Moskova Şara hükümetine neden para gönderdi?

Şam'daki Suriye Ticaret Bankası'nda bulunan Suriye poundu banknotları, Kasım 2022 (AFP)
Şam'daki Suriye Ticaret Bankası'nda bulunan Suriye poundu banknotları, Kasım 2022 (AFP)
TT

Moskova Şara hükümetine neden para gönderdi?

Şam'daki Suriye Ticaret Bankası'nda bulunan Suriye poundu banknotları, Kasım 2022 (AFP)
Şam'daki Suriye Ticaret Bankası'nda bulunan Suriye poundu banknotları, Kasım 2022 (AFP)

Suriye Merkez Bankası (SCB), Ahmed eş-Şara başkanlığındaki yeni Suriye yönetiminin Rusya'dan Suriye poundu cinsinden para aldığı haberlerini doğrularken, kaynaklar paranın kaynağının İran olabileceğini öne sürdü.

Suriye Haber Ajansı (SANA) cuma günü Merkez Bankası'nın medya ofisinin Rusya'dan Şam Uluslararası Havaalanı aracılığıyla Şam'a Suriye poundu cinsinden para geldiğini doğruladığını ve “bu paraların büyüklüğü ve miktarı hakkında dolaşan rakamların tamamen yanlış olduğunu” belirttiğini aktardı. “Merkez Bankası yetkilileri, yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi bilgilere güvenilmesi, söylentilerden ve güvenilir olmayan bilgilerden kaçınılması” çağrısında bulundu.

Yerel medya organları dün, Suriye Merkez Bankası'ndaki bir kaynaktan sızdırılan ve Şam Uluslararası Havalimanı yönetimine hitaben yazılmış, Merkez Bankası eski başkan vekili Maysa Sabrin'in imzasını ve mührünü taşıyan bir belgeyi yayınladı. Belgede Rusya'dan Şam'a para taşıyan bir kargo uçağının iniş ücretlerinin ödenmesinin yanı sıra, havalimanındaki havacılık ve yer hizmetleri ücretlerinin de ödenmesi talimatı yer alıyor. 

Suriye Merkez Bankası Başkanı Maysa Sabrin, Reuters'e konuşuyor (Reuters)Suriye Merkez Bankası Başkanı Maysa Sabrin, Reuters'e konuşuyor (Reuters)

Belgede mali sevkiyatın varış tarihinin 14 Şubat 2025 olarak belirlendiği ifade edilirken, gerekli mali tasfiyelerin gerçekleştirilmesi için ilgili makamlarla koordinasyona vurgu yapılıyor.

Fonların kaynağı Rusya değil

İktisadi konularda araştırmacı olan ekonomist Yunis Kerim, Şarku’l-Avsat'a verdiği demeçte, Suriye Merkez Bankası'ndaki kaynaklarına dayanarak paranın kaynağının Rusya değil, İran olduğunu öne sürdü. Kerim, Şarku’l-Avsat'a verdiği demeçte, “Bu fonların basım yerinin Moskova olduğuna dair çok küçük bir yüzde var” dedi. Rusya'dan aktarılan miktarın sadece 300 milyar Suriye poundu olduğunu ve daha büyük rakamların döviz cinsinden dolaşıma sokulduğu haberlerinin doğru olmadığını ifade ederek, “bu miktar Suriye kurumlarına ve Suriye piyasasına pompalanması için üç gün bile yeterli değil” ifadelerini kullandı.

Yunis Kerim, “Mali açığı kapatmak için Suriye'nin bu dönemde günde yaklaşık bir milyar Suriye pounduna ihtiyacı var. Suriye parası eskiden Avrupa'da basılıyordu, ancak (devrik Cumhurbaşkanı Beşşar) Esed rejimine yönelik yaptırımlar nedeniyle bu durdu. 2017'de Rusya'da basıldı, ancak Rusya rejimden basım ücretlerini doğrudan döviz olarak ödemesini talep etti, çünkü 5 bin liranın basım maliyeti yaklaşık 25 sentti. Esed rejimini 2024 yılında İran'da para basmaya iten de bu oldu. 5 bin Suriye poundluk banknot için yaklaşık 8 sent gerekiyordu ve Tahran, Şam rejimini doğrudan ödeme yapmaya zorlamadı.”

İran ne istiyor? Kerim, “Bu para sevkiyatının gönderilmesi iyi niyetin ve Rus arabulucu sayesinde Şam'daki yeni Suriye hükümetiyle iletişim köprüleri kurmanın bir parçasıdır. İran, yeni hükümetin geciken işçi maaşları ve piyasalardaki döviz eksikliği nedeniyle karşı karşıya kaldığı mali baskının büyüklüğünü biliyor” diyen Kerim, İran'da basılan ve önceki rejimin 2025 yılında İran'dan almayı kabul ettiği paranın planlanmış ödemeleri olduğunu belirtti. Kerim’e göre “Tüm bu paranın hiçbir karşılığı yok.”  Esed döneminde, ‘2011’den bu yana basılan Suriye parasının hiçbir mali karşılığı yok; karşılama durdu ve bu bir açık finansmandır; yani para basıp piyasaya pompalamak, (Esed döneminde) yardım ve uyuşturucu ticaretine bel bağlamak. Bu basılan paranın gerçek bir değeri yok ve bunun kanıtı da önceki rejim döneminde ya da şimdi Merkez Bankası'nda para bozdurulduğunda, 'elimizde ne varsa ona göre bozuyoruz' demeleridir. Bu açık finansmanıdır.”



Sadr, Irak seçimleri öncesinde siyasi meydan okumaları gündeme getirdi

 Mukteda es-Sadr, destekçilerini seçmen kayıtlarını güncellemeye çağırarak siyaset sahnesini karıştırdı. (Reuters)
Mukteda es-Sadr, destekçilerini seçmen kayıtlarını güncellemeye çağırarak siyaset sahnesini karıştırdı. (Reuters)
TT

Sadr, Irak seçimleri öncesinde siyasi meydan okumaları gündeme getirdi

 Mukteda es-Sadr, destekçilerini seçmen kayıtlarını güncellemeye çağırarak siyaset sahnesini karıştırdı. (Reuters)
Mukteda es-Sadr, destekçilerini seçmen kayıtlarını güncellemeye çağırarak siyaset sahnesini karıştırdı. (Reuters)

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın, bu yılın sonunda yapılması planlanan parlamento seçimleri yaklaşırken destekçilerini seçmen kayıtlarını güncellemeye çağırma kararı, bölünmüş Şii evinde depreme neden oldu. Sadr'ın kararı hareketin seçim yarışına katılımını teyit etmese de özellikle Selahaddin ve Ninova gibi karışık bölgelerde diğer blokları hesaplarını gözden geçirmeye sevk etti.

Bir destekçisinin kayıtların güncellenmesinin amacına ilişkin sorusuna cevaben Sadr, nihai katılım kararından bağımsız olarak bu hamlenin ‘demokratik bir gereklilik’ olduğunu söyledi. Ancak kararın ardından yaşanan kitlesel hareketlilik -milyonlarca destekçisinin verilerini güncellemeye gitmesi- Sadr'ın gerçek niyeti hakkında soru işaretleri yarattı. Bu hamle bir yandan tabanının tepkisini ölçerken, diğer yandan da 2022'de siyasi süreçten çekilmesinin ardından parlamentoya olası bir dönüşün göstergesi olabilir.

Şii evi popülerlik sınavıyla karşı karşıya

Sadr'ın destekçilerini harekete geçirmesi, Kanun Devleti Koalisyonu (Nuri el-Maliki), Hikmet Hareketi (Ammar el-Hekim), Asaib Ehli’l Hak (Kays el-Hazali) ve Bedir Örgütü (Hadi el-Amiri) gibi en önemli rakip blokları içeren Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne doğrudan bir meydan okuma teşkil ediyor. İronik olan şu ki, görünürdeki ittifaklarına rağmen bu güçler ciddi iç bölünmelerden mustarip ve bu da onları Sadr'ın orta ve güney Irak'taki ve hatta karma bölgelerdeki popülaritesine karşı seçmen kaybetmeye açık hale getiriyor.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ise Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin bir parçası olmasına rağmen, birçok siyasi gözlemcinin gözünde bu güçler tarafından en çok zorlanan siyasi taraf.

Karşılıklı korkular

İsminin açıklanmasını istemeyen Iraklı bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a Sadr'ın kararının iki açıdan tehlikeli olduğunu söyledi. Birincisi, Sadr Hareketi (geçmişte olduğu gibi) parlamentoda çoğunluğu kazanırsa, Koordinasyon Çerçevesi hükümetinin kuruluşunda yer almamasına rağmen ekonomik kriz, dolar krizi ve maaşlar gibi başarısızlıklarının sorumluluğunu üstlenme baskısıyla karşı karşıya kalacak.

 Mukteda es-Sadr'ın destekçileri geçen yıl nisan ayında Bağdat'ın Sadr Şehri’nde düzenlenen bir protesto sırasında (AP)Mukteda es-Sadr'ın destekçileri geçen yıl nisan ayında Bağdat'ın Sadr Şehri’nde düzenlenen bir protesto sırasında (AP)

Kaynak, “İkinci açı ise hükümetin nasıl kurulacağı; mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani müttefiklerinin başarısızlıklarından sorumlu tutulmasa bile, Sadr ve Sudani arasında gelecekte kurulacak herhangi bir ittifak, özellikle Sadr'ın karşı çıktığı ABD ile ilişkiler konusundaki vizyon farklılıkları nedeniyle sekteye uğrayabilir” dedi. Bu hamlenin yankıları Şii bileşenle sınırlı kalmayıp Sadr'ın nüfuzunun arttığı karma bölgelerdeki güç dengesinin değişmesinden korkan Sünni arenaya da uzanıyor. Gözlemcilere göre, görünürde Şii Koordinasyon Çerçevesi'ne bağlı olmasına rağmen çatışmalardan ‘en çok etkilenen taraf’ olan Sudani'nin akıbeti de merak konusu.

Kayıtların güncellenmesi Sadr'ın mutlaka seçimlere gireceği anlamına gelmese de bu hamle popüler zemini test etmek ve muhaliflerin kafasını karıştırmak için önleyici bir oyunu ortaya koyuyor. Bazı analizler Sadr'ın parlamentoya dönmesini desteklese de yönetimin sonuçlarına katlanmaya istekli olup olmadığı ve Şii evindeki bölünmelerin üstesinden gelme kabiliyetine ilişkin sorular tüm senaryolara açık olmaya devam ediyor.