Esed rejiminin ‘üretim hatlarının’ yıkıntıları üzerinde yeni captagon atölyeleri mi kuruluyor?

İlaç kılıfı altında bağımlılık yapıcı ölümcül karışımlar doğaçlanıyor

TT

Esed rejiminin ‘üretim hatlarının’ yıkıntıları üzerinde yeni captagon atölyeleri mi kuruluyor?

Esed rejiminin ‘üretim hatlarının’ yıkıntıları üzerinde yeni captagon atölyeleri mi kuruluyor?

Suriye sadece taşları yerinden oynatan bir savaşa sahne olmakla kalmadı; bedenlerden önce ruhları yiyip bitiren sessiz bir savaşın tiyatrosu haline geldi. Yanan şehirlerin enkazı arasında bütün bir nesil, aslında yurtdışına yönelik olan ancak iç pazarı da dolduran ucuz hapların merhametiyle büyüdü.

Hikâye, eski Suriye rejiminin Captagon tabletlerini (amfetamin ve teofilinden oluşan sentetik bir uyuşturucu), kendisini ve savaş makinesini finanse etmek için bir ‘kan parası’ haline getirmesiyle başladı. Daha sonra bu haplar, sokakları ve caddeleri süpüren, hayatları çalan ve rüyaları kabusa çeviren bir sele dönüştü.

2020 yılı dönüm noktası oldu. Bir Captagon hapının fiyatı bir buçuk dolardan sadece beş sente düşerek bir fincan çaydan daha ucuza geldi. Sezar Yasası'nın yürürlüğe girmesi, Suriye rejimine büyük yaptırımlar uygulanması, 2019 sonunda Lübnan'da yaşanan ekonomik kriz, dolar ticaretinin yapılamaması ve Lübnan'dan mevduatların çekilmesi, kara sınırlarının kontrolünde ve kaçakçılığın kısmen sınırlandırılmasında nispeten başarılı olunması gibi pek çok faktör buna katkıda bulundu.

cdfrgthy
Yeni Suriye yönetimi yetkilileri, Şam'daki 4. Tümen karargahında yüzlerce ton Captagon hapı ve esrar yaktı. (EPA)

Esed'in devrilmesinden sonra Suriye'nin çeşitli bölgelerini gezen ve Amman ve Erbil'de eczacılar ve doktorlarla görüşmeler yapan bu araştırma, bağımlılık mağdurlarının ve ailelerinin tanıklıklarına da dayanarak Captagon'un üretim hatlarını yeniden resmetmeye çalışıyor.

Karanlıkta örülen bağımlılık hikayeleri

Şam'ın harap sokaklarında, elektrik tellerinin hayalet gibi sallanıp gelip geçenleri takip ettiği yerlerde, zehirli maddeler masum gibi görünen isimlendirmelerle yayılıyor. Zehir tacirlerine göre bunlar enerji hapları, mutluluk hapları ve diğer bazı isimlerle adlandırılıyor. Buradaki gençler rastgele kurbanlar değil, sistematik bir denklemdeki sayılar gibiler. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 2023 yılı rakamlarına göre Suriye'de üretken yaştaki (15 yaş üstü) insanların yüzde 39,2'si işsiz. Ancak rakamlar, 19 yaşındaki Ahmed'in günlerini Şam'ın sokaklarından birinde eski bir kaldırımda oturduğu sırada yırtık ayakkabılarına bakarak vakit geçirirken, yanına gelen bir zehir tüccarının fısıldadığı “Bu hap seni adam edecek... Hiç yorulmadan bir at gibi çalışacaksın!” dediğinden bahsetmiyor. Ahmed, kendisiyle konuşan adamın mavi haplarının kölesi olacağını ve yıkılan atölyedeki uzun çalışma saatlerinin ancak daha fazla hapla sona erdirilebilecek bir kâbusa dönüşeceğini bilmiyordu.

Hikâye, savaş ve yoksulluk dalgalarıyla parçalanmış bir ülkede kolektif bir lanet gibi kendini tekrarlıyor. Bu karanlığın içinde Captagon'un parıltısı bir meteor gibi parlıyor. Kaynakların anlattıkları, domino taşları gibi erkek çocukları birer birer deviren bu hap hakkında kesişiyor. Göç hayalleri bile trajedinin bir parçası haline geldi. Bir adam deniz yolculuğunu finanse etmek için toprak satıyor, ancak sonunda kendini bir hapishane hücresinde buluyor. Bağımlı, yersiz yurtsuz, parasız ve geleceksiz.

Esed rejiminin yıkılmasından bu yana farklı bir yöne evrilen bağımlılık olgusunu belgelemek için Suriye'nin dört bir yanından, doğrudan bu zehirli hapları kullananlardan veya ailelerinden 10'dan fazla tanık topladık. Dün ilaç endüstrisi ve dış ihracata dayalı organize bir ticaret olan, üretimin devamlılığını sağlamak için ülke içinde tüketici sayısını arttırmayı amaçlayan bu durum, şimdi aşırı dozdan çok fazla can alan rastgele bir eyleme dönüştü.

DEFRGT
Yeni Suriye yönetiminin güvenlik güçlerinin bir üyesi elinde Captagon hapları tutuyor. (AFP)

17 yaşındaki Halepli Yasir, ailesi tarafından evden kovulmuş. Yasir, kendisine ulaşmamızı sağlayan teyzesinin kocasıyla birlikte bir bodrum katına sığınmış. Yasir şöyle diyor: “Arkadaşlarım hapları içtikten sonra gülüşüyorlar ve video oyunu kahramanı gibi hissettirdiğini söylüyorlardı. Ben de onlar gibi cesur olduğumu kanıtlamak için denedim. Şimdi sokaklarda bir hayalet gibi dolaşıyorum. Annemin beni rahatsız eden sesini duyuyorum. Soğuk gecelerde evimize gizlice giriyorum, kapalı kapıya dokunuyorum ve üzerime bir mermi düştüğünü hayal ediyorum... Belki de ölüm bana hak etmediğim bir bağışlanma bahşeder.”

Deyrizor'dan 22 yaşındaki Ali, Haseke'nin Guvayran mahallesinde çalışıyor ve yaşıyor. Zor bir iş gününün ardından Ali ile buluştuk. Ali şöyle anlattı: “Bir gün 10 saat boyunca sırtımda un çuvalları taşıdım. İşverenim beni izliyordu, sonra bana bir hap attı ve ‘Bunu al, sırtını güçlendirir’ dedi. Şimdi sırtımda birçok yük var. En acısı da çocuklarımın gözlerinde gördüklerim. Eve döndüğümde, yanıma gelmesinler diye uyuyor numarası yapıyorum. Babam ölü gibi uyuyor! diye fısıldadıklarını duyuyorum.”

Bir zamanlar sabah kahvesinin kokusuyla dolup taşan evlerde, şimdi duvarların duyulmasını itinayla engellediği hikayeler anlatılıyor. 45 yaşındaki Muhammed Ebu Yusuf, en büyük oğlunun resmine bakarken çatlamış ellerini ovuşturuyor. Ebu Yusuf şöyle anlatıyor: “Eskiden sokaklarda sağlığımı ve rahatımı feda edip onun eğitim masraflarını karşılamak için çok çalışırdım. Ama Captagon bunu benden çaldı. Onu bir köşede yaprak gibi titrerken gördüğümde, ‘Neden bombalamada ölmedin?’ diye bağırdım. Onu kaçakçılarla Avrupa'ya götürmeye çalıştım ama yolun yarısında kamyondan kaçtı. Şimdi onu eve kilitledim, ona haplar alıyorum ve her gece Allah'ın onun canını alması için dua ediyorum.”

Rehabilitasyon merkezlerinin eksikliği: Yavaş bir ölüm

Doktor Revan el-Hüseyin (takma adı) Sağlık Müdürlüğü'nün bir şubesinde çalışıyor ve bağımlılık sorunlarıyla ilgilenen bir sivil toplum kuruluşuyla danışmanlık sözleşmesi var. Doktor her gün yığınla dosyayı gözden geçirerek kalan hayatları kurtarmaya çalışıyor. Doktor şöyle anlatıyor: “Bir hafta önce zayıf, genç bir adam kucağında bebeğiyle yanıma geldi ve dedi ki; Onu hap için satmadan önce al. Onu barındıracak bir yatağım bile yok.”

CVFGBH
Şam'ın doğusundaki Duma kentinde bir fabrikanın içinde sahte meyvelerin içine gizlenmiş Captagon hapları (EPA)

El-Hüseyin buruşuk kağıtları toplarken iç geçiriyor ve şöyle diyor: “Uluslararası kuruluşlar ihtiyaçlarımızı dikkate almadan bize kutu kutu ilaç gönderirken, toksinler kanlarının bir parçası haline geldiği için gençlerimiz ölüyor. Görünmez yaralar için sargı bezlerini ne yapalım?”

Asıl insanlık trajedisi, ruh sağlığı ve bağımlılık tedavisi hizmetlerinin yokluğunda yatıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Suriye'de çalışan personel, Şubat 2025 itibariyle Suriye genelinde uzmanlaşmış bağımlılık tedavi merkezlerinin sayısının 10'u geçmediğini, buna karşın ihtiyacın 150'den fazla olduğunu belirtiyor. Sağlık tesislerinin yüzde 70'inden fazlasının kısmen ya da tamamen yıkılmış olması nedeniyle, ücretsiz acil sağlık hizmetlerine erişim neredeyse imkânsız görünüyor.

El-Hüseyin, “Mevcut programlar bile psikiyatrik ilaç sıkıntısı çekiyor ve gönüllülerin çabalarına dayanıyor” diyor. Belki de asıl sorun, bağımlılara ve ailelerine yönelik toplumsal damgalama ve damgalanma korkusudur. Örneğin Şarku’l Avsat'ın yerel bir kuruluştan öğrendiğine göre, Dera'da halk bölgenin itibarını zedeleyeceği korkusuyla bir rehabilitasyon merkezi kurmayı reddetmiş.

Esed rejiminin devrilmesinden sonra Captagon

Düzensiz atölye çalışmaları ve rastgele dozlar yüzünden yok olan bir nesil

Esed rejiminin yıkılması acıların sonu olmaktan ziyade daha karmaşık bir kaosun kıvılcımı oldu. Tıpkı savaş sırasında kurumların çöküşünün gençleri ucuz bir bağımlılık için yakıta dönüştürmesi gibi, rejimin güvenlik mirası onları daha da ölümcül bir Captagon üretimi için açık bir arenaya dönüştürdü. Açık fabrikaları basan ve yok eden yeni hükümet, üretim ağlarının yeni bir gerçekliğe uyanan eski kaçakçı ve bağımlıların uzmanlığıyla yönetilen rastgele atölyelere bölüneceğini fark edemedi. Bu rastgele atölyelerde zehirler çıplak elle ve doğaçlama miktarlarda karıştırılıyor.

SDFRGT
Havik köyünde Captagon hapları yapmak için kullanılan malzemeler (Şarku’l Avsat)

Esed rejiminin devrilmesinin hemen ardından yeni yönetim, eski rejimin mali kaynaklarının temelini oluşturan Captagon fabrikalarını ortadan kaldırmak için askeri ve güvenlik amaçlı bir operasyon başlattı. Operasyon, Humus ve Şam kırsalındaki onlarca büyük tesisi yok etmeyi başardı. Ancak bu başarı beklenmedik bir felaketi de beraberinde getirdi. Organize üretimin çöküşüyle birlikte, bilgili eczacıların ve tüketicilerin ifadelerine göre, tek bir hapın fiyatı 5 sentten bir buçuk dolara fırladı. Bu durum bağımlıları ne pahasına olursa olsun bir doz almak isteyen çaresiz yaratıklara dönüştürdü.

Buradaki durum matruşkaya benziyor. Her felaketin içinde daha küçük felaketler gizleniyor. Esed'in devrilmesi ölüm makinesini durdurmadı. Aksine onu binlerce parçaya ayırdı. Geçmişte ucuz uyuşturucu vaatleriyle kandırılan bağımlılar kendilerini yeni bir sarmalın içinde buldular. Denetimsiz atölyelerde üretilen sahte haplar, onları yoksunluk acısını dindirmeye yetecek doza ulaşmak için hırsızlık yapmaya ya da kaçakçılık çetelerine katılmaya itti. Esed'in yokluğunun çocuklarını geri getireceğini düşünen aileler bile gayrı resmi atölyelerin onları bağımlılık ve ölüm istatistiklerinde yeni rakamlara dönüştürdüğünü anladı.

İlaç kılıfı altında sistematik bir endüstri

Eski rejim döneminde Captagon üretimi rastgele bir eylem değil, sistematik bir devlet projesiydi. Esed, Suriye'nin savaştan önce bölgedeki en gelişmişlerden biri olarak kabul edilen eczacılık altyapısını narkotik maddeler üretmek için kullandı. Halep ve Şam'daki lisanslı ve son derece teknik laboratuvarlarda kimyagerler ve ilaç uzmanları, hızlı ölüme neden olmadan bağımlılık sağlayan nispeten güvenli formülasyonlar geliştirmek için çalıştı. Suriye'nin farklı şehirlerindeki farklı ilaç laboratuvarlarında çalışan üç eczacı ile yapılan üç görüşme, rejimin formülasyonlarını geliştirmek için resmi laboratuvarları kullandığını doğruladı. Bir noktada, Captagon uzmanlarının yeni formülasyonlar geliştirmesine izin vermek için çeşitli bahanelerle laboratuvarlar kapatıldı veya ekipmanlarına el konuldu. Şam'ın güneyindeki Kisve bölgesindeki fabrikada çalışan bir kimya mühendisi Şarku’l Avsat'a formül geliştirmek için çalışanlar arasında İranlı ve Hintli uzmanların da bulunduğunu söyledi. “Sıkı protokoller izlendi... Rejim bağımlılık yapıcı haplar istiyordu. Bu da Suriye Captagonu’nu piyasada en çok aranan ilaç haline getirdi” diyen kaynak, ilacın seyreltilmiş bir versiyonunun da parti ilacı olarak satıldığını, yani geçici bir etkiye sahip olduğunu belirtti.

Yozlaşmış memurlar ve ölüm tacirlerinden oluşan bir ittifak

Devletin çöküşüyle birlikte Captagon endüstrisi rejimin elinden kaosun kucağına kaydı. Bilgi sahibi bir kaynağa göre, kaçakçılık rotalarından birini denetleyen bir subay, sınır bölgelerindeki önceki bağlantılarını kullanarak iki üretim atölyesi kurdu ve elbette silahlı bir milisin koruması altında yoksulluk ve kaostan yararlandı. Tabi ki bunu yalnız başına gerçekleştirmedi.

XCSDFVGT
Mahir Esed'in yakın arkadaşı Muhanned Numan, Şam'da ve Suriye kıyılarında Captagon üretimini denetledi. (Sosyal medya)

Şu anda Irak'ın Erbil kentinde ikamet eden, Suriye'nin kuzeydoğusundaki eski bir dağıtımcı Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Tüccarlardan biri sahte ilaç ithalat şirketi aracılığıyla rejimin operasyonlarını finanse ediyordu. Lazkiye'den Haseke'ye uzanan bir ağ kurdu. Böylece rastgele atölyeler, Haseke ve Rakka'da Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgeler gibi daha önce temiz olarak kabul edilen alanlara yayıldı. Bu atölyeler yasal güvence ya da yeterli uzmanlık olmadan faaliyet gösteriyor. Son kullanma tarihi geçmiş ilaç kalıntılarından elde edilen beyaz tozlar öğütülerek pestisit tozu haline getiriliyor ve ucuz kimyasal çözücülerle karıştırılıyor.”

Üretim ve pazarlamadaki kaos nedeniyle bu haplar saatli bombalara dönüşmüş durumda. Örneğin Deyrizor Hastanesi'nde Dr. Noha (takma isim) 15 – 31 Ocak tarihleri arasında aşırı doz ya da zehirli yabancı maddeler nedeniyle 10 olağandışı zehirlenme vakası kaydetti. Şarku’l Avsat'a konuşan Noha, “Hastaların çoğu bilinen zehirlenme belirtilerine ek olarak sinirsel kasılmalar veya bir uzuvda geçici felçten mustarip olarak geldi. Arsenik ya da formalin içeren maddeler aldıkları tespit edildi” ifadelerini kullandı.

Komşu ülkeler düğümü

Bir zamanlar Suriye sorunu olarak görülen bu durum çok kısa bir süre içinde tüm Ortadoğu'nun güvenlik ve istikrarını tehdit eden bir salgına dönüştü. Esed'in iktidar hırsı ve İran destekli milislerle ittifakından beslenen Captagon ticareti, Lübnan'daki çeteleri finanse eden, Ürdün'de suçu körükleyen ve Irak üzerinden Körfez'e kaçakçılık yapan bölgesel gölge ekonominin bir parçası haline geldi. Bu durum, her dakika yeni bir bağımlının doğuşu ve yeni bir üretim hattı anlamına geliyor.

DCFVGTHY
Suriyeli bir güvenlik görevlisi, kısa süre önce Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen Captagon hap üretim tesisinin önünde duruyor.

Komşu ülkeler, Esed rejiminin devrilmesinden sonra bile Suriye Captagonu'nun yayılmasının etkilerinden mustarip olmaya devam ediyor. Ancak krize verdikleri tepkiler önceliklere ve kaynaklara bağlı olarak değişiyor. Ürdün'de yetkililer 2015'ten bu yana sınır denetimlerini sıkılaştırdı. Öyle ki dikenli tel, drone gözetimi ve yüksek hassasiyetli elektronik gözetleme sistemlerinden oluşan güvenlik duvarı Ürdün sınırlarında boy gösteriyor.

Ancak en ciddi sorun, çok sayıda eski subay ve nüfuzlu kişinin Captagon ticareti ve üretimine dahil olması. Bu kişiler siyasi ve güvenlik korumasından yararlanarak bu işi gerçekleştiriyor. Aynı şekilde Lübnan ve Irak'ta da bu durum yaşanmaya devam ediyor. Bu nedenle, geçmiş deneyimler ve bilinen kaçakçılık kanalları temelinde, organize ve sofistike Captagon endüstrisinin her iki ülkede de yeniden canlanmasından korkuluyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.