Trump Gazze'nin iyi yönetileceği, Ürdün Kralı ise bir Arap planı sözü verirken Kahire Gazze’nin yeniden inşasına yönelik “kapsamlı bir vizyon” sunma niyetini açıkladı

Amman 2 bin hasta Filistinli çocuğu kabul etmeye hazır olduğunu açıkladı

TT

Trump Gazze'nin iyi yönetileceği, Ürdün Kralı ise bir Arap planı sözü verirken Kahire Gazze’nin yeniden inşasına yönelik “kapsamlı bir vizyon” sunma niyetini açıkladı

Trump Gazze'nin iyi yönetileceği, Ürdün Kralı ise bir Arap planı sözü verirken Kahire Gazze’nin yeniden inşasına yönelik “kapsamlı bir vizyon” sunma niyetini açıkladı

ABD Başkanı Donald Trump salı günü öğleden sonra Ürdün Kralı 2. Abdullah ve oğlu Veliaht Prens Hüseyin’i Beyaz Saray'da ağırladı. Ürdün Kralı’nı ‘büyük bir adam’ olarak tanımlayan Trump, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin topraklarından sınır dışı edilmesi konusundaki katı tutumunu yineledi ve Hamas'ı rehineleri serbest bırakmaması halinde korkunç sonuçlarla ve cehennemin kapılarını açmakla tehdit etti. Trump Ürdün ile ilişkilerinin güçlü olduğunu ve Kral Abdullah'ın da Trump yönetiminin Ortadoğu'ya güvenlik ve istikrar getirmeyi istediği konusunda kendisiyle hemfikir olduğunu söyledi.

Gazetecilerin İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesiyle ilgili sorularını yanıtlayan Trump, “Bunun işe yarayacağını düşünüyorum” dedi. Filistinlilerin Gazze dışında bir yerde güven içinde yaşayacağını vurgulayan Trump, bir kez daha Gazze'deki durumun korkunç olduğunu belirterek “İşler iyiye gidecek” diye konuştu. Mısır ile bir sonuca varılacağına yüzde 99 olarak inandığını belirten ABD Başkanı, “İşleri çok iyi yöneteceğiz ve sonunda Ortadoğu'da barış olacak” ifadelerini kullandı.

Gazze'yi bir ‘ölüm tuzağı’ olarak tanımlayan Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimse orada kalmak istemiyor... Gazze'yi yöneteceğiz ve elimizde tutacağız, Gazze'yi satın almayacağız, Mısır'da bir toprak parçamız ve Ürdün'de bir toprak parçamız olacak. Hiç kimse Gazze Şeridi'nde kalmak ve hiç kimse bu cehennem çukurunda yaşamak istemiyor... Burası bir ölüm tuzağı.”

Gazze Şeridi’nden sınır dışı edilmeyi ‘etnik temizlik’ olarak nitelendirmeyi reddeden Trump, Filistinlileri güzel bir yere taşıyacağını belirtirken iki milyon Filistinliyi başka bir yere taşımanın zor olmadığını vurguladı. ABD'nin Mısır ve Ürdün'e çok para verdiğini de sözlerine ekleyen Trump, yardımların kesilmesiyle ilgili bir soru sorulduğunda tehdit etmek zorunda kalmayacağını söyleyerek “Bence biz bunu aştık” dedi.

Öte yandan Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ürdün'ün Filistinlileri kabul etmeye hazır olup olmadığına ilişkin sorulara yanıt olarak Ürdün'ün yaklaşık 2 bin hasta Filistinli çocuğu kabul etmesine atıfta bulunarak, “İşlerin herkes için daha iyi yürümesini nasıl sağlayabiliriz?” karşılığını verdi. Başkan Trump ise “Bu çok güzel bir jest. Gazze'de 2 bin çocuğun kanser hastası olduğunu bilmiyordum” dedi.

Ülkesinin Filistinlilerin yerlerinden edilmesini reddettiğini ve iki devletli çözüme dayalı adil ve kapsamlı bir barışa ulaşılması gerektiğini vurgulayan Ürdün Kralı, ülkesinin Filistin davasına yönelik kararlı tutumunu bir kez daha teyit ederek ABD'nin barış çabalarını desteklemedeki rolünün önemine işaret etti.

Görüşme sırasında Ortadoğu'ya barış ve refah getirmenin bir yolu olduğuna olan inancını dile getiren Ürdün Kralı, ülkesinin Gazze'den 2 bin hasta çocuğu kabul etmeye hazır olduğunu belirtti. Mısır'dan bir plan yapmasının beklenmesi gerektiğini açıklayan Ürdün Kralı, Mısır'ın ABD Başkanı ile nasıl çalışılacağına dair bir plan hazırladığını kaydetti. Kral 2. Abdullah, Filistinlilerin kabulü ile ilgili olarak “Bunu herkesin çıkarına hizmet edecek şekilde nasıl uygulayacağımızı düşünmeliyiz” şeklinde konuştu. Trump'ın Gazze planına karşılık Arapların ABD’ye geleceğini kaydetti.

Ürdün Kralı, görüşme sonrası X platformundan yaptığı paylaşımda şunları yazdı:

“Ürdün'ün Gazze ve Batı Şeria'daki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine karşı kesin tutumunu bir kez daha teyit ettim. Bu tüm Arapların ortak tutumudur. Herkesin önceliği Gazze halkını yerinden etmeden Gazze'nin yeniden inşası ve buradaki zorlu insani durumla ilgilenmek olmalı.”

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, Kral 2. Abdullah’ın Washington'daki görüşmeleri hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Kral, gayet açık ve kararlıydı. Gazze'deki duruma çözüm için bazı fikirlerimiz var. Bu bağlamda ABD yönetimine Gazze halkını yerinden etmeden Gazze Şeridi’ni yeniden inşa etmek için bir Arap planı sunacağız.”

Ürdün'ün çıkarlarının Ürdün topraklarının Ürdünlüler için, Filistin topraklarının da Filistinliler için olduğu gerçeğine dayandığını söyleyen Bakan Safadi, Filistinlilerin yerlerinden edilmesini reddetti.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, X platformundan yaptığı açıklamada iki devletli çözüme dayalı adil bir barışın bölgede istikrarı sağlamanın tek yolu olduğunu vurgularken bunun için ABD'nin liderlik rolüne ihtiyaç olduğunun altını çizdi.

Kral 2. Abdullah, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Başkan Trump bir barış adamıdır ve Gazze'de ateşkesin sağlanmasında etkili olmuştur. ABD'nin ve tüm tarafların ateşkesi istikrara kavuşturmaya yönelik çabalarının devam etmesini bekliyoruz.”

İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakı sorulduğunda Trump, ‘bunun işe yarayacağını’ belirterek “Ürdün ve Mısır'da Filistinlilerin yaşayabileceği toprak parçaları olacağını düşünüyorum” dedi. ABD Başkanı, Hamas'ın rehinelerin serbest bırakılması için cumartesi gününü son tarih olarak belirleyeceğine inanmadığını da sözlerine ekledi.

Trump, sözlerine şöyle devam etti:

“Gazze'yi çok düzgün bir şekilde yöneteceğiz, onu satın almayacağız... Filistinliler Gazze'den başka bir yerde güven içinde yaşayacaklar ve ben bir çözüm bulabileceğimizi düşünüyorum.”

Gazze'deki kalkınma projelerini şahsen üstlenip üstlenmeyeceği sorusuna “hayır” yanıtını veren Trump, “Ürdün ve Mısır'a çok para veriyoruz, ama bu konuda tehditler savurmayacağız” dedi. Ardından “Ürdün Kralı ile Gazze hakkında harika bir görüşme yaptım” diye ekledi.

Görüşmeler, Trump'ın Gazze Şeridi'nden sınır dışı etmeyi planladığı Filistinlileri kabul etmemeleri halinde Ürdün ve Mısır'a yapılan milyarlarca dolarlık ABD yardımını ‘kesebileceğini’ söylemesinin ardından gerçekleşti.

Mısır’dan Gazze’nin yeniden inşası vizyonu

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yayınlayarak Filistin meselesinin ‘adil bir çözüme’ kavuşturulması için Trump liderliğindeki ABD yönetimiyle iş birliği yapmayı umduğunu belirtti. Açıklamada Kahire'nin Gazze'nin yeniden inşası için Filistin halkının kendi topraklarında ‘meşru ve yasal hakları doğrultusunda’ yaşamalarını garanti altına alacak şekilde ‘kapsamlı bir vizyon’ sunma niyetinde olduğu belirtildi.

Açıklamada ayrıca Filistin meselesinin çözümüne yönelik her türlü vizyonun, ‘İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalini sona erdirerek ve bölge halkları arasında istikrar ve birlikte yaşamayı sağlamanın tek yolu olarak iki devletli çözümü uygulayarak çatışmanın nedenlerini ve köklerini kontrol altına alma ve bunlarla başa çıkma arayışına paralel olarak bölgedeki barış kazanımlarını tehlikeye atmaktan kaçınmayı’ dikkate alması gerektiği vurgulandı.

ABD Başkanı ile Ürdün Kralı arasındaki görüşme, Gazze'deki ateşkesin giderek kırılganlaştığı ve Trump'ın Hamas hareketini Gazze Şeridi'ndeki ‘İsrailli tüm rehineleri’ cumartesi gününe kadar serbest bırakmaması halinde cehennemin kapılarını açmakla tehdit ettiği bir sırada gerçekleşti.

Ürdün Kraliyet Divanı tarafından X platformu üzerinden yapılan açıklamaya göre Ürdün Kralı ve Veliaht Prens salı günü ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ile de bir araya geldi.

Ürdün resmi ajansı PETRA’nın aktardığına göre Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin’in de katıldığı görüşmede bölgedeki önemli gelişmeler ve Ürdün ile ABD arasındaki stratejik ortaklık ele alındı.

Kral 2. Abdullah, Ürdün'ün Filistin davası ve iki devletli çözüme dayalı adil ve kapsamlı bir barışa ulaşılması konusundaki kararlı tutumunu yineleyerek ABD'nin barış çabalarını desteklemedeki rolünün önemine dikkati çekti.

xcvfdgb
Ürdün Kralı 2. Abdullah (PETRA)

ABD'nin müttefiki olan Kral 2. Abdullah, Trump'ın Gazze önerisiyle dünyayı şoke etmesinin ardından geçtiğimiz hafta Filistin topraklarını ele geçirmeye ve Gazzelileri yerinden etmeye yönelik ‘her türlü girişimi’ reddettiğini açıkladı. Ürdün Kralı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de görüştü.

Trump önerisini, göreve başlamasından sonra Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk yabancı yetkili olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu geçtiğimiz hafta ağırladığı sırada açıklamıştı. Trump, yaptığı açıklamada, ABD'nin Gazze Şeridi'nin ‘kontrolünü devralmak’, büyük bir yıkıma uğramış olan bölgeleri yeniden inşa etmek ve Filistinlileri başka bir yere yerleştirdikten sonra burayı ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ haline getirmek istediğini söyledi.

ABD Başkanı özellikle Mısır ve Ürdün'ü plan kapsamında Gazze'den iki milyondan fazla Filistinliyi kabul etmeye çağırırken bölgedeki diğer ülkelerin de Gazzelilerin bir kısmına ev sahipliği yapabileceğini belirtti.

Bir baskı aracı olarak yardım

Trump, Kral Abdullah ile yapacağı görüşme öncesinde baskıyı arttırdı. Ürdün ve Mısır'ı plana karşı çıkmaya devam etmeleri halinde ABD yardımlarını kesmekle tehdit etti.

Trump gazetecilerin Filistinlileri kabul etmemeleri halinde iki ülkeye yönelik yardımları askıya alıp almayacağına ilişkin sorusu üzerine “Belki. Eğer kabul etmezlerse askıya alabilirim” yanıtını verdi.

ewfrgt
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’daki Oval Ofis'te bir kararname imzalarken, 10 Şubat 2025 (AP)

Pazartesi günü Fox News'e yaptığı açıklamada Filistinlilerin Gazze'den ayrıldıktan sonra geri dönme hakkına sahip olmayacağını vurgulayan Trump’ın planı büyük tepki çekti. Arap ülkeleri iki devletli çözümün önemini vurgulayarak planı kınadı.

Bu hafta içinde Beyaz Saray'ı ziyaret etmesi beklenen Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, salı günü yaptığı açıklamada Gazze Şeridi'nin ‘Filistinliler yerinden edilmeden’ yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, pazartesi günü Washington'da ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile bir araya geldi. Görüşme sonrası Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme, topraklarını koruma ve bağımsızlık gibi haklarından taviz verilmeyeceği bir kez daha vurgulandı.

Analistler, konunun özellikle Ürdün için bir beka meselesi olduğunu söylüyor. Ürdün'ün yaklaşık 11 milyonluk nüfusunun yarısını Filistin kökenliler oluşturuyor. Çok sayıda Filistinli tarih boyunca ve İsrail devletinin kuruluşundan bu yana Ürdün'e sığındı. Birleşmiş Milletlerin (BM) verilerine göre Ürdün'de 2,2 milyon kayıtlı Filistinli mülteci bulunuyor. Batı Şeria ve Doğu Kudüs şehirleri, İsrail'in 1967 yılında buraları işgal etmesinden önce Ürdün tarafından yönetiliyordu.



Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.