Mısır Dışişleri Bakanı'nın Suriye ziyareti ‘halen olası değil’

İki kaynak, Kahire'nin ‘bekle ve gör aşamasında’ olduğunu bildirdi

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Suriye konulu Arap Temas Komitesi toplantısına katıldı. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Suriye konulu Arap Temas Komitesi toplantısına katıldı. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır Dışişleri Bakanı'nın Suriye ziyareti ‘halen olası değil’

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Suriye konulu Arap Temas Komitesi toplantısına katıldı. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Suriye konulu Arap Temas Komitesi toplantısına katıldı. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır resmi kaynakları, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin Şam'a bir ziyaret gerçekleştireceği yönündeki haberlerin doğruluğunu açıklamaktan kaçınırken, Şarku’l Avsat'a konuşan bilgi sahibi kaynaklar böyle bir ziyaretin şu anda gerçekleşmeyeceğini bildirdi.

Mısırlı ve Arap iki kaynak, “Mısır Dışişleri Bakanı'nın Suriye'ye yakın zamanda bir ziyaret gerçekleştireceğine dair söylentiler doğru değil. Kahire halen Suriye'deki gelişmeleri izliyor ve yeni yönetimin bölgesel ve uluslararası meselelere yönelik vizyonunu değerlendiriyor” dedi.

Mısır, Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık'ta devrilmesinden bu yana Suriye'deki yeni yönetimle herhangi bir resmi temasta bulunmadığını açıkladı.

Konuyla ilgili bilgi sahibi Mısırlı kaynağa göre ülkesinin Suriye'deki gelişmeler karşısındaki tutumu ‘halen bekleme aşamasında’. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın son iki hafta içinde gerçekleştirdiği temaslara atıfta bulunan kaynak, Mısır'ın vizyonunun belirleyici unsurları olan ‘Suriye'nin egemenliği ve birliğinin desteklenmesi ve İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırganlığının reddedilmesi’ konularına vurgu yaptı.

Konuyla ilgili bilgi sahibi Arap kaynak ise Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Söylenenlerin doğruluk payı yok ve bu konuşma erken” dedi.

Mısır Temsilciler Meclisi (parlamento) üyesi Mustafa Bekri, dün ‘Mısır Dışişleri Bakanı'nın Şam'ı ziyaret edeceği’ yönündeki haberleri yalanlayarak, Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan ismi açıklanmayan bir kaynağın ‘söylenenlerin doğru olmadığı’ şeklindeki sözlerini aktardı.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye'deki gelişmeleri görüşmek üzere çeşitli uluslararası ve bölgesel taraflarla temaslarda bulunan Abdulati, ülkesinin ‘Suriye'nin istikrarını destekleme, egemenliğinden ödün vermeyi ya da bölünmesini reddetme’ ve ‘ulusal uzlaşının sağlanması ve geçiş sürecinin başarıya ulaşması için Suriye toplumunun tüm bileşenlerini ve kesimlerini kapsayan kapsamlı bir siyasi sürecin başlatılmasının önemine’ dayanan tutumunu yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'na göre Kahire, İsrail'in Suriye'deki tampon bölgede gerçekleştirdiği ve ‘uluslararası hukukun ihlali ve Suriye ile İsrail arasındaki 1974 tarihli ayrılma anlaşmasının ihlali’ olarak nitelendirdiği saldırıları şiddetle kınadı.

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Halid Ukkaşe'ye göre Kahire, geçiş döneminin özelliklerinin netleşmesini ve yeni Suriye yönetimiyle etkileşime geçmek için bu yönetim tarafından belirli bir hareket tarzının açıklanmasını bekliyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte Mısır'ın ‘Suriye halkının bu hassas aşamayı hızlı bir şekilde geçmesini amaçladığını’ belirten Ukkaşe, Mısır'ın Suriye'deki değişime bakışının ‘Suriye devletini korumayı ve içişlerine karışmamayı amaçlayan stratejik bir vizyona dayandığını’ ifade etti.

Kahire Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Tarık Fehmi, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte yeni Suriye yönetimiyle temas ile resmi tanıma arasında bir ayrım yaparak Mısır'ın ‘yeni Suriye yönetimiyle iletişiminde herhangi bir kısıtlama ya da engel olmadığını’ belirtti. Fehmi, “Kahire, Suriye'de olup bitenlerden uzak değil ve iç gelişmelerle doğrudan ve dolaylı olarak ilgileniyor” dedi.

Fehmi, ‘Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın ilgili taraflarla temaslarını ve Kahire'nin Suriye'nin geleceği konusunda Arap ülkeleriyle koordinasyon sağlamak üzere Ürdün'de düzenlenen Arap Temas Komitesi toplantılarına katılımını’ örnek gösterdi. Fehmi ayrıca, Şam'daki geçici yönetimle acil temaslarda bulunulmasına rağmen Avrupalı ve Batılı güçlerin yeni Suriye yönetimini resmi olarak tanımadığına dikkat çekti.



Libya'nın Zaviye kentinde UBH tarafından düzenlenen askeri operasyonun arkasında ne var?

Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)
Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)
TT

Libya'nın Zaviye kentinde UBH tarafından düzenlenen askeri operasyonun arkasında ne var?

Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)
Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)

Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) tarafından Libya'nın batısındaki Zaviye kentinde başlatılan ve insansız hava araçlarıyla (İHA) desteklenen askeri operasyonun üçüncü günü, başlatılma nedenleri ve gerçekten ‘akaryakıt ve insan kaçakçılarının inlerini’ hedef alıp almadığı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Askeri analistlerin bu operasyonun hedeflerine ilişkin değerlendirmeleri, vatandaşların endişeleri arasında farklılık gösterirken, bazıları başkent Trablus'un batı kıyısı haritasına hâkim olan ‘akaryakıt kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapan silahlı oluşumlar ve çetelerle mücadele etmeyi’ amaçladığı yönündeki resmi versiyonu destekledi. Buna karşılık başka bir grup ise operasyonu, bu bölgedeki askeri grupların Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu'na (LUO) sadık olduğuna inanıldığı gerçeği ışığında ‘nüfuz haritasını yeniden çizmek’ için siyasi bir kılıf olarak gördü.

Dibeybe hükümetinin ‘yılan avı’ olarak adlandırdığı operasyona yönelik yaygın medya ilgisinin ortasında, Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı Komutanı Korgeneral Salah en-Nemruş'un, Mayıs 2023'te başlayıp aşiretlerin arabuluculuğunda bir uzlaşmayla sona eren önceki operasyonu anımsatan bir sahnede, ‘suç yuvaları’ olarak tanımladığı yerleri vurmak için Zaviye'den operasyon başlatma emri vermesi gözlemciler için dikkat çekiciydi.

Askeri kaynaklara göre Zaviye'deki operasyonda çok sayıda sığınak ortadan kaldırılırken ölen ya da yaralanan olmadı. Libya eski Savunma Bakanı Muhammed el-Bergusi, ‘Dibeybe hükümetinin akaryakıt kaçakçılığı ve insan ticaretini engellemek ve çete liderlerini tutuklamak için yeni bir girişimde bulunduğunu’ düşünüyor.

El-Bergusi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘Libya'nın en büyük petrol rafinerisinin kentte bulunduğunu ve silahlı milislerin kentte geniş bir alana yayıldığını, ayrıca kentin insan kaçakçılığı ve deniz yoluyla yapılan kaçakçılıkla ünlü Zuvare kentine yakın olduğunu’ söyledi.

Daha önce yayınlanan bir Birleşmiş Milletler (BM) raporunda Zaviye, ‘Zuvare, Sabratha ve Verşafane dahil olmak üzere başkent Trablus'un batısındaki kıyı bölgesine hâkim olan bir dizi organize suç şebekesi için önemli bir merkez’ olarak tanımlamıştı.

BM'nin 2023 raporunda kentteki çeşitli silahlı oluşumlar tanımlanırken, Petrol Tesisleri Muhafızları şefi Muhammed el-Emin Keşlaf ve Dibeybe ile yakın ilişkisi olan ve el-Far olarak bilinen Muhammed Bahrun, ‘Batı Libya'daki akaryakıt kaçakçılığı ağının kilit isimleri’ olarak geçiyor.

dfvgb
Zaviye'de uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığı düşünülen bir dükkana giren askeri araç (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)

Diğer yandan, Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali Ebu Zureybe ve Zaviye'deki İstikrar Destek Gücü’ne liderlik eden ve sahil yolunun kontrolünde el-Far ile rekabet eden kardeşi Hasan’a açıkça atıfta bulunan BM raporuna göre Ebu Zureybe grubu ve müttefiklerinin etkisi öne çıkıyor. Raporda, el-Far'ın, silahlı bir oluşumun lideri olan ve ‘el-Bidca’ olarak bilinen Abdurrahman Milad'ı öldürmekle suçlandıktan sonra Libya'dan kaçtığı bildirildi.

El-Bergusi, ‘Zaviye'nin bir çelişkiler kaynağı olduğu’ paradoksuna dikkat çekti. Silahlı oluşumların çoğalmasının yanı sıra, Zaviye aynı zamanda ordudaki eski askerlerin bölgesi, subayları için önemli bir kale ve 2011'de Kaddafi rejimiyle safları ayıran ilk şehirlerden biriydi.

Birleşik Krallık merkezli Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nde Libya meseleleri uzmanı olan Celal Harşavi, Zaviye operasyonunun ‘tam zamanlamasının silahlı gruplara önceden bildirilmesinden sonra başlatıldığını’ belirtti. Harşavi bu durumun ‘güvenilirliklerini önemli ölçüde zedelediğini’ söyledi. Ona göre bu, ‘milislerin etki alanlarının yeniden konumlandırılması’ anlamına geliyor.

Ancak analistler, özellikle Dibeybe'nin Hafter'in batıdaki müttefiklerini hedef alacağı spekülasyonları arasında, bu operasyonun sakinleşme çabaları ve ülke liderleri arasında genel seçimlere yol açacak bir çözüm ve siyasi uzlaşı bulma girişimleri üzerindeki etkilerinden duydukları korkuyu gizlemiyor.

En-Nemruş, korkuları yatıştırmak amacıyla, ileri gelenler, uzmanlar, sivil toplum aktivistleri ve Batı Bölgesi milletvekilleriyle (TM ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) üyeleri) yaptığı toplantıda ‘bu askeri operasyonun arkasında hiçbir siyasi amaç olmadığına’ dair güvence verdi.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Libyalı askeri analist Muhammed et-Tarhuni, uyuşturucu satıcılarının hedef alınmasını ‘siyasi bir sürecin güvenlik kılıfı’ olarak nitelendirdi. Olan biteni ‘UBH’ye bağlılık borcu olmayanlara boyun eğdirme operasyonu’ olarak tanımlayan et-Tarhuni, özellikle ülkenin doğusundaki LUO’ya sadık olduğuna inanılan ‘Ali ve Hasan Ebu Zureybe kardeşlere’ işaret etti. Bu iki isim, Libya'nın doğusundaki hükümetin içişleri bakanı İsam Ebu Zureybe'nin kardeşleridir.

Et-Tarhuni, operasyonun amacının ‘batı kıyısında bir yeşil bölge kurmak için UBH’nin muhaliflerini tasfiye etmek ya da belki de tırnaklarını kesmek’ olduğunu göz ardı etmedi ve geçen eylül ayında başkent Trablus'un batısında ‘el-Bidca'nın bilinmeyen silahlı kişiler tarafından tasfiye edilmesi’ emsaline işaret etti.

İki bakış açısı arasında Zaviye operasyonuna ilişkin açıklamalar, bazılarının bakış açısına göre, özellikle Hafter güçlerinin Ubari kentinde UBH Savunma Bakanlığı'na ait karargahları kontrol altına almasından kısa bir süre sonra gerçekleştiği ve Dibeybe hükümetinin ‘2020'de imzalanan ateşkes anlaşmasının ihlali’ olarak görüldüğü için, Dibeybe ve Hafter grupları arasında ‘entrikadan yoksun olmayan bir güç gösterisi’ olarak kalıyor.

Ayrıca Dibeybe'nin hamleleri, Hafter güçlerinin Sebha askeri bölgesinin savunma sektörlerini güvence altına alma ve güneydeki tüm sektörleri tek bir askeri odaya bağlama hamleleriyle eş zamanlı olarak gerçekleşti.

Libya'da iki hükümet iktidar için mücadele ediyor: Birincisi başkent Trablus'ta bulunan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki UBH. İkincisi ise TM tarafından görevlendirilen ve Usame Hammad tarafından yönetilen, Mareşal Halife Hafter liderliğindeki LUO tarafından desteklenen Libya İstikrar Hükümeti (LİH).