Esir takası anlaşması: Hamas müzakerelerde manevra yaparken İsrail askeri baskı uyguluyor

Netanyahu son gelişmeleri görüşmek üzere bakanlarıyla bir araya geldi. Bin 200 Filistinlinin serbest bırakılması bekleniyor

Şimdiye kadar öne sürülenlerde İsrail'in Gazze ile savaşını sona erdireceğine dair bir işaret yok (AFP)
Şimdiye kadar öne sürülenlerde İsrail'in Gazze ile savaşını sona erdireceğine dair bir işaret yok (AFP)
TT

Esir takası anlaşması: Hamas müzakerelerde manevra yaparken İsrail askeri baskı uyguluyor

Şimdiye kadar öne sürülenlerde İsrail'in Gazze ile savaşını sona erdireceğine dair bir işaret yok (AFP)
Şimdiye kadar öne sürülenlerde İsrail'in Gazze ile savaşını sona erdireceğine dair bir işaret yok (AFP)

Emal Şehade

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Tel Aviv'de gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun müzakere heyetini apar topar Katar'a göndermeyi kabul etmesinden sonra, İsrailliler arasında kısa süre içinde bir anlaşmaya varılabileceğine dair büyük bir iyimser hava hâkim oldu. Ancak siyasetçiler ve müzakerelerin gidişatını bilen bazı askeri ve güvenlik kurumlarından yetkililer, müzakerelerde bir ilerleme olmadığını vurguladılar.

Esir takası müzakerelerine katılmak üzere Doha'ya gidecek İsrail heyetinde İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad Şefi David Barnea, İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar ve İsrail ordusunda kayıp kişiler ve esirlerden sorumlu komutan Nitzan Alon’un yanı sıra Netanyahu'nun siyasi danışmanı Ofir Falic, Başbakan'ın müzakere oturumlarına katılması için ısrar ettiği kişi. Heyete dahil edilmesine yönelik protestolara rağmen, bazıları bunu bir yandan Netanyahu ile müzakere heyeti arasındaki güven eksikliği, diğer yandan da Netanyahu'nun gündeme getirerek anlaşmanın ilerlemesine engel teşkil ettiği bazı noktalarda, aralarında anlaşmazlık olduğu yorumlarının yapılmasına yol açtı.

Bu hızlı adımlar, özellikle Witkoff'un Tel Aviv'de ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'a girmeden önce bir anlaşmaya varılması gerektiğine dair verdiği mesajın ardından atıldı. Mesaj, İsrail'in Trump'ın 20 Ocak'tan önce bir ateşkes anlaşmasına varılması talebine karşı gösterdiği iyimserlik ve duyarlılıkla, Trump'ın Beyaz Saray'a girmesine yedi gün kala bunu başarmanın imkânsızlığı arasındaki uçurumu derinleştirdi.

Netanyahu bir önceki müzakere turunda, esir takası listesine İsrailli rehinelerden dokuzunun eklenmesi konusunda ısrar etmiş, çeşitli arabulucuların ve Washington'ın baskıları sonucunda bu konuda anlaşmaya varılmıştı. Netanyahu, Witkoff ile yaptığı görüşmesinde, İsrail ordusunun Philadelphia (Selahaddin) Ekseni’nden ikinci aşamanın sonunda çekilmesi şartıyla, ikinci aşamanın birinci aşamanın uygulanması sırasında müzakere edilmesini kabul ettiğini belirtti.

Müzakerelerin gidişatı hakkında bilgi sahibi olan birçok İsrailli yetkili, başlıca konularda halen bir mutabakat olmadığını ve anlaşmaya yönelik herhangi bir ilerlemenin ancak Hamas'ın savaşın durması şartından ya da Netanyahu'nun savaşı sürdürmekten geri adım atması halinde gerçekleşeceğini ve şimdiye kadar taraflardan hiçbirinin böyle bir taviz vermediğini belirtti.

Müzakerelerin başarılı olmasının Hamas'a bağlı olduğunu söyleyen Netanyahu'ya yakın bir isim, “Bugünlerde, birçok ayrıntıyı barındıran karmaşık bir anlaşmanın imzalanması ve uygulanması için anlaşmanın tüm yönleriyle uğraştık. Anlaşmayı sonuçlandırmaya yakın olduğumuzu umuyoruz, ancak henüz imza aşamasına gelmediğimizi, bunun da büyük ölçüde Hamas'a bağlı olduğunu ve tüm konuların masada olduğunu ve Hamas’ın şimdi bir sonraki adımı atması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

defvrgtbyh
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Öte yandan İsrail'de Netanyahu'nun ikinci aşamanın sonunda İsrail ordusunun Philadelphia Ekseni’nden çekilmesini kabul edeceği yönündeki söylemlerin savaşı sona erdirmeyi hala reddettiğinin bir göstergesi olduğunu düşünenler var. Zira şimdiye kadar öne sürülenlerde İsrail'in Gazze ile savaşını sona erdireceğine dair bir işarete rastlanmadı.

İsrailli müzakere heyetinin bir anlaşmaya varmadan geri dönmemesini isteyen rehinelerin aileleri Netanyahu'yu anlaşmayı engellemekle suçlarken, yakınları, anlaşmanın ilk aşamasına dâhil edilmeyen rehinelerin aileleri ise kapsamlı ve acil bir esir takası anlaşmasıyla savaşın sona erdirilmesini talep etti. Rehinelerin aileleri, böyle bir anlaşmaya varılmamasının, yakınlarının Hamas tünellerinde ölüme mahkûm edilmesi anlamına geleceğini söyleyerek doğrudan Netanyahu'yu suçladılar.

İsrailliler pazar günü müzakerelerin ilerletilmesi için çabaların yoğunlaştırıldığını açıklarken müzakerelere yakın bir kaynak, önümüzdeki günlerin belirleyici olacağını söyledi. İsrail müzakere heyetinin adımlarını, arabulucuların yanı sıra Witkoff ve Brett McGurk ile koordinasyon içinde attığını söyleyen kaynak, “ABD’nin mevcut ve gelecek yönetimleriyle çok iyi çalışıyoruz. Bu da uzlaşının sürekliliğini sağlıyor. Her iki tarafla da tam bir anlayış var” şeklinde konuştu.

Aralarında müebbet hapis cezasına çarptırılanların da olduğu bin 200'den fazla Filistinli mahkûm

Anlaşmanın ilk aşamasında İsrailli esirlerden 33’ünün serbest bırakılması planlanıyor. Ancak bunların kaçının canlı kaçının ölü olduğu henüz bilinmiyor. İsrailliler, üzerinde anlaşmaya varılacak formüle göre serbest bırakılacak Filistinli mahkûm sayısını belirlemek için canlı ve ölü mahkûmlarla, siviller ve askerler arasında ayrım yapılmasını bekliyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre konu hakkında konuşan Filistin Esirler Cemiyeti Başkanı Kadura Faris, anlaşmaya varılacağına dair temkinli bir iyimserliğe sahip olduklarını söyledi.

Faris, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İsrailliler ve özellikle de İsrail Başbakanı ile daha önceki müzakerelerde edindiğimiz tecrübeler, Netanyahu’nun son dakikada bile olsa anlaşmayı engelleyecek adımlar atıp atmayacağını merak etmemize neden oluyor. Netanyahu’ya göre hükümetinin devamlılığı, şahsi ve siyasi çıkarları ile hükümet koalisyonunun korunması hala diğer tüm kararların üstünde.”

İsrail'in Hamas'ı taviz vermeye ve İsrail'in şartlarını kabul etmeye zorlamak için askeri baskı politikasına rağmen, Netanyahu ve hükümetinin savaşı durdurmayı kabul etmekten başka çaresi olmadığını söyleyen Faris, “Netanyahu, Doha'da gerçekleşen bir önceki müzakere turunda dokuz İsrailli rehinenin daha salıverilecekler listesine eklenmesi konusunda ısrar etmişti” dedi. Faris’e göre 10 gün önce varılması beklenen anlaşmanın gecikmesinin nedeni de buydu.

Yetkililere göre Witkoff'un Tel Aviv ziyaretinin ardından Netanyahu, ikinci aşamanın, birinci aşamanın uygulanması sırasında müzakere edilmesini ve İsrail ordusunun ikinci aşamanın sonunda Philadelphia Ekseni’nden çekilmesini kabul etti.

Ancak bu şart, başlı başına bir engel teşkil ediyor. Bir anlaşmaya varma ihtimalinin her zamankinden çok daha yakın olduğunu belirten Faris, bin 200 Filistinli mahkûmun serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılmasının ardından kısa süre önce eklenen İsrailli dokuz rehineye karşılık serbest bırakılacak Filistinli mahkûm sayısını beklediklerini söyledi.

Öte yandan esir takasına ilişkin nasıl bir denklemin olduğu bilinmiyor. Çünkü mevcut aşamada kadın askerlerin de aralarında olduğu yaşayan ya da ölmüş olan İsrailli rehinelerin serbest bırakılması da bu denklemde yer alıyor. Oysa daha önce üzerinde anlaşılan formüller yalnızca yaşayan İsrailli rehineleri kapsıyordu.

Filistin Esirler Cemiyeti’nin, İsrailli dokuz rehinenin daha serbest bırakılması formülü üzerinde anlaşmaya varılması beklentisi çerçevesinde üzerinde çalışmaya başladığı isimlere göre, İsrail hapishanelerindeki bin 200 Filistinli mahkûmdan 200’ü ömür boyu hapis cezasına çarptırılan mahkûmlar. Bunlardan bazıları Filistin topraklarının ve söz konusu ülkeler olan Mısır, Katar ve Türkiye'nin dışına sürgün edilecek. Faris’e göre buna karşı çıkılmasına ve mahkûmların Batı Şeria, Kudüs ve Gazze'deki memleketlerine dönmek istemelerine rağmen, İsrail'in sürekli tehditleri karşısında yurtdışına çıkmak en iyi seçenek olabilir.

Yine bu bin 200 Filistinli mahkûm arasında Gilad Şalit anlaşmasıyla serbest bırakılan ve İsrail tarafından yeniden tutuklanan 48 mahkûm da bulunuyor ve bunların tamamı kadın, çocuk, yaşlı ve hastalardan oluşuyor. Geriye kalan mahkûmlardan 86’sı kadın ve 326’sı çocukken uygun tıbbi tedaviden mahrum bırakıldıkları cezaevlerindeki insanlık dışı koşullar nedeniyle durumları her geçen gün kötüleşen çok sayıda hasta mahkûm da listede yer alıyor.

Ancak Hamas'ın üst düzey üyelerinden mahkûmları ya da 7 Ekim 2023'te tutuklananlar bu listede yer almayacak.

Hamas'a ödül

Diğer taraftan birçok kişi Trump'ın Beyaz Saray'a girmesine yedi gün kala bir anlaşmaya varılabileceğine şüpheyle yaklaşırken Netanyahu, hükümetini oluşturan koalisyon üyelerinin anlaşmaya tamamen karşı çıkması nedeniyle, hükümetinin tamamen dağılması ihtimaliyle karşı karşıya. Netanyahu, esir takası anlaşmasının onaylanması halinde Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve diğer bakanların hükümetten ayrılabileceği yönündeki spekülasyonların ardından Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile dün acil bir görüşme gerçekleştirdi.

c svfbrgtyh
Rehinelerin aileleri, Netanyahu hükümetine savaşı durdurması çağrısında bulundu (AFP)

Smotrich'in kalması Netanyahu'nun hükümetini sürdürmesini sağlayacağından Netanyahu, anlaşmanın onaylanması halinde Smotrich'in tutumunu ve partisinin bu durumda hükümetten çekilip çekilmeyeceğini anlamaya çalışıyor.

Netanyahu'nun yakın çevresine göre iki taraf arasındaki en iyi anlaşma, Smotrich'in anlaşmaya karşı oy kullanması olacak, ancak hükümette kalması için bu henüz garanti değil.

İsrail Yerleşim ve Ulusal Vizyon Bakanı Orit Struck, anlaşmayı ‘terörizm için bir ödül’ olarak nitelendirdi. Netanyahu’ya kendisine karşı gelmemesini söyleyen Struck, “Kırmızı çizgilerimizi biliyor, Hamas'la anlaşma yok, ordu çekilmeyecek ve Gazze'deki savaş sona ermeyecek” diye konuştu.

Bu arada bir yandan kapsamlı ve acil bir anlaşma yapılması ve savaşa son verilmesi çağrısında bulunanlar Gazze'deki çatışmalara ilişkin veriler sunarken Netanyahu hükümeti, Gazze'deki çatışmaları yoğunlaştırarak Hamas'a şartlarını kabul etmesi için askeri baskı politikasını sürdürüyor.

İsrail ordusu dün 188. Tugayı Lübnan'dan Cibaliye’ye nakletti ve müzakerelerin başarısız olması halinde geniş çaplı askeri operasyona hazırlandığını duyurdu.

İsrail ordusundan gelen tehditler İsrail'de öfkeye yol açarken, savaşa son verilmesi çağrısında bulunanlar, son bir hafta içinde 10 askerin öldürüldüğünü, onlarcasının yaralandığını ve her ay en az bin yaralı askerin ağır travmalar nedeniyle rehabilitasyon merkezlerine başvurduğunu gösteren verilere atıfta bulunarak tepki gösterdiler.

İsrailli askeri Uzman Amos Harel'e göre İsrailli yetkililerin açıklamalarının tersine, Gazze'deki savaşın hiçbir gerçek faydası bulunmuyor. İsrail ordusundaki ölümlere ve yaralanmalara ilişkin verilerin ciddi boyutlarda olduğunu belirten Harel, “İsrail ordusunun Hamas'a ağır bir bedel ödettiği doğru ama tam bir askeri zaferin yakınından bile geçmiyor. Dahası uzun ve acımasız bir yıpratma savaşında ağır kayıplar veriyor” yorumunda bulundu.

Anlaşmanın, Gazze'de farklı bir siyasi gerçeklik oluşturma sürecinin başlangıcı olabileceğini ve ABD ile ılımlı Arap ülkelerinin de çözüme dahil edebileceklerini söyleyen Harel, “Bu büyük bir kumar, ancak kan dökmeye devam etmekten daha iyi. En azından Hamas yeniden saldırırsa, İsrail’in ona karşı savaşı sürdürmesi için gerekçesi olacak” değerlendirmesinde bulundu.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.