Binyamina’daki İHA’lı saldırının ardından Hizbullah İsrail'i yeni saldırılarla tehdit etti

Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tabikat sırasında Hizbullah roketatarları (Şarku’l Avsat arşivi)
Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tabikat sırasında Hizbullah roketatarları (Şarku’l Avsat arşivi)
TT

Binyamina’daki İHA’lı saldırının ardından Hizbullah İsrail'i yeni saldırılarla tehdit etti

Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tabikat sırasında Hizbullah roketatarları (Şarku’l Avsat arşivi)
Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tabikat sırasında Hizbullah roketatarları (Şarku’l Avsat arşivi)

Hizbullah, Hayfa'nın güneyindeki Binyamina'da bulunan bir askeri üsse insansız hava aracıyla (İHA) düzenlediği ve dört İsrail askerinin ölümüne neden olan saldırının ardından, İsrail'i Lübnan'a saldırmaya devam etmesi halinde daha fazla saldırı düzenlemekle tehdit etti.

Hizbullah tarafından yazılı olarak yapılan açıklamada, direniş güçlerinin düşman İsrail’e, Hayfa'nın güneyinde yaşananların Lübnan halkına karşı saldırganlığını sürdürmesi halinde onu bekleyenlerin buzdağının sadece görünen kısmı olacağına dair söz verdiği belirtildi. İran destekli Hizbullah, dün Hayfa'ya düzenlenen saldırıyı ‘nitelikli ve karmaşık bir operasyon’ olarak nitelendirdi.

İsrail hava savunma sistemlerini meşgul etmek için Nahariya ve Akka bölgelerindeki çeşitli hedeflere onlarca roket attığını açıklayan Hizbullah, İslami Direniş’e bağlı hava kuvvetlerinin ise eş zamanlı olarak bazıları ilk kez kullanılan çeşitli modellerde İHA’lardan oluşan filolarıyla Akka ve Hayfa'daki çeşitli bölgelere saldırılar düzenlediğini belirtti.

Hizbullah, İHA’ların İsrail hava savunma sistemleri tarafından fark edilmeden İsrail’in hava sahasına geçmeyi başardığını ve Filistin’in işgal altındaki Hayfa kentinin güneyindeki Binyamina bölgesinde Golani Tugayı tarafından kullanılan hedefteki askeri üsse ulaştığını ekledi. Açıklamada İHA'ların, aralarında üst düzey subayların da bulunduğu onlarca İsrailli düşman askerinin Lübnan'a yönelik saldırıya katılmaya hazırlandığı sırada saldırıya uğradıkları belirtildi.

Öte yandan İsrail ordusu, Yahudi devletinin Lübnan’da Hizbullah'a karşı saldırılarını artırdığı 23 Eylül’den bu yana bir İsrail askeri üssüne düzenlenen en ölümcül saldırı olan saldırıda dört askerinin öldüğü, yedi askerinin de ağır yaralandığını açıkladı. Dünkü saldırı, iki İHA’nın Lübnan'dan ülkeye girmesinin ardından İsrail'in merkezinde sirenlerin çalmasından iki gün sonra gerçekleşti.

Hizbullah tarafından daha önce yapılan bir açıklamada İHA’lı saldırının Siyonistlerin özellikle perşembe günü Beyrut'un merkezindeki Nuveyri ve Basta mahallelerine düzenlediği ve en az 22 kişinin öldüğü saldırılara ve Lübnan'ın diğer bölgelerine düzenlenen saldırılara misilleme olduğunu vurgulandı. Hizbullah ve İsrail arasındaki gerilimin başladığı 23 Eylül'den bu yana Lübnan’da en az bin 300 kişi öldürüldü.

Hizbullah, son saldırısını 27 Eylül'de İsrail tarafından düzenlenen bir hava saldırısında öldürülen Genel Sekreteri Hasan Nasrallah için ‘Lebbeyk Ya Nasrallah’ sloganıyla gerçekleştirildiğini açıkladı. Binyamina'daki İHA saldırısından kısa bir süre sonra Hizbullah yine Hayfa'nın güneyinde bulunan 7200 Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ni ‘kaliteli füzelerle’ hedef aldığını duyurdu.

Gazze'de devam eden savaşın ardından Hizbullah ve İsrail arasında neredeyse bir yıl süren sınır ötesi karşılıklı saldırılardan sonra İsrail, 23 Eylül'den bu yana Lübnan'daki hava saldırılarını yoğunlaştırarak Beyrut'un güney banliyölerini ve Lübnan'ın güneyinde ve doğusunda Hizbullah'ın kalesi olarak kabul edilen bölgeleri hedef alıyor. İsrail, hava saldırılarının başlamasından bir hafta sonra Lübnan'ın güneyinde kara harekatı başlattı.



Patrik Rai: Savaş bir yenilgidir, silahlar geleceği inşa edemez

Maruni Patriği Beşara  er-Rai pazar vaazı sırasında (Ulusal Haber Ajansı)
Maruni Patriği Beşara  er-Rai pazar vaazı sırasında (Ulusal Haber Ajansı)
TT

Patrik Rai: Savaş bir yenilgidir, silahlar geleceği inşa edemez

Maruni Patriği Beşara  er-Rai pazar vaazı sırasında (Ulusal Haber Ajansı)
Maruni Patriği Beşara  er-Rai pazar vaazı sırasında (Ulusal Haber Ajansı)

Maruni Patriği Beşara er-Rai güneyde devam eden savaşı eleştirerek “savaş bir yenilgidir, silahlar geleceği inşa etmez, onu yok eder” ve “şiddet asla barış getirmez” derken, başta Özgür Yurtsever Hareketi lideri milletvekili Cibran Basil ve Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Şiileri “eksen politikasından” çıkarması çağrısında bulunan milletvekili Strida Caca olmak üzere Hıristiyanların savaşı reddeden ve ateşkes çağrısında bulunan tutumlarına paralel olarak “şiddet asla barış getirmez” dedi.  

Patrik er-Rai pazar vaazında şunları söyledi: "Bir yıl önce nefret kıvılcımı ateşlendi ve söndürülmedi; bunun yerine, uluslararası toplumun ve büyük güçlerin silahları susturma konusundaki utanç verici acizliğinin ortasında bir şiddet sarmalına dönüştü. Savaş trajedisine son verin. Kan akıyor, gözyaşı da akıyor. Öfke ve onunla birlikte intikam arzusu da artıyor ve görünen o ki, diyalog ve barış gibi insanlara neyin fayda sağladığı ve insanlara ne istediği kimsenin umurunda değil."

Beşara sözlerine şöyle devam etti: “Savaşın bir yenilgi olduğunu, silahların geleceği inşa etmediğini, aksine yok ettiğini ve şiddetin asla barış getirmeyeceğini tekrarlamaktan ve söylemekten yorulmayacağım.”

Patrik er-Rai'nin pozisyonu savaşın durdurulması çağrısında bulunan Hıristiyan siyasi eğilimi destekliyor. Cibran Basil cumartesi gecesi “Lübnan'ın ateşkes ilan ettiği her şeyi kapsayan bir sahne ile tüm Lübnanlıların pozisyon alması” çağrısında bulundu. “Bu asla İsrail'in herhangi bir Lübnan toprağını işgal etmesini kolaylaştırmak için değil, düşmanı ifşa etmek ve toprakları işgal etmeye çalışmasını önlemek içindir” diyen Basil, ‘İsrail'in planının kuruluşundan bu yana değişmediğini’ belirtti.

“(Hizbullah'tan) hiçbir yasal dayanağı olmayan Gazze'yi destekleme savaşına dahil olmamalarını istedik, çünkü (eski) Cumhurbaşkanı (Michel) Aoun onlara Lübnan ve kendileri için korktuğunu söyledi. Basil, “Biz hala Lübnan'ın Gazze'den ayrılmasını talep ediyoruz ve altı ay önce Gazze'den ayrı bir ateşkes için BM kararı çıkarılması amacıyla çeşitli ülkelere ve Lübnanlı yetkililere yazılı bir nota verdik” dedi. Bazı Hizbullah destekçilerinin bu taleple alay ettiğini kaydeden Basil, “Lübnanlı yetkililer ve ilgili ülkeler, Ayn el Tine'deki üçlü toplantıya kadar yanıt vermedi ve hükümet aynı öneriyi talep etti” dedi.

Caca

Lübnan Güçleri tarafında ise Milletvekili Strida Caca, Meclis Başkanı Nebih Berri'ye bir mektup yazarak kendisinden “merhum İmam Seyyid Musa es-Sadr ve Yüksek Şii İslam Konseyi eski başkanı Şeyh Muhammed Mehdi Şemseddin gibi büyük Şii liderlerin izinden giderek tarihi bir duruş sergilemesini” istedi. Caca, bunu, “halkımızı felaketin kalbinden ve yaşadıkları zor acıların derinliğinden kurtaracak istisnai ve cesur bir kurtarma duruşu” olarak tanımladı.

Görsel kaldırıldı.Milletvekili Strida Caca (Ulusal Ajans)

Strida Caca,"Biz birbirimiz içiniz. Lübnan'ın gerçek tüzüğü ve altın kuralı, temeli herkesi garanti eden ve aynı zamanda koruyan devlet olan kural (ne galip ne de kaybeden) üzerinde buluşalım" dedi.

“İran'ın yaptığı tek şey, Lübnan'da yaşanan soykırıma ilişkin olayları ve gelişmeleri takip etmek, çıkarlarını korumak için gerekli mesafeyi korumaktır; üstelik olup bitenlerin arkasında, yönlendirerek ya da isteyerek değil, emirle yer aldığını herkes bilmesine rağmen.” diyen Caca, Tahran'ın ‘kendi gençleri ve vatandaşları güvenlik ve istikrarın tadını çıkarırken, sanki en iyi gençlerimiz sadece kendi savaşları için yakıt olarak görülüyormuş gibi, son Lübnanlı Şii gence kadar savaşmaya devam etmek için halkı kışkırtmaya ve örtülü emre devam etmekten utanmadığını ya da isteksiz olmadığını’ belirtti.

Caca,“Kader anlarının kader kararları gerektirdiğini ve bu kararların da cesur liderler gerektirdiğini” vurgulayarak Berri'ye ”toplumunuzu (Şii) eksen siyasetinden çıkarıp varlığın kalbine, Lübnan'ın kalbine getirme tarihi sorumluluğunu üstlenmek için inisiyatif alma çağrısında bulundu; böylece birlikte Lübnan'ı savaş ve yıkımdan istikrar ve refaha taşıyabiliriz. Biz birbirimizin teminatıyız ve devlet bizim şemsiyemizdir. Devlet ve onun anayasal kurumları, özellikle de ordusu bizim ilk ve son çaremizdir” dedi.