Gazze: İsrail'in Nuseyrat'a düzenlediği bombalı saldırıda aynı aileden 8 kişi hayatını kaybetti

Gazze'de öldürülen bir çocuğun cesedini Baptist Hastanesi'ne taşıyan bir adam (DPA)
Gazze'de öldürülen bir çocuğun cesedini Baptist Hastanesi'ne taşıyan bir adam (DPA)
TT

Gazze: İsrail'in Nuseyrat'a düzenlediği bombalı saldırıda aynı aileden 8 kişi hayatını kaybetti

Gazze'de öldürülen bir çocuğun cesedini Baptist Hastanesi'ne taşıyan bir adam (DPA)
Gazze'de öldürülen bir çocuğun cesedini Baptist Hastanesi'ne taşıyan bir adam (DPA)

İsrail ordusuna ait savaş uçaklarının bugün (Pazar) Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Nuseyrat'taki evlerini bombalaması sonucu aynı aileden 8 kişi hayatını kaybetti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre yerel kaynaklar, İsrail ordusuna ait savaş uçaklarının Nuseyrat'ta Ebu Dalal ailesine ait bir evi bombaladığını ve daha önce Ebu Dalal ailesinin evine yerleştirilen Ebu Gali ailesinden 8 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.

Ailenin reisi Velid Ebu Gali, eşi Şuheyra ve altı çocukları Muhammed, Ahmed, Yasemin, Semah, Yara ve Tala el-Avde Hastanesi'ne götürüldü.

Diğer yandan işgal ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nı sekiz gündür kuşatmaya devam ediyor. Ordu güçleri patlayıcı robotlar kullanarak çok sayıda vatandaşın evini bombalarken, kamptaki birçok bölge tekrarlanan bombardıman nedeniyle alev aldı.

Gazze şehrinin güneydoğusundaki ez-Zeytun mahallesinin doğusunda bulunan es-Sikke Caddesi'nde vatandaşların evlerine topçu ateşi açıldı. Ayrıca İsrail ordusuna ait bir insansız hava aracı (İHA) da yoğun bir şekilde ateş açtı. Gazze şehrinin kuzeydoğusundaki et-Tuffah mahallesinde bir evi hedef alan saldırıda ise çoğu çocuk 6 vatandaş yaralandı.

İsrail ordusu Cibaliye Mülteci Kampı’nda üst üste sekiz gündür ‘karmaşık’ bir askeri operasyona devam ediyor. Söz konusu operasyon onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu.

İsrail ordusu dün (Cumartesi) Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan iki mahallenin sakinleri için yeni tahliye emirleri yayınladı ve buraları ‘tehlikeli savaş bölgesi’ olarak tanımladı.

Filistinli ve Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri Gazze'de güvenli bölge olmadığını söylüyor ve kıtlık riski uyarısında bulundukları kuzey Gazze'de ciddi gıda, yakıt ve tıbbi malzeme sıkıntısı yaşandığına dair endişelerini dile getiriyorlar.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail askeri güçleri 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ni karadan, denizden ve havadan hedef alarak 42 bin 175 kişiyi öldürdü ve çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 98 bin 336 kişiyi yaraladı. Binlerce kişi ise halen enkaz altında.



Suriye'nin kuzeyinde ya çözüm ya da savaş bekleniyor

Suriyeli muhalif grupların askeri tatbikatları ülkenin kuzeyinde yakında bir çatışmanın patlak verebileceğinin sinyallerini veriyor (Sosyal medya siteleri)
Suriyeli muhalif grupların askeri tatbikatları ülkenin kuzeyinde yakında bir çatışmanın patlak verebileceğinin sinyallerini veriyor (Sosyal medya siteleri)
TT

Suriye'nin kuzeyinde ya çözüm ya da savaş bekleniyor

Suriyeli muhalif grupların askeri tatbikatları ülkenin kuzeyinde yakında bir çatışmanın patlak verebileceğinin sinyallerini veriyor (Sosyal medya siteleri)
Suriyeli muhalif grupların askeri tatbikatları ülkenin kuzeyinde yakında bir çatışmanın patlak verebileceğinin sinyallerini veriyor (Sosyal medya siteleri)

Abdulhalim Süleyman

Suriye sahası son zamanlarda İsrail'in Gazze’de ve Lübnan'da yürüttüğü savaşın ve hızlanan bölgesel gelişmelerin bir yan etkisi olarak Suriye'nin kuzeyinde askerî harekât olasılığından bahsedilmesine tanık oluyor. “Halep Savaşı” başlığı altında yapılan bu konuşmalarda, stratejik öneme sahip olan Halep’in ve Suriye'nin kuzeyindeki diğer bölgelerin Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplar tarafından geri alınabileceğine işaret ediliyor. Öte yandan Suriye hükümet çevreleri de İdlib şehrini kontrol eden muhaliflerin bulunduğu cephelere askeri takviyelerde bulunulmasını teşvik ediyor.

Kesintisiz çatışmalar

Başta İdlib ve Hama kırsalları olmak üzere Suriye'nin kuzeyinin büyük bölümündeki temas hatları, bir süredir taraflar arasında topçular, füzeler ve insansız hava araçları (İHA) ile düzenlenen saldırıların eşlik ettiği çatışmalara sahne oluyor. Bu durum İran, Rusya ve Türkiye'nin Suriye rejim güçleri ve Suriyeli muhalif gruplara dayatılmasında başlıca rol oynayan Soçi’de imzalanan anlaşmalar ve mutabakatlar ile Astana Süreci’nin uygulanmasına yönelik talepler çerçevesinde temas hatlarını olası bir savaşın kızışacağı sahalar haline getiriyor.

Suriyeli muhalif gruplar tarafında, Türkiye söz konusu grupların askeri hareketliliğinin yönlendirilmesinde rol oynarken, Suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelere yönelik herhangi bir saldırı olasılığı için en önemli sinyal Ankara'nın onayı olmaya devam ediyor. Ancak bu onay, Türkiye'nin Rusya ve İran'ın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri'yle yaptığı hesaplamalara bağlıdır, çünkü tüm bu taraflar şu ana kadar Suriye'deki kontrol haritalarını değiştirmek için pozisyonlarını ya da anlayışlarını değiştirmemiştir. Lübnan'daki yangının şiddetlenmesine ve İran'ın bölgedeki etkisi nedeniyle yayılma ve genişleme olasılığına, İsrail'in bu etkiyi sona erdirme ya da en azından azaltma arzusuna rağmen, Suriye rejim bölgelerindeki noktalara ve merkezlere yönelik İsrail hava saldırılarına zaman zaman tanık olan kuzey Suriye de buna dahildir.

Suriyeli askeri analist Tuğgeneral Ahmed Rahal, Suriye'nin kuzeyinde askerî harekâtın başlayacağına ilişkin herhangi bir belirtinin bulunmadığını ve 2020 yılının mart ayından bu yana Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan nüfuz alanları haritasının değişmediğini vurguladı. Rahal, Suriye'deki duruma ilişkin Türkiye-ABD-Rusya mutabakatında herhangi bir değişiklik olmadığını da belirtti.

Türkiye'nin sahadan verdiği mesaj

Ancak geçtiğimiz hafta Türk Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu'nun Afrin’deki bir askeri üsse yaptığı inceleme ziyareti sırasında Türkiye'nin Suriye topraklarında kontrol ettiği bölgelerden yakında çekilmek gibi bir planı olmadığı ve bölgede meydana gelebilecek olası askeri gelişmelere hazır olduğu yönünde sahadan dikkat çekici bir mesaj verildi. Bu mesaj, özellikle Suriyeli muhalif grupların kontrol ettikleri bölgelere bitişik alanlarda İran ve Hizbullah'ın nüfuzunun azalması olasılığıyla birlikte, koşulların herhangi bir yönde değişmesi halinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahada hazır olduğunun işareti olarak görülebilir. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre ziyaret için Kürt bölgesi Kefer Cenne'deki askeri üssün seçilmesi, Türkiye'nin Suriye ile uluslararası sınırlar içindeki askeri operasyonlarına her zaman ulusal güvenliğini gerekçe göstermesi nedeniyle, Zeytin Dalı Harekâtı olarak bilinen askeri operasyonu sonucunda kontrolü altına aldığı bölgeden bir başka mesaj daha veriyor.

Türkiye'nin bu adımı, Suriye rejiminin Devlet Başkanı Beşşar Esed, daha sonra siyasi ve medya danışmanı Buseyna Şaban ve son olarak da Suriye'nin Moskova Büyükelçisi Beşşar el-Caferi tarafından iki ülke arasında zirve düzeyinde yapılacak herhangi bir toplantının ön şartı olarak Türkiye'nin Suriye topraklarından çekilmesi yönünde defalarca yapılan çağrılara doğrudan bir yanıt niteliği de taşıyor.

Orgeneral Bayraktaroğlu'nun ziyareti aynı zamanda Suriyeli muhalif grupların, özellikle Heyetu Tahriru’ş-Şam'ın (HTŞ) da aralarında bulunduğu bazı muhalif grupların yer aldığı Fetih’ul-Mubin Operasyon Odası’nın gözetiminde askeri tatbikatlar düzenlediği bir dönemde gerçekleşti. Öte yandan Suriye ordusu, muhalif grupların kontrolü altındaki bölgelerle temas hatlarının bulunduğu Hama, İdlib ve Halep kırsalına takviye birlikler gönderdi. Yerel gözlemcilere göre Suriye ordusu bu adımı, Hizbullah savaşçılarının bazı noktalardan çekilmesiyle oluşan boşluğu doldurmak için attı.

Beklenen çatışma

İdlib’den siyasi analist Abdulkerim el-Ömer, Suriye'deki askeri hareketliliğin tüm bölgedeki gerilimin bir parçası olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla Ömer’e göre özellikle İran destekli milislerin, Hizbullah üyelerinin ve Suriye ordusu güçlerinin aralıksız bombardımanlara tuttuğu muhalif grupların ise gelecekte ortaya çıkabilecek her türlü hesap için hazırlık yaptığı Suriye'nin kuzeybatısında askeri bir çatışmanın patlak vermesi ihtimali çok yüksek.

Silahlı muhalif grupların, Rusya'nın kendi tarafındaki herhangi bir askeri eyleme vereceği tepkiyi ve grupların ne ölçüde hazırlıklı olduğunu göz önünde bulundurduklarını düşünen Ömer, el-Meyadin'de Suriye rejiminin kontrolündeki bölgeler ve İran destekli milisler tarafından muhalif grupların kontrolündeki bölgelere yönelik devam eden bombardımanlara rağmen şimdiye kadar sakin bir atmosferin hâkim olmaya devam ettiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından bölgede sükûnet ve ateşkes için yapılan çağrılara rağmen, İran'ın bölgedeki varlığının sona erdirilmesine yönelik ‘yukarılardan’ bir karar olduğunu söyleyen Ömer, bunun gerçekleşebileceğini ve mevcut siyasi gerçeklik ve sahadaki durum çerçevesinde Suriye rejimi ve muhalefeti arasında bir çatışmanın patlak verebileceğini düşünüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.