Rejimlerin zaferlerinden fraksiyonların zaferlerine

İsrail yaşamaya, yerleşmeye, gelişmeye ve bizi mekandan ve zamandan uzaklaştırmaya devam ediyor

7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de rehin tutulan ve 1 Şubat 2025'te serbest bırakılan ABD-İsrail vatandaşı Keith Siegel iki Hamas militanının ortasında duruyor. (Reuters)
7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de rehin tutulan ve 1 Şubat 2025'te serbest bırakılan ABD-İsrail vatandaşı Keith Siegel iki Hamas militanının ortasında duruyor. (Reuters)
TT

Rejimlerin zaferlerinden fraksiyonların zaferlerine

7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de rehin tutulan ve 1 Şubat 2025'te serbest bırakılan ABD-İsrail vatandaşı Keith Siegel iki Hamas militanının ortasında duruyor. (Reuters)
7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de rehin tutulan ve 1 Şubat 2025'te serbest bırakılan ABD-İsrail vatandaşı Keith Siegel iki Hamas militanının ortasında duruyor. (Reuters)

Macid Kayali

Arap siyasal düşüncesine ideoloji, kadercilik ve hayalcilik hâkimdir. Bu nedenle inat, büyüklenme, gerçeklerden kopuş ve büyük olduğuna inanılan davalara (örneğin Filistin, birlik, emperyalizme karşı mücadele) bağlılık gibi özellikler kendisine damga vurur. Büyük davalar birçok rejim tarafından yumuşak güç yoluyla toplumları üzerindeki hakimiyetlerini güçlendirme, manipülasyon, şantaj, aşırılık, despotluk ve yolsuzluğu örtbas etme amaçlarıyla istismar edildi. Eski Suriye rejiminin “Birlik, Özgürlük, Sosyalizm” sloganı ve Filistin davası ile İsrail'e karşı direnişi merkezi bir mesele olarak ele alması buna bir örnektir. Çünkü rejim, bunların hepsinden çok uzaktı. Üstelik bu sloganların pratikte, rejimlerin insani, ekonomik ve bilimsel kalkınmanın gerekliliklerinden ve vatandaşlık haklarını sağlamaktan kaçışlarını örtbas etmekten başka somut bir anlamı yoktu. Nekbe'den sonra lider olarak öne çıkan Arap rejimleri, Haziran 1967 savaşının sonucunu “gerileme” olarak nitelemişlerdi. Sanki gerçeği inkar etmek, onu gizleyebilir veya hafifletebilirmiş  gibi savaşı ikinci bir Nekbe ya da yenilgi olarak adlandırmayı veya tanımlamayı reddettiler. Bu gerilemenin neredeyse 60 yıldır devam ettiği biliniyor ve bunun nedeni, söz konusu rejimlerin, özellikle Mısır ve Suriye rejimlerinin, yenilgi gerçeğini örtbas etmek istemeleri, bunun sorumluluğunu üstlenmekten kaçınmaları ve kendisine yol açan gerçekliği gözden geçirmeye yönelik her türlü girişimi reddetmeleriydi. Çünkü bu inceleme mutlaka rejimlerin doğasını ve siyasi, ekonomik ve askeri tercihlerini de kapsayacaktı. Bu nedenle şu fikri benimsediler; İsrail Suriye ve Mısır'daki milli ve ilerici rejimleri devirme hedefine ulaşamadı, dolayısıyla bu rejimler devrilmedikleri için yenilmediler ve İsrail de kazanamadı.

sdcfergt
Filistin Kurtuluş Örgütü üyeleri, 5 Haziran 1967'de başlayan Arap-İsrail savaşından önce, Mayıs 1967'de gerçekleştirdikleri askeri tatbikatın ardından kutlama yapıyorlar (AFP)

O dönemde rejimler bulunan bu çözümden memnundu; ama İsrail, Filistin'in geri kalan kısmını (Batı Şeria ve Gazze) ve Arap topraklarını (Golan Tepeleri ve Sina Yarımadası) işgal ederek topraklarını üç kat büyütmüştü. Daha sonra Kudüs'ün tamamını ele geçirdi ve Siyonist ideolojinin bakış açısına göre İsrail Ülkesi ile İsrail Halkı’nı özdeşleştirdi, ayrıca doğal kaynakların, özellikle de Batı Şeria ve Golan’daki su kaynaklarının kontrolünü ele geçirdi. Dışarıdan bakıldığında bu savaş, uluslararası stratejilerde, özellikle de ABD'nin stratejilerinde İsrail'in Ortadoğu'da güçlü bir bölgesel devlet olarak konumunu güçlendirdi.

Bu savaşın belki de en önemli sonucu, bölgedeki çatışmanın İsrail'in varlığına, kuruluşuna ilişkin bir çatışmadan, bu varoluşun biçimine ilişkin bir çatışmaya dönüşmesiydi. Böylece başta Filistin’i kurtarma mücadelesi iken, İsrail’in 1967’de işgal ettiği toprakların yüzde 22’sinden çekilmesini sağlama mücadelesine dönüştü.

Rejimlerin bu metodolojisi şimdi fraksiyonlara  aktarılmış gibi görünüyor. Nitekim İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde benzeri görülmemiş bir vahşetle sürdürdüğü ve iki milyondan fazla Filistinliyi etkileyen korkunç bir felaketle sonuçlanan soykırım savaşı sırasında, birçok söylem siyasi tüketim amacıyla, savaşın felaketlerini örtbas etmek için ve moral yükseltme bahanesiyle desteklendi. Bunlar arasında mesela şunlar sayılabilir; “İsrail kazanamadıysa yenilmiştir, direniş yenilmediyse kazanmıştır”, “İsrail hedeflerini gerçekleştiremedi” ve “İsrail'in başarıları taktiksel, direnişin başarıları ise stratejiktir.”

Filistinlilerin işler normal giderse telafi etmeleri veya kapatmaları onlarca yıl sürecek kayıpları ile İsrail'in kayıpları arasında çok büyük bir uçurum var

Bütün bu söylemlerin, şu veya bu kesimi yaşananlardan sorumlu tutulmaktan kurtardığı  biliniyor. Ayrıca Filistin ulusal hareketinin, Filistin halkının topraklarındaki direnişini destekleyecek, İsrail'in onu tüketmek, yok etmek veya toprağından tamamen söküp atmak için bir fırsat olarak görebileceği seçeneklerden kaçınmasını sağlayacak mümkün, etkili ve sürdürülebilir bir mücadele stratejisinden yoksun olduğu gerçeğini de gizlemektedirler. Nitekim İsrail Gazze'yi yaşanmaz bir alana, oradaki Filistinlileri de kendisinin iznine tabi olan yardımlarla geçinen insanlara dönüştürerek bunu yaptı.

Ek olarak, yukarıda sayılanların hepsi Filistin ulusal hareketinin gerçeklik ve dünya algısındaki eksiklikleri ortaya koymaktadır. İsrail ile uzun süreli, derin ve karmaşık bir çatışmada zafer ve yenilginin anlamını tanımlayamaması ve kriterlerini belirleyememesi de bu eksikliklere dahildir. Buna karşılık İsrail, sadece askeri olarak değil, aynı zamanda ekonomik, teknik ve hatta dünyanın en önemli ülkeleriyle yakın ilişkileri nedeniyle siyasi olarak, hem içeride hem de dışarıda gelişmeye ve güçlenmeye devam edecek gibi görünüyor.

Bunları söyleme amacımız, büyüklenme, inat ve inkar zihniyetinin zararlı ve faydasız olduğunu, yanıltıcı sonuçlara yol açabileceğini vurgulamaktır. Zafer ile sebat ve direnme arasında büyük fark vardır; tıpkı saldırıları püskürtme gücü ile İsrail'e insani ve maddi kayıplar verdirme gücü arasında olduğu gibi. Ayrıca savaş ve mücadele isteği ile bunu sürdürebilme gücü arasında da fark vardır. Dolayısıyla kısa ve uzun vadede kayıpların anlamının tanımlanmasında farklılık vardır, çünkü Filistinlilerin işler normal giderse telafi etmeleri veya kapatmaları onlarca yıl sürecek kayıpları ile İsrail'in kayıpları arasında çok büyük bir uçurum var.

Hiç şüphe yok ki her Filistinli ve Arap bütün kalbiyle zaferi arzuluyor. Ancak meseleye akılcı bir bakış, İsrail'e kan kaybettirmekten ziyade Filistin halkına kan kaybettiren bir zaferin anlamını da sorgulamayı gerektiriyor

Ayrıca büyüklenme, inat ve inkar zihniyeti, İsrail'in bir süper gücün askeri cephaneliğine sahip olduğu, halkı ilk siren sesinde sığınaklara kaçsa bile, uçakları, tankları, topları, füzeleri ve ateş gücü olduğu için saldıranın, öldürenin ve yok edenin o olduğu gerçeğini örtbas edemiyor. Yine onun ekonomik gücünü, Batılı ülkelerden aldığı sınırsız desteği, hatta Çin, Hindistan ve Rusya dâhil bütün büyük ülkelerin ona göz yumduğu gerçeğini de örtmüyor.

İsrail'in direnişlerin zaferi nasıl yansıttıklarını umursamadığı aşikar, zira onun için önemli olan pratik sonuçtur. Yani Filistin halkını zayıflatmak, topraklarındaki varlığını sarsmak ve bu kapsamda tüm formlarıyla direnme gücünü zayıflatmaktır. Bundan sonra ne olacağını ise pek umursamıyor, çünkü bir savaşla bir başka savaş, bir ateşkesle bir başka ateşkes arasında yaşamaya alışmış. Hatta güçlü ve caydırıcı bir devlet imajını sürdürmek için bu şekilde yaşamaya devam etmeyi umursamıyor bile olabilir. Dahası İsrail'in kavramsal donanımı ve kendi gerçekliğine ve dünyaya ilişkin algıları, bizim kavramsal donanımımızdan ve içinde bulunduğumuz koşullara ve çevremizde olup bitenlere ilişkin algılarımızdan farklı olduğundan, içsel ve dışsal nedenlerle kasten böyle yaşıyor da olabilir.

axsdfrgt
7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de rehin tutulan ABD-İsrail vatandaşı Keith Siegel'in serbest bırakıldığı gün görüntülenen Hamas militanları, 1 Şubat 2025 (Reuters)

Hiç şüphe yok ki her Filistinli ve Arap bütün kalbiyle zaferi arzuluyor, ancak meseleye akılcı bir bakış, İsrail'e kan kaybettirmekten ziyade Filistin halkına kan kaybettiren ya da yeni bir Nekbe’ye yol açarak Filistinlileri topraklarından koparan bir zaferin anlamını da sorgulamayı gerektiriyor. Sloganlar gerçeklerin ve çıkarların, duygu ve istekler de gerçekliklerin ve olasılıkların yerine geçtiğinde, karmaşık ve girift gerçekliği görmek yerine zafer ve yenilgi gibi karşıt ikiliklere bakıldığında bu gerçekleşir. Bu nedenle İsrail, tüm fraksiyonların ve onlardan önce de rejimlerin bizim “zaferlerimiz” ile ilgili söylemlerine rağmen yaşamaya, yerleşmeye, gelişmeye ve bizi mekan ve zamandan uzaklaştırmaya devam ediyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Philadelphia Koridoru… Mısır, İsrail'in çekilmeyi reddetmesi ihtimalini nasıl karşılıyor?

Gazze Şeridi'nin güneyi ile Mısır arasındaki sınırda bulunan Philadelphia Koridoru’nun genel görünümü (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyi ile Mısır arasındaki sınırda bulunan Philadelphia Koridoru’nun genel görünümü (AFP)
TT

Philadelphia Koridoru… Mısır, İsrail'in çekilmeyi reddetmesi ihtimalini nasıl karşılıyor?

Gazze Şeridi'nin güneyi ile Mısır arasındaki sınırda bulunan Philadelphia Koridoru’nun genel görünümü (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyi ile Mısır arasındaki sınırda bulunan Philadelphia Koridoru’nun genel görünümü (AFP)

İsrail'in ‘Gazze ateşkesi’ anlaşmasının bir parçası olarak Mısır'la olan Philadelphia Koridoru sınırından çekilme maddesini yerine getirmeyebileceğine dair yeni İsrail sızıntıları, özellikle de bunu yaklaşık bir yıldır defalarca reddeden Kahire'nin bu hamleyi nasıl karşılayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.

İsrail'in olasılığı Hamas'ın henüz ortadan kaldırılmamış olmasına dayanıyor. Ancak Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar bunu İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun önleyici bir adımı olarak değerlendiriyor. Binyamin Netanyahu şu anda Beyaz Saray'daki görüşmelerde taleplerini güçlendirmek ve ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi halinde hükümetinin düşeceği tehdidini savuran seslere karşı bir konuşma yapmak üzere Washington'u ziyaret ediyor. Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmenin bu konuda belirleyici olması bekleniyor.

Uzmanların tahminlerine göre Netanyahu, ateşkes anlaşmasının ve Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasının şartlarını ihlal etmeye devam ederse, Mısır da benzer şekilde Sina'daki güçlerini harekete geçirebilir. Mısır güçlerini daha fazla sayıda ve daha fazla silahla konumlandırabilir.

xcdfvgrt
Mısır-İsrail sınırı (Reuters)

Mısır Dışişleri Konseyi Genel Sekreteri ve eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali el-Hafni, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İsrail'in anlaşmayı tam olarak uygulamakla yükümlü olduğunu ve Kahire'de anlaşmayı takip eden ve uygulanması için Washington ile lobi yapan ortak bir operasyon odası bulunduğunu söyledi. Mısır'ın özellikle İsrail tarafından sızdırılanlar karşısında itidal ve bilgelikle hareket ettiğini ve anlaşmanın tam olarak hayata geçirilmesine bağlı kalacağını vurgulayan el-Hafni, “Her türlü açıklama ciddiye alınır. Ancak bunların baskı oyununun bir parçası olduğunun ve ateşkes anlaşmasının uygulanmasını etkilemeye yönelik bir girişim olduğunun farkındayız” ifadelerini kullandı.

Medya baskısı

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi Genel Sekreteri Muhammed Abdurrahman Radi, “Bunlar İsrail medyasının baskıları… İkinci aşama ve İsrail'in anlaşmaya yönelik niyeti netleşene kadar bunun arkasına sığınmamalı ve spekülasyonlarla olayların önüne geçmemeliyiz” dedi. Radi, ‘Netanyahu'nun anlaşmayı tam olarak uygulamakla yükümlü olduğunu ve aksi yöndeki her şeye zamanı geldiğinde yanıt verileceğini’ belirtti.

Selahaddin Koridoru olarak da bilinen Philadelphia Koridoru, Sina Yarımadası ile Gazze Şeridi arasında, Akdeniz'den Filistin topraklarındaki Kerem Şalom Sınır Kapısı’na kadar uzanan 14,5 kilometre uzunluğunda bir sınır şerididir. Mısır ile İsrail arasında 1979 yılında imzalanan Camp David Anlaşması uyarınca tampon bölge olarak kabul edilen bu bölge mayıs ayında İsrail tarafından işgal edildi.

19 Ocak'ta başlayan ateşkes anlaşmasına göre, ‘42'nci günde ilk aşamadan kalan son esirin serbest bırakılmasının ardından İsrail güçleri geri çekilmeye başlayacak ve geri çekilme en geç 50'nci günde tamamlanacak.’

İsrail gazetesi Haaretz dün Netanyahu'ya Washington ziyaretinde eşlik eden bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu'nun Trump'la yapacağı görüşmede ‘Hamas'ı ortadan kaldırmaya devam etmek için ABD'nin tam desteğini almayı’ hedeflediğini yazdı. Şarku’l Avsat’ın Haaretz’den aktardığı haberde, İsrail'in ‘bu hedefe ulaşmadan ikinci aşamada Gazze Şeridi'nden ve Philadelphia Koridoru’ndan tamamen çekilmeyi taahhüt edemeyeceği’ kaydedildi.

Mısır'ın çabaları

Trump'ın Ortadoğu temsilcisi ve anlaşmanın ilk aşamasının mimarlarından Steve Witkoff ile bir telefon görüşmesi yapan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, ‘ateşkesin uygulanmasındaki son gelişmeleri ve üç aşamasının tam olarak uygulanmasına yönelik çalışmaları’ ele aldı. Mısır tarafından dün yapılan basın açıklamasına göre Abdulati, ‘anlaşmanın sürdürülmesi ve istikrara kavuşturulması ihtiyacını’ ve ‘anlaşmanın uygulanmasının sağlanmasında ABD'nin önemli rolünü’ vurguladı.

‘Barışı’ ihlal etmek

Strateji uzmanı ve Nasır Askeri Akademisi Ulusal Savunma Koleji eski müdürü Tümgeneral Muhammed el-Gabari, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail'in Philadelphia Koridoru’ndaki varlığını sürdürmesinin barış anlaşmasının ihlali anlamına geldiğini söyledi. El-Gabari, Netanyahu'nun, Hamas'ın esirlerin teslimi sırasındaki güç gösterisine boyun eğmiş görünmemek ve kendisini hükümetinin çöküşüyle tehdit edenleri kontrol altına almak için talepleri tırmandırmayı tercih ettiğine dikkat çekti.

Askeri uzman Semir Farac'a göre Netanyahu ile Trump arasındaki görüşme Philadelphia Koridoru’nda kalma konusunda belirleyici olacak. Farac, sızıntıların İsrail'in iç mesaj verme çabalarının bir parçası olduğunu ve diğerlerinin de müzakere alanı kazanmaya çalıştığını, özellikle de Hamas'ın esirleri teslim ettiği sahnelerin Netanyahu'nun Hamas'ı ortadan kaldırdığı iddiasını yalanlayan büyük bir gösteri olduğunu ve hükümetini düşürmekle tehdit eden muhalifleri karşısındaki zayıflığını arttırdığını belirtti.

Kahire, İsrail'in yeni sızıntıları hakkında resmi bir yorumda bulunmadı. Ancak İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes önlemlerinin uygulanmasını izlemek üzere Kahire'de bulunan ortak operasyon odasından bir kaynak daha önce Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ocak ayı sonlarında yapılan Mısır-İsrail toplantısında Philadelphia Koridoru’yla ilgili bir ‘anlaşmazlığa’ tanık olunduğunu belirterek, “Farklılıklar teknik ve lojistiktir, muhakkak çözülecektir. İsrail koridordan kısmi çekilmeyi önerdi, ancak Mısır bu fikri kabul etmedi; tam bir çekilme ve savaştan önceki duruma geri dönülmesi konusunda ısrar etti” dedi.

İsrail medyasına göre Philadelphia Koridoru anlaşmazlığına Mısır'ın verdiği ‘en güçlü yanıt’, eylül ayında Mısır Genelkurmay Başkanı Korgeneral Ahmed Halife'nin Gazze Şeridi sınırına yaptığı sürpriz ziyaret ve Mısır tanklarının Refah Sınır Kapısı yakınlarına konuşlandırılması oldu.

El-Gabari, Mısır'ın kararlı ve sorumlu bir tutum sergilediğini ve İsrail koridordan çekilene kadar geri adım atmayacağını belirtirken, Philadelphia Koridoru üzerinden bir Mısır-İsrail gerginliği yaşanmasını ihtimal dışı bıraktı. İsrail'in Philadelphia Koridoru’ndan çekilmeyi taahhüt etmemesi durumunda Kahire'nin Sina'ya daha fazla asker getirme ve karşılık verme hakkına sahip olacağını ifade eden el-Gabari, “Netanyahu sadece iç nedenlerden dolayı ayak sürüyor… Çekilme er ya da geç gerçekleşecek” ifadelerini kullandı.