Suriye'de Ulusal Diyalog Konferansı kıyı bölgesindeki çatışmaların önünü nasıl açtı?

Analistlere göre Ulusal Diyalog Konferansı’nın siyasi bir çözüm üretmesi gerekiyordu, ancak bazı taraflar konferansta alınan kararları reddederek konferanstan dışlandıkları suçlamasında bulundu ve şimdi ülke tehlikeli bir dönemeçte

Suriyeliler Ulusal Diyalog Konferansı için büyük umutlar besliyordu, ancak bazı taraflar dışlandıkları ve ötekileştirildikleri gerekçesiyle konferansın çıktılarını reddettiler (Independent Arabia)
Suriyeliler Ulusal Diyalog Konferansı için büyük umutlar besliyordu, ancak bazı taraflar dışlandıkları ve ötekileştirildikleri gerekçesiyle konferansın çıktılarını reddettiler (Independent Arabia)
TT

Suriye'de Ulusal Diyalog Konferansı kıyı bölgesindeki çatışmaların önünü nasıl açtı?

Suriyeliler Ulusal Diyalog Konferansı için büyük umutlar besliyordu, ancak bazı taraflar dışlandıkları ve ötekileştirildikleri gerekçesiyle konferansın çıktılarını reddettiler (Independent Arabia)
Suriyeliler Ulusal Diyalog Konferansı için büyük umutlar besliyordu, ancak bazı taraflar dışlandıkları ve ötekileştirildikleri gerekçesiyle konferansın çıktılarını reddettiler (Independent Arabia)

Abdulhalim Süleyman

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden ve Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şara’nın ülkedeki geçiş dönemi cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesinden üç ay sonra Suriyeliler, Şara'nın Ulusal Diyalog Konferansı (UDK) açılış konuşmasında duyurduğu adımlara dikkat kesildi. Bu adımlardan ilki Suriye'de yeni dönemin ana hatlarını çizmek üzere ulusal bir diyalog başlatılması ve ardından anayasal bir bildirge ve kapsayıcı bir hükümet taslağı hazırlamak üzere bir komite kurulmasıydı.

Ancak UDK için yedi kişilik hazırlık komitesinin oluşturulması, Suriyeli gözlemcilere göre HTŞ'ye yakın beş kişinin bu komitede yer alması nedeniyle Suriyeliler tarafından ‘tek renkli’ olduğu ve Suriyelilerin iradesini ve farklı dini, etnik ve hatta ideolojik kesimlerini yansıtmadığı için yoğun eleştirilere maruz kaldı. Gözlemciler, 24-25 Şubat tarihlerinde düzenlenen UDK, çeşitli taraflardan ve farklı yönelimlere sahip olan Suriyeliler arasındaki eleştirileri ve bölünmeleri artırdığını düşünüyor.

Suriyeli askeri ve siyasi oluşumların müzakerelere katılmasını engelleyen kriterlere göre hazırlanan ve gerçekleştirilen UDK çerçevesinde geçiş dönemi adaleti, anayasal yapı, reform ve kurum inşası, kişisel özgürlükler ve insan yaşamı, sivil toplum kuruluşlarının rolü ve ekonomik ilkeler konularında altı çalıştay düzenlendi. Tüm bu konular konferansın ikinci gününde yaklaşık 600 katılımcı arasında altı yuvarlak masa toplantısında ele alındı.

Boykot edenler, reddedenler ve ötekileştirilenler

Yeni hükümeti destekleyenler onu Esed rejiminin devrilmesinden sonra yeni bir devlet kurma yolunda atılmış bir adım olarak görürken, bazı siyasi güçler ve isimler onu bir hayal kırıklığı olmanın yanında merkezileşme ve Suriye’nin çeşitli kesimlerinin tanınmaması açısından Esed rejiminden farklı olmayan yeni bir yönetim sistemine yönelik bir eğilim olarak değerlendirdi.

UDK’nın mevcut haliyle yapılmasına karşı çıkanların belki de en önde gelen taraflarından biri, ‘konferansın sonuçlarının kendilerini temsil etmediğini ve katılmadıkları sürece kendilerini ilgilendirmediğini’ açıklayan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) ve başta Suriye Demokratik Konseyi (SDK) olmak üzere onun siyasi oluşumları oldu. Esed rejiminin düşüşüne kadar Suriye muhalefetinde yer alan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve Süryani Birlik Partisi de UDK’ya davet edilmedi.

Başta hazırlık komitesinde temsil edilmeyen Dürziler ve Aleviler olmak üzere dini ve mezhepsel taraflar da UDK’ya itiraz etti. Hıristiyanlar arasında da bazı din adamlarının UDK’ya katılımı konusunda tartışmalar yaşandı. Siyasi partiler ve gruplar, kendilerini diyalog müzakerelerinin, hazırlıklarının ve sonuçlarının dışında bıraktığı için tüm süreci eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Suriyeli araştırmacı yazar Hazım Nehar, mevcut yönetimin bir ulusal diyalog konferansı düzenleme fikrini ‘belki diğerlerinin konferansa katılmasını istemediği için, belki de deneyim eksikliği nedeniyle’ hafife aldığı ya da önemsemediği değerlendirmesinde bulundu.

Şam'daki yeni yönetimin ulusal diyalog konferansı düzenleme fikrini ‘Suriye Ulusal Konferansı'ndan alıp tavsiye kararı almaktan başka bir yetkisi olmayan UDK'ya verdiğini, ancak bununla da yetinmeyip UDK’ya yönelik muamelesinin, onu ‘marjinal bir konferans olarak gördüğünü gösterdiğini’ söyleyen Nehar, “Bazıları Suriye dışında olan katılımcıların konferanstan bir gün önce bilgilendirilmesi ve konferans süresinin sadece bir gün olması mantıklı değil. Bu daha çok acemice ve deneyimsiz bir sivil toplum örgütünün çalışmasına benziyor” yorumunda bulundu.

‘Açık’ olan başlıca noktanın, Şam’daki yeni yönetimin karar alma yetkisine sahip gerçek bir ulusal konferans düzenlenmesi gerektiğine ikna olmuş görünmemesi olduğunu vurgulayan Nehar, eğer böyle bir inanç olsaydı, konferansın hazırlanma şeklinin farklı olacağını söyledi.

Suriye'nin bir yıl üç ay süren ve 8 Mart 1920 tarihinde Suriye'nin kuruluşunu ilan eden Büyük Suriye Konferansı gibi bir konferansa ihtiyacı olduğunun altını çizen Nehar, özellikle de Suriye'nin şu an tehlikeli bir dönemeçte olduğunu ve 14 yıllık zorlu bir savaş sürecinden çıktığını düşünüyor.

Kaçırılan fırsat konferansı

Rejimin çöküşü Suriyeliler için yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Bununla birlikte çeşitli siyasi, etnik ve dini kesimler de yeni döneme girmeye hazırlanıyor. Tüm Suriye ulusu düzeyinde gerekli olan siyasi haklar olduğunu ve bu hakların siyasi bir çözüm gerektirdiğini söyleyen Suriyeli araştırmacı, askeri çözümlerin ‘yetersiz ve tehlikeli’ olduğunu vurguladı. Bu tür çözümlerin, silahların devletle sınırlandırılması ve iç barışın korunması konusunda başarılı olamayacaklarını söyleyen Nehar, “Gerekli çözüm siyasi bir çözümdür. Bu da temelde yönetimin elindedir” ifadelerini kullandı.

UDK'nın bu çözümü üretmek için önemli bir fırsat olduğunu, ancak kaybedildiği belirten Nehar, “Dolayısıyla anayasal bildiri yayınlama, demokratik ve adem-i merkeziyetçi bir siyasi sistem inşa etme ve siyasi hayata müdahale etmeyen bir ulusal bir ordu kurma sözü vererek, Suriye Geçiş Dönemi Adaleti Komisyonu'nu kurarak ve bir sonraki anayasanın seçilmiş bir Suriye Kurucu Meclisi tarafından hazırlanacağını taahhüt ederek bu siyasi çözümün temelleri atılmalı” diye konuştu.

Suriye, karmaşık krizler, çeşitli taraflar arasındaki uçurumlar ve çoğu Esed dönemi ve savaşı sırasında oluşan ayrılıklarla dolu olsa da içerideki en büyük mesele, Şam ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve onun siyasi ve idari kanatları arasında anlaşmazlıklara yol açan Kürt meselesidir. Ancak Türkiye'de bu konuda yaşanan son gelişmeler, Suriye'deki yetkililer ve karar alıcılar arasında bazı umutları yeşertirken Şam’daki yeni yetkililer ile ülkenin kuzeydoğusundaki yetkililer arasındaki bölünmeyi hafifletebileceği düşünülüyor.

Türkiye'deki Kürtler, Abdullah Öcalan tarafından yapılan PKK'nın silah bırakıp barışçıl ve sivil faaliyetlere geçmesiyle sonuçlanacak bir çözüm için yol haritası niteliğindeki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından Ankara’nın barış süreci için pratik adımlar atmasını ve müzakerelere başlamasını beklerken, Suriyeli Kürtler de bu çözümün sonuçlarının kendi durumları için de yansımaları olmasını umuyor.

efrgthy
PYD’in eski lideri Salih Müslim, Türkiye'deki Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunmasının Suriyeli Kürtler üzerinde olumlu bir si olacağına inanıyor (Independent Arabia)

Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) eski lideri ve şu an yönetim kurulu üyesi olan Salih Müslim, Öcalan'ın çağrısının Kürt sorununa siyasi bir çözüm için kapıyı araladığını söyledi. Bu çağrının tüm Ortadoğu'yu etkileyeceğini düşünen Müslim, “Suriye'de, Türkiye tarafından PKK ile bağlarımız olduğu gerekçesiyle saldırılara maruz kalıyoruz. Eğer Türkler, PKK ile uzlaşırsa, Suriye'de de bize karşı saldırılarını azaltırlar ve şu ya da bu şekilde Türkiye’den talimat alan Şam’daki yeni yönetimin işlerine karışmazlar” ifadelerini kullandı.

Ancak Müslim, Türkiye'nin bu adımı atması halinde, yeni yönetim Türkiye'den talimat alsa bile, Şam'ın müttefiki Türkiye'ye “Siz Kürtlerinizle barışıyorsunuz, biz de Suriye'deki Kürtlerle barışmak istiyoruz” diyerek Suriye'deki Kürtlerle uzlaşabileceği konusunda iyimser. Müslim’e göre önemli olan, bu sürecin Suriye'de de siyasi bir çözümün önünü açması.

Kıyı illerinde tehlikeli dönemeç

Geçtiğimiz perşembe gününden bu yana Suriye’nin kıyı bölgelerinde, Lazkiye ve Tartus illeri ile Humus'ta hükümet güçleri ile Esed rejiminin kalıntıları arasında en şiddetli çatışmaların patlak vermesiyle ülke tehlikeli bir dönemece girdi. Çatışmalar, Suriye Alevileri ve Diasporası Yüksek İslam Konseyi bölgedeki askeri ve güvenlik operasyonlarının derhal durdurulmasını talep eden bir bildiri yayınlamasıyla yoğunlaştı. Konsey, ‘sivillerin evlerinin savaş uçaklarıyla bombalandığını ve insanların el-Dağtur köyünden göç ettirildiğini vurguladıktan’ sonra meydanlarda barışçıl bir oturma eylemi düzenleme çağrısında bulundu. Sosyal medya platformlarında paylaşılan görüntülerde, protestocuların hükümetin eski rejim üyelerine karşı yürüttüğü güvenlik operasyonlarında tutuklananların serbest bırakılmasını talep ettikleri ve Ahmed eş-Şara'nın ülke yönetiminden ayrılmasını isteyen sloganlar attıkları görüldü.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) aktardığına göre özellikle operasyonların sona erdiğine dair resmi bir açıklama yapılmadan hükümet takviyelerinin gelmesinin ardından, kıyı şeridinin çeşitli bölgelerinde halen devam eden şiddetli çatışmalarda yaklaşık 150 kişi hayatını kaybetti. Birçok Suriyeli, durumun ülkedeki yeni otoriteyi temsil eden Sünniler ile rejimin kalıntılarının çoğunun mezhebinden olduğu Aleviler arasında mezhepsel bir iç savaşa doğru kaymasından korkuyor.

xsdfrgth
Gözlemcilere göre son günlerde 300'den fazla Alevi sivil güvenlik güçleri ve müttefikleri tarafından öldürüldü (AFP)

Bu hızlı ve ani gelişmeler hem bireyler hem de kuruluşlar olmak üzere birçok Suriyeliyi şiddet döngüsüne son verilmesi çağrısında bulunmaya sevk etti. Araştırmacı Zeydun ez-Zubi, Facebook hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye’nin kıyı illerinde devam eden çatışmanın taraflarına, özellikle de yeni yönetime karşı silahlanma çağrısında bulunan Alevilere mesajlar gönderdi. Zubi, Alevilere geçtiğimiz yıllarda şiddet olaylarına karışan eski rejimin yetkilileri tarafından, Suriyelilerin sağlanmasını istedikleri adaletten kaçmak için kullanılacakları uyarısında bulundu.

Araştırmacı ayrıca kıyı kırsalındaki saldırılarda öldürülen Genel Güvenlik İdaresi üyelerinin isyan çıkaran yakınlarını da eleştiren Zubi, bu kişilerin silahlanıp savaşmak için kıyı bölgelerine gitmelerinin, özellikle hiç kimseden destek istemediği için yeni yönetimin ve kurumlarının zayıf olduğunu bir teyidi olduğunu, bu davranışın iç savaşa kapıyı araladığını, mezhepçi söylem ve şiddete teşvikin Suriye halkının bugüne kadar elde ettiği zaferleri baltalayacağını belirtti. Zubi, hoşgörü mesajının yayılması çağrısında bulundu.

İki hafta önce düzenlenen UDK’da kolaylaştırıcılardan biri olarak görev yapan Zubi, yeni yönetime ‘eski rejimin kalıntılarının bunu bir bahane olarak kullanmaması için kimsenin dışlanmadığı, tüm Suriyeli kesimleri ve tarafları kapsayan bir hükümetin kurulması için acele etmesi’ çağrısı yaparken özellikle son olaylarla birlikte zamanın daraldığı uyarısında bulundu. Zubi, “Dışlama yabancıları getirir ve kışkırtıcıların elini güçlendirir” diye ekledi.

Bazı Arap ülkeleri Suriye'de bir ulusal diyalog konferansı düzenlenmesini memnuniyetle karşılayarak atılan adımın ve alınan kararların başarısını övse de, Şam yönetimiyle ilişkileri olan ülkelerin çoğunluğu, çeşitli aşamaların gerçekleştirilmesi ve tamamlanması için hazırlık komitelerinin kurulması da dâhil olmak üzere kapsamlı bir siyasi süreç çağrısında bulunuyor. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, 4 Mart'ta Kahire'de düzenlenen Filistin konulu Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi çerçevesinde Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile bir araya geldi.

Sisi, Mısır’ın Suriye halkını destekleme, taleplerini yerine getirme ve istikrar ve kalkınmaya ulaşmak için iradelerine ve tercihlerine saygı duyma konusundaki kararlılığını vurguladı. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Muhammed eş-Şenavi’nin yaptığı açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Sisi görüşmede Suriye halkının tüm kesimlerinin yer aldığı ve hiçbir tarafın dışlanmadığı kapsamlı bir siyasi sürecin başlatılmasının önemini vurguladı.



Suriye Savunma Bakanlığı, kıyı kentlerinde güvenliğin yeniden sağlandığını ve Lazkiye kırsalında şiddetli çatışmaların yaşandığını duyurdu

Kıyı bölgesine gönderilen takviye güvenlik güçleri (SANA)
Kıyı bölgesine gönderilen takviye güvenlik güçleri (SANA)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı, kıyı kentlerinde güvenliğin yeniden sağlandığını ve Lazkiye kırsalında şiddetli çatışmaların yaşandığını duyurdu

Kıyı bölgesine gönderilen takviye güvenlik güçleri (SANA)
Kıyı bölgesine gönderilen takviye güvenlik güçleri (SANA)

Suriye televizyonu bugün Lazkiye kırsalında güvenlik güçleri ile eski rejimin kalıntıları arasında çatışmaların yeniden başladığını bildirirken, Suriye İçişleri Bakanlığı Kamu Güvenliği Dairesi’nin güvenliği kontrol etmek, istikrarı sağlamak ve bölgede sükûneti yeniden tesis etmek amacıyla Tartus kırsalındaki Kadmus bölgesine ek takviye güçler gönderdiğini duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Güvenliği arttırma ve istikrarı sağlama çabalarının devamı olarak Kamu Güvenliği Dairesi, Tartus kırsalındaki Kadmus bölgesinde ve civar köylerde devrik rejimin kalıntılarını avlamak için tarama operasyonları yürütüyor” denildi. Öte yandan Suriye resmi haber ajansı SANA, Savunma Bakanlığı'ndan bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Lazkiye kırsalındaki Batanita köyü civarında şiddetli çatışmaların yaşandığını ve devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimine mensup bir dizi silahlı unsur ve ‘savaş suçlusunun’ buraya kaçtığını belirtti.

SANA daha sonra eski rejime bağlı silahlı unsurların Baniyas Rafinerisi’ne sabotaj amacıyla bir saldırı düzenlediğini, ancak güvenlik güçleri tarafından püskürtüldüğünü bildirdi.

Suriye Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdulgani, Suriye kıyılarındaki kentlerde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre Abdulgani, “Güçlerimiz, kırsal kesimde ve dağlarda eski rejimin kalıntılarını takip etmek üzere askeri operasyonun ikinci aşamasını başlattı” dedi.

SANA, Dera ile Şam arasındaki kabloların kopmasının ardından Dera ve Suveyda vilayetlerinde telekomünikasyon ve internet hizmetlerinin kesildiğini bildirdi.

Dera Telekomünikasyon Şubesi Müdürü Ahmed el-Hariri, “Bu olay, telekomünikasyon altyapısına yönelik tekrarlanan ihlallerin bir sonucu olarak meydana geldi ve iki vilayeti ana telekomünikasyon merkezlerine bağlayan hayati önemdeki kabloların kopmasına yol açtı” dedi.

“Bu olaylar vatandaşlara zarar vermekte ve temel hizmetlerin devamlılığını etkilemektedir” diyen el-Hariri, telekomünikasyon ve internet hizmetlerinin devamlılığını sağlamak için telekomünikasyon altyapısının korunması gerektiği çağrısında bulundu.

Suriye'deki yetkililer dün, güvenlik güçlerinin ülkenin batısındaki kıyı bölgesine konuşlandırıldığını ve çatışmalara sahne olan bölgelerin ‘kontrol altına alındığını’ açıklarken, Suriye güvenlik güçleri ile silahlı gruplar arasında çıkan çatışmalarda 700'den fazla kişinin öldüğü bildirildi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera bugün yaptığı açıklamada, ülkedeki mevcut gelişmelerin ‘beklenen zorluklar’ arasında yer aldığını belirtirken, hükümet güçleri ile eski rejimin kalıntıları arasındaki çatışmalar ülkenin kıyı bölgesinde devam ediyor.

Eş-Şera, Şam'ın el-Mezze bölgesindeki el-Ekrem Camii'nde yaptığı hitapta, ulusal birlik ve iç barışın korunması çağrısında bulundu.

Eş-Şera, Suriyelilere, ‘rahat olmaları, zira ülkenin hayatta kalması için gerekli unsurlara sahip olduklarını’ belirtti. Eş-Şera, “Bu ülkede birlikte yaşayabiliriz” dedi.