Berri Şarku'l Avsat'a konuştu: İsrail, Lübnan'ı normalleşmeye çekmeye çalışıyor

Bunun ateşkes anlaşmasının uygulanmasını engellediğini ve anlaşmayı uygulamak için diplomatları kullanmanın anlaşmayı devireceğini vurguladı.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (Arşiv – Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (Arşiv – Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
TT

Berri Şarku'l Avsat'a konuştu: İsrail, Lübnan'ı normalleşmeye çekmeye çalışıyor

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (Arşiv – Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (Arşiv – Lübnan Ulusal Haber Ajansı)

İsrail'in, topraklarına beş roket atan Lübnan'a şiddetli saldırılarla karşılık vermesi, ABD ve Fransa tarafından desteklenen ateşkes anlaşmasının hükümlerine aykırı olarak, Lübnan'ı siyasi müzakerelere çekmek için yapılan baskı bağlamında gerçekleşti. Kararın uygulanmasını denetlemek üzere ABD'li General Jasper Jeffers başkanlığında ‘beş üyeli’ bir komite oluşturuldu.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “İsrail'in iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek için bizi siyasi müzakerelere çekmek gibi bir niyeti var, ancak biz bu konumda değiliz. Uluslararası ve Arap desteği ile Birleşmiş Milletler'in (BM) desteğine sahip bir anlaşmamız var. Biz bu anlaşmayı uyguluyor ve metnine bağlı kalıyoruz. Anlaşmanın uygulanmasını engelleyen ve anlaşmanın etrafından dolaşmaya çalışan İsrail” ifadelerini kullandı.

ftgft
Bölge sakinleri cumartesi akşamı Sur'un güney bölgesinde İsrail bombardımanının hedef aldığı bir alanı inceledi. (AP)

Berri, “Lübnan ordusu şu anda Litani'nin güneyindeki konuşlanmasını tamamlamaya hazır. Ancak sorun İsrail'in bazı noktalardan çekilmeyi reddetmesi ve Lübnan ordusunun Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) desteğiyle uluslararası sınıra konuşlanmasını engellemesinden kaynaklanıyor” dedi.

Hizbullah'ın anlaşmaya uyduğunu, uygulanmasını engellemediğini, Litani'nin güneyinden çekildiğini ve İsrail'in anlaşmayı ihlal etmeye devam etmesine ve güney kasabalarına, Bekaa Vadisi'ne ve Lübnan ile Suriye arasındaki uluslararası sınıra kadar saldırılarını sürdürmesine rağmen altı aydır tek bir kurşun bile atmadığını vurgulayan Berri, “Hizbullah, İsrail'in ateşkes ihlallerine karşılık vermekten kaçınmakta, itidalli bir politika izlemekte ve ateşkesi istikrara kavuşturacak anlaşmanın uygulanması için Lübnan devletinin arkasında durmaktadır” şeklinde konuştu.

Berri sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD'nin uygulama sözü verdiği anlaşma, İsrail'in çekilmesini, Lübnan ordusunun konuşlanmasını ve tutukluların serbest bırakılmasını öngörüyor. Ancak İsrail çekilmeyi reddediyor ve saldırılarına devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz saatlerde, Metulla yerleşimine roket fırlatılması gibi uyduruk bir bahaneyle saldırı düzenledi.”

Berri, Lübnanlı tutukluların serbest bırakılması, İsrail'in işgal ettiği noktalardan çekilmesi ve 1949'da iki ülke arasında imzalanan ateşkes anlaşması temelinde Lübnan-İsrail sınırının istikrara kavuşturulması konularını görüşmek üzere Lübnan heyetinin diplomatik statüye sahip asker ve sivillerden oluşması önerisi üzerinde durdu. ‘Böyle bir teklifin tartışmaya açık olmadığını, çünkü sadece kabul edilmesinin bile UNIFIL himayesinde ve beş üyeli komitenin gözetiminde uygulanması gereken ateşkes anlaşmasının bozulması anlamına geleceğini’ söyledi.

Ortagus bölgeye gidiyor

Bu bağlamda Şarku’l Avsat, ABD Başkanı'nın Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus'un önümüzdeki saatlerde Tel Aviv'e gelerek İsrail yönetimiyle bir dizi temaslarda bulunacağını ve gündeminde daha önce bahsettiği Lübnanlı tutukluların serbest bırakılması, İsrail'in çekilmesi ve iki ülke arasındaki uluslararası sınırların belirlenmesiyle ilgili üç noktanın hayata geçirilmesi için bir yol haritası niteliğinde çalışma belgesi hazırlanması olduğunu öğrendi.

dfrgthy6
ABD Başkanı'nın Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, şubat ayında Lübnan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlediği basın toplantısında (Reuters)

Edinilen bilgilere göre Ortagus’un Beyrut'a ziyareti gündemde. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve askeri kurmaylarıyla anlaşmanın uygulanmasına yönelik mekanizmanın ana hatları üzerinde bir mutabakata varmadan hiçbir şey kesinleşmiş sayılmaz.

Bu nedenle İsrail, roketleri Mavi Hat üzerinden atmasına ve Metulla yerleşimini hedef almak için Mavi Hattı ihlal etmemesine rağmen, askeri anlamda ilkel ve hizmet dışı bir şekilde fırlatıldıklarını önceden bilerek, ihlallerini Bekaa'ya kadar güney ve kuzey Litani'yi kapsayacak şekilde genişletmekte acele etti. Lübnanlı bir kaynağın Şarku’l Avsat'a söylediği gibi, bunlar ‘bilinmeyen bir mesajı iletmek için ses bombaları’ ve hedefledikleri bölgeye düşerlerse önemli bir yıkıma neden olmuyorlar.

Kaynak, İsrail'in Lübnan'ı doğrudan müzakerelere girmeye zorlamak için tepkisini genişletmek istediğine dikkat çekti. İsrail'in saldırganlığını meşrulaştırmak için bahanelere ihtiyacı olmadığını söyleyen kaynak, roket fırlatılmasını fırsat bilerek hedef tahtasında isimleri yer alan Hizbullah liderleri ve kadrolarına suikast düzenlemek için onları takip etmeye devam ettiğini kaydetti.

Kaynak, İsrail'in geniş çaplı tepkisinin Hizbullah'a Gazze Şeridi'ne destek ve Yemen'de ABD'nin hava saldırılarına maruz kalan Husilerle dayanışma amacıyla güney cephesini yeniden ateşlemeye başvurmaması yönünde bir mesaj vermeyi amaçladığını söyledi.

Lübnanlı kaynak, Hizbullah'ın güney cephesini ateşlemekle ilgilenmediğini, şu anda Gazze Şeridi'ne verdiği desteğin yansımalarını değerlendirdiğini ve İsrail'in üst düzey siyasi ve askeri liderlerine suikast düzenlemesine olanak sağlayan ihlalleri tespit ettiğini, bazı milletvekilleri ve yetkililerinin ‘ordu, halk ve direniş’ üçlemesinde ısrar etmelerinin sadece siyasi bir slogan olduğunu vurguladı. Kaynak, “Hizbullah, İsrail'in ateşkesi ihlal etmeyi bırakması koşuluyla ateşkesi istikrara kavuşturmak için diplomatik seçeneğe bel bağlayan devletin arkasında durduğu sürece bunun hiçbir etkisi olmayacaktır” dedi.

Kaynağa göre Hizbullah, İsrail'in Gazze'ye verdiği desteğe vereceği tepkiyi yanlış hesapladığı için, güneylilerin İsrail'in kuzeyine bakan cephe hatlarında yıkılan kasabalarına geri dönmesini öngören anlaşmanın uygulanmasını isteyen Şii ruh halinden sapamaz. Kaynak ayrıca, Hizbullah’ın elinde kalan askeri imkanların güneyi yeni bir çatışmaya dahil etmesine izin vermediğini ifade etti.

Kaynak, Hizbullah’ın, caydırıcılık gücünü kaybetmesine neden olan ciddi güç dengesizliğini, terör dengesini ve angajman kurallarının korunmasını göz önünde bulundurarak, popülist tekliflerden uzak bir şekilde güneydeki mevcut durumla gerçekçi bir şekilde ilgilenmekten başka seçeneği olmadığını söyledi.

sxdewfrt5y6
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Cebel er-Reyhan'ı hedef alan bombardımanının ardından yükselen dumanlar (EPA)

Hizbullah liderliği, uluslararası toplumun Hizbullah’ın silahsızlanması ve silahların yalnızca devletin elinde olması konusundaki ısrarını ve roket fırlatılmasına yönelik, saldırganlığını genişlettiği için İsrail'i kınamaktan yoksun uluslararası tepkileri görmezden gelemez. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'ın, 1701 sayılı kararın tüm yönleriyle uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'i geri çekilmeye zorlamak üzere Lübnan'a siyasi bir güvenlik ağı sağlamak için uluslararası ve Arap temaslarını sürdürdüğü gerçeğine dayanarak, İsrail'i geri çekilmeye zorlamak için diplomatik seçeneği tercih etmektedir.



Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, ülkesinin ‘Litani'nin kuzey ve güneyinde silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildiğini’ doğruladı. Recci, bu pozisyonu Lübnan'a ileten son kişinin geçen hafta sonu Beyrut'u ziyaret eden ve çok sayıda Lübnanlı yetkiliyle görüşen ABD Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus olduğunu belirtti.

Recci Şarku’l Avsat'a verdiği röportajda, Ortagus’un Lübnan'ın şu anda açık bir ‘penceresi’ olduğundan bahsettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “ABD yönetimi Lübnan'a topraklarını özgürleştirmesi, yeniden inşa etmesi ve ekonomisini geliştirmesi için yardım etmek istiyor. Ancak bunun karşılığında ister uluslararası, Arap, Körfez ve hatta Lübnanlıların talebi olan ekonomik reformlar açısından olsun, ister uluslararası toplumun Lübnan devletinin egemenliğini sadece Litani'nin güneyine değil, tüm Lübnan topraklarına yaymasını istediği silah münhasırlığı açısından olsun bizden istenen şeyler var. Bu husus Ortagus ve diğer uluslararası yetkililer tarafından bize açıkça iletildi. Zaten bu mesele Lübnan anayasasında da yer alıyor.”

Recci, “Ayrıca dünyada hiçbir ülke kendi kurumları dışında silahların varlığını kabul etmek zorunda değildir. Dolayısıyla bu uluslararası bir talep olduğu gibi aynı zamanda Lübnan'ın da bir talebidir. Biz bunu bakanlık açıklamasında ve yemin konuşmasında açıkça ifade ettik” şeklinde konuştu.

cdfvgh
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku'l Avsat)

Recci, Ortagus'un silah münhasırlığının sağlanması için bir ‘zaman çizelgesinden’ söz ettiğini reddederek, ‘bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi gerektiğini’ söylediğini açıkladı. Bu alanda yapılanların iyi ama yetersiz olduğunu, daha büyük ve hızlı adımlar atılmasını istediklerini belirtti.

Recci, ‘silah münhasırlığına’ ulaşmak için benimsenecek mekanizma konusunda ise şunları söyledi: “Devletin kendi iç egemenliğini müzakere etmeyeceğini söyleyen genel bir ilke var. Dolayısıyla hükümetin net bir tutum sergilemesi gerekiyor. Biz de silahların devlet tarafından kısıtlanması için bir yol ve mekanizma bulacağız.”

Müzakere komiteleri

İsrail ile müzakere komiteleri konusuna da değinen Recci, “İsrailliler ve Amerikalılar işgal altındaki beş nokta, esirler ve ihtilaflı bölgeler konusunda müzakere etmek üzere üç komite kurulmasını talep ediyorlardı. Ancak biz onlara ilk iki hususta müzakere etmenin söz konusu olmadığını, müzakere edilecek bir şey olmadığını söyledik. Zira biz toprak işgal etmiyoruz ya da İsrailli esirleri tutmuyoruz. Bu nedenle İsrail'in beş noktadan derhal ve koşulsuz olarak çekilmesi ve mahkûmları müzakere etmeden serbest bırakması gerekiyor. Bizim kabul ettiğimiz şey, karmaşık bir teknik mesele olan sınırların belirlenmesinin müzakere edilmesidir. Yaklaşık iki hafta önce önerilen komitelerin sivil olacağına dair bir fikir vardı, ancak konu bir daha tartışılmadı ve Ortagus bunu en azından benimle gündeme getirmedi” ifadelerini kullandı.

Diplomatik eylem

“Bu alanda günlük çalışmalar yapılıyor” diyen Recci sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm ülkeleri İsrail'e işgal ettiği Lübnan topraklarından çekilmesi için baskı yapmaya çağırıyoruz. Bu, Hizbullah'ın silahlarını elinde tutmak için sunduğu her türlü argümanı ya da gerekçeyi ortadan kaldırır ve topraklarını diplomasi yoluyla özgürleştirmekte ısrar eden ancak şu ana kadar İsraillilerin yanıt vermeyi ve güvenlik mülahazalarından bahsetmeyi reddettiği Lübnan devletinin konumunu güçlendirir. Devlet olarak askeri ve ekonomik güce sahip olsaydık diplomatik çalışmaların başarısı daha kesin ve hızlı olurdu, ancak her ikisinden de yoksunuz. Elimizdeki tek şey bu alanda bize yardımcı olacak ülkelerin dostluğu.”

Filistin silahları

Hizbullah'ın silahlarını geri çekmesi ile Filistinlilerin kamp içindeki ve dışındaki silahlarını geri çekmesi arasındaki bağlantıyı sorgulayan Recci, “Hizbullah'ın silahlarının geri çekilmesinin, geri kalanı şüphesiz teslim edilmesi gereken Filistin silahlarıyla ne ilgisi var? Peki Hizbullah'ın silahı Filistinlilerin silahına karşı koymak için mi orada? Durum böyle olmadığı sürece, bu alanda önceliklerle ilgili koşullar belirlememeliyiz. Bizim istediğimiz, Lübnan ordusunun, önümüzdeki tehditler ne olursa olsun, Lübnanlılar olarak bizi koruyan tek güç olmasıdır” dedi.

Mali reformlar

Recci, mali ve ekonomik reformlar konusunda ise şunları söyledi: “Başbakan Nevvaf Selam liderliğindeki hükümet harika, mükemmel ve hızlı bir iş çıkarıyor, ancak kriz derin ve iki haftada çözülemez. Uluslararası toplum bunu kabul ediyor, ancak reformların tam olarak uygulanması için zamanın ucu açık olmadığını ve aciliyet gerektirdiğini vurguluyor.”

ABD-İran müzakereleri

ABD-İran müzakereleri ve bunların Lübnan'ı nasıl etkileyeceği konusuna da değinen Recci, “Bu müzakerelerin nereye varacağı henüz belli değil. Bildiğimiz şey, nükleer program, balistik füzeler ve Hizbullah da dahil olmak üzere İran'ın vekil güçlerini içerdiği ve iki taraf arasında bir anlaşmaya varılamaması halinde tüm seçeneklerin masada olduğu” dedi.

Suriye ziyareti

Recci, Başbakan Nevvaf Selam'ın önümüzdeki hafta Suriye'ye yapacağı resmi ziyarete katılarak, çözülmemiş birden fazla dosyayı çözüme kavuşturmaya çalışacak. Suriye’deki yeni rejim konusunda iyimser olan Recci şu ifadeleri kullandı: “Önceki rejimden kesinlikle daha iyi. Bağımsızlıktan bu yana Suriye'deki hiçbir rejim Lübnan devletini bir varlık olarak tanıdığını, bağımsızlığını tanıdığını ve egemenliğine saygı duyduğunu açıkça söylemedi ama şimdi Suriyeli yetkililerden içişlerimize karışmayacaklarına dair sözler aldık.”

Yerlerinden edilenler dosyası

Recci'ye göre Selam, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşmesinde, şu anda Lübnan için öncelikli olan Suriyelilerin yerinden edilmesi konusunu gündeme getirecek.

Recci sözlerine şöyle devam etti: “Lübnan, ülkedeki demografik dengeyi sarsan ve sosyal ve ekonomik tehdidin yanı sıra varoluşsal bir tehdit oluşturan yerinden edilmenin olumsuz yansımalarına daha fazla tahammül edemez. Uluslararası yetkililerle yaptığımız görüşmelerde talep ettiğimiz ve ısrarla vurguladığımız husus, uluslararası toplumun yeni bir yaklaşım benimsemesi ve böylece yerinden edilmiş kişilere Lübnan'da kaldıkları süre boyunca değil, ülkelerine döndüklerinde yardım sağlanmasıdır. Ayrıca, Suriye'de yeniden inşa sürecinin başlatılarak vatandaşların geri dönmesinin ve yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasının önemini vurguluyoruz. Zira tüm bunların varlığı yerinden edilmiş kişileri geri dönmeye teşvik edecektir. Ayrıca Suriye'nin birçok bölge ve vilayetinde hayat normale dönmüştür, dolayısıyla geri dönüş konvoyları yarından önce hemen bugün başlamalıdır. Suriye'deki tartışma doğu sınırı dosyasını ve oradaki kayıp Lübnanlıların dosyasını da içerecek. Çünkü bu insanların akıbetini bilmek istiyoruz... Nasıl öldürüldüler, neredeler? İstediğimiz şey bu dosyayı sonsuza kadar kapatmak.”

Lübnan-Körfez ilişkileri

Recci sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Ne yazık ki son birkaç yıldır genel olarak Körfez ülkeleriyle, özel olarak da Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz kötüydü. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun sorumlusu Lübnan'dır, daha doğrusu Lübnan'da ülkeyi hiçbir dahli olmadığı bir anlaşmazlığın içine sokan bazı kişilerdir. Captagon ve silah ihraç edip, lanetleyip, sonra da yardım isteyemeyiz. Lübnan'ın resmi tutumu, Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki mükemmel ilişkiler geleneğine uymuyordu. Bugün ilişkiler eski tarihi konumuna kavuşmaya başlamıştır. Bunun en büyük kanıtı da Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın davetlisi olarak Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarettir. Ziyaretin kendisi ve Avn’ın gördüğü sıcak karşılama, ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığının kanıtıdır. Bu durum aynı zamanda seçkin bir şekilde karşılanan Başbakan Nevvaf Selam'ın ziyareti için de geçerlidir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, gerekli ekonomik reformların tamamlanması ve silah münhasırlığının sağlanması koşuluyla ilişkilerin eskiden olduğu gibi devam edeceği sözünü verdi.”