Moskova'nın Suriye'deki ‘taktiksel’ geri çekilişi ve değişen öncelikleri

Golan'daki Rus mevzilerinin aniden boşaltılmasına ilişkin veriler

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafının olduğu bir reklam panosu, Şam, Mart 2022. (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafının olduğu bir reklam panosu, Şam, Mart 2022. (Reuters)
TT

Moskova'nın Suriye'deki ‘taktiksel’ geri çekilişi ve değişen öncelikleri

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafının olduğu bir reklam panosu, Şam, Mart 2022. (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fotoğrafının olduğu bir reklam panosu, Şam, Mart 2022. (Reuters)

Son günlerde Rus ordusunun işgal altındaki Suriye toprağı Golan'la temas hattı yakınlarındaki gözlem noktalarından art arda çekilmesi, Lübnan'da şiddetlenen ve hızla Suriye coğrafyasına yayılan çatışma bağlamında Rusya'nın konumlanışına ve İsrail ile ABD'nin ‘bölgesel durumun yeniden düzenlenmesi ve İran'ın bölgedeki etkisinin azaltılması’ olarak adlandırdığı beklenen gelişmeler açısından Rusya'nın bir sonraki aşamadaki önceliklerine ilişkin soru işaretleri yarattı.

Son günlerde Rus askeri güçlerinin İsrailli kaynakların stratejik olarak tanımladığı mevzileri aniden boşalttığına dair haberler geldi.

Kaynaklar, bunlardan en önemlisinin kuzey Dera kırsalındaki Tel el-Hara'daki bir gözlem noktası olduğunu bildirirken, Kuneytra kırsalındaki Tel eş-Şaar ve Tel Mashara'dan da benzer çekilmeler olduğuna dair ek veriler ortaya çıktı. Rus güçleri geri çekilmeden önce ekipmanlarını topladı ve Rus bayrağını bölgelerden kaldırdı.

İlginçtir ki Rus askeri kurumu bu bilgilerle ilgili yorum yapmaktan kaçındı ve özellikle İsrail güçlerinin bu bölgeleri çevreleyen alanlarda artan faaliyetleri ışığında birçok spekülasyona yol açan bu geri çekilmelerin nedenlerine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı.

xcd
İsrail askerleri geçtiğimiz mayıs ayında Lübnan ve Suriye sınırındaki Golan Tepeleri'nde eğitim tatbikatı sırasında (EPA)

Rusya'nın bu hamlesinin, İsrail güçlerinin birkaç gün önce Kuneytra vilayeti ile işgal altındaki Suriye toprağı Golan arasındaki sınır şeridi yakınlarında gerçekleştirdiği askeri hareketliliğin ardından geldiği biliniyor. Söz konusu askeri hareketlilik kapsamında çok sayıda İsrail tankı ve askeri aracı işgal altındaki Golan Tepeleri'nde konuşlanmıştı.

Son aylarda İsrail, Suriye topraklarındaki hedef almaların artmasına ve İsrail tarafından İranlı milislerin elit güçlerinin Suriye'nin güneyine geldiğine dair bilgilerin yayılmasına paralel olarak Suriye Golan'ında koridorlar açtı ve ateşkes hattı boyunca birkaç kez mayın patlattı.

zdsvfd
Rus güçleri bir süre önce işgal altındaki Golan Tepeleri sınırında yeni bir gözlem noktası kurdu. (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi)

Moskova daha önce Hizbullah ile İsrail arasındaki gerilimi azaltmak için temas hatlarına yakın 17 askeri gözlem noktası ve devriye konuşlandırmıştı.

Bu da art arda gelen geri çekilmelerin bölgeyi gerilim dalgasına açık bıraktığı anlamına geliyor.

xcd
Suriye'nin işgal altındaki Golan bölgesinde bir Rus askeri (Arşiv - AFP)

Bu, Moskova'nın bir çatışmaya girmek ya da güçlerini fırtınanın ortasında tutmak istemediğinin ve devam eden kötüye gidişi durdurabilecek gibi görünmediğinin bir işaretidir.

Rusya'nın geri çekilmesini açıklamak için iki hipotez ortaya atıldı: Birincisi, Moskova'nın İsrail tarafından bölgede yaklaşan aktif askeri operasyonlar konusunda uyarıldığı ve İsrail güçlerinin Hizbullah ve İran destekli diğer milislerin mevzilerini takip etmeye ve zayıflatmaya kararlı olduğu.

İkinci hipotez ise Şarku’l Avsat'ın görüştüğü Rus diplomatlardan geldi. Bir diplomatın sözlerine göre ‘Rusya'nın İsrail tarafından gelen uyarılara ya da diktelere tabi olmadığı ve bu geri çekilmelerin İsrail'e Suriye topraklarındaki operasyonlarının kapsamını genişletmesi için yeşil ışık yakmak anlamına gelmediği; aksine İran ve ona bağlı silahlı gruplara İsrail'e karşı askeri operasyonlarda bulunmaları için daha geniş alanlar vermeyi amaçlıyor olabileceği’ şeklinde bilgiden ziyade spekülasyon içeriyordu.

Her iki durumda da Moskova güçlerini olası gelişmelerden uzak tutmayı tercih etmiş gibi görünüyor. Bazı tahminler Rus güçlerinin durumun daha da kızıştığı bölgelerde konuşlandırdıkları gözlem noktalarını ve mevzileri tahliye etmeye devam edeceğini gösteriyor.

Ancak Rus gözlemcilerin deyimiyle bu ‘taktiksel geri çekilmeler’, Rusya'nın daha geniş kapsamlı adımlar atacağı anlamına gelmiyor. Şarku’l Avsat'a konuşan bir Rus analiste göre, Suriye'deki Rus askeri varlığı, Batı ile şiddetlenen çatışmanın arka planında önemini arttırdı.

Ancak bu analiz, özellikle İsrail'in Suriye coğrafyasındaki operasyonlarının kapsamını genişletmeye yönelik potansiyel planları açısından gelecekteki gelişmelerin doğasıyla bağlantılı görünüyor. Kremlin'in dün (Perşembe) Suriye'deki durumun daha da kötüye gitmesine karşı yaptığı uyarılar bunu açıkça ortaya koydu.

Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitriy Peskov, “İsrail'in Suriye'deki düşmanca eylemlerinin coğrafyasının olası genişlemesi, Ortadoğu için feci sonuçlar doğuracaktır” dedi.

Ancak Peskov, gazetecilerin, gelişmelerin İsrail'in İran ve Hizbullah güçlerini takip etmek üzere Suriye içinde bir kara harekâtına yol açması halinde Rusya'nın olası tepkisine ilişkin sorularını yanıtlamaktan kaçındı. Peskov sadece, ‘sonraki gelişmeler hakkında spekülasyon yapmanın şu anda uygun olmadığı’ şeklinde muğlak bir göndermede bulundu.

Ateşli mesajlar

Aynı zamanda Moskova'nın İsrail'in Suriye'deki askeri hamlelerini eleştirirken kullandığı retoriğin yeni bir seviyeye ulaştığı görüldü. Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın Suriye'deki son saldırıları ‘sivilleri hedef alan ve uluslararası yasaları ağır bir şekilde ihlal eden saldırganlık’ olarak tanımlayan öfkeli tonu, Moskova'nın daha önce kullanmadığı güçlü bir kınama içeriyordu.

zxs
Hmeymim Hava Üssü yakınlarındaki bir Hizbullah deposunda meydana gelen patlamadan (sosyal medya siteleri)

Ancak gerilim sadece açıklamaların tonuyla sınırlı kalmadı; son zamanlarda İsrail ve Rusya'nın doğrudan ateşli mesajlar verdiği görüldü. Rus ordusunun 2015 sonbaharında Suriye'de konuşlanmaya başlamasından bu yana ilk kez Hmeymim Hava Üssü’ne ait tesislerin bombalanması bunun bir örneğiydi.

Moskova'nın bu gelişme hakkında hiçbir yorum yapmaması ve askeri sözcünün Suriye'deki durumla ilgili periyodik bilgilendirmelerde bulunurken bu konuya değinmekten kaçınması dikkat çekicidir. Ancak İsrail kaynaklarına göre bombalamanın Hizbullah için savaş ekipmanı ve mühimmat içerdiğine inanılan bir depoyu hedef aldığı ortaya çıktı. Moskova mesajı anladı ve olayla ilgili yorum yapmadı. Sadece benzer bir ateşli mesajı, ‘teröristleri’ hedef aldığını söyleyerek, Suriye'nin doğusunda bulunan et-Tanf Üssü yakınlarındaki yerleri bombaladığında tamamen farklı bir hedefe gönderdi.

nyjukıl
Suriye'nin Lazkiye kentinin güneydoğusundaki Hmeymim Hava Üssü’nde bir Rus savaş uçağı, Ekim 2015. (Sputnik)

Ukrayna'da savaşın başlamasından birkaç ay sonra, 2022 yazında Suriye'deki güçlerini azaltmaya başlayan Moskova'nın Suriye'de Hizbullah'a ve İran destekli bazı milislere geniş imkânlar sağladığı biliniyor. Rus güçleri, İran tarafından kontrol edilen Suriye havaalanlarının bombalanmasının ardından bu gruba silah ve teçhizat transferini kolaylaştırdı.

Moskova ayrıca, Hizbullah güçlerinin ve işbirlikçi milislerin Golan'dan Suriye'nin derinliklerine doğru 80 kilometre uzakta kalmasını öngören önceki anlaşmanın ihlal edilmesine rağmen, Hizbullah birliklerinin Suriye'nin güneyinde yeniden konuşlanmasına göz yumdu.

Veriler Rusya'nın binlerce asker ve subayını Suriye’den geri çekerek Ukrayna'ya kaydırdığını gösteriyor. Rus askeri çevreleri bu hamleyi “Rus kuvvetlerinin, özellikle de kara kuvvetlerinin, terörle mücadele ve Suriye hükümetinin mevzileri üzerindeki kontrolünü güçlendirme ana görevi başarıldıktan sonra Suriye'de artık özel bir görevi kalmadı” şeklinde gerekçelendirdi.

Ancak bir askeri yorumcuya göre kuvvetlerin azaltılması Moskova'nın Suriye'deki önceliklerinin azalması anlamına gelmiyor; zira ‘hava kuvvetlerinin stratejik varlığı ve uzun menzilli yetenekleri Suriye coğrafyasından daha geniş görevlere sahip ve Rusya'nın Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'daki varlığıyla ilgili.’

Değişen öncelikler

Bu değerlendirme elbette Gazze'de başlayan, Lübnan'a sıçrayan ve şimdi Suriye'yi ciddi şekilde tehdit eden gelişmelerden önceydi. Burada Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yaklaşık iki ay önce Suriyeli mevkidaşı Beşşar Esed'i Moskova'da kabul ettiği ve ‘bölgenin çok tehlikeli gelişmelere sahne olmak üzere olduğu ve Suriye'nin bu gelişmelerden izole edilmeyeceği’ uyarısında bulunduğu konuşmasına dönmemiz gerekiyor.

cvfbo8l
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed arasında Kremlin'de gerçekleşen görüşmeden (AFP)

Putin'in uyarısı, Rusya'nın bölgedeki beklentilere ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın genişlemesinin sadece bir zaman meselesi olduğuna dair ilk işaretiydi. Bu koşullar altında Moskova'nın yeni durumla başa çıkmak için planlarını formüle edip etmediği henüz net değil. Bazı önde gelen Rus uzmanlar daha önce Rusya'nın Suriye'ye yönelik her düzeyde kapsamlı bir stratejisinin olmamasını eleştirmişti. Bu, Moskova'nın nihai bir siyasi çözüme yönelik uzak vizyonu, Türkiye'ye yönelik tutumu ve kuzeydeki ve İdlib bölgesindeki hamleleri, ABD'nin varlığı ve son olarak Gazze çevresindeki durum kötüleşmeden ve savaş Lübnan ve Suriye'ye sıçramadan önce bile Suriye'de giderek artan İsrail etkinliği için geçerli.

Uzmanlar Moskova'nın Suriye'de stratejik bir askeri varlık sürdürmenin öneminden hareket ettiğini, ancak bunun Moskova için çok maliyetli olmayacağını belirtiyor.

x cvfdbg
Rusya Savunma Bakanlığı'nın bir videosundan alınan görüntüde, Suriye'nin Tartus kenti açıklarında Akdeniz'de yapılan stratejik komuta ve personel tatbikatı sırasında Rus fırkateyni Admiral Grigorovich ve bir Kamov Ka-27 helikopteri havalanırken görülüyor. (AP)

Bu bağlamda, Rusya Devlet Başkanı'nın geçen yılın sonunda ülkesinin Suriye'deki güçlerinin varlığının ‘geçici olduğunu ve Rusya için faydalı olduğu sürece devam edeceğini’ söylediğini hatırlamakta fayda var.

Söz konusu açıklamada “Rus askeri güçleri, bize çok yakın olan dünyanın bu hayati bölgesinde Rusya'nın çıkarlarını sağlamak için oradalar” diyen Putin, Moskova'nın ‘bu askeri birlikleri Suriye'den çekmeyi henüz planlamadığını’ vurgulamıştı.

İlginç bir şekilde Putin, Suriye'deki Rus mevzilerini ‘üs’ değil ‘nokta’ olarak nitelendirdi ve Moskova'nın orada ‘uzun vadeli yapılar’ inşa etmediğini belirtti. Putin, ülkesinin gerekirse tüm askeri personelini ‘yeterince hızlı bir şekilde’, herhangi bir maddi kayıp olmadan geri çekebileceğini de sözlerine ekledi.

cdsvfg
Golan Tepeleri'nde Hizbullah tarafından bombalanan bir İsrail mevzisi, 26 Haziran. (AP)

Uzmanlar Putin'in konuşmasının, durumun daha da kötüleşmesi ve Rus güçlerinin Suriye'deki varlıklarının stratejik avantajını kaybetmesi halinde Rusya'nın atacağı adımların seviyesini doğru bir şekilde tanımladığına inanıyor.

Ancak bazı uzmanlara göre bu durum, Moskova'nın genelde bölgede, özelde ise Suriye ve Irak'ta ABD çıkarlarına karşı çeşitli güçleri destekleme anlamında Washington için durumu zorlaştırma politikasını sürdürmesini engellemiyor. Bu durum İsrail'in Suriye ve çevresindeki hareketlerinin bir sonraki aşamasına da yansıyabilir. Analistlere göre bu politika, Moskova gelişen sahnenin mekanizmalarına dayanarak bölgedeki hareketleri için yeni planlar geliştirene kadar devam edecek.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.