Sudan ordusuna ait uçaklar, yanlışlıkla kendisiyle müttefik olan onlarca ‘halk direnişi’ savaşçısını öldürdü

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ülkenin doğusundaki kuvvetlerini ziyaret ederken (Arşiv - SUNA)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ülkenin doğusundaki kuvvetlerini ziyaret ederken (Arşiv - SUNA)
TT

Sudan ordusuna ait uçaklar, yanlışlıkla kendisiyle müttefik olan onlarca ‘halk direnişi’ savaşçısını öldürdü

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ülkenin doğusundaki kuvvetlerini ziyaret ederken (Arşiv - SUNA)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ülkenin doğusundaki kuvvetlerini ziyaret ederken (Arşiv - SUNA)

Sosyal medyada dün (pazartesi) yayınlanan videolar, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kontrol edilen Batı Kordofan eyaletindeki el-Hoy kasabası yakınlarında Sudan ordusu saflarında savaşan onlarca gönüllü sivilin öldürüldüğünü ve yaralandığını gösterdi.

Haberlere göre, Orgeneral Abdulfettah el-Burhan komutasındaki Sudan ordusuna ait savaş uçakları, yanlışlıkla kendileriyle birlikte savaşan ‘halk direnişi’ gruplarını hedef alan bir hava saldırısı düzenledi ve çok sayıda can kaybına yol açtı.

Video görüntülerini X platformunda paylaşan HDK hesaplarına göre 70'ten fazla kişi öldü ve bazıları çok ağır olmak üzere onlarca kişi yaralandı.

zfertg
Hızlı Destek Kuvvetleri mensupları (AFP)

HDK pazar günü, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd şehri ile Batı Kordofan'daki en-Nuhud şehrini birbirine bağlayan yolun ortasında yer alan el-Hoy kasabasını ordu güçlerinin çekilmesinin ardından ele geçirdi.

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, HDK'nin kasabaya girdikten sonra bir dizi vatandaşı öldürdüğünü, pazarı ve 4x4 araçları yağmaladığını söyledi.

Kaynaklar, “Şu anda el-Hoy dışında çok sayıda HDK birliği bulunuyor. Batı Kordofan eyaletindeki askeri komutanları tarafından yapılan tehditlerin ardından en-Nuhud şehrine saldırmaları bekleniyor” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Sudan hükümeti, ‘Sudan halkının insani acılarını hafifletmek için Birleşmiş Milletler (BM) ile devam eden olumlu ilişkilerin sürdürülmesini’ bir kez daha teyit etti.

BM, geçtiğimiz cumartesi günü, insani yardım ulaştırmak, sivilleri korumak ve çatışma bölgelerinde mahsur kalanlar için insani yardım koridorları açmak amacıyla Sudan ordusu ile HDK arasında Cenevre'de yapılan dolaylı görüşmeleri sona erdirdi.

Sudan heyetinin başkanı İnsani Yardım Komiseri Selva Âdem Beniye dün yaptığı basın açıklamasında, ‘terörist isyancı milisleri (HDK) insani yardımları yağmalamak ve silahsız sivilleri bastırmakla’ suçladı.

zdvfbg
Geçtiğimiz mart ayında Hartum'da devriye gezen Sudan ordusuna ait bir araç (Reuters)

Selva Âdem, “BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra'nın daveti üzerine hükümet ve BM heyetleri, insani yardım, öncelikler ve devlet tarafından belirlenen geçişler ve insani erişim yollarına ilişkin tedbirlerin görüşüldüğü uzman teknik ekipler düzeyinde oturumlar düzenledi. Tartışmalar, ülkedeki insani durumu normalleştirmek için üzerine inşa edilebilecek iyi düzeyde bir pozitiflikle karakterize edildi” değerlendirmesinde bulundu.

Sivillerin korunmasıyla ilgili olarak da bu hususun Cidde Platformu’nda yeri olduğunu belirterek, ‘Suudi Arabistan-ABD arabuluculuğuyla Sudan ordusu ile HDK arasında Mayıs 2023'te imzalanan Cidde Bildirgesi taahhütlerinin uygulandığını’ vurguladı.

Selva Âdem, uluslararası topluma, ‘HDK milislerini sivilleri korumak için Cidde Bildirgesi'nin gereklerini yerine getirmeye’ zorlama çağrısını yineledi. Ayrıca Sudan hükümetinin ‘insani yardım çalışmalarından sorumlu resmî kurumlara paralel herhangi bir oluşumun kurulmasını’ reddettiğini duyurdu.

shyj67
Bir sınır kampında savaştan kaçan Sudanlı mülteciler ve Güney Sudanlı aileler (AFP)

Selva Âdem, “Uluslararası toplumun insani yardıma verdiği yanıt, yerinden edilmiş insanların gerçek ihtiyaçlarıyla karşılaştırıldığında çok küçük kalıyor” dedi.

Diğer taraftan BM Sudan Özel Temsilcisi ile yapılan görüşmelerde HDK heyeti, Darfur, El Cezire, Sennar ve Kordofan eyaletlerinde kontrolü altında bulunan tüm bölgelere insani yardım ulaştırılması için BM ile birlikte çalışma isteğini vurguladı.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."