Irak'ta çekişme ve dedikodu olarak nitelendirilen siyaset

Başbakanların çoğu üzerinde uzlaşılan isimler olarak göreve geldi

Bağdat'ta, İran Kudüs Gücü eski komutanı General Kasım Süleymani, Lübnan Hizbullahı eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Irak Haşdi Şabi eski Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in portrelerinin olduğu bir pankart, 21 Ocak 2025 (AFP)
Bağdat'ta, İran Kudüs Gücü eski komutanı General Kasım Süleymani, Lübnan Hizbullahı eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Irak Haşdi Şabi eski Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in portrelerinin olduğu bir pankart, 21 Ocak 2025 (AFP)
TT

Irak'ta çekişme ve dedikodu olarak nitelendirilen siyaset

Bağdat'ta, İran Kudüs Gücü eski komutanı General Kasım Süleymani, Lübnan Hizbullahı eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Irak Haşdi Şabi eski Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in portrelerinin olduğu bir pankart, 21 Ocak 2025 (AFP)
Bağdat'ta, İran Kudüs Gücü eski komutanı General Kasım Süleymani, Lübnan Hizbullahı eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Irak Haşdi Şabi eski Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in portrelerinin olduğu bir pankart, 21 Ocak 2025 (AFP)

İyad el-Anber

Makalenin başlığı, siyasetin genel olarak ‘mümkün olanın sanatı’ olarak tanımlanmasına karşı alaycı bir ton taşıyabilir. Bununla birlikte Alman sosyolog Max Weber'in “Meslek Olarak Siyaset” * adlı kitabında siyaset biliminin en önemli referansının başlığını da yansıtıyor olabilir. Irak’ta siyaset, bilimsel bir kavram ve uygulamadan uzak olduğu için anlamsız konuşmalara, dedikoduya ve ideolojik söyleme daha yakındır.

Ramazan ayı boyunca bazı uydu kanallarında Ramazan akşamları başlayan siyasi tartışma programlarına konuk olan parti liderleri, hükümet ve siyaset adamları birer ekran yıldızına dönüşüyor. Her zamanki gibi açıklamalar, elde ettikleri büyük başarılardan ve Irak’ın, mezheplerin ve milliyetçiliğin düşmanlarının kurduğu büyük komplolardan bahsedilen, kimin vatansever kimin dış güçleri ajanı olduğuna dair yeni kriterlerin tanımlanması ve yaklaşan seçimlere hazırlık olarak dostlar ve düşmanlar arasında tam tamları çalan savaşlara dair bir geçit törenine dönüşüyor.

Siyaset bilimindeki teorik yaklaşımlara dönecek olursak Weber, “Meslek Olarak Siyaset” adlı kitabında, siyasetin bir meslek haline getirilebilmesinin iki yolunu birbirinden ayırıyor. Bunlardan birincisi, siyaset ‘için’ yaşamak, ikincisi ise siyaset ‘sayesinde’ yaşamak olduğunu belirtiyor. Aradaki fark ekonomiye dayanıyor. Siyaseti geçimini sağlayacak bir meslek olarak görenler, onu sürekli bir gelir kaynağı haline getirmeye çalışırken siyaset ‘için’ yaşayanlar, siyaseti kelimenin en derin anlamıyla ‘hayatlarının amacı’ haline getirirler. Sahip oldukları güçten ya ona sahip oldukları için yahut iç dengelerini güvence altına aldığı veya kişisel bir değeri ifade ettiği için yani kendilerini hayatlarına anlam katan bir davanın hizmetine sundukları için siyasetten keyif alırlar.

Bağdat'ın kuzeyindeki Kazımiye bölgesinde bulunan İmam Musa el-Kazım Türbesini ziyaret edenlerin güvenliklerini sağlayan Iraklı iki polis, 23 Ocak 2025 (AFP)Bağdat'ın kuzeyindeki Kazımiye bölgesinde bulunan İmam Musa el-Kazım Türbesini ziyaret edenlerin güvenliklerini sağlayan Iraklı iki polis, 23 Ocak 2025 (AFP)

Irak'taki siyasetçi modeli her iki yolu da birleştirmiş durumda. Zenginliğe ve lüks bir yaşama giden en kısa yolun politik çalışmadan geçtiğine ve finansal zenginliğin maksimize edilmesi ve sürdürülmesinin politik nüfuzdan geçtiğine inanıyor. Bunun yanında Irak’ta güç duygusuna, sosyal statüye ve kendini yüceltmeye giden yol da siyasi statüden geçiyor. Bu yüzden Iraklı politikacılar kendilerini mezhepçiliğin ya da milliyetçiliğin yılmaz savunucusu olarak gösterirken, konuştuklarında kendilerinin mezhebi temsil edip diğerlerinin etmediğini, kendilerinin Irak’ı temsil edip diğerlerinin etmediğini ima eden bir söylem kullandıklarını görürüz!

Siyasi makamlara ulaşanlar kendilerini ‘devlet adamı’ olarak görürler ve insanlar genellikle üst düzey görevlere tesadüfen ulaşırlar.

Irak’ın siyasi sistemi ‘plütokratik’ bir hükümet sistemi olarak nitelendirilebilir. Bu da iktidarın dizginlerini elinde tutan hâkim siyasi sınıfların zengin ve varlıklı olduğu bir siyasi sistemdir. Aradaki fark, Irak’taki siyasetçilerin çoğunun siyasete girmeden önce değil, siyasi kariyerlerinden sonra zengin ve varlıklı olmalarıdır. Dolayısıyla bu sistemde durum daha karmaşıktır. Çünkü yönetici sınıfın işlevi, rant ekonomisinden aldıkları payı ve ülkedeki ekonomik faaliyetlerin kontrolünü garanti altına alan siyasi nüfuzlarının devamını sağlamak için yönetim sistemini sürdürmek haline gelir. Buna göre Irak'taki yönetim sisteminin en doğru tanımı Kleptokrasi, yani yağma düzenidir. Siyasi literatür Kleptokrasi'yi, devlet olanaklarından sorumlu olanların idari ve siyasi makamları istismar etmesini kolaylaştırarak yolsuzluğa ve kamu parasının ve özel paranın çalınmasına izin veren bir sistem olarak tanımlıyor. Özü yolsuzluk ve hırsızlık ya da kamu servetinin yağmalanması olan bir yönetim sistemini ifade ediyor.

Siyasi kibir

Irak siyasetindeki egemen sınıfın önde gelen isimlerinin çevresi ve destekçileri tarafından öne çıkarılarak kullanılan pek çok siyasi unvan bulunuyor. Bazen ‘başkan’, bazen ‘ekselansları’ ve bazen de ‘lider’ ifadelerinin tekrarlanmasıyla, siyasi figürlerin isimlerini bu unvanlar olmadan duyulması kabul edilemez hale geldi!

Burada büyük bir paradoks yatıyor. Siyasi makamlara ulaşanlar kendilerini ‘devlet adamı’ olarak görürler ve insanlar genellikle üst düzey görevlere tesadüfen ya da belki de tüm nitelikleri ‘lidere’, ‘komutana’ veya ‘parti başkanına’ yakın oldukları için ulaşırlar! Daha sonra, mevkiye ulaşma gerçeği göz ardı edilir ve planlar, stratejiler ve başarılar konuşulmaya başlanır. Böylece siyasi hırsın tavanı yükselmeye başlar. Ta ki kendisi bir sonraki aşama için ‘siyasi lider’ olarak önerene kadar!

Önceki başbakanların çoğu, başbakanlık makamı için kritik bir zamana girildiği ve bu makama aday isimler üzerindeki tartışmaların yoğunlaştığı önemli anlarda göreve başladılar. Ancak tartışmalarda masada olmayan ve deneyim, siyasi zekâ ve hatta idari uzmanlıkla hiçbir ilgisi olmayan sadece üzerinde uzlaşılan bir ismi olarak seçildiler. Bu isimler, iç uzlaşı sağlanmadan önce dış bir irade tarafından dayatılabilir ve tüm siyasi ‘liderlere’ itaat edip onların iktidarda olmanın ganimetlerinden elde ettikleri kazanımlarını devam ettirme sözü verdikten ve bakanlıkların yanında üst düzey makamları dağıtırken, onların şartlarına uyduktan sonra kabul görebilirler.

Siyasi sınıfın ve liderlerinin konumlarına göre değerlendirilebileceği bir standart bulunmuyor. Bazen doktrinel veya ideolojik ilkelerden bazen de kamu yararı ilkesinden söz ederler. 

Bu isimler görevde oldukları sürece, sadece parti liderlerinin siyasi karar alma sürecindeki hakimiyetinden ve siyasi karalama amacıyla hükümet planlarının engellenmesinden yakınmayı bilirler. Görevden ayrıldıktan sonra, hükümetinin maruz kaldığı komploları ve hükümetin uygulamaya başladığı ancak siyasi güçlerin uygulanmasını ve tamamlanmasını engellediği projeleri anlatmaya başlarlar!

Politikacıların siyasi krizleri ve bunların gelişme olasılığını değerlendirmekten bahsettiklerini duyduğunuzda, karşısındakiyle konuştukları siyasi ufkun kalkınma ve yeniden yapılanmayı başarabileceğini ve krizleri aşmak için bir yol haritası çizebileceğini düşündüren bir dille konuşurlar. Ama aslında karar verici konumundayken, her televizyon programında bize anlattıkları bu plan ve projelerin hiçbirini hayata geçirmezler. Eğer bahsettikleri projeler ve başarılar gerçekten varsa, günlük hayatımızı tüm yönleriyle saran kaos ve yıkım neden var?

Gerçeklikten kopma ya da başarı elde ettiklerini düşündükleri bir siyasi fantezi içinde yaşıyor gibi görünüyorlar. Çünkü onlara göre eğer onlar görevde olmasaydı Irak harabeye dönerdi ya da iç savaşın ateşi dayanılmaz olurdu ve Iraklıların parasını korumamış olsalardı, kamu parası yağmalanmış ve talan edilmiş olacaktı!

Asıl mesele, egemen sınıfın iktidardaki varlıklarının kendileri için siyasi bir hak olduğuna inanmaya başlaması ve hepsinin Irak'ın çıkarlarından ve devletin savunulmasından bahsetmesidir. Aynı zamanda mezhepçi ve milliyetçi söylemlerini ve paralel ya da görevi devletin, kurumlarının ve varlığının iptaline yol açmış olan silahlı güçlerinin varlığını savunmayı devlete bırakmak istemezler.

Siyasetçilerimiz siyaset anlayışlarını, seçim dönemleri yaklaştıkça televizyon programlarında, medya açıklamalarında ve konuşmalarında attıkları sloganlarla ve ‘ilkeleriyle’ çelişen eylemlerini meşrulaştırma sanatına indirgiyorlar. Bu yüzden onları en sağdan en sola doğru kayarken ve reddetmek, ihanet etmek, dış güçler adına ajanlık yapmak ve onların gündemlerini uygulamakla suçlamaktan, ihanetle suçladıkları rakiplerinin aynı eylemlerini uygulamaya kadar çelişkili tutumlar sergilerken bulabilirsiniz!

Siyasi sınıfın ve liderlerinin tutumlarının değerlendirilebileceği bir standart bulunmuyor. Bazen doktrinel veya ideolojik ilkelerden bazen de kamu yararı ilkesinden söz ederler. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre eylemleri ideolojik iddialarıyla ya da aslında kendi çıkarları olan kamu yararı ilkesiyle çeliştiğinde bunu yapmaktan çekinmezler. Dalgalı tutumlarını siyasi olarak meşrulaştırma söylemi, gerçekliği tarihi deneyimlerin kalıplarına sokmaya ve siyasi eylemi ya da tutumu meşrulaştırmak için bunların parametrelerini ve sonuçlarını yansıtmaya dayanır.

Amerikalılarla ilişkiler

Irak yönetimi şu ana kadar ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle nasıl iletişim kuracağına dair ya da ABD’nin İran'a uyguladığı ‘azami baskı’ stratejisine karşı Irak'ın politikasının ne olabileceği ve Irak’ın bunun etkilerinden nasıl uzak tutulabileceği yönünde net bir konsept ya da tutum ortaya koymadı.

ABD'nin Irak'ı İran ekseninden çıkmaya zorlayacak adımları konusunda resim henüz bulanık olsa da önümüzdeki aşamada tüm siyasi güçler kendilerini tehdit altında hissediyor. ABD'nin bir sonraki aşamada Irak'ta uygulayacağı stratejinin araçları şu anda konuşulmuyor olabilir. Ancak bölgedeki değişimleri okumak ve yeni Ortadoğu'yu İran'ın bölgesel nüfuzundan uzakta yeniden şekillendirme eğilimi göz ardı edilemeyecek bir gerçeklik haline geldi.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti danışmanları aracılığıyla, Amerikalılarla ilişkilerin sakin ve istikrarlı olduğunu ve ister hükümetin ortağı olan ona muhalif siyasi tarafların öne sürdükleri gibi herhangi bir tehdit olmadığını vurguluyor. Ancak ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamaya göre ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Başbakan Sudani görüşmesinin ana gündem maddesi, İran'ın kötü nüfuzunu engellemenin yollarıydı. Bu da ABD'li politika yapıcıların Irak üzerindeki baskıyı İran'ın bölgedeki etkisini sınırlandırmak için halen en önemli araçlardan biri olarak gördüğünün açık bir göstergesi oluyor.

Başbakan Sudani ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz arasındaki görüşmede ise ABD'nin İran'a karşı izlediği azami baskı politikasıyla bağlantılı olduğu için İran'dan sağlanan elektriğe yönelik muafiyetin sona erdirilmesi konusunda net bir mesaj verildi. Bu durum ABD'nin İran'a uyguladığı azami baskı politikasıyla bağlantılı. Yani Irak'ın dış politikası, Amerikalıları Irak'la olan ilişkilerini İran'la olan gergin ilişkilerinden ayırmaya ikna edebilmiş değil.

Bundan dolayı önümüzdeki dönemde, ABD'nin Irak'a yönelik baskısını hafife alan ya da Irak'taki siyasi süreç üzerindeki etkisini azaltmaya çalışan tüm siyasi açıklamalar varlığını sürdürüyor. Bunlar bir tür siyasi kibir olabilir ya da siyaseti dedikodu ve anlamsız konuşma sanatı olarak görüyor olabilirler.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.

*Biblos Kitabevi tarafından Türkçe olarak basıldı.



Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.


Güney Lübnan'da İsrail’in bir araca düzenlediği hava saldırısında bir genç hayatını kaybetti

İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)
İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)
TT

Güney Lübnan'da İsrail’in bir araca düzenlediği hava saldırısında bir genç hayatını kaybetti

İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)
İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)

İsrail ordusunun bugün Güney Lübnan'daki Zavtar el-Şarkiye'de düzenlediği saldırıda bir gencin öldürülmesiyle yeni bir gerilim yaşandı. UNIFIL ise sınırda devam eden gerginliğin ortasında Lübnan'ın egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısını yineledi.

Ulusal Haber Ajansı'nın (NNA) haberine göre, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Zavtar bölgesinde bir aracı hedef alan hava saldırısında bugün bir Lübnanlı genç hayatını kaybetti.

Ajans haberinde, "Genç Kamil Reda Karabaş, İsrail insansız hava aracının (İHA) Ayn el-Semahiye yolunda seyir halindeki aracına iki güdümlü füzeyle saldırması sonucu şehit oldu. Ambulans ekipleri olay yerine geldi" ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu ayrıca Bint Cubeyl sektörüne bağlı Frun kasabasında bir Hizbullah mensubunu hedef alan hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Ordu sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından baskına ilişkin bir video yayınlayarak, hedefin "İsrail'e karşı terörist planlar yürüttüğünü" ve faaliyetlerinin "Lübnan ile varılan mutabakatların ihlali anlamına geldiğini" belirtti.

Adraee, ordunun Güney Lübnan'dan gelebilecek "her türlü tehdidi ortadan kaldırmaya" devam edeceğini ifade etti.

Lübnan Halk Sağlığı Acil Durum Operasyon Merkezi, dün yaptığı açıklamada, Frun kasabasında bir aracı hedef alan İsrail hava saldırısında bir vatandaşın hayatını kaybettiğini duyurdu.

UNIFIL: Lübnan'ın egemenliğine saygı gösterilmelidir

Bu arada, Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Gücü (UNIFIL) Başkanı Diodato Abagnara, 1701 sayılı Kararın uygulanmasında ilerleme sağlanması için "Lübnan'ın egemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne tam saygı" gösterilmesinin gerekliliğini vurguladı.

"X" platformunda açıklama yapan Abagnara, Lübnan ordusunu destekleme taahhüdünü teyit ederek, orduyu güneyde "istikrarı sağlamada kilit ortak" olarak nitelendirdi. Ayrıca, Lübnan ordusunun bölgede yeniden konuşlandırılmasını, devlet otoritesinin genişletilmesinde hayati bir adım olarak değerlendirdi.

İsrail, Gazze'deki savaş sonrasında Hizbullah ile yaşanan çatışmanın ardından bir yıl önce varılan ateşkes anlaşmasına rağmen güney ve doğuda saldırılarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ateşkes anlaşmasının amacının "partinin askeri kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek" olduğu belirtiliyor.