku’l Avsat)
SDG ile Türkiye destekli muhalif gruplar arasında varılan anlaşmanın ardından Halep'ten Rakka'ya giden Kürtler (Şarku’l Avsat)
TT

SDG’nin  Halep'ten çekilmesi, çatışmaların Fırat'ın doğusuna taşınması tehdidi oluşturuyor

SDG ile Türkiye destekli muhalif gruplar arasında varılan anlaşmanın ardından Halep'ten Rakka'ya giden Kürtler (Şarku’l Avsat)
SDG ile Türkiye destekli muhalif gruplar arasında varılan anlaşmanın ardından Halep'ten Rakka'ya giden Kürtler (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, güçlerinin Halep kenti içinde Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerindeki kontrol bölgelerinin yanı sıra Halep'in kuzey kırsalındaki Tel Rıfat ve Afrin'in köylerinden de çekildiğini açıkladı. Kürt aydınlara göre bu hareket, Özgürlük Şafağı Operasyonu'nu başlatan Suriye Milli Ordusu (SMO) birliklerinin, Halep vilayetinin doğu kırsalında yer alan Münbiç ve Ayn el-Arap (Kobani) kentlerine doğru ilerleme ihtimalinin habercisi olabilir.

SDG, DEAŞ'a karşı savaşında ABD ve Uluslararası Koalisyon güçleri tarafından desteklenirken Türkiye, Suriye Geçici Hükümeti'ne bağlı SMO’yu destekliyor ve SDG'yi terör örgütü olarak görüyor. Bu durum, Özerk Yönetim ve SDG'nin genel seferberlik ilan etmesinin ardından, taraflar arasında şiddetli bir savaşa, temas ve nüfuz alanlarının değişmesine ve savaş çemberinin Fırat'ın doğusuna kaymasına işaret ediyor.

cvtyhju
Halep'ten SDG kontrolündeki bölgelere giden araçlar (Şarku’l Avsat)

Özerk Yönetim Afrin ve Şehba İlçe Meclisi Başkanı Bekir Alo Şarku'l Avsat'a telefonla verdiği demeçte, Halep kenti ve kuzey kırsalını terk etme kararı aldıklarını belirterek, “Türkiye’ye sadık grupların paralı askerleri tarafından kuşatıldıktan sonra halkımızın katledilmesini önlemek ve masumları korumak için kendi özgür irademizle bölgeyi terk etmeye karar verdik” dedi.

Alo, ‘Halep'in mahallelerini ve Şehba bölgesini terk etmenin Afrin'in kurtuluşu için verilen mücadeleden vazgeçildiği anlamına gelmediğini, geçen yıllar boyunca çadırlarda ve açıkta tüm zor koşullara katlanıldığı gibi, mücadelenin devam edeceğini ve daha güçlü olacağını’ kaydetti.

xscdfvg
Suriye'nin kuzeyindeki Tel Rıfat’ta SDG milisleri tarafından terk edilen bir tank (AFP)

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde araştırmacı olarak görev yapan Bera Sabri, Türkiye'nin ve ona bağlı SMO’nun emellerinin Tel Rıfat'la sınırlı kalmayacağını söyledi. Şarku'l Avsat'a konuşan Sabri, “SDG, Münbiç ve Kobani'nin, Halep'in düşmesi ve Hama ile Humus sınırlarındaki çatışmaların yarattığı gürültüden yararlanarak gruplarını yönlendiren ve SDG ile Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri hedef almak üzere sözde güvenli bölgesini genişleten Türkiye için hedef olduğunu anlamalı” dedi.

scd
Türkiye ve İran dışişleri bakanları dün (Pazartesi) Ankara'da düzenledikleri basın toplantısında (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Sabri sözlerini şöyle sürdürdü: “Halep'in düşmesinin ardından Suriye'de yaşanan hızlı ve ani gelişmelerle ilgili bölgesel ve uluslararası temaslar, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin Şam ve Ankara'ya yaptığı ziyaret ve Rusya'nın ilgili taraflarla temasları ile birleşince, medyadaki yaygara ve askeri çılgınlık, sahada politika ve pratik anlaşmalara dönüşmeye başladı. Türkiye, SDG'nin zararına olacak şekilde pastadan pay almak için elinden geleni yapacaktır. Peki ABD bölgede olup bitenlerin neresinde duruyor?”

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Türk mevkidaşı Fidan arasındaki son görüşmenin Halep sonrası bölünmelerde Türkiye'nin çizgisine mutlaka değindiğini belirten Sabri, “Türkiye ABD'den SDG'den yeni bir pay almasına izin vermesini istedi mi ve ABD buna izin verdi mi? Elbette sahada yaşanacak askeri gelişmeler bunu gösterecek” ifadelerini kullandı.

xcvf
Suriyeli Kürtler, Türkiye destekli muhalif grupların Suriye'nin kuzeyinde SDG kontrolündeki bölgelere yönelik saldırılarını protesto etmek için dün (Pazartesi) Kamışlı’da gösteri düzenledi. (AFP)

Kürt gruplar konusunda uzman araştırmacı-yazar Mervan İbrahim Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, savaşın önümüzdeki günlerde Münbiç ve Kobani (Ayn el-Arap) kentlerine sıçramasının muhtemel olduğunu belirterek, bu bölgeleri savaş belasından kurtarmak için ‘bölgede yaşayanların ya Türkiye'ye bağlı muhalif grupların bölgelerine katılmaları ya da özyönetim bölgelerinde kalmaları için bir halk referandumu düzenlenmesini’ önerdi. İbrahim, muhalif grupların ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun böyle bir referandumun sonuçlarını kabul etmeyeceğine inandığını ifade etti.

İbrahim'e göre Şehba ve Halep'teki Kürt mahallelerinde yaşanan hızlı gelişmeler uluslararası ve bölgesel mutabakatın bir sonucuydu. İbrahim, “Suriye ordusunun ve daha sonra Rus güçlerinin Şehba ve Halep'teki üslerinden çekilerek YPG'yi yalnız bırakmaları tesadüf değildi. YPG bu savaşın doğasını anladı ve Kürt halkını büyük katliamlardan korumayı tercih etti” dedi.

Münbiç ve Kobani'de SDG ile Türkiye yanlısı muhalif gruplar arasında bir savaş çıkma ihtimalini de göz ardı etmeyen İbrahim şu ifadeleri kullandı: “Askeri çözümü seçtiler ve bu onlar için en uygunu gibi görünüyor. Çünkü Münbiç'in kurtarılması yönetim ve güçleri tarafından büyük fedakarlıklar yapılmasını gerektirdi. Kobani ve onun kararlılığı ise Kürt Özerk Yönetimi için belirleyici bir faktör olacak. Zira yönetimin çökmesi ya da zayıflaması halka ve onların iradesine bağlı ki bu pek olası değil. Geçmiş yıllar bunu kanıtladı.”

xthyj
Şeyh Maksud'dan Rakka'ya giden Kürtler (Şarku’l Avsat)

Bera Sabri'ye göre “Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlerin isteklerine karşı sürdürdüğü politika, Kürtlerin ve bölgenin diğer bileşenlerinin mutabakatına dayanan ve Suriye'nin toprak ve halk bütünlüğüyle çelişmeyen Kürt projesini sona erdirme çabasının bir parçasıdır. Kürtlerin temel arzusu, Kürtlerin Araplar ve Hıristiyanlarla birlikte kendi kimlikleriyle yaşadıkları bir idari yapı kurmaktır.”

Sabri sözlerini şöyle tamamladı: “Önümüzdeki günlerde belirleyici faktör ABD'nin tutumu olacak. ABD, ortağı SDG’nin sahada yeni bir alanı kaybetmesini kabul edecek mi? Kürtlerin Amerikalılarla birlikte DEAŞ'a karşı savaştığı Münbiç ve Kobani'nin kaybedilmesini kabul edecek mi?”