İsrail ‘doğudaki gedikten’ kaynaklanan tehlikeleri savuşturmak ve Ürdün cephesinin açılmasını engellemek için harekete geçti

Siyaset ve emniyet kurumları, sınırda güvenliği sarsan tarafın İran olduğu konusunda hemfikir

İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)
İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)
TT

İsrail ‘doğudaki gedikten’ kaynaklanan tehlikeleri savuşturmak ve Ürdün cephesinin açılmasını engellemek için harekete geçti

İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)
İsrailli askerlere göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi (AFP)

Emel Şehade

İsrail ve Ürdün arasındaki sınır bölgesi, iki ülke arasında barış anlaşması imzalanmasının üstünden geçen 30 yıl boyunca birçok olaya sahne oldu. Ancak Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’nde üç İsraillinin ölümüyle sonuçlanan son olay farklı siyasi ve güvenlik boyutları kazandı. Bu olay, Ürdün Vadisi sınırının hayati bir bölge olduğu Batı Şeria başta olmak üzere bölgedeki durum çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor.

Olayın zamanlaması, gerek Filistinli örgütlerin Yeşil Hat içinde ve kontrol noktalarında gerçekleştirdiği saldırıların türü, gerekse Batı Şeria’daki çatışmaların yoğunlaşması bakımından İsrail'in karşı karşıya olduğu zorluklar açısından dikkate değerdi. Bu gelişme güvenlik birimlerinin ve ordunun önceliklerini, 309 kilometreyle İsrail ile komşu ülkeler arasındaki en uzun sınırı oluşturan, Eilat yakınlarından Ürdün Vadisi'ne, Hamah bölgesine ve Golan Tepeleri'nin güneyine uzanan ve Ürdün ile olan doğu sınırını da kapsayacak şekilde arttırdı. Söz konusu bölgeler, Cenin, Tulkerim ve Kudüs’e odaklanan İsrail güvenlik birimlerinin en zayıf olduğu yerler ve bu bölgeler diğer bölgelerde olup bitenlerden uzakta.

Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, siyaset ve emniyet kurumlarının savaşı yönetme konusundaki başarısızlıklarına bir yenisini daha ekledi. Güvenlik birimleri, 7 Ekim 2023 soruşturma komitesinin yanında hükümetin 11 aydır devam eden savaşı yönetmedeki başarısızlıklarına ilişkin özel bir soruşturma komitesi kurulması çağrısında bulunuyor. Hükümet, Ürdün ile sınır bölgesinin güvenliğinin sağlanması ve bununla başa çıkma stratejisinin değerlendirilmesi için güvenlik birimleri tarafından yapılan çeşitli talepleri onaylamayı reddetti.

İsrail parlamentosu Knesset'te pazar akşamı yapılan ve bir esir takası anlaşmasına varılamamasının ardından kuzey cephesinin de konuşulması planlanan genişletilmiş toplantıda, Ürdün ve İsrail arasındaki doğu sınırları ve geçişleri ile İsrail ordusu ve İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet'in (Şabak) temsilcilerinin katılımıyla iki taraf arasında yapılan güvenlik toplantısının ardından İsrail’den bir komisyonun Ürdün’den bir komisyon ile iş birliği içinde olayı soruşturmaya başlaması sonrası Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olayın yansımaları ele alındı. İsrail, olayın faili Mahir Ziyab el-Cazi'yi ve silahı nasıl getirdiğine dair araştırmalar çerçevesinde gözaltına altığı üç Ürdünlünün gözaltı süresinin devam ettiğini açıkladı.

İbre İran’a yöneldi

İsrail’deki siyaset ve emniyet kurumları, doğu sınırında güvenliği sarsan ve Ürdün içinde istikrarsızlığı körükleyenin İran olduğu konusunda hemfikir. Söz konusu kurumlar, İran’ı İsrail'e karşı Filistinli örgütleri desteklemek için Batı Şeria'ya silah kaçırmakla suçlamışlardı.

Güvenlik birimlerinin yetkililer, pazar gecesi yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, operasyonun Batı Şeria'daki genel durum üzerindeki yansımalarını tartıştılar. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Tapınak Tepesi'ne (Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya verdikleri ad) yapmayı planladığı baskın da dahil olmak üzere İsrail'in Ürdün sınırındaki durumu daha da kötüleştirecek provokatif adımların atılmasına karşı uyardılar. Bu tür provokatif adımların sadece Batı Şeria ve Ürdün'de değil, aynı zamanda çevredeki çeşitli ülkelerde de tepki çekeceğini düşünen yetkililer, ayrıca Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Ürdün Vadisi'nde yerleşim birimleri inşasını teşvik etme planları konusunda da uyarıda bulundular. Öte yandan Smotrich'in Filistin Yönetimi'ne yönelik ekonomik yaptırım uygulanması, fonların aktarılmaması ve Batı Şeria'ya ve özellikle de işçilere yönelik sıkı kapatma politikasını sürdürmesinin de yansımalarına karşı ikaz ettiler.

Aynı yetkililer, Bakanlar Kurulu toplantısında siyasi partileri ablukanın devam etmesi ve Filistinlilerin içinde bulundukları ekonomik koşulların kötüleşmesi ve durumun kontrol altında tutulması güç ve diğer cephelerde de yansımaları olacak bir gerilime dönüşme riski olduğunu ifade ettiler. Filistinli işçilere 7 Ekim sonrası kısıtlamaların getirilmesinden yaklaşık bir yıl sonra çalışmak üzere İsrail'e girişlerine izin verilmesi gerektiğini söylediler.

Güvenlik birimlerine göre bu nedenler Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'ndeki gergin durumun körüklenmesine doğrudan katkıda bulunurken Ürdün'ün Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'ne en yakın ülke olması ve en fazla Filistinli nüfusa sahip olması nedeniyle doğrudan yurt dışına yansıyor. Bu da Ürdün içinde gerginliğin tırmandırırken istikrarsızlık tehdidi yaratıyor.

Eski Şin Bet yetkilisi Uday Karmi'ye göre Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olay, İsrail için sınır bölgesindeki durumun daha da kötüleşmesi tehlikesine karşı verilen bir kırmızı alarm niteliğinde. Hükümetin, Bakanlar Kurulu'nun ve güvenlik birimlerinin Mescid-i Aksa ile nasıl ilgilenilmesi gerektiği konusunda bir sınavdan geçtiklerini söyleyen Karmi, “Başbakan Binyamin Netanyanu, Bakan Ben-Gvir'in İslam dünyası için kutsal olan bu yerdeki provokatif planını uygulamasını derhal engellemeli. Çünkü bunun sadece Ürdün'de değil, bu savaşta mücadele ettiğimiz diğer cephelerde de tehlikeli yansımaları olacaktır” ifadelerini kullandı.

İsrail'e stratejik zarar

İsrail ordusunun Operasyonlar Bölümü eski başkanı Tümgeneral Yisrael Ziv, olayın İsrail'e Ürdün'ü savaş cephesine dahil etmemesi için bir uyarı olarak görülmesi gerektiğini düşünüyor. Ürdün ve Batı Şeria arasında çok yakın bir ilişki ve ayrıca halkları arasında da sıkı bir bağ olduğunun altını çizen Ziv, sınırın herhangi bir tarafındaki gerginliğin diğer tarafa tehlikeli bir şekilde yansıyacağını vurguladı. En büyük tehlikenin ise İran'ın Ürdün'de istikrarsızlık yaratma çabalarını yoğunlaştırması olduğunu söyleyen Ziv, “Üç İsraillinin öldürülmesinin ardından düzenlenen protesto gösterileri, son derece tehlikeli bir işaret ve İran'ın Ürdün rejimini devirme çabalarına ilişkin endişelerimizin doğru olduğunun bir teyidi” diye konuştu. Ziv, “Böyle bir durumun ortaya çıkması bizi hayal bile edemeyeceğimiz bir yere koyar ve hayal edebileceğimiz en tehlikeli senaryoları ortaya çıkarır” diyerek İsrail'deki karar vericileri uyardı.

Askeri uzman Oded İlam, Tahran ve Hizbullah'ın Ürdün'ü İsrail'e giden stratejik bir köprü olarak gördüğünü düşünüyor. İlam’a göre Suriye ve Irak'la açık olan sınırlar, silah ve mühimmat kaçakçılığının merkezi haline gelirken, İran'ın ideolojik etkisi sızarak iç istikrarı tehdit ediyor.

Ürdün ve İsrail arasında bir barış anlaşması imzalanmış olsa da Kral Hüseyin’in İsrailli yetkililerle arasındaki özel ilişkilerin oğlu Kral Abdullah’la devam etmediğini ve Ürdün’ün uluslararası arenada İsrail'in çetin bir muhalifi olduğunu söyleyen İlam, “Ürdün'de provokasyonlar artıyor ve İsrail düşmanlığı ivme kazanıyor. Sınır kapısındaki olay saldırının spontane gelişmediğini, planlı olduğunu gösteriyor” yorumunda bulundu. İlam'a göre bu tür olaylar İsrail ile Ürdün arasında halihazırda kırılgan olan ilişkiye zarar veriyor ve bu durum güvenlik birimlerinin söz konusu olayın ciddi yansımaları olacağına dair raporuyla da örtüşüyor. Ürdün kraliyet ailesinin iktidarı kaybetmesinin İsrail'e ciddi stratejik zarar vereceğini ve İran'ın İsrail’in en uzun sınırının olduğu Ürdün’de sağlam bir yer edinmesine yol açacağını düşünen İlam, bu yüzden İsrail’in hafife alınmaması gereken bir zorlukla karşı karşıya olduğunu söyledi.

ABD ve Arap ülkelerinin Ürdün’ün güçlenmesi için harekete geçmesi

Öte yandan güvenlik kaynakları, İsrail'i ABD ve daha ılımlı çizgideki Arap ülkelerini bu duruma karşı harekete geçirmek üzere çaba gösterilmesi çağrısında bulundular. Aynı kaynaklar, “İsrail, İran tarafından kurulan komplo karşısında Ürdün Krallığını güçlendirmek ve desteklemek için ABD’yi ve daha ılımlı çizgideki Arap ülkelerini harekete geçirmekten sorumlu. Bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışan İran'a darbe indirmek için uluslararası koalisyonu harekete geçirmeli” açıklamasında bulundular.

İsrail kaynaklı bir rapora göre Gazze'de Hamas'ın dağıldığını fark eden İran, Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'nde harekete geçti. Raporda, “İran, Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'nde harekete geçti. Belirli hedefler ve bir eylem planıyla organize bir şekilde çalışıyor. İranlılar Ürdün'de bir kırılma olduğunu fark ettiler. Bu onlar için iyi bir faktör ve devrimi ihraç etmek için Ürdün'ün coğrafi alanına ihtiyaçları var” ifadeleri yer aldı.

Rapor şöyle devam ediyor:

“İranlılar, Irak, Suriye ve Lübnan'da başarılı olduktan sonra planlarını sürdürmek için çalışmalarını Ürdün'de tamamlamak zorundalar. Bu yüzden uyuyan terör hücrelerini Ürdün'e soktular. Bununla birlikte savaş mühimmatı, sabotajcılar ve eylemcilerin Ürdün üzerinden geçişi için kaçakçılık merkezleri açtılar.”

Silah kaçakçılığı, silahlı unsurların sızması ve arazi engeli

İsrail kaynaklı birçok raporda güvenlik yetkilileri, Ürdün'le olan doğu sınırının en çok ihmal edilen sınır olduğu için Tel Aviv için büyük bir tehdide dönüştüğünü ve çoğu bölümünün açık olduğunu ve dikenli tellerinin yıprandığını vurguladılar.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 7 Ekim’den sonraki aylarda yaşanan tehlikeli gelişmeler nedeniyle hükümete sınır çitleri için özel bir bütçe önerisinde bulunmuş, ancak Başbakan Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich öneriyi reddetmişti.

Konuyla ilgili bir güvenlik raporuna göre İran'dan Ürdün sınırı üzerinden Batı Şeria'daki Filistinli örgütlere silah, bomba ve para transferi yapılıyor. Bununla ilgili verilerin Kral Hüseyin Köprüsü Geçişi’ndeki olaydan önce Bakanlar Kurulu'na sunulduğu, ancak yetkililerin konuyu ciddiye almadığı ve sınırın olduğu gibi kaldığı belirtilen raporda “İsrail, doğudaki gediği kapatmaya çalışmıyor. Hiçbir engel yok, sınır boyunca ya da en azından açık bölgelerde konuşlandırılmış askeri güçler yok, alarm sistemi yok. Tüm güvenlik konuları Ürdünlülerin ellerine bırakılmış durumda” ifadeleri yer aldı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
TT

Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)

Lübnan Ordusu bugün, Lübnan'ın güneyindeki el-Tayri-Bint Cebeli yolunda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) ait bir devriyeye saldıran altı kişinin yakalandığını duyurdu.

Ordu "X" platformunda yayınlanan bir açıklamasında, UNIFIL gücüne yönelik saldırıda bir UNIFIL aracının hasar gördüğünü, ancak personel arasında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini ifade etti.

Ordu, UNIFIL'e yönelik herhangi bir saldırının ciddiyetini vurgulayarak, olaya karışanların cezalandırılmasında hiçbir hoşgörü ve müsamaha gösterilmeyeceğini belirtti.

Ayrıca, UNIFIL'in Litani Nehri'nin güneyinde bulunan bölgedeki temel rolünü, ordu ile yakın koordinasyonunu ve istikrarın yeniden sağlanmasına aktif katkısını vurguladı.

UNIFIL dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'daki devriyelerinden birine ateş açıldığını, ancak herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu.

Bint Cubeyl yakınlarında devriye gezen üç motosikletli altı kişinin barış gücüne yaklaştığını ve içlerinden birinin aracın arkasına yaklaşık üç el ateş ettiğini açıkladı. Olayda yaralanan olmadı.


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.