İsrail, Gazze Şeridi ve Lübnan'dan bilinen tehditleri Batı Şeria'ya taşımaya hazırlanıyor

Tulkerim'deki tamamlanmamış tünel Tel Aviv'in yeni bir 7 Ekim saldırısı korkusunu artırdı

Silahlı bir saldırgan perşembe günü Batı Şeria'daki Nur Şems Mülteci Kampı’nda 4 Filistinlinin cenaze töreni sırasında ateş açtı (EPA)
Silahlı bir saldırgan perşembe günü Batı Şeria'daki Nur Şems Mülteci Kampı’nda 4 Filistinlinin cenaze töreni sırasında ateş açtı (EPA)
TT

İsrail, Gazze Şeridi ve Lübnan'dan bilinen tehditleri Batı Şeria'ya taşımaya hazırlanıyor

Silahlı bir saldırgan perşembe günü Batı Şeria'daki Nur Şems Mülteci Kampı’nda 4 Filistinlinin cenaze töreni sırasında ateş açtı (EPA)
Silahlı bir saldırgan perşembe günü Batı Şeria'daki Nur Şems Mülteci Kampı’nda 4 Filistinlinin cenaze töreni sırasında ateş açtı (EPA)

İsrail ordusu tarafından Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim kentinde bulunan tamamlanmamış bir tünel, İsrail güvenlik birimleri arasında Batı Şeria'da devam eden gerilimin, Batı Şeria'daki İsrail yerleşim birimlerine, kibbutzlara (İsrail'e özgü bir yerleşim türü) ve temas hattına yönelik saldırılarla tam bir intifadaya (ayaklanma) dönüşebileceğine dair endişelerin artmasına neden oldu.

İsrail gazetesi Maariv, ayrım duvarına doğru uzanan, henüz tamamlanmamış bir tünel bulan İsrail ordusunun şimdi tünelin düzenini, güzergahını ve amacını araştırdığını, yeraltı tünellerinin inşası da dahil olmak üzere Lübnan ve Gazze Şeridi'nde kullanılan savaş yöntemlerinin Batı Şeria'ya aktarıldığını fark ettiğini bildirdi.

xscvdfb
Batı Şeria'nın Tulkerim kenti yakınlarındaki bir mülteci kampındaki İsrail’e ait askeri araçlar, 11 Eylül 2024 (AFP)

İsrail ordusu tarafından cuma günü yapılan açıklamada Tulkerim, Nur Şems, Tubas, el-Fera'a ve Temun'da İsrail İç Güvenlik Servisi Şin-Bet (Şabak) ve Sınır Polisi güçlerinin desteğiyle 48 saat süren uzun bir operasyonun ardından iki silahlı unsurun öldürüldüğü, patlayıcı yüklü bir aracın bulunduğu, keskin nişancı tüfekleri ve başka mühimmatlar da dahil olmak üzere bazı silahlara el konulduğu bildirildi. Açıklamaya göre ayrıca Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki bir hastane yakınlarında çıkışı olmayan bir yeraltı tünelinin yanı sıra patlayıcı, iletişim cihazları, kameralar ve silah üretimi için bir torna tezgahının olduğu dört laboratuvar bulundu. Açıklamada tünel planının incelendiği ve daha sonra imha edileceği vurgulandı.

İsrail televizyonu Kanal 14, “İster başlıca tehdit olarak Gazze'de ister Hizbullah'ın sahip olduğu eski bir tehdit olarak kuzeyde tünellerin oluşturduğu tehdit İsrail tarafından iyi biliniyor. Ancak bu tehdit ilk kez Batı Şeria'da da ortaya çıkarıldı” diye aktardı.

cdvfe
Batı Şeria'daki Tulkerim Mülteci Kampı’nın girişinde konuşlu İsrail’ ait askeri araçlar, 10 Eylül 2024 (EPA)

Batı Şeria’da yerleşimcilerin ve Batı Şeria sınırındaki kibbutzlarda yaşayan İsraillilerin yeraltından kazı sesleri geldiğine dair ihbarlarından aylar sonra tamamlanmamış bir tünel keşfedildi.

Geçtiğimiz yılın sonlarında, Gazze Şeridi’nden yapılan 7 Ekim saldırısından iki ay sonra, Tulkerim yakınlarındaki Emek Hefer Bölge Konseyi, bölgenin yakınlarındaki kibbutzlarda yaşayanların evlerinin altında kazı sesleri duyduklarına dair peş peşe yaptıkları ihbarlar üzerine şüpheleri doğrulamak için testler yapılacağını duyurdu.

Batı Şeria’nın Kalkaliye kenti yakınlarındaki Kokhav Yair ve Yigal Tzur yerleşim birimlerinde yaşayan İsrailliler de yakınlarda kazı sesleri duyduklarını bildirdiler. Bölge sakinleri, tamamlanmamış tünelle ilgili bildirilenlerin sadece 300 metre uzaklıktaki Filistin şehri Kalkaliye'den uzanan olası tünel kazısıyla ilgili olmasından korkuyorlar.

İsrail ordusu, Filistinli militanların temas hattındaki yerleşim birimlerine saldırmaya çalışabileceği endişesiyle haftalardır Batı Şeria'nın kuzeyindeki bölgelere takviye güçler sevk ediyor.

xbht
Batı Şeria'daki İsrail yerleşim birimi inşasının yakınlarında yürüyen bir yerleşimci (Arşiv - Reuters)

İsrail ordusu, takviyeleri Filistinli silahlı grupların İran ve Hamas'ın yönlendirmesiyle temas hattındaki bazı yerleşim birimlerine saldırı düzenlemeye hazırlandığına dair uyarılar alan Şabak tarafından yapılan uyarının ardından gerçekleştirdi.

Temelde Tulkerim’daki silahlı hücrelerin yakınlardaki yerleşim birimlerine sızma niyetlerine ilişkin olan bu uyarılar, 7 Ekim saldırıdan çıkarılan dersle saldırı anında ve derhal karşılık vermek amacıyla bölgeye daha fazla asker takviye edilmesine yol açtı.

İsrail ordusu geçtiğimiz nisan ayında İsrail ile Batı Şeria arasındaki bölgede, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze sınırında gerçekleştirdiğine benzer bir Filistin saldırısını püskürtme senaryosunu simüle eden askeri tatbikatlar gerçekleştirdi.

xascdvf
Batı Şeria'daki İsrail ordusu askerler, 11 Eylül 2024 (AFP)

Tatbikat sırasında beton duvarlardan oluşan yeni bariyerlerin inşa edildiği, birkaç bölgede bir duvarın tamamlandığı ve belediyeler ve gönüllülerin katılımıyla yoğun şekilde devriyelerin gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

İsrail 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'nın da başka bir savaş cephesine dönüşmesinden endişe ediyor.

İsrail ordusu, 28 Ağustos'ta Batı Şeria'nın kuzeyinde geniş çaplı bir operasyon başlattı. ‘Yaz Kampları’ adı verilen operasyonda Cenin, Tulkerim ve Tubas Mülteci Kampları ‘terör merkezi’ ve ‘temas hattı üzerinde yer alan ve derhal engellenmesi gereken bir İran ileri karakolu’ olarak hedef alındı. İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki geniş çaplı operasyonunu ucu açık bir operasyona dönüştürerek Tulkerim, Cenin ve Tubas'a birçok kez saldırdı. Batı Şeria'da 2002 yılından bu yana düzenlenen en büyük operasyon olan bu operasyon, İsrail güvenlik servilerinin, Batı Şeria'da bir intifadaya dönüşebilecek bir gerilimin patlak vermesinin beklendiği uyarısında bulunduğu bir dönemde gerçekleşti.

sd
Batı Şeria'nın Cenin kentindeki bir operasyonda yer alan İsrail askeri araçları, 5 Eylül 2024 (AP)

İsrail basınının aktardığına göre ordu ve Şabak yeni bir intifadanın başlamasını önlemeye çalışırken Batı Şeria'da güvenlik birimleri tarafından ele alınan uyarıların sayısı korkunç boyutlara ulaştı.

Tünelin ortaya çıkarılmasıyla birlikte yükselen tansiyon, sadece güvenlik güçlerinin değil, kibbutzlarda ve yerleşim birimlerinde İsraillilerin de korkularını arttırdı.

Maariv gazetesi, temas hattı çevresinde yaşayan yerleşimcilerin başka bir cephenin patlak vermesi konusunda uyarılarda bulunmaya devam ettiklerini bildirdi.

Emek Hefer Bölge Konseyi Başkanı Galit Shaul, temas hattı çevresinde yaşayanların Tulkerim'deki tünelin ortaya çıkarılmasından sonra endişelerinin arttığını söyledi. Batı Şeria'da güvenlik durumunun genel olarak endişe verici olduğunu vurgulayan Shaul, “Aylardır talep ettiğimiz gibi, temas hattında düzenli olarak önemli güvenlik düzenlemeleri yapılmalı ve askeri güçler konuşlandırılmalı. Mevcut bariyerde en önlemler alınmalı ve her şeyden önce bariyerin dışında oluşturulan tampon bölge, temas hattına yaklaşmayı engelleyecek şekilde genişletilmeli ve güçlendirilmeli” ifadelerini kullandı.

Öte yandan İsrail ordusu, Tulkerim’in yanı sıra Cenin'de de tünellerin olup olmadığını araştırıyor.

Maariv gazetesi, Cenin bölgesinde tünellerin olduğuna dair endişelerin olduğunu aktardı.

Batı Şeria'ya mühimmatın büyük bir kısmının doğu sınırından sokulduğunu düşünen İsrail ordusu, anti-tank füzeleri, roketler, havan topları ve el yapımı patlayıcıların da sokulmasından endişe ediyor.

Gazete haberinde şu ifadelere yer verdi:

“Batı Şeria'nın kuzeyindeki Samira'da toprağı kazmanın zor olmasına rağmen birçoğu işsiz olan ve terör örgütleri tarafından kendilerine sağlanan paranın tek geçim kaynağı olduğu inşaat işçilerinden oluşan büyük bir işgücü var. Mümkün olan her yolla İsrail'e geçen Filistinlilerden gelen baskı da söz konusu. Bu yüzden tünellerin inşası kaçakçıları cezbediyor.”



Kürt liderler: Suriye hükümeti ile özerk yönetim arasındaki müzakereler devam ediyor

Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)
Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)
TT

Kürt liderler: Suriye hükümeti ile özerk yönetim arasındaki müzakereler devam ediyor

Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)
Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Suriye hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasındaki müzakerelerin çöktüğünü reddeden Kürt liderler, egemenlik ve ulusal konularda mevcut mutabakatların varlığını vurgulayarak, Esed rejiminin yıkılmasından bu yana ilk kez geçtiğimiz haziran ayı başında ve bu ayın 9'unda gerçekleştirilen doğrudan görüşmelerin ardından farklılıkların ve çözüm bekleyen konuların aşılması için diyalog ve görüşmelerin yoğunlaştırılması çağrısında bulundu.

Bu açıklamalar, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında cumartesi günü Ürdün'ün başkenti Amman'da yapılan görüşmenin ardından geldi. İki taraf entegrasyon sürecini, Suriye'deki mevcut durumu ve sükûnet ve istikrarın yeniden tesis edilmesi için tüm tarafların acil adımlar atması gerektiğini ele aldı. Kürt kaynaklar, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin de toplantıya katılacağını öne sürdü.

ABD'nin Şam Büyükelçiliği X hesabından yaptığı açıklamada, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Mazlum Abdi ile Suriye'deki gelişmeleri ve ülkede sükûnet ve istikrarın yeniden tesis edilmesinin yollarını görüştüğünü duyurdu.

Büyükelçilikten yapılan açıklamaya göre Barrack ve SDG lideri, kimseyi dışlamayan birleşik bir Suriye devletine entegre olmak için atılacak pratik adımları ele aldı ve her iki taraf da ‘birlik zamanının geldiği’ konusunda mutabık kaldı.

xcdvfghyj
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin Suriye hükümetiyle diyalog heyeti başkanı Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Şam'da yetkililerle müzakerelerde bulunan Özerk Yönetim heyetinin başkanı Fevze Yusuf Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Uluslararası arabulucular ve Suriye hükümeti bizden taviz vermemizi istiyor. Ancak bölgelerimizdeki bileşenlere tek bir dil, tek bir bayrak ya da tek bir kültür dayatılmasına izin vermeyeceğiz. Biz bileşenler olarak tüm halkların ve mezheplerin haklarını garanti altına alan çoğulcu ve ademi merkeziyetçi bir Suriye inşa etmeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Kurulduğu 2014 yılından bu yana özerk yönetimi yöneten en önemli siyasi partilerden biri olan Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Eş Başkanı, hükümetin vizyonunun özerk yönetimin kurumlarını feshetmek ve siyasi niteliğini iptal etmek üzerine kurulu olduğunu açıkladı. Fevze Yusuf, “Özerk yönetim anlaşmanın uygulanmasının önünde bir engel değil, aksine devleti güçlendirecek ve bütünleştirecek güçlü bir dayanak” dedi.

vfgthy
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından Haseke şehrinin girişine yapılan tasarım (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, ‘entegrasyon süreci’ kavramına odaklanan ikinci bir ihtilaf noktasına işaret ederek şunları söyledi: “Her iki tarafın da entegrasyon konusunda farklı bir anlayışı var. Bu noktada, toplantı ve diyalogla bu hususun ele alınması ve anlaşmanın geri kalan hükümlerinin açıklanması gerekiyor.”

10 Mart anlaşması SDG'nin ve sivil kurumlarının bu yılın sonuna kadar Suriye ordusuna ve devlet birimlerine entegre edilmesini öngörüyor. Anlaşma, Irak ve Türkiye ile tüm sınır kapılarının ve Kamışlı Uluslararası Havaalanı'nın yanı sıra kuzeydoğudaki petrol sahaları ve elektrik santralinin hükümetin kontrolüne geçmesini amaçlıyor, ancak bu yerler halen SDG tarafından yönetiliyor.

Fevze Yusuf, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgesinin bileşenlerinin ‘farklı dilleri, kültürleri ve kimlikleriyle geleceğin Suriye'sine katılacaklarını’ belirtti. “Anayasal haklarımızı alamazsak bize dayatılan hiçbir koşulu kabul etmeyeceğiz” diyen Fevze Yusuf, Suveyda vilayetinde ve ülkenin güneyinde kötüleşen durumdan hükümeti sorumlu tuttu ve bunun nedenini ‘merkeziyetçi zihniyete’ bağladı.

ABD ve Fransa'nın çabalarına rağmen Suriye Cumhurbaşkanı'nın SDG lideri ile yaptığı anlaşmanın uygulanmasındaki gecikmeyle ilgili olarak Kürt lider, geçiş hükümetinin önceki anlaşmalara uymamasının iki taraf arasında bir anlaşmazlık noktası olduğunu vurguladı. Fevze Yusuf, “10 Mart anlaşması anayasa taslağında yer almayan hükümler içeriyordu ki bu da hükümetin özerk yönetim ve askeri güçleriyle ilgili niyetleri konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor” dedi.

Mazlum Abdi bu ayın 14'ünde bir Alman gazetesine verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile varılan anlaşmanın uygulanması halinde güçlerinin silah bırakmasına gerek kalmayacağını ifade etti ve mart ayında varılan anlaşmanın tamamına bağlı olduklarını yineledi. Abdi, “Anlaşmanın şartlarının uygulanmasının SDG'yi Suriye ordusunun bir parçası haline getireceğine inanıyoruz. Bu nedenle şimdi ya da gelecekte silahsızlandırılmamıza gerek yok” ifadelerini kullandı.

sdfrgty
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Başkanı İlham Ahmed (Şarku’l Avsat)

Özerk Yönetim Dış İlişkiler Başkanı İlham Ahmed ise hükümet ile SDG arasındaki müzakerelerin çöktüğü iddialarını yalanlayarak, ulusal konularda mevcut mutabakatların bulunduğunu, farklılıkların giderilmesi için toplantı ve diyalogların yoğunlaştırılması gerektiğini ifade etti.

Özerk yönetim bölgelerindeki askeri kurumların ve sivil yönetim yapılarının entegrasyonunun müzakerelerin önündeki en zor konulardan biri olduğunu belirten Ahmed şunları söyledi: “Müzakereler çökmedi. Suriyeliler yıllardır birbirleriyle diyalog kurmadıkları için bazı toplantılarda anlaşmazlıklar ve yanlış anlamalar olması normal.”

İlham Ahmed, Suriye güvenli bir ortama kavuşana kadar bu görüşmelerin devam etmesi çağrısında bulundu. Ahmed, 9 Temmuz'da Şam'da yapılan ve hükümet bakanları, yönetim yetkilileri ve SDG liderinin katıldığı toplantıya ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı: “Yetkililer olumlu göstergeler ve her iki tarafta da gerçek bir istek gördüklerini söyledi. Toprak bütünlüğü ve devletin birliği gibi genel ulusal konularda görüş birliği var. Bunlar ortak zemin olarak kabul edilebilecek temel noktalar.”

Ahmed, özerk yönetimin devlet çerçevesi dışında alternatif askeri ve idari yapılar oluşturduğu yönündeki suçlamaları şiddetle reddederek, “Yerel yönetişim bağlamında adem-i merkeziyetçilik terimi bir arada yaşama durumunu ifade eder. Başka bir deyişle, bu bir yerel yönetişim biçimidir” dedi.