Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor
TT

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar, Şam tarafından perşembe günü onaylanan anayasa bildirgesinin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya geçiş dönemini yönetmek için mutlak yetkiler verdiğini, ancak ‘otoriter bir rejimin’ yeniden üretilmesinden korktuklarını ifade eden Kürtler gibi azınlık grupların isteklerini yerine getirmediğini söylüyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması, eş-Şera'nın yaklaşık 14 yıl süren kanlı ve yıkıcı çatışmaların ardından Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana geçiş döneminde otoritesini sağlamlaştırma çabalarının bir parçası olarak atmayı taahhüt ettiği adımlardan biri.

Eş-Şera perşembe günü, geçiş dönemini beş yıl olarak belirleyen ve geçiş dönemi cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargı makamlarını oluşturmada mutlak yetkiler veren, aynı zamanda ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesini benimseyen 53 maddelik anayasa bildirgesini imzaladı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 13 Mart 2025 tarihinde Şam'da anayasa bildirgesini imzaladı. (AFP)

Anayasa hukuku profesörü Sam Dallah AFP'ye yaptığı açıklamada, anayasa bildirgesinin ülkede ‘yeni bir siyasi aşama oluşturmadığını’ söyledi.

Dallah, “Anayasa bildirgesi, geçiş dönemi boyunca herhangi bir seçim meşruiyeti olmaksızın tam bir hükümet dönemine eşdeğer olan geçiş dönemi, cumhurbaşkanına tüm makamların oluşumunda mutlak yetkiler ve karar almak için açık çek veriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'den ayrılmadan önce 2012'de anayasa taslak komitesinin sözcülüğünü yapan Dallah'a göre anayasa bildirgesi, ‘geçiş dönemini yönetmek için uygun olmayan bir başkanlık sisteminin kurulmasını’ öngörüyor.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan bildirgenin şartlarına göre cumhurbaşkanı ‘Halk Meclisi üyelerinin üçte birini’ atıyor ve ‘Halk Meclisi'nin geri kalan üyelerinin üçte ikisini seçmek’ için alt organların oluşumunu denetleyen bir ‘üst komite’ oluşturuyor. Cumhurbaşkanı, atadığı bakanlarla birlikte ‘yürütme yetkisini’ üstlenecek, bu da başbakanlık makamının hariç tutulduğu anlamına geliyor.

Bildirgede yargının ‘bağımsız’ olduğu vurgulansa da cumhurbaşkanına ülkedeki en yüksek yargı mercii olması beklenen Anayasa Mahkemesi üyelerini atama hakkı veriliyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Dallah şu soruyu soruyor: “Eğer cumhurbaşkanı, Halk Meclisi üyelerini doğrudan ya da dolaylı olarak seçiyorsa, bakanları atayıp istediği zaman görevden alıyorsa ve Anayasa Mahkemesi üyelerini tek başına atıyorsa, kuvvetler ayrılığı ilkesinden geriye ne kalır?”

“Güçler dengesi ve ayrılığı ile ilgili hiçbir şey mevcut değil” diyen Dallah, mevcut bildirgenin ‘cumhurbaşkanına daha geniş yetkiler veren önceki rejimi yeniden ürettiğine ve yeni aşamaya doğru demokratik bir geçiş için hiçbir garanti sağlamadığına’ inandığını ifade etti. Dallah, “Bu, yeni yönetimin büyüklüğüne göre uyarlanmış bir anayasal bildirge” dedi.

Yeni bir ‘diktatörlük’

Yeni bir anayasa hazırlanana ve parlamento seçimleri yapılana kadar referans olarak kullanılacak olan anayasa bildirgesi, iktidarın merkezileşmesini meşrulaştırırken, adem-i merkeziyetçilik ve Esed sonrası Suriye'nin inşasında rol oynamayı uman Suriyeli bileşenlere güven verici sinyaller gönderilmesi de dahil olmak üzere birçok konuyu göz ardı ediyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması iki dönüm noktasının ardından geldi. Bunlardan ilki, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından açıklanan son rakamlara göre, Suriye kıyılarında çoğu Alevi bin 476 sivilin kamu güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü kanlı şiddet olaylarıydı. Bu, ‘intikam’ mantığından uzak bir şekilde ‘sivil barışı’ koruma sözü veren eş-Şera için erken bir sınavdı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve SDG Genel Lideri Mazlum Abdi, 10 Mart 2025 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'da SDG'nin devlet kurumlarına entegre edilmesini öngören anlaşmayı imzalarken (AFP)

İkincisi ise eş-Şera’nın Kürtlerle, özerk yönetimlerinin kurumlarını Suriye devletine ‘entegre etmek’ üzere bir anlaşma imzalamasıydı.

Ancak son haftalarda yönetim tarafından oluşturulan konferans ve komitelerden dışlanan Kürtler, anayasa bildirgesini ‘diktatörlüğü yeniden üretme girişimi’ olarak kınayarak ilk reddedenler oldu.

Cuma günü yaptıkları açıklamada, ‘bildirgenin adil bir güç dağılımı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, tüm Suriyeli bileşenlerin haklarının tanınması ve ademi merkeziyetçi ve demokratik bir hükümet sisteminin benimsenmesi çağrısında bulundular.

Hiçbir yerinde demokrasi kelimesinin geçmediği anayasa bildirgesinde, daha önce yasamanın birincil kaynağı olan İslam hukukunun ‘ana kaynak’ olduğu belirtiliyor. Ayrıca cumhurbaşkanının dininin İslam olduğu belirtiliyor ve başka bir koşul getirilmiyor. Arapça, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ‘resmi dili’ olarak ifade ediliyor.

Eş-Şera anayasa bildirgesini imzalarken, taslak hazırlama komitesi üyeleri sağında, Esed'i deviren saldırıya öncülük eden eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam'ın (HTŞ) bazı şeriatçı liderleri de solunda oturuyordu.

Azınlık endişeleri

Paris'te bir üniversitede öğretim üyesi olan Prof. Tigran Yegavian, azınlıkların ‘olup bitenler konusunda endişeli olduklarını’ söyledi. “Tüm göstergeler Suriye İslam Cumhuriyeti'ne kademeli bir dönüşüme işaret ediyor” diyen Yegavian, bunu ‘çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik eden bir söylemin suratına atılmış tokat’ olarak nitelendirdi.

Yegavian, “Yeni rejim tarafından tehdit edildiklerini hisseden azınlıklara güven verebilecek tek şeyin, eğitim ve mahkemelerde özerkliği garanti altına alan bir tür federalizm olduğu açıktır” dedi.

Eş-Şera perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda anayasa bildirgesini imzalarken yaptığı açıklamada, “Bu, Suriye için adaletsizliği adaletle değiştirdiğimiz yeni bir tarih” dedi. Eş-Şera, bunun ‘inşa ve kalkınma yolundaki Suriye ulusu için iyi bir alamet’ olmasını diledi.

Görsel kaldırıldı.Suriye'nin kuzeydoğusunda Anayasa Bildirgesi'ne karşı düzenlenen yürüyüş sırasında ademi merkeziyet çağrısı yapan pankartlar taşıyan göstericiler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yeni bir anayasa hazırlamak üzere Cenevre'de kurulan anayasa komitesinin üyesi olan Avukat Tarık el-Kurdi AFP'ye yaptığı açıklamada, “Anayasa ilanı, 54 yıllık diktatörlük ve Esed rejiminin Suriye halkına karşı yürüttüğü 14 yıllık yıkıcı bir savaşın ardından Suriye'de zor bir zamanda geldi” dedi.

El-Kurdi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anayasaya gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşılmalı, çünkü uzun süredir normal ve istikrarlı koşullara sahip ülkelerdeki anayasalarla kıyaslanamaz. Uygulama başladığında zorluklar veya boşluklar ortaya çıkabilir. Yasama otoritesinin bunu derhal geliştirmesi gerekecek.”

El-Kurdi, “Araç çalıştı ve geçiş aşaması başladı. Şimdi ihtiyaç duyulan şey, Suriyeliler arasında ulusal birliği güçlendirmek için tüm taraflar arasında diyalog kurulmasıdır” ifadelerini kullandı.



İsrail'in Suriye'nin güneyindeki Dera’ya düzenlediği baskınlarda iki kişi hayatını kaybetti

 İsrail'in Suriye'ye baskınları (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye baskınları (Arşiv- Reuters)
TT

İsrail'in Suriye'nin güneyindeki Dera’ya düzenlediği baskınlarda iki kişi hayatını kaybetti

 İsrail'in Suriye'ye baskınları (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye baskınları (Arşiv- Reuters)

Suriye resmi haber ajansı SANA, dün akşam İsrail'in güneydeki Dera kenti çevresini hedef alan saldırılarında iki kişinin öldüğünü ve 19 kişinin de yaralandığını duyururken, İsrail ordusu da saldırılarında eski Suriye rejimine ait askeri hedefleri vurduğunu açıkladı.

SANA'nın haberine göre “İşgalci İsrail uçaklarının Dera kenti çevresine düzenlediği hava saldırıları sonucunda 2 sivil şehit oldu, 19 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı.”

İsrail ordu sözcüsü Avichai Adraee ise “X” platformunda yaptığı açıklamada, İsrail saldırılarının “bugünlerde rehabilite edilmekte olan eski Suriye rejimine ait savaş araçları ve askeri araçların bulunduğu karargahlar ve askeri tesisler de dahil olmak üzere” askeri hedefleri vurduğunu söyledi.

Adraee, “bu araçların Suriye'nin güneyindeki varlığı, İsrail Devleti için bir tehdit oluşturmaktadır” dedi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) daha önce yaptığı açıklamada, saldırıların eski orduya ait bir askeri karargâhı hedef aldığını ve Yeni Suriye Ordusu'ndan güçleri de içerdiğini bildirmişti.

SOHR, “İsrail savaş uçakları Dera el Mahatta kentindeki 132. Tugayı birkaç hava saldırısıyla hedef aldı, alevlerin yükselmesine neden oldu, ambulanslar ve itfaiye araçları hedef alınan yere gitti” diyerek, saldırıda “kayıplar olduğuna dair raporlar” olduğunu belirtti. Bu saldırı, İsrail'in geçen hafta Şam'da Filistinli İslami Cihad hareketinin merkezini hedef alan ve SOHR’un en az bir kişinin öldüğünü belirttiği hava saldırısını duyurmasının ardından geldi.

sdfrgt
Suriyeliler, İsrail'in gece yarısı Hama Vilayeti'ndeki Masyaf eteklerine düzenlediği baskınlarda alanda oluşan yıkımı inceliyor (AFP)

İsrail Başbakanı Biniamin Netanyahu o dönemde bölgede “bize saldıran herkese” karşı bu tür saldırılar düzenleme sözü vermişti. Bir video açıklamasında şunları söyledi: “Şam'ın merkezindeki İslami Cihad karargahına saldırdık. Bunu yaptık, çünkü net bir politikamız var: Kim bize saldırırsa ya da saldırmayı planlarsa onu vuracağız. Bu sadece Suriye için değil, Lübnan da dahil olmak üzere her yer için geçerlidir.”

Esed'in aralık ayında devrilmesinin ardından İsrail, yeni yönetimin eski ordunun cephaneliğini ele geçirmesini engellemeyi amaçladığını söylediği Suriye'deki askeri tesisler ile deniz ve hava üslerine yüzlerce saldırı düzenledi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail ordusu ayrıca, Suriye platosunun işgal ettiği kısmının kenarında yer alan Golan'daki askerden arındırılmış tampon bölgeye de girdi. Netanyahu şubat ayında Suriye'nin güneyinin tamamen askerden arındırılmasını talep etmiş ve hükümetinin Suriye'deki yeni yönetimin güvenlik güçlerinin kendi sınırları yakınında bulunmasını kabul etmeyeceği uyarısında bulunmuştu.