Grundberg’den Yemen Merkez Bankası’na tedbirleri durdurma baskısı

Yemen Başkanlık Konseyi, keyfiliğin önlenmesini ve diyalog için esneklik gösterilmesini vurguladı.

Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (SABA)
Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (SABA)
TT

Grundberg’den Yemen Merkez Bankası’na tedbirleri durdurma baskısı

Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (SABA)
Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (SABA)

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in Yemen Merkez Bankası'nın Husilerin kontrolündeki bölgelerde bulunan altı bankanın izinlerini iptal eden tedbirlerini durdurma talebine cevaben Yemen Başkanlık Konseyi dün (cuma) yaptığı açıklamada, grubun keyfiliğini caydırmaya ve hükümet öncülüğündeki reformları desteklemeye devam edeceğini ve net bir gündem doğrultusunda her türlü diyalog konusunda esneklik göstereceğini yineledi.

Yemen Merkez Bankası, operasyon merkezlerini geçici başkent Aden'e taşımaları için verdiği sürenin dolmasının ardından, merkezleri Husilerin kontrolündeki bölgelerde bulunan altı bankanın lisanslarını askıya aldı ve SWIFT sistemini bu bankalarla işlem yapmayı durdurması için bilgilendirdi.

Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (SABA)Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (SABA)

Husilerin bu tedbirlere karşılık olarak savaşa geri dönme tehdidinde bulunması üzerine Grundberg, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'ye bir mektup göndererek, altı bankanın lisanslarının askıya alınması ve ardından muhabir bankalara ve SWIFT sistemine erişimlerinin durdurulmasından duyduğu endişeyi dile getirdi.

Yemen hükümetinin uzun süredir en görünür olanı ham petrol ihracatının askıya alınması olmak üzere, ekonomik adaletsizliklere maruz kaldığına dikkat çeken Grundberg, Yemen Merkez Bankası'nın bankalarla ilgili son kararlarının ‘Yemen ekonomisine zarar vereceği, ülke genelinde sıradan Yemenlilerin geçim kaynaklarını sekteye uğratacağı ve askeri alana sıçrayabilecek bir gerilim riskine yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

 BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'ye mektubu (X)BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'ye mektubu (X)

Grundberg, Yemen hükümeti ve Yemen Merkez Bankası'nı, bu kararların uygulanmasını en azından ağustos ayı sonuna kadar ertelemeye, Yemen'deki son ekonomik gelişmeleri tüm Yemenlilerin menfaatine ve Yemenli taraflarca üzerinde mutabık kalınan taahhütlerin amaç ve ruhuna uygun bir şekilde çözmek amacıyla BM himayesinde bir diyalog başlatılmasını desteklemeye çağırdı.

Grundberg, ofisinin Yemen hükümetindeki ilgili muhataplara ve Yemen Merkez Bankası'na, Husilerle yapılacak diyaloğa ilişkin gündem de dâhil olmak üzere daha fazla ayrıntı göndereceğini söyledi.

Caydırmaya hazırız

Grundberg'in mektubuna yanıt bağlamında Yemen Başkanlık Konseyi, Reşad el-Alimi başkanlığında bir toplantı düzenleyerek yaşam ve hizmet koşullarındaki gelişmeleri, ekonomik ve bankacılık reformlarını ve Husi teröristlerin sahneyi tam ölçekli savaş meydanına döndürme tehditlerini gözden geçirdi.

Şarku’l Avsat’ın resmi medyadan aktardığına göre, Başkanlık Konseyi’nin Grundberg'in mektubunu gözden geçirdiğini ve petrol ihracatının yeniden başlatılması, ulusal para biriminin birleştirilmesi ve bankacılık sektörü ile finans ve iş dünyasına yönelik tüm keyfi önlemlerin iptal edilmesi de dahil olmak üzere ekonomik dosyayla ilgili herhangi bir diyaloğa katılım için net bir gündeme bağlılığını yinelediğini bildirdi.

Yemen Merkez Bankası'nın Aden'deki genel merkezinden (AFP)Yemen Merkez Bankası'nın Aden'deki genel merkezinden (AFP)

Yemen Başkanlık Konseyi, yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ulusal para birimindeki bozulmanın kontrol altına alınması, bankacılık sisteminin korunması, bankalar ve dış işlemleri üzerindeki kontrolün güçlendirilmesi, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele gerekliliklerine uyumun optimize edilmesi amacıyla hükümet ve Merkez Bankası tarafından yürütülen reformları övdü.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, “Başkanlık Konseyi, Husi terörist milislerin keyfi uygulamalarını caydırmaya devam ederken, bankacılık sektörünün bağımsızlığını ve geçici başkent Aden'deki devletin yasal statüsünü güçlendirecek her türlü öneriyi tartışmak için azami esneklik ve açıklığı benimsemeye devam etmektedir” denildi.

Husilerin askeri gerilimi yeniden başlatma ve durumu topyekûn savaş meydanına döndürme tehditleriyle ilgili olarak Yemen Başkanlık Konseyi, İran yanlısı örgütü topyekûn savaş seçeneğine geri dönmemesi ve savaşı sona erdirmek ve barış, istikrar ve kalkınma yolunu yeniden tesis etmek için Suudi Arabistan ve Umman'ın öncülük ettiği iyi niyetli çabaları kaybetmemesi konusunda uyardı. Konsey ayrıca, ‘silahlı kuvvetlerin tüm askeri oluşumlarıyla her türlü düşmanca macerayı caydırmaya hazır olduğunu’ vurguladı.



SDG, Türkiye ve ABD izi olan “zor bir uzlaşı”

Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)
TT

SDG, Türkiye ve ABD izi olan “zor bir uzlaşı”

Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)

Abdulhalim Süleyman

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Türkiye’nin hava desteği verdiği Ankara’ya yakın silahlı gruplar arasındaki yoğun çatışmalara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin SDG’nin tamamen silahsızlandırılmasını ve feshedilmesini talep etmesiyle birlikte, Suriye'nin kuzeyindeki arenada karşıt taraflar arasında açıklamalar, girişimler ve arabuluculuk turları düzeyinde siyasi bir çatışma da eşlik ediyor.

Ankara, Beşar Esed rejiminin düşmesinden önce ve eski rejim ile Suriye muhalefeti arasında uzun yıllar boyunca Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde siyasi bir çözüm için yapılan görüşmeler ve diplomatik toplantılar sırasında diplomatik çevreler ve arabulucular arasında ‘Türk vetosu’ olarak bilinen tutumuyla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) temsilcilerinin muhalefetin bir parçası olarak herhangi bir müzakere sürecine katılmasını kategorik olarak reddetti. Ancak Esad'ın kaçışı ve Askeri Operasyonlar Dairesi Başkanı Ahmed eş Şera'nın gelişinden sonra ülke yeni bir aşamaya girdi. Ancak Esed'in Suriye’den kaçması ve Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni yönetimin başa gelmesinin ardından ülke yeni bir döneme girdi. Ülke, özellikle ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap Birliği (AL) ülkeleri gibi dosyadaki aktörler tarafından siyasi sürecin tüm güçleri ve partileri kapsayıcı olması ve azınlıkların haklarını koruması gerektiği vurgulanarak net bir uluslararası vizyonla yeniden şekillendirilmek üzere.

Sadece bu da değil, son zamanlarda Fransa ve Almanya gibi etkili ülkeler tarafından Kürtlerin Suriye'nin geleceğinin inşasına katılması ve SDG'nin ülkedeki düzenli ordunun bir parçası olması çağrısında bulunan açık ve yeni tutumlar ifade edildi. Öte yandan ABD, müttefiki SDG’yi desteklemek ve onu Türkiye’nin Washington'ın terörle mücadele stratejisini tehdit eden yaklaşımından korumak için bazı açıklamalar yapmanın ötesinde diplomatik olarak çalışmayı tercih ederken, yeni yöneticilere olan güveninin tam olmadığını ve sadece ‘Şera’nın ve hükümetinin eylemlerini gözlemleyeceğini’ vurguladı.

Ateş altında

Münbiç'in güney kırsalı ile Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü çevresinde SDG ile Türkiye yanlısı silahlı gruplar arasında devam eden çatışmaların yanı sıra sahada da çatışmalar sürüyor. SDG bu bölgeye savaş uçakları ve insansız hava araçlarıyla (İHA) her gün hava saldırıları düzenlerken, Haseke ve Rakka kırsalının kuzeyindeki Ayn İsa, Tel Tamer ve Zerkan cephelerinde de çatışmalar ve bombardımanlar devam ediyor.

ascdfegrt
Suriye'nin kuzeyinde Türk savaş uçaklarının bombardımanı sonrası yükselen dumanlar (Reuters)

Öte yandan SDG, 10 binden fazla DEAŞ üyesinin kaldığı hapishaneleri koruyarak ya da son olarak Rakka'nın güney kırsalında olmak üzere çeşitli bölgelerde ortak devriyeler gerçekleştirerek terörle mücadelede Uluslararası Koalisyon’la ortak görevlerini sürdürüyor.

Uluslararası Koalisyon güçleri, özellikle asker sayısını 2 bine çıkardığını ve başta Rakka olmak üzere bölgede yeni karakollar kurup bunlara takviye güçler gönderdiğini duyurduktan sonra, Irak'la olan ve el-Tanf olarak bilinen el-Velid Sınır Kapısı üzerinden Suriye'nin kuzeydoğusuna yoğun bir şekilde askeri ve lojistik takviyeler gerçekleşiyor.

Büyüyen korku

Türkiye’nin bakış açısına göre Esed rejimi ile muhalefet arasında BM himayesinde yürütülen siyasi süreç ve müzakereler sırasında SDG konusunda dar olan alan, daha geniş bir alana dönüştü. Ankara, uluslararası toplum ve ilgili taraflarca talep edilen ve Kürtler de dahil olmak üzere tüm tarafların katılımıyla bir Suriye-Suriye sürecinden endişe ediyor. Çünkü bu, Suriyelilerin kabul etmesi halinde SDG’nin yeni devletin yapısındaki herhangi bir yapısal siyasi oluşuma etkin katılımları anlamına geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin gözünde Türkiye'nin ezeli düşmanı olan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın destekçileri, komşu bir ülkede resmi bir güç haline gelirlerse Ankara için yapısal bir tehdit oluşturacaklar. Bu durum, Türk yetkililerin Öcalan'ın İmralı Adası'ndaki hapishanesinde destekçileri ve ailesi tarafından ziyaret edilmesine izin veren ve Türk siyasetçilerin gözünde olgunlaşması halinde başlayabilecek bir barış sürecini yeniden canlandırmaya yönelik hamlelerini açıklarken aynı zamanda çelişiyor.

Öcalan, kısa bir süre önce Türkiye'nin büyük partilerinin liderlerine, daha sonra parlamenter ve siyasi aşamalardan geçerek yasal bir şekil alması beklenen barış planını içeren bir mektup gönderdi.

ABD’nin arabuluculuğu

ABD, bu çerçevede kamuoyu tarafından tam olarak görülemeyecek büyük bir operasyona liderlik ediyor. Ancak sahada, Münbiç’teki çatışmalarla başlayan ve SDG'nin üyelerini şehirden çekmesiyle sona eren bir ateşkes var. Ateşkes aynı zamanda Türkiye'nin Ayn el-Arap (Kobani) şehrine yönelik olası bir saldırısını da durdurdu. Uluslararası Koalisyon da Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü çevresinde, temas hattındaki son durumu gözlemlemek üzere zaman zaman devriyeler düzenliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, Türk hükümetinin üst düzey yetkilileriyle Suriye'deki mevcut durumu görüşmek üzere 9-10 Ocak tarihlerinde Ankara'daydı. Bass, burada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararına uygun olarak barışçıl, kapsayıcı, Suriyelilerin öncülüğünde ve Suriyelilerin sahipliğinde bir siyasi geçiş sürecinin önemini vurguladı. Görüşmelerde ayrıca bölgesel istikrarın önemi, Suriye'nin terörizm için bir üs olarak kullanılmasının önlenmesi ve DEAŞ’ın kalıcı olarak yenilgiye uğratılmasının sağlanması konuları da ele alındı.

ABD’li yetkili, Ankara'da düzenlediği basın toplantısında Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde Suriye'de Şam hükümetinin zaman içinde hükümet ve yönetim işlevlerinin sorumluluğunu yeniden üstlenmesini ve bunları yerine getirmesini sağlayacak bir geçiş sürecinin desteklenmesine odaklandıklarını açıkladı.

Tehdit yok, çatışma yok

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  Türkiye ile SDG arasında, özellikle de Ayn el-Arap yakınlarındaki sınırda (muhtemelen Fransız ya da Amerikan askerlerinden oluşacak) uluslararası güçlerin konuşlandırılması olasılığına ilişkin soruyu yanıtlayan Bass, “ABD, Suriye ulusal hükümetinin zaman içerisinde uluslararası kabul görmüş sınırların sorumluluğunu yeniden üstlenmesi ve bu sınırları uygun bir şekilde kontrol etme ve güvence altına alma rolünü sürdürmesi gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.

ascdvfgrthy
Münbiç'teki Tişrin Barajı yakınlarına düzenlenen bir bombardıman sırasında Türkiye yanlısı silahlı grupların üyeleri (AFP)

Bass, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suriye içinde geniş çaplı çatışmaların yeniden başlamamasının, ülkedeki silahlı grupların şiddete başvurmamasının ve hükümetin normal işlevlerinin yeniden tesis edilmesini desteklemeye katkıda bulunmalarının sağlanması etkili bir geçiş sürecinin bir parçasını oluşturacak. Geçici hükümetin zaman içerisinde imkanlarını aşamalı olarak geliştirmesine ve halk ile uluslararası toplum tarafından güven duyulmasına imkan tanıyacak.”

Bass ayrıca Türk yetkililerle Suriye’deki mevcut geçiş sürecinin DEAŞ’ın ya da ülkedeki diğer terörist grupların Suriye halkını, komşu ülkeleri ya da başka bir ülkeyi tehdit edecek şekilde yeniden canlanmasına yol açmaması için atılması gereken somut adımları ele aldıklarını kaydetti.

SDG, Türkiye'nin, SDG’lilere ve mevzilerine yönelik saldırılarının onu DEAŞ’la mücadeleden alıkoyduğunu öne sürdü. SDG lideri Mazlum Abdi geçtiğimiz günlerde, DEAŞ’ın Suriye rejiminin çöküşünden faydalandığını ve özellikle Suriye'nin orta kesimlerindeki el-Badiye (Suriye çölü) bölgesinde silah ve mühimmat elde ettiğini, gözaltı merkezlerinde ve kamplarda DEAŞ tehdidinin arttığını ve genel olarak örgütün hareketliliğinde bir artış olduğunu açıkladı.