Deyrizor saldırıları... İran'dan Ortadoğu'daki ABD güçlerine mesajlar

SDG, rejim güçleri ve Ulusal Savunma Güçleri milisleri tarafından açılan ateşe karşılık verdi.

SDG, Deyrizor kırsalında Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçlerinin saldırılarını püskürtmek için harekete geçti. (Şarku’l Avsat)
SDG, Deyrizor kırsalında Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçlerinin saldırılarını püskürtmek için harekete geçti. (Şarku’l Avsat)
TT

Deyrizor saldırıları... İran'dan Ortadoğu'daki ABD güçlerine mesajlar

SDG, Deyrizor kırsalında Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçlerinin saldırılarını püskürtmek için harekete geçti. (Şarku’l Avsat)
SDG, Deyrizor kırsalında Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçlerinin saldırılarını püskürtmek için harekete geçti. (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye'nin doğusundaki Deyrizor vilayeti kırsalında Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçleri tarafından açılan ateşe karşılık verdi. İki taraf arasında yenilenen çatışmaların ardından onlarca ölü ve yaralıya neden olan kanlı bir gün yaşandı.

Suriye Demokratik Konseyi saldırıdan Suriye rejimini sorumlu tutarak, rejimin kaosu yaymak ve çatışmayı körüklemek için sivilleri öldürdüğünü ve terörize ettiğini belirtti. Analistler ise Deyrizor kırsalındaki son saldırıyı, İsrail'in temmuz sonunda başkent Tahran'da Hamas lideri İsmail Heniyye'ye düzenlediği suikasta karşılık vermek üzere İran'ın ABD güçleri üzerinde baskı kurma tehdidinin bir parçası olarak değerlendirdi.

SDG'ye bağlı Deyrizor Askeri Konseyi komutanlarından Nuri el-Halil Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, rejim güçleri ve Ulusal Savunma Güçleri milislerinin çarşambayı perşembeye bağlayan gece yarısından sonra Ebrihe, es-Sabha ve ed-Dahla beldelerini topçu ve ağır silahlarla hedef aldığını söyledi. El-Halil, “Rejimin elindeki el-Meyadin, Elbukemal ve el-Aşara beldelerindeki mevzilerden hedef aldılar. Güçlerimiz hazır bekledi ve İranlı milisler ile Şam güçlerinin saldırılarını püskürttü” ifadelerini kullandı.

nhy
Granic kasabasında şiddetli silahlı çatışmalara sahne olan bir dönel kavşak (yerel kaynaklar)

SDG, Uluslararası Koalisyon uçaklarının alçak uçuşları eşliğinde silahlı saldırılara sahne olan bölgelere daha fazla takviye sevk etti. Son iki gün içinde eş-Şehil, et-Tayyane, Dernec, Ebu Hardub, Ebu Hamam, el-Latve, Granic ve el-Basira bölge ve beldelerinde çatışmalar yenilendi. Deyrizor’un doğu kırsalındaki bu kentsel bölgeler SDG'nin askeri kontrolü altında bulunuyor. Fırat Nehri ise bir tarafta SDG ve Uluslararası Koalisyon ile diğer tarafta Şam güçleri ve İran'a bağlı yerel gruplar arasındaki bölgeleri ayırıyor.

xscdvfg
SDG, Deyrizor kırsalında Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçlerinin saldırılarını püskürtmek için harekete geçti. (Şarku’l Avsat)

Komutan el-Halil, Ulusal Savunma Güçleri milisleri ve rejim güçlerinin Ziban kasabasını ya da diğer bölgeleri kontrol altına aldığı ve buralarda konuşlandığı iddialarını yalanladı. Çatışmaların çok sayıda masum sivilin ölümü ve diğerlerinin ağır yaralanmasıyla sonuçlandığını hatırlatan el-Halil, saldırganların ‘sivil kayıplara yol açan bombardımanlarında roketatar ve havan topları kullandığını ve Şam'ın stratejik önemi nedeniyle Deyrizor'da güvenliği istikrarsızlaştırmaya çalıştığını’ kaydetti.

SDG'nin siyasi kanadı Suriye Demokratik Konseyi çarşamba günü resmi internet sitesinde yayınladığı açıklamada, Deyrizor'un doğu kırsalındaki etki alanlarına yönelik saldırıları kınadı. Açıklamada, “Bu suç teşkil eden ve acımasız saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz. Şam yönetimini bu eylemlerden tamamen sorumlu tutuyor ve onları buradaki güvenlik durumunun gelişimi konusunda uyarıyoruz” denildi.

xscdver
Suriye Demokratik Konseyi Başkanı Mahmud el-Muslat (Şarku'l Avsat)

Suriye Demokratik Konseyi Başkanı Mahmud el-Muslat, saldırının Şam ve müttefiklerinin bölgede fitne çıkarma, güvenlik ve istikrarı bozma çabalarının bir parçası olduğunu söyledi. Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, tüm coğrafyada Suriye-Suriye diyaloğu için bir zemin oluşturmak üzere yıllardır çalıştıklarını belirten el-Muslat, “Öte yandan bu barbarca saldırı, rejim ve milislerinin barış ya da diyalog istemediğinin, bu milislerin güvenlik ve istikrarı bozmak için yıkıcı bir ajandayla çalışan yabancı güçlerle bağlantılı olduğunun bir kanıtıdır” dedi.

Arenaların birliği

Gözlemciler, Irak-Suriye sınırına komşu olan Deyrizor vilayetinin doğu bölgesinin, her iki ülkede İranlı milislerin konuşlandığı bölgeleri Güney Lübnan'a bağlayan bir kara koridoru görevi görmesi nedeniyle önemli olduğunu söylüyor. Deyrizorlu uzman Abdunnasır el-Ayed, son saldırının esas olarak 900 kadar ABD askerinin konuşlandığı el-Omar petrol ve Koniko gaz sahalarındaki Uluslararası Koalisyon üslerini hedef aldığını ifade etti.

ascdv
Son iki günde en çok saldırıya uğrayan bölgelerden biri olan Deyrizor kırsalındaki Ziban kasabasının girişi (yerel medya kaynakları)

El-Ayed Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte bu saldırının ‘İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Irak Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) subayları, özellikle de Seyyid eş-Şuheda grubu tarafından hazırlanıp yürütülen bir İran stratejisinin parçası olduğunu ve İran'ın Irak ve Yemen'de başlattığı saldırılara benzer şekilde ABD üzerindeki baskı girişimlerinin bir parçası olduğunu’ söyledi.

El-Ayed'e göre son Deyrizor saldırıları, şu anda İran'ın arenaların birliği kapsamı dışında görünen Suriye'de gerçekleştiği için benzersizdi. Öyle ki operasyon, DMO ile yakın bağları olan İbrahim el-Hifil liderliğindeki aşiret savaşçıları aracılığıyla yerel bir cephe tarafından yürütüldü.

El-Ayed’e göre saldırı, ‘iki ABD üssüne ulaşamayarak ve onlara karadan saldırarak, gelecekte benzer girişimlerin tekrarlanacağı beklentisiyle’ ana hedeflerine ulaşamadı.

zscdv
Deyrizor'un doğu kırsalındaki Hecin kasabası (Şarku’l Avsat)

Aşiretlerin çoğunlukta olduğu ve Suriye'nin petrol yataklarının çoğunu barındıran Deyrizor vilayeti askerî açıdan yerel ve uluslararası taraflar arasında bölünmüş durumda. Kürt ve Arap gruplardan oluşan SDG Fırat Nehri'nin doğu yakasını kontrol ederken, rejim güçleri ve İranlı milisler batı yakasını kontrol ediyor. ABD öncülüğündeki uluslararası DEAŞ'la mücadele koalisyonu da bölgede bulunuyor ve DEAŞ hücreleri hem rejim güçlerini hem de SDG'yi hedef alan eylemlerini sürdürüyor.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde araştırmacı olarak görev yapan Bera Sabri, saldırının İran'ın büyük etkiye sahip olduğu Deyrizor'da Suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelerden düzenlendiğini düşünüyor. Şarku’l Avsat'a konuşan Sabri, “Saldırı öncelikle bölgesel çatışma ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşıyla ilgili. Suriye rejiminin lehine bir karaktere bürünen saldırı, daha çok İran'ın lehine” ifadelerini kullandı.

zxscdvf
SDG ve Uluslararası Koalisyon'un Haseke kırsalında DEAŞ'a karşı ortak eğitimi (arşiv - AFP)

Sabri, operasyonun bölgesel gerginliklerin ve İran'ın İsrail'e karşı beklenen saldırısıyla ilgili gerilimlerin arka planında gerçekleştiğini söyledi. Sabri sözlerini şöyle sürdürdü: “Saldırı yakındaki ABD üslerini değil SDG'yi hedef aldığı için bu atmosferin açık bir istismarıdır. Dolayısıyla İran'ın o dönemdeki pozisyonunun zayıflığını arttıran bir operasyondur. Washington, İran'la bağlantılı silahlı bir oluşumun SDG'nin kontrolündeki bölgelere saldırmasına ve kontrol etmesine izin vermeyecektir. Ayrıca Şam bölgelerinden gelecek her türlü saldırıyı püskürtecektir. Çünkü buradaki İran etkisinin tehlikesinin farkındadır.”



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
TT

Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)

Hamas liderlerinden biri, Gazze ateşkesinin bir sonraki aşamasına geçmek için bugün Miami'de yapılması planlanan görüşmelerin, İsrail'in ateşkesi "ihlal etmesine" son vermesiyle sonuçlanması gerektiğini söyledi.

Hamas siyasi büro üyesi Basim Naim AFP'ye yaptığı açıklamada, "Halkımız, bu görüşmelerde bulunanların devam eden İsrail saldırganlığına son vermelerini, tüm ihlalleri ve aykırılıkları durdurmalarını ve işgalcileri Şarm el-Şeyh anlaşmasının gereklerine uymaya zorlamalarını bekliyor" ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, Florida'da bu görüşmelere ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ilerletmek amacıyla Katar, Mısır ve Türkiye'den üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.