Gazze'de ‘çocuklar sayı değildir’: Ölüm karşısında yorgunluk nedir bilmeyen bir insani yardım modeli

Bu model, olanlar karşısında seyirci kalmamaya karar veren insanlar tarafından destekleniyor

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon
TT

Gazze'de ‘çocuklar sayı değildir’: Ölüm karşısında yorgunluk nedir bilmeyen bir insani yardım modeli

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon

Cudi el-Esmer

Gazze'deki ölüm makinesinin durması, gerçek anlamıyla hayatın doğuşuna değil, kuzeye dönen Gazzelilerin trajedisinin ikinci bölümünün başlangıcıydı. Savaşın yeniden başlamasından duyulan endişe ve 471 günlük savaşın yansımalarıyla yüzleşirken yalnız olduklarını hissettiler.

Eskiden Gazze ile en güçlü bağ olan “onlar sayı değil” cümlesi bile varlığını yitirdi. Bu cümle şehit, yaralı, tutuklu, kayıp, yerinden edilmiş, yetim ve aç Gazzelilerin yüz yıllık ve bin yıllık sayılarının, hikayesi olan birer insana ait olduğuna dair bir farkındalık haliydi. Ancak suç ortaklığı, seyirci kalma ve alışma dünyasında, genel gidişata ve seçeneklerine kıyasla sınırlı marjlara sahip olsalar da her zaman istisnalar da vardır. Bu istisnalar, ana akıma karşı bir muhalefet eylemi ve başarılı olasılık ve aşkınlık varsayımları teşkil ediyor.

Bitmemiş bir hikaye

İngiltere vatandaşı iki genç kadın Somaya Ouazzani ve Sarah Ben Tarifite, “onlar sayı değil” ifadesinden yola çıkarak, Gazze’deki en savunmasız ve masum kurbanlar olan çocuklar için ‘Children Not Numbers’ (Çocuklar sayı değildir) adını verdikleri bir insani yardım kuruluşu kurdular. Geçtiğimiz yıl mart ayında kurulan Children Not Numbers, çocukların yaşadığı trajedileri kontrol altına almayı amaçlıyor. Bu iki genç kadın, geniş deneyime sahip doktorlardan oluşan üst düzey bir yönetim kadrosunun, bireysel bağışların ve 180'den fazla üyeden oluşan bir ekibin yardımıyla - büyük zorluklarla, ama gayretle - yüzlerce Gazzeli çocuğa fayda sağlayan ‘tıp, okul ve savunuculuk’ olmak üzere üç müdahale alanını içeren entegre bir yaklaşım geliştirdi.

Bu çabalar, yıkıma uğramış ve uğramaya devam eden, dünyayla bağlantısı kesilmiş bir bölge olan Gazze'yi saran ölüm duvarında hayata bir pencere açıyor. Şu anda yapılabilecek en büyük hata, ateşkesin Gazze'deki Filistinlilerin hikayesi için mutlu bir son olduğunu düşünmek olur. Gazzelilerin ölüm gerçeğiyle yüzleşme zamanı geldi. Geriye dönen aileler, duvarında sadece bir leğen asılı olan ve geri kalan her şeyin toz, moloz, metal ve şarapnel parçalarından ibaret olduğu evlerinin görüntülerini paylaşıyor.

Şu anda yapılabilecek en büyük hata, ateşkesin Gazze'deki Filistinlilerin hikayesi için mutlu bir son olduğunu düşünmek olur.

Al-Majalla'ya konuşan Children Not Numbers'ın kurucularından Somaya Ouazzani, BM'ye bağlı, kaynakları ve devasa bütçeleri olan küresel kuruluşların aksine son derece zorlu bireysel çabalara dayanan Children Not Numbers’tan bahsetti.

xcdfvrgt
Görsel: Eduardo Ramon

Ancak Gazze'nin yeniden inşasına ve altyapısının tamirine yardımcı olmayı hedefleyen kuruluşun henüz başarı öyküsünü yazmadığına inanan Somaya, “Birincisi, tıbbi altyapı; bu olmadan hiçbir toplum hayatta kalamaz. İkincisi, eğitim altyapısı; bu olmadan hiçbir toplum güçlenemez. Üçüncüsü, insanların haklarına erişmelerini sağlamak için onları güçlendirmeliyiz. Bu olmadan ilk ikisini düzeltemeyiz.

Bu sebeple kar amacı gütmeyen bir tıbbi-hukuki sivil toplum kuruluşu (STK) kurduk” ifadelerini kullandı.

Bu STK, dünya Gazze'nin kendisini ayakta tutacak tüm unsurlarını yitirmiş paralel bir dünya olduğunu ve insani eylem ihtiyacının sona ermediğini, ancak doğum sancısının şimdi başladığını kabul etmedikçe ateşkesten sonra yaşamanın mümkün olmadığına inanıyor.

Çocukların Gazze’den tahliyesi ve tedavisi

Geçtiğimiz yılın mayıs ayında kapatılan Refah Sınır Kapısı, 3 Şubat'ta yeniden açıldı ve aralarında kanser ve kalp hastası çocukların da bulunduğu 50 hasta derhal Gazze'den Mısır'a tahliye edildi.

Bu noktadan önce Children Not Numbers, tüm bedeninde derisini yiyip bitiren sedef hastalığından kurtulmasına yardımcı oldukları Gazzeli bir kız çocuğuyla ilgili kısa bir video yayınlayarak yaralı ve hasta çocukların acilen Gazze’den tahliye edilip tedavi edilmesi gerektiğini hatırlattı.

Videoda şu ifadeler yer aldı:

“Meryem’i hatırlıyor musunuz? Bir yılı aşkın bir süre boyunca dayanılmaz acılarla yaşadı. Sekiz ayı aşkın bir süre boyunca ona ilaç, yiyecek, barınak ve pediatri ve dermatoloji uzmanlarından tıbbi takip sağlayarak destek olduk. Ancak içinde bulunduğu hayat şartları ve tedaviye erişememesi nedeniyle durumu kötüleşmeye devam etti. Nihayet geçtiğimiz yıl kasım ayında Gazze'den ayrılmak için izin almayı başardık. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı'nın yardımıyla onu BAE'ye tahliye edebildik.”

Somaya Ouazzani: “İnsanları haklarına erişebilmeleri için güçlendirmemiz gerekiyor. Bu sebeple kar amacı gütmeyen bir tıbbi-hukuki sivil toplum kuruluşu kurduk.

Meryem’in hikayesi, Children Not Numbers'da danışman çocuk doktoru ve saha tedavi direktörü olan Gazzeli Dr. Şerif Yasir Matar'ın Al-Majalla ile paylaştığı diğer pek çok hikâyeye benziyor.

Bugün dünyanın bu bölgesindeki tablonun hayal edebileceğinizden çok daha vahim olduğunu ifade eden Dr. Matar, “14 bin 500'den fazla Filistinli çocuğun öldürülmesi de dahil olmak üzere acımasız bir sürecin sona erdiği doğru. Ancak ateşkese tedavi için tahliyelerin durdurulması eşlik etti (yani tedaviye ihtiyacı olan çocuklar 19 Ocak'tan 3 Şubat'a kadar Gazze'den çıkamadı) ve Gazze’den çıkışlar Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) ve WHO tarafından idare edilen Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı ile sınırlandırıldığı için oldukça güçleşti. Az sayıdaki tahliyeler sırasında en iyi ihtimalle birkaç düzine çocuk Gazze’den çıkarılabildi. Yüzlercesi kronik hastalıklarla mücadele ederken birçoğu bombardımanlardan ziyade hastalıktan öldü” ifadelerini kullandı.

Kalp rahatsızlığı olan Lana el-Gafri adlı çocuğun altı kez yoğun bakıma alındığını ve ocak ayı sonlarında Türk görevlilerle birlikte tahliye edilmesi gerektiğini anlatan Dr. Matar, “Ancak seyahat işlemleri onlarca çocukla birlikte aniden durduruldu. Çocuklar ölene kadar tahliye edilmeyi bekledi” dedi. Dr. Matar, yeni doğan bebeklerin seyahat etmesine izin verildiğini, ancak annelerinin onlara eşlik etmesinin engellendiğini, bu yüzden seyahat edemediklerini de sözlerine ekledi.

Refah Sınır Kapısı, tedavi amaçlı tahliye için kısa bir süreliğine açılınca, kuruluş çocukları tahliye etmeyi başardı. Tahliye edilen çocuklar arasında karaciğer yetmezliğine yol açan safra kanallarının tıkanması şikayeti olan bebek Sadil Hamdan da vardı. Altı aylıkken teşhis konulan Hamdan’ın tedavi edilmesi gerekiyordu, ancak tedavi olamadan 10 aylık oldu. Children Not Numbers ekibi umudunu yitirmedi ve bebeği Mısır'a götürmeyi başardı. Özel bir finansmanla donör olan babasından karaciğer nakli yapılan çocuk, Children Not Numbers tarafından desteklenmeye devam ediyor.

Somaya Ouazzani, çalışmalarını şöyle anlattı:

“WHO, BAE Dışişleri Bakanlığı, diğer yerel bakanlıklar ve kısa bir süre önce de Türkiye ile birlikte çalışarak bir yıldan kısa bir süre içinde 200'den fazla Gazzeli çocuğu ve refakatçilerini Katar, BAE, Belçika, Romanya, Arnavutluk ve Mısır'a tahliye ettik.”

Gazze'de sayılar ölüleri ve yaraları ifade ederken yaşamak isteyenlere ilişkin rakamları paylaşan Somaya, iki klinik aracılığıyla 400'den fazla kadına doğum öncesi ve sonrası bakım da dahil olmak üzere tedavi sağladıklarını belirtti. Ayrıca körlük riski taşıyan 40 prematüre bebeği taradıklarını ifade eden Somaya, “Kliniklerde çalışan ve hastaları evlerinde ve çadırlarında ziyaret eden 10 fizyoterapistten oluşan bir ekip aracılığıyla 100'den fazla çocuğa fizyoterapi sağladık. Arapçaya çevrilmiş bir rehabilitasyon programı sunan Gazze dışındaki kıdemli fizyoterapistlerden oluşan bir ekiple iş birliği yapıyoruz. Ebeveynlerden bu programı uygulamalarını istiyoruz. Bunun sonucunda birçok çocuğun yürüdüğünü ve birçok bebeğin başını kaldırabildiğini veya oturabildiğini gördük. Pediatri, hepatoloji, kardiyoloji, nöroloji ve cerrahi alanlarında uzman 45'ten fazla Gazzeli doktor, kuruluş bünyesinde aylık sabit bir maaşla çalışıyor. Mısır'a tahliye edilen hastaları desteklemek üzere Kahire'de bir tıbbi ekip oluşturduk” diye konuştu.

Düzenli bir okul

İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın, eğitimi mümkün ve gerekli olanın dışına, kitlesel yıkım ve hayatta kalma güdüsü bağlamına yerleştirdiği su götürmez bir gerçek. Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Savaş, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana 630 binden fazla Gazzeli öğrenciyi eğitimden mahrum bıraktı. BM Eğitim Hakkı Özel Raportörü Farida Shaheed bu ayın başlarında, Gazze'deki okulların yüzde 90'ından fazlasının tamamen ya da kısmen yıkıldığını ve artık kullanılamaz halde olduğunu teyit etti.

ascdfrgt
Görsel: Eduardo Ramon

Ancak yiyeceğe ve içme suyuna erişim, tedavi ve temel hizmetler gibi okul eğitimine büyük önem veren ve bunu Gazze'nin ve çocuklarının iyileşmesinin temel taşı olarak gören Children Not Numbers, 5-12 yaş arası 300 çocuk için bir okul kurdu. Okulda 7 öğretmen, bir çocuk psikoloğu, bir çocuk bakıcısı ve bir temizlik görevlisi çalışıyor. Eğitim programı Filistin müfredatını takip ederken Arapça, İngilizce, fen ve matematik dersleri veriliyor. Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı okul, yakında Kuran-ı Kerim derslerine de başlayacak.

Gazzeli Dr. Şerif Yasir Matar: “Az sayıdaki tahliyeler sırasında en iyi ihtimalle birkaç düzine çocuk Gazze’den çıkarılabildi. Yüzlercesi kronik hastalıklarla mücadele ederken birçoğu bombardımanlardan ziyade hastalıktan öldü.

Somaya Ouazzani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı okulu ziyaret ederek şu anda Gazze'deki en iyi okullardan biri olduğunu söyledi. Bakanlık, çadır okul modelinin sona ermesini ve tüm STK'ların okulumuzda izlediğimiz standartları benimsemesini umuyor. Çocukların kişisel hijyenlerini korumalarını sağlamak için okulu sıhhi tesisatla donattık. Çocuk doktorları haftada iki ila dört kez okulu ziyaret ederek sağlık kontrolleri yapıyor. Ayrıca psikolojik destek sağlıyoruz, her çocuğa okulda geçirdikleri süre boyunca atıştırmalık ve süt sağlıyoruz ve onlara okul malzemeleri temin ediyoruz. Okul binası çok güzel, çekici görünmesini sağladık. Bu da çocukları psikolojik olarak destekliyor.”

Bir videoda dişlerini fırçalarken, dua ederken ve ardından ayakta kalan birkaç binadan birindeki bu okula giderken gördüğümüz öğrencilerinden biri olan Basim (10), “Bir buçuk yıl süren savaştan sonra nihayet okula dönüyorum. Okula girdiğimde kendimi çok mutlu hissediyorum. Benim ve sınıf arkadaşlarımın daha iyi olmasına yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı. Basim’i sınıfta defterine bir şeyler yazarken ve oyun alanında spor yaparken görüyoruz. Children Not Numbers’a göre bu okul Basim ve sınıf arkadaşlarına eğitim sağlarken savaş ve yerinden edilme travmasını atlatmalarına yardımcı oluyor.

Zorluklar

Tüm bunları başarmak hiç kolay olmadı. Somaya, ilk zorluğun ağır yaralı ve kronik hastalığı olan çocuklar için durmak bilmeyen ve hala aynı tempoda devam eden koşturmaca olduğunu söyledi. İkinci zorluğun ise Gazze'ye finansman sağlamak olduğunu belirten Somaya, “Bu da kuruluşun mali kaynaklarının İngiltere’den güvenli ve yasal bir şekilde sağlanmasını gerektiriyordu. Üçüncü zorluk ise mali destek sağlamaktı. Çünkü şimdiye kadar tamamen küçük bağışlarla çalışmalarımızı sürdürdük. İngiltere'den çalıştığımız için bağışçılarımızın çoğu Avrupa'da yaşıyor ve ne yazık ki kuruluşlar ve vakıflar Filistin'deki herhangi bir şeyi finanse etmekten çekiniyor. Bugün bir bebek bezinin fiyatı 25 dolarken bir hafta sonra 45 dolar olabiliyor. Bir keresinde bir kutu bebek bezi için 48 dolar harcamıştık. Programlarımızdan 200 aile faydalandığında, bunları tedarik etmek imkansız hale geliyor. Çünkü bir haftalık bebek bezi için 10 bin sterlin ödemeniz gerekiyor. Bu sürdürülebilir değil. Aynı sorun temel gıda ihtiyaçları için de geçerli” diye konuştu.

Kuruluş kendini bu zorunlulukların hiçbirinden soyutlayamazdı ve bu da ‘kardeşlerine destek olmadan bir çocuğa nasıl destek olabiliriz? Aynı çadırdaki diğer üç çocuk donarak ölmek üzereyken bir çocuk nasıl ısınabilir?’ sorularını sormalarına neden oldu.

Gazze'nin toparlanmasının temel taşı olarak eğitimin önemini kabul eden Children Not Numbers, 300 öğrenci kapasiteli bir okul kurdu.

Children Not Numbers, 500'den fazla aileye gıda yardımı sağlarken son kampanyasında 650'den fazla çocuğa yaklaşık 80 bin dolar tutarında kışlık giysi yardımında bulundu. Ayrıca 22 ailenin 71 yetim çocuğa sponsor olmasını sağladı. Bu sponsorluğun masrafları, kuruluşun ilk elçisi olan Fas asıllı Hollandalı profesyonel futbolcu Anwar El Ghazi sayesinde karşılandı.

Ampute çocuklar şehri

BM, bugün savaş nedeniyle yetim kalan 38 bin çocuğa ev sahipliği yapan Gazze hakkında geçtiğimiz yılın kasım ayında ‘Gazze, modern tarihin en büyük çocuk ampute grubuna ev sahipliği yapıyor’ başlıklı bir rapor yayınladı. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), her gün 10 Gazzeli çocuğun bir ya da iki bacağını birden kaybettiğini kaydetti. Filistin Sağlık Bakanlığı, 4 bini çocuk olmak üzere 11 binden fazla Filistinlinin kol ya da bacaklarından en az birinin kesildiğini kabul etti.

Gazzeli Dr. Şerif Matar, Gazze'de çocuklar arasında amputasyonun yaygın olmasının iki nedeni olduğunu belirtti. Bunlardan birincisi çocukların uzuvlarının küçük bedenlerinden kopmasına neden olan şiddetli patlamalar, ikincisi ise amputasyonun yetersiz hastane kaynakları nedeniyle yaralıları kurtarmak için tek çözüm haline gelmiş olması.

İsrail'in savaşın başında Gazze'deki protez hastanesini yıkması nedeniyle protez uzuv takmanın günümüzde mevcut en zor seçeneklerden biri olmaya devam ettiğini belirten Dr. Matar, “Şu an bu hizmeti Ürdün tarafından kurulan sahra hastanesi veriyor, ancak ihtiyaç mevcut kaynakları çok aşıyor. Bu şok edici rakamların yarattığı algı, sessiz bir başa çıkma acısını ve çözümlerin yetersiz kalmasının üstünü örtüyor” şeklinde konuştu.

xcsdfvgrt
Görsel: Eduardo Ramon

Dr. Matar, sözlerine şöyle devam etti:

“Koltuk değnekleri ve tekerlekli sandalyeler, bilim kurgu haline gelmiş olabilecek tıbbi bir öncelik, ancak ampute kişilerin bağımsız bir şekilde hareket edebilmelerine yardımcı olmak için acil bir ihtiyaç. Sayıları çok az olmasına rağmen, bağışçılar çocukların vücut ölçülerini dikkate almadıklarından doğru boyutta da mevcut değiller.”

Ayrıca, güneyde ve merkezde bulunanlara getirilen ulaşım kısıtlamalarının yanında sağlık hizmetlerinin yetersiz olması nedeniyle, ağır vakaların tedavi edildiği sahra hastanelerine ciddi bir ihtiyaç olduğunu düşünen Dr. Matar, bununla birlikte sahra hastaneleri açan kuruluşların ölümleri kayıtlarına geçirmekten kaçındığını, bu yüzden hizmetlerinin basit tıbbi tedavilerle sınırlı kaldığını söyledi.

Children Not Numbers ekibi, çocuklarda görülen diş hastalıklarının tıbbi ilgi görmediğini ve çocukların tedavi için herhangi bir doktora ya da çocuk doktoruna gittiğini fark etti. Kuruluşun bu ihtiyacı da çalışmalarına dahil ettiğini belirten Dr. Matar, şu anda Gazze'de bir çocuk diş kliniği açmaya çalıştıklarını açıkladı.

“Children Not Numbers: “Bağışçılarımızın çoğu İngiltere ve Avrupa'daki diğer ülkelerde yaşayan kişiler. Şaşırtıcı olansa Arap ülkelerinden yapılan bağışların neredeyse yok denecek kadar az olması.”

Resmi tamamlayan Somaya, son olarak şunları söyledi:

“Ne kadar çok çalışırsak ve ne kadar başarılı olursak olalım, Gazze'de altyapının tamamen yok olduğu, ilaçların, tıbbi kaynakların ve steril bir ortamın bulunmadığı gerçeğinin üstesinden gelemeyiz. Bu çöküşün ortasında, pediatrik kalp yetmezliğinin giderek daha fazla görüldüğünü görüyoruz. Organ nakli gibi masraflı ve karmaşık müdahalelere ihtiyaç duyuluyor. Bu da Gazze'de mümkün değil. Genellikle bir fincan kahve fiyatı kadar az olan bireysel bağışlarla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bağışçılarımızın çoğu İngiltere ve Avrupa'daki diğer ülkelerde yaşayan kişiler. Şaşırtıcı olansa Arap ülkelerinden yapılan bağışların neredeyse yok denecek kadar az olması. Arap ülkelerinden bağışçılara, kişilere ve kurumlara, operasyonel maliyetlerin arttığı Gazze'deki programlarımızı sürdürmemiz için bize destek olmaları çağrısında bulunuyorum.”

Duygusal yıpranmanın da maliyetli olduğunu ifade eden Somaya, “Sarah ve ben Londra'dan telefon ekranlarımızın başında günde altı ila yedi saatimizi savaşın çocuklarını, kolu olmayan, bacağı olmayan hatta kafası olmayan bir çocuğu, annesinin cesedinin başında ağlayan bir çocuğu izleyerek geçirebiliriz. Kalplerimiz öfke, hiddet ve kederle dolu halde patlayacak gibi. Fakat ekibimizi bir araya getiren de bu acılar. Herkes acısını eylem, bağlılık ve dayanıklılık için bir motivasyona dönüştürüyor” ifadelerini kullandı.

Dr. Şerif Yasir Matar'ın hikayesi de bu azmi özetliyor. Genç bir doktor, eş ve beş çocuk babası olan Dr. Matar, ‘savaşın başında İsrail'in çalıştığı hastane olan Rantisi Çocuk Hastanesi'ni yerle bir etmesinin ardından Gazze Şeridi'nin kuzeyini ve ailesini yalnız bıraktığını’ belirterek savaşla ilgili tek pişmanlığını bizimle paylaştı. Dr. Matar, daha sonra iş arkadaşlarından hastanenin onarımı sırasında yoğun bakım ve diyaliz hizmetlerinin eskisi gibi verilemediğini öğrendiğini ifade etti.

Children Not Numbers çatısı altındaki çalışmalarının tıp mesleğinin çağrısına yanıt niteliğinde olduğunu belirten Dr. Matar, “Bu, Gazze'deki çocukların yanı sıra şehit olan, tutuklanan ve halen gözaltında tutulan doktor arkadaşlarıma verdiğim bir şeref sözüdür. Bunların arasında, savaşta aldığı yaralar nedeniyle engelli olan annesiyle birlikte Beyt Lahiye'deki evlerinde kalırken İsrailliler tarafından tutuklanan arkadaşım Dr. Muhammed Hammude de bulunuyor” dedi.

Dr. Matar, tüm bu deneyimlerini, 51 milyon ton enkazla kaplı Gazze'nin kuzeyindeki evine dönmeden ve ne durumda olduğunu görmeden iki gün önce paylaştı. Gazze’nin kuzeyinde binlerce insan öldü, yüzlercesi kayıp ve taş üstünde taş kalmadı. Ancak bu kayıpların ve yıkımın yaşandığı topraklar, İsrail'in çekileceğini açıklamasından sonra on binlerce kişinin geri döndüğü topraklardı. Burada uzun uzun ağlayıp yas tuttular. Her zaman olduğu gibi bunu da tek başlarına yaşıyorlar. Gazze'de kaç binanın enkaza dönüştüğü ise henüz bilinmiyor.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.