Ramazan ayının ilk iki gününde Gazze Şeridi, ağırlıklı olarak evlerine yakın barınak veya çadırlarda yaşayan bölge sakinleri için kurulan büyük toplu iftar sofralarına tanık oldu.
Savaş ve yıkımın ağırlığı altında üst üste ikinci kez Ramazan Ayı’nda son derece zor koşullarla karşı karşıya kalan bölge sakinleri, iftar sofralarına yoğun katılım gösterdi.
Şarku’l Avsat muhabiri ilk gün, biri Refah'ın doğusundaki el-Cuneyne mahallesinde düzenlenen ve Türk hayır kurumlarının sponsor olduğu dört geniş kapsamlı iftar sofrasını gözlemledi. Kuveyt'ten kurumlar şehrin batısındaki Tel es-Sultan mahallesinde büyük bir sofraya sponsor olurken, Katar da Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye mahallesinde benzer bir iftar düzenledi. Ürdün ise Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'nin yanında büyük bir iftar sofrası kurdu.
Tüm bu bölgeler, İsrail güçlerinin saldırıları sonucu mahallelerin neredeyse tamamının yok edilmesinin ardından harap vaziyetteydi.
Her yaştan bireyin katıldığı sofralarda tabaklar çorba, pilav ve et ya da tavuklarla doluydu; bu manzara, savaşın ortasında gerçekleşen bir önceki yılın Ramazan'ında büyük ölçüde yoktu. Öyle ki bölge sakinleri uzun kuyruklarda beklemek ve sadece pirinç pilavı alabilmek için mücadele etmek zorundaydı.
Bu yılki Ramazan sofraları, yıkılan evlerin enkazı üzerine yazılmış Arapça ve İngilizce sloganlarla doluydu: ‘Gazze umuda oruç tutuyor’, ‘Ramazan bizi birleştiriyor’ ve oruç ayı boyunca Gazze'nin acı gerçekliğine atıfta bulunan diğer sloganlar…
Sloganlar işgale meydan okuma, toprağa tutunma, dini ritüellere sığınma ve yıkımın karanlığında bir ışık huzmesine tutunma mesajları taşıyordu.
Kayıp anılar
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'tan gelen ve Tel es-Sultan mahallesindeki sofrada orucunu açanlardan biri olan genç Naci Eslim, İsrail güçleri tarafından yıkılan evlerindeki aile yemeklerinin neşesinden iki yıldır mahrum kaldıklarını söyledi. Naci’ye iftar sofrasında annesi ve üç kız kardeşi de eşlik ediyordu.
Naci Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Bu tür sofralar kaybettiğimiz güzel anıları geri getiriyor ve umarız zorlu yaşam koşullarında bize yardımcı olmak için çoğalarak devam ederler.”
Gençlik inisiyatifleri ve yerel hayır kurumları başka iftar sofraları da düzenlediler. Ancak ülkelere değil, iş adamları ve varlıklı bireylerin yardımlarına dayandıkları için bunlar sınırlı kaldı.
Organizatörlerden Basim et-Tibi’nin söylediğine göre büyük sofralar, çeşitli ülkeler veya bu ülkelerdeki kuruluşlar tarafından desteklenen kurumların gözetiminde, her iftar veya benzeri hayır projesi için gereken para miktarını tahmin ederek ve ardından toptan fiyatlarla marketlerden mal satın alarak düzenleniyor.
Et-Tibi, bu sofraların önümüzdeki günlerde de vatandaşların iyi iftar yemekleri yemelerine yardımcı olmak için düzenleneceğini, özellikle de herkesin karşılayamayacağı pirinç, tavuk ve et içereceğini söyledi. Et-Tibi, bu sofraların savaştan büyük ölçüde etkilenen ve evleri yıkılan bölge sakinlerine yönelik olduğunu ifade etti.
Ortak sofraların aynı zamanda dini, milli ve sosyal mesajlar da taşıdığını ifade ederek, Filistinlilerin topraklarına bağlılıklarını ve onları yerlerinden etme girişimlerini reddettiklerini, ayrıca parçalama girişimlerine rağmen milli kimliklerine, merhametlerine ve sosyal uyumlarına bağlılıklarını vurguladığını söyledi.
Et-Tibi, Ramazan sofralarının iftarla sınırlı kalmayıp sahura da uzandığına, ayrıca güneş enerjisiyle çalışan tuzdan arındırma tesisleri ve Gazze'deki yaşamı iyileştirmeyi amaçlayan diğer projelere de dikkat çekti. Ancak bu umuda rağmen et-Tibi, savaşın yeniden başlaması halinde planlanan projelerin çoğunun durdurulabileceği endişesini de gizlemedi.