Suriye ile Türkiye arasındaki Babu’l Heva Sınır Kapısı, Halep ve İdlib kırsalındaki protestolar ve Türk güçleriyle yaşanan çatışmaların ardından bir buçuk gün kapalı kaldıktan sonra bu sabah yeniden açıldı. Bu arada Halep'in kuzey kırsalında, özellikle de geçtiğimiz pazartesi günü protestocularla Türk güçleri arasında en yoğun çatışmalara sahne olan Afrin'de güvenlik alarmı ve iletişim kesintileri ikinci gün üst üste devam etti.
Halep'in kuzey kırsalındaki şehirlerde ve İdlib'in bazı bölgelerinde düzenlenen gösteriler, Türkiye'nin Kayseri ilinde Suriyeli mültecilere ve mülklerine yapılan saldırı nedeniyle tetikledi. Nakliye kamyonlarının yakılması, Türk bayraklarının yırtılması ve Türk ordu güçleriyle taşlı ve mermili çatışmaları içeren tepkiler, Afrin'de yedi kişinin ölümüne ve bölge genelinde onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.
Türk hükümetinin dün (salı) ırkçı çağrıları engellemek ve mültecilere yönelik saldırıdan sorumlu sabotajcı ve kışkırtıcıları tutuklamak için önlemler aldığını açıklamasının ardından kuzeybatı Suriye'nin çoğu bölgesinde sükûnet hâkim oldu. Ancak Afrin'de Türk güçleri tarafından vurularak öldürülenlerin cenazeleri, slogan atmak ve öfkeyi ifade etmek için yeni bir fırsat doğurdu.
Afrin kenti ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşuyor ve Mart 2011'de Suriye krizinin başlamasından bu yana birçok Suriye kentini ve kırsal bölgeyi etkileyen demografik değişimlerden etkilenmiş durumda.
Şarku’l Avsat, onlarca insanın toplandığı, Suriyeli muhaliflerin bayraklarını salladığı ve 2018'den bu yana bölgeyi yöneten Türk güçlerinin gitmesi için sloganların atıldığı cenaze törenlerini ziyaret etti.
Güvenlik nedeniyle isminin açıklanmasını istemeyen bir aktivist, protestocuların taleplerinin yeni olmadığını belirterek, söz konusu protestoları, Türkiye'nin bölge üzerindeki vesayetinin reddi olarak tanımladı.
Aktivist, “Bağımsız karar alma mekanizmalarını kaybeden gruplarımızın ve hükümetlerimizin vesayetini reddetmek için ortaya çıktık. Amacımız karar mekanizmasını geri almaktır” ifadelerini kullandı.
Cenaze törenine katılanlar, Suriyeli mültecilere yönelik saldırının, temel talepleri ‘Suriye muhalefetinin bağımsız karar alması’ olan protestolar için sadece bir ‘kıvılcım’ olduğunu vurguladı.
Birkaç gün önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, rejim bölgeleri ile Halep'in kuzey kırsalı arasında ticari bir geçişin açılmasıyla eş zamanlı olarak Devlet Başkanı Beşşar Esed ile ilişkileri yeniden kurma niyetini açıkladı.
Aktivist, davalarının ‘satıldığını’ düşünen kuzeydeki Suriyelileri kızdıran şeyin bu olduğunu, ardından Türkiye'de Suriyelilere karşı ırkçı olayların yaşandığını ve bunun da Suriye'nin kuzeyindeki öfkeli halk protestolarını hızlandırdığını belirtti.
Diğer yandan Türk güçleriyle birlikte 2018'den bu yana bölgeyi kontrol eden Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı'na bağlı Suriye Milli Ordusu birliklerinin protestocularla çatışmaya girmediği, ancak protestoculara yönelik gözaltı kampanyası korkularının son birkaç saattir devam ettiği belirtiliyor.
Türk hükümetinin eylemleri ve yetkililerin ırkçılığı reddeden ve Suriyelilere karşı kışkırtmayı önleyen açıklamalarına, Halep'in kuzey kırsalında çoğunlukla Türk telekomünikasyon ağına bağlı olan çoğu bölgede internet ve telekomünikasyonun kesilmesi eşlik etti. Bunu ticari malların, insani yardımların, hastaların ve kuzeybatı Suriye'ye girmesi ya da çıkması gereken yolcuların geçtiği sınır kapılarının kapatılması izledi.
Bölgede başta sebze olmak üzere temel ürünlerin fiyatları hemen yükselmeye başlarken, havalelerin ve bölgedeki resmî kurumlarda çalışanların maaşlarının ulaştırıldığı PTT posta merkezleri kapatıldı.
Önlemler, yaklaşan yakıt ve gıda kıtlığı endişesi ve korkusuna yol açarak halkın ilk günden fırınlara ve benzin istasyonlarına akın etmesine neden olurken, Suriye Geçici Hükümeti gibi muhalefete bağlı organlar kaosa son verilmesi çağrısında bulunan ve Türkiye ve Suriye halkları arasındaki dostluğu vurgulayan açıklama ve bildiriler yayınladı.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Hadi el-Bahra, Koalisyon'un resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, Türkiye'deki Suriyeli mültecilere yönelik kışkırtmaları ve Suriye içinde Türk kamyon şoförlerinin hedef alınmasını kınadı. Suriye İslam Konseyi de bir açıklama yayınlayarak Afrin'deki ölümler için başsağlığı diledi ve ‘kaosa sürüklenmeme’ çağrısında bulundu.