İsrail ‘doğudaki gedikten’ kaynaklanan tehlikeleri savuşturmak ve Ürdün cephesinin açılmasını engellemek için harekete geçti

Siyaset ve emniyet kurumları, sınırda güvenliği sarsan tarafın İran olduğu konusunda hemfikir

İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)
İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)
TT

İsrail ‘doğudaki gedikten’ kaynaklanan tehlikeleri savuşturmak ve Ürdün cephesinin açılmasını engellemek için harekete geçti

İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)
İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)

Emel Şehade

İsrail ve Ürdün arasındaki sınır bölgesi, iki ülke arasında barış anlaşması imzalanmasının üstünden geçen 30 yıl boyunca birçok olaya sahne oldu. Ancak Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’nde üç İsraillinin ölümüyle sonuçlanan son olay farklı siyasi ve güvenlik boyutları kazandı. Bu olay, Ürdün Vadisi sınırının hayati bir bölge olduğu Batı Şeria başta olmak üzere bölgedeki durum çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor.

Olayın zamanlaması, gerek Filistinli örgütlerin Yeşil Hat içinde ve kontrol noktalarında gerçekleştirdiği saldırıların türü, gerekse Batı Şeria’daki çatışmaların yoğunlaşması bakımından İsrail'in karşı karşıya olduğu zorluklar açısından dikkate değerdi. Bu gelişme güvenlik birimlerinin ve ordunun önceliklerini, 309 kilometreyle İsrail ile komşu ülkeler arasındaki en uzun sınırı oluşturan, Eilat yakınlarından Ürdün Vadisi'ne, Hamah bölgesine ve Golan Tepeleri'nin güneyine uzanan ve Ürdün ile olan doğu sınırını da kapsayacak şekilde arttırdı. Söz konusu bölgeler, Cenin, Tulkerim ve Kudüs’e odaklanan İsrail güvenlik birimlerinin en zayıf olduğu yerler ve bu bölgeler diğer bölgelerde olup bitenlerden uzakta.

Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi. Güvenlik birimleri, 7 Ekim 2023 soruşturma komitesinin yanında hükümetin 11 aydır devam eden savaşı yönetmedeki başarısızlıklarına ilişkin özel bir soruşturma komitesi kurulması çağrısında bulunuyor. Hükümet, Ürdün ile sınır bölgesinin güvenliğinin sağlanması ve bununla başa çıkma stratejisinin değerlendirilmesi için güvenlik birimleri tarafından yapılan çeşitli talepleri onaylamayı reddetti.

İsrail parlamentosu Knesset'te pazar akşamı yapılan ve bir esir takası anlaşmasına varılamamasının ardından kuzey cephesinin de konuşulması planlanan genişletilmiş toplantıda, Ürdün ve İsrail arasındaki doğu sınırları ve geçişleri ile İsrail ordusu ve İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet'in (Şabak) temsilcilerinin katılımıyla iki taraf arasında yapılan güvenlik toplantısının ardından İsrail’den bir komisyonun Ürdün’den bir komisyon ile iş birliği içinde olayı soruşturmaya başlaması sonrası Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olayın yansımaları ele alındı. İsrail, olayın faili Mahir Ziyab el-Cazi'yi ve silahı nasıl getirdiğine dair araştırmalar çerçevesinde gözaltına altığı üç Ürdünlünün gözaltı süresinin devam ettiğini açıkladı.

İbre İran’a yöneldi

İsrail’deki siyaset ve emniyet kurumları, doğu sınırında güvenliği sarsan ve Ürdün içinde istikrarsızlığı körükleyenin İran olduğu konusunda hemfikir. Söz konusu kurumlar, İran’ı İsrail'e karşı Filistinli örgütleri desteklemek için Batı Şeria'ya silah kaçırmakla suçlamışlardı.

Güvenlik birimlerinin yetkililer, pazar gecesi yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, operasyonun Batı Şeria'daki genel durum üzerindeki yansımalarını tartıştılar. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Tapınak Tepesi'ne (Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya verdikleri ad) yapmayı planladığı baskın da dahil olmak üzere İsrail'in Ürdün sınırındaki durumu daha da kötüleştirecek provokatif adımların atılmasına karşı uyardılar. Bu tür provokatif adımların sadece Batı Şeria ve Ürdün'de değil, aynı zamanda çevredeki çeşitli ülkelerde de tepki çekeceğini düşünen yetkililer, ayrıca Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Ürdün Vadisi'nde yerleşim birimleri inşasını teşvik etme planları konusunda da uyarıda bulundular. Öte yandan Smotrich'in Filistin Yönetimi'ne yönelik ekonomik yaptırım uygulanması, fonların aktarılmaması ve Batı Şeria'ya ve özellikle de işçilere yönelik sıkı kapatma politikasını sürdürmesinin de yansımalarına karşı ikaz ettiler.

Aynı yetkililer, Bakanlar Kurulu toplantısında siyasi partileri ablukanın devam etmesi ve Filistinlilerin içinde bulundukları ekonomik koşulların kötüleşmesi ve durumun kontrol altında tutulması güç ve diğer cephelerde de yansımaları olacak bir gerilime dönüşme riski olduğunu ifade ettiler. Filistinli işçilere 7 Ekim sonrası kısıtlamaların getirilmesinden yaklaşık bir yıl sonra çalışmak üzere İsrail'e girişlerine izin verilmesi gerektiğini söylediler.

Güvenlik birimlerine göre bu nedenler Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'ndeki gergin durumun körüklenmesine doğrudan katkıda bulunurken Ürdün'ün Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'ne en yakın ülke olması ve en fazla Filistinli nüfusa sahip olması nedeniyle doğrudan yurt dışına yansıyor. Bu da Ürdün içinde gerginliğin tırmandırırken istikrarsızlık tehdidi yaratıyor.

Eski Şin Bet yetkilisi Uday Karmi'ye göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, İsrail için sınır bölgesindeki durumun daha da kötüleşmesi tehlikesine karşı verilen bir kırmızı alarm niteliğinde. Hükümetin, Bakanlar Kurulu'nun ve güvenlik birimlerinin Mescid-i Aksa ile nasıl ilgilenilmesi gerektiği konusunda bir sınavdan geçtiklerini söyleyen Karmi, “Başbakan Binyamin Netanyanu, Bakan Ben-Gvir'in İslam dünyası için kutsal olan bu yerdeki provokatif planını uygulamasını derhal engellemeli. Çünkü bunun sadece Ürdün'de değil, bu savaşta mücadele ettiğimiz diğer cephelerde de tehlikeli yansımaları olacaktır” ifadelerini kullandı.

İsrail'e stratejik zarar

İsrail ordusunun Operasyonlar Bölümü eski başkanı Tümgeneral Yisrael Ziv, olayın İsrail'e Ürdün'ü savaş cephesine dahil etmemesi için bir uyarı olarak görülmesi gerektiğini düşünüyor. Ürdün ve Batı Şeria arasında çok yakın bir ilişki ve ayrıca halkları arasında da sıkı bir bağ olduğunun altını çizen Ziv, sınırın herhangi bir tarafındaki gerginliğin diğer tarafa tehlikeli bir şekilde yansıyacağını vurguladı. En büyük tehlikenin ise İran'ın Ürdün'de istikrarsızlık yaratma çabalarını yoğunlaştırması olduğunu söyleyen Ziv, “Üç İsraillinin öldürülmesinin ardından düzenlenen protesto gösterileri, son derece tehlikeli bir işaret ve İran'ın Ürdün rejimini devirme çabalarına ilişkin endişelerimizin doğru olduğunun bir teyidi” diye konuştu. Ziv, “Böyle bir durumun ortaya çıkması bizi hayal bile edemeyeceğimiz bir yere koyar ve hayal edebileceğimiz en tehlikeli senaryoları ortaya çıkarır” diyerek İsrail'deki karar vericileri uyardı.

Askeri uzman Oded İlam, Tahran ve Hizbullah'ın Ürdün'ü İsrail'e giden stratejik bir köprü olarak gördüğünü düşünüyor. İlam’a göre Suriye ve Irak'la açık olan sınırlar, silah ve mühimmat kaçakçılığının merkezi haline gelirken, İran'ın ideolojik etkisi sızarak iç istikrarı tehdit ediyor.

Ürdün ve İsrail arasında bir barış anlaşması imzalanmış olsa da Kral Hüseyin’in İsrailli yetkililerle arasındaki özel ilişkilerin oğlu Kral Abdullah’la devam etmediğini ve Ürdün’ün uluslararası arenada İsrail'in çetin bir muhalifi olduğunu söyleyen İlam, “Ürdün'de provokasyonlar artıyor ve İsrail düşmanlığı ivme kazanıyor. Sınır kapısındaki olay saldırının spontane gelişmediğini, planlı olduğunu gösteriyor” yorumunda bulundu. İlam'a göre bu tür olaylar İsrail ile Ürdün arasında halihazırda kırılgan olan ilişkiye zarar veriyor ve bu durum güvenlik birimlerinin söz konusu olayın ciddi yansımaları olacağına dair raporuyla da örtüşüyor. Ürdün kraliyet ailesinin iktidarı kaybetmesinin İsrail'e ciddi stratejik zarar vereceğini ve İran'ın İsrail’in en uzun sınırının olduğu Ürdün’de sağlam bir yer edinmesine yol açacağını düşünen İlam, bu yüzden İsrail’in hafife alınmaması gereken bir zorlukla karşı karşıya olduğunu söyledi.

ABD ve Arap ülkelerinin Ürdün’ün güçlenmesi için harekete geçmesi

Öte yandan güvenlik kaynakları, İsrail'i ABD ve daha ılımlı çizgideki Arap ülkelerini bu duruma karşı harekete geçirmek üzere çaba gösterilmesi çağrısında bulundular. Aynı kaynaklar, “İsrail, İran tarafından kurulan komplo karşısında Ürdün Krallığını güçlendirmek ve desteklemek için ABD’yi ve daha ılımlı çizgideki Arap ülkelerini harekete geçirmekten sorumlu. Bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışan İran'a darbe indirmek için uluslararası koalisyonu harekete geçirmeli” açıklamasında bulundular.

İsrail kaynaklı bir rapora göre Gazze'de Hamas'ın dağıldığını fark eden İran, Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'nde harekete geçti. Raporda, “İran, Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'nde harekete geçti. Belirli hedefler ve bir eylem planıyla organize bir şekilde çalışıyor. İranlılar Ürdün'de bir kırılma olduğunu fark ettiler. Bu onlar için iyi bir faktör ve devrimi ihraç etmek için Ürdün'ün coğrafi alanına ihtiyaçları var” ifadeleri yer aldı.

Rapor şöyle devam ediyor:

“İranlılar, Irak, Suriye ve Lübnan'da başarılı olduktan sonra planlarını sürdürmek için çalışmalarını Ürdün'de tamamlamak zorundalar. Bu yüzden uyuyan terör hücrelerini Ürdün'e soktular. Bununla birlikte savaş mühimmatı, sabotajcılar ve eylemcilerin Ürdün üzerinden geçişi için kaçakçılık merkezleri açtılar.”

Silah kaçakçılığı, silahlı unsurların sızması ve arazi engeli

İsrail kaynaklı birçok raporda güvenlik yetkilileri, Ürdün'le olan doğu sınırının en çok ihmal edilen sınır olduğu için Tel Aviv için büyük bir tehdide dönüştüğünü ve çoğu bölümünün açık olduğunu ve dikenli tellerinin yıprandığını vurguladılar.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 7 Ekim’den sonraki aylarda yaşanan tehlikeli gelişmeler nedeniyle hükümete sınır çitleri için özel bir bütçe önerisinde bulunmuş, ancak Başbakan Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich öneriyi reddetmişti.

Konuyla ilgili bir güvenlik raporuna göre İran'dan Ürdün sınırı üzerinden Batı Şeria'daki Filistinli örgütlere silah, bomba ve para transferi yapılıyor. Bununla ilgili verilerin Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olaydan önce Bakanlar Kurulu'na sunulduğu, ancak yetkililerin konuyu ciddiye almadığı ve sınırın olduğu gibi kaldığı belirtilen raporda “İsrail, doğudaki gediği kapatmaya çalışmıyor. Hiçbir engel yok, sınır boyunca ya da en azından açık bölgelerde konuşlandırılmış askeri güçler yok, alarm sistemi yok. Tüm güvenlik konuları Ürdünlülerin ellerine bırakılmış durumda” ifadeleri yer aldı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
TT

İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki yardım dağıtım operasyonlarını sonlandırdığını duyurdu.

Kuruluş, altı hafta önce Washington’un arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkesin ardından dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Vakıf, yayımladığı son açıklamada görevini “kalıcı olarak” durdurduğunu ve misyonunu tamamladığını belirtti.

Vakıf Direktörü John Acrey, yaptığı yazılı açıklamada, “Gazze halkına yardımların ulaştırılmasında daha iyi bir yöntem olduğunu kanıtlama görevimizi başarıyla yerine getirdik” dedi.

Kısa süre faaliyet gösteren vakfın operasyonları büyük ölçüde gizlilik içinde yürütülmüştü. ABD ve İsrail destekli alternatif bir yapı olarak BM’ye bağlı UNRWA’nın yerine kurulmuş, ancak finansman kaynakları ya da yardım noktalarını yöneten silahlı yüklenicilerin kimlikleri kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Vakıf, amacının yardımların Hamas’a aktarılmasını engellemek olduğunu savunuyordu.

Ancak Filistinliler, yardım çalışanları ve sağlık yetkilileri, bu sistemin yardım almak isteyen sivilleri, İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakarak hayatlarını riske attığını belirtiyordu.

Kurumun görevlerini, Gazze’deki ateşkesi denetlemekle sorumlu İsrail’deki ABD merkezli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezine devredeceğini açıklayan Acrey, “Vakıf haftalardır Koordinasyon Merkezi ve uluslararası kuruluşlarla bir sonraki adımlar konusunda temas hâlinde. Açıkça görülüyor ki bizim uyguladığımız modeli benimseyip genişletecekler” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Mayıs ayı sonunda, İsrail’in üç ay boyunca gıda girişini durdurmasının ardından Gazze’de kıtlık eşiğine gelinmesi üzerine faaliyete başlamıştı. İsrail, BM’nin gıda dağıtım sisteminin yerine geçmesi hedeflenen bu özel kuruluşu, Hamas’ın büyük miktarda yardıma el koyduğu iddiasıyla savunmuştu; ancak BM bu iddiaları reddetmişti.

BM, söz konusu vakfın kurulmasına karşı çıkarak sistemin İsrail’e gıda dağıtımı üzerinde tam kontrol sağlayabileceğini ve Filistinlilerin yerinden edilmesine yol açabileceğini belirtmişti. Savaş süresince BM ve insani yardım kuruluşları, yüzlerce merkez üzerinden Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve diğer ihtiyaçların ulaştırılmasına öncülük etmişti.

Vakıf, açıklamasında Gazze’de 3 milyonun üzerinde gıda paketi dağıttığını, bunun 187 milyon öğüne denk geldiğini duyurdu.


Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)

Hamas Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve orta kesiminde ‘etnik temizlik’ yaptığını söyledi.

Sözcü Hazım Kasım, “İşgal güçleri, sarı hattın dışındaki sivilleri hedef alıyor. Bu sabahtan itibaren dört vatandaş öldürüldü, yıkım operasyonları yoğunlaştı ve doğu bölgelerinden vatandaşlar yerlerinden edildi” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, bu sabah İsrail'in Gazze ve Han Yunus şehirlerini hedef alan bombardımanında dört Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

dcgtrhy
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen Filistinli genç Ahmed el-Hevari'nin cenazesine katılan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu sabah üç kişinin cenazesi hastanelere getirildi; ikisi Han Yunus’un doğusundaki Beni Suheyle kasabasında İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından, bir diğeri ise Gazze kentinin doğusundaki et-Tuffah mahallesinde İsrail tankının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti” dedi.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi, iki ölü ve biri ağır olmak üzere üç yaralıyı kabul ettiğini duyurdu. Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nin Müdürü Dr. Muhammed Ebu Selmiye de et-Tuffah mahallesinde sivillere yönelik tank ateşi nedeniyle bir ölü ve çok sayıda yaralının hastaneye ulaştığını doğruladı.

Gazze'deki bir güvenlik kaynağı AFP'ye, ‘işgal uçaklarının bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah'ın güneydoğusundaki bölgelere birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ söyledi. Kaynak, İsrail ordusunun ‘ez-Zeytun, Şucaiyye ve et-Tuffah (Gazze şehrinin doğusu) mahallelerinde ve Han Yunus ile Refah'ta savaş sırasında hasar gören onlarca binayı ve evi yıkmaya devam ettiğini’ belirtti.

İsrail güçleri, Refah şehrinin büyük bir kısmını ve Han Yunus'un doğu bölgelerini kontrol altında tutuyor. İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından Gazze Şeridi'ne savaş açtı. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşında en az 69 bin 756 kişi hayatını kaybetti.


Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
TT

Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)

Mısırlılar bugün, 2025 Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy kullanmaya başladı.

İki gün sürecek seçimler, 73 seçim bölgesi ve 5 bin 287 alt komiteden oluşan 13 vilayette gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre, bu aşamada bin 316 aday bireysel sistem altında yarışıyor ve Kahire ile Kuzey, Orta ve Güney Delta ve Doğu Delta'nın iki seçim bölgesinde bir liste yer alıyor.

Mısır Ulusal Seçim Komisyonu, vatandaşlara seçimlere katılım çağrısında bulunarak, sürecin bütünlüğünü sağlama ve seçmenlerin iradesini tam şeffaflık içinde sandığa yansıtma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Seçimlerin ikinci aşamasına dahil olan vilayetler, Ulusal Seçim Komisyonu’nun verilerine göre Kahire, Kalubiyye, Dakahliye, Garbiye, Menufiye, Kafr eş-Şeyh, Şarkiye, Dimyat, Port Said, İsmailiye, Süveyş, Güney Sina ve Kuzey Sina’dan oluşuyor.

gju
Parlamento seçimlerinin ilk turunda oy verme merkezlerinin önünde bekleyen Mısırlı kadınlar (Gençlik Partisi Koordinasyon Komitesi)

Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşaması, ilk turda 19 seçim bölgesindeki sonuçların ‘önemli ihlaller’ gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından geliyor. Bu ihlaller arasında sandıkların önünde yapılan usulsüz propaganda ile adaylara oy sayım tutanaklarının nüshalarının verilmemesi gibi durumlar yer aldı. Gözlemciler bu adımı ‘emsalsiz’ olarak nitelendirdi.

Bu seçim bölgelerindeki sonuçların iptal edilmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ‘azami şeffaflık’ sağlanması için yaptığı doğrudan çağrının ardından gerçekleşti.