Gazze ateşkesi: Atılım için geri sayım başladı mı?

Katar ‘kısmi ilerleme’ olduğunu belirtti... Hamas’tan bir kaynak Kahire aracılığıyla sunulan vizyondan bahsetti

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Atılım için geri sayım başladı mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)

Arabulucuların Gazze Şeridi'nde ateşkesin yeniden başlamasıyla ilgili olarak tarafların tutumlarında ‘kısmi ilerleme’ kaydedildiğine dair güvencelerinin ortasında, Hamas ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasının, özellikle ‘savaşın nasıl sonlandırılacağı’ konusunda bir anlaşma sağlanamaması nedeniyle ‘zor’ olduğu tahmin ediliyor.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani dün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Doha'da düzenlediği basın toplantısında, Gazze'de yeni bir ateşkese ulaşma çabalarında ‘bazı ilerlemeler kaydedildiğini, ancak İsrail ile Hamas arasında bir anlaşmaya varılmasının zor olduğunu’ söyledi. Al Sani, “Perşembe günü diğer toplantılara kıyasla bazı ilerlemeler kaydettik. Ancak en önemli soruya bir cevap bulmamız gerekiyor: Bu savaşı nasıl sona erdireceğiz? Tüm müzakerelerin odak noktası bu” ifadelerini kullandı.

Al Sani’ye göre Hamas, İsrail Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirirse kalan tüm İsrailli esirleri serbest bırakmaya hazır. Ancak İsrail, Hamas’ın ‘savaşı sona erdirmek için net bir vizyon ortaya koyulmadan esirleri serbest bırakmasını’ istiyor. Al Sani, “Taraflar arasında ortak bir hedef olmadığında, savaşı sona erdirme şansının çok zayıfladığını düşünüyorum” dedi.

Fidan, Türk yetkililerin Hamas'la yaptığı görüşmelerin, hareketin Gazze'deki ateşkesin ötesine geçen ve İsrail'le yaşanan krize iki devletli çözüm de dahil olmak üzere kalıcı bir çözüm getirmeyi amaçlayan bir anlaşmaya daha açık olacağını gösterdiğini söyledi.

Kapsamlı bir vizyon

Öte yandan Hamas, Gazze Şeridi'ne gönderilen yardım malzemelerinin azalmasının yarattığı baskı ve İsrail'deki sivil itaatsizlik çağrıları arasında ‘kapsamlı’ olmasını istediği ‘bir anlaşmaya varma çabalarının başarısını’ desteklemekten bahsediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşık iki hafta sonra bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde yaşanan bu gelişmeler, ‘yakın bir ateşkes için geri sayımın her zamankinden çok daha olası hale geldiğini’ gösteriyor. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre, kapsamlı mı yoksa geçici mi olduğu konusunda görüş ayrılıkları bulunan olası bir anlaşmayı, ziyaret öncesi ABD'nin baskısı çözecek gibi görünüyor.

Dün Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas'tan bilgili bir kaynağa göre, hareket cumartesi günkü toplantıda Mısırlı arabulucu aracılığıyla, entegre bir girişim de dahil olmak üzere savaşı sona erdirmek için kapsamlı vizyonunu sundu. Kaynak, “Hamas tarafından Mısır aracılığıyla sunulan bu girişim, geniş çapta memnuniyetle karşılandı” dedi.

zxscdfrg
İsrail'in dün Gazze'nin orta kesiminde yer alan el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırının ardından Filistinli bir adam yaralı bir çocuğu taşıyor. (AFP)

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak, girişimin ‘saldırganlığın durdurulması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi, Filistin halkına acil yardım sağlanması, beş ila yedi yıl arasında değişen uzun vadeli bir ateşkesin kabul edilmesi, Gazze Şeridi'nin bir toplum destek komitesi aracılığıyla yönetilmesi için Mısır vizyonuna bağlılık, yeniden inşa çabalarının desteklenmesi ve anlaşmanın uygulanmasını kolaylaştırmak için açık ve uygulanabilir garantiler sağlanması karşılığında tüm İsrailli esirleri içeren bir takas anlaşmasının uygulanmasını’ öngördüğünü söyledi.

Hamas'ın Kahire ziyareti, geçen hafta Türkiye'de Fidan ile yapılan görüşmenin ardından bir hafta içinde ikinci kez gerçekleşirken, hareketten iki kaynak o dönemde Şarku’l Avsat'a, Hamas’ın ‘aralarındaki iyi ilişkiler’ ışığında ‘kapsamlı anlaşma’ konusundaki vizyonunu Trump yönetimine iletmek için Türkiye'den destek istediğini doğruladı.

Büyük bir fırsat

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail meseleleri konusunda uzman bir akademisyen olan Dr. Ahmed Fuad Enver, ‘üç ay önce göreve başlamasının arifesinde yaptığına benzer bir anlaşmayı tekrarlamak isteyen Trump'ın önümüzdeki ay bölgeye gelecek olması nedeniyle müzakerelerde somut ilerleme sağlamak için büyük bir fırsat olduğuna’ inanıyor. Enver, “Sadece insani ya da geçici bir ateşkes değil, savaşın sona erdirilmesi konusunda da iyi haberler gelmesi muhtemel” dedi.

Filistin'in eski Kahire Büyükelçisi Berekat el-Ferra, ‘Hamas'ın önerilen bu anlaşmayla seçeneklerini tüketmesinden sonra, bir atılım için geri sayımın artık kesin olduğuna’ inanıyor. El-Ferra, ‘bir sonraki anlaşmanın şu anda kapsamlı olmayacağını, daha ziyade kapsamlı bir anlaşmaya yönelik müzakereleri içerecek geçici bir anlaşma olacağını’ belirtti.

Hamas konusunda uzman bir Filistinli siyasi analist olan İbrahim el-Medhun, ‘hareketin girişimi ve ciddiyetinden sonra topun tamamen İsrail'in sahasında olduğu’ değerlendirmesinde bulundu. El-Medhun'a göre ‘İsrail işgali, kapsamlı ve nihai bir anlaşmaya varmayı reddederek oyalamaya devam edecek.’

cvdfg
İsrail'in dün Gazze'nin orta kesiminde yer alan el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırının ardından yıkılan evlerin enkazı arasında duran Filistinli bir kadın (AFP)

Medhun, “Hamas'ın, işgalin öldürme ve yıkıma geri dönmesine izin verecek herhangi bir kısmi ya da kırılgan geçici çözümü reddeden kesin tutumunda ısrar etmesi muhtemel. Hamas'ın kesin tutumu ışığında kısmi bir anlaşmaya varma olasılığı pek mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray'dan yapılan son açıklamaya göre Trump'ın 13-16 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yapacağı ziyaret için geri sayım sürerken ve Binyamin Netanyahu hükümeti savaşın sona ermesini talep eden ve sivil itaatsizlik tehdidinde bulunan gösterilerle baskı altındayken, İsrail Hamas'ın gündeme getirdiği öneri hakkında yorum yapmadı.

Sivil itaatsizlik

İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet'in (Şabak) eski direktörü Ami Ayalon, cumartesi günü binlerce İsraillinin Netanyahu hükümetine karşı esirlerin iadesi talebiyle düzenlediği gösterilere katılımı sırasında yaptığı açıklamada, İsrail'i korumanın bir görev olduğunu düşünerek barışçıl sivil itaatsizlik çağrısında bulundu.

Mart ayının başından bu yana sınır kapılarının kapatılması, Gazze Şeridi'ne gıda ve insani yardım malzemelerinin girişinin engellenmesi ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını yeniden başlatmasıyla birlikte, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) işgal altındaki Filistin topraklarındaki kıdemli insani işler görevlisi Jonathan Whittall dün yaptığı basın açıklamasında malzemelerin tükenmekte olduğunu doğruladı.

Enver, İsrail'in iç baskılarının arttığına ve Trump'ın baskısının Netanyahu'nun bir anlaşmayı kabul etmesiyle sonuçlanabileceğine inanırken, el-Medhun ‘ciddi ve kararlı bir ABD müdahalesinin denklemi değiştirebileceğini’ vurguladı. El-Ferra'ya göre bu baskılar ışığında Trump'ın ziyareti yakın bir atılımı kolaylaştırabilir ve önce kısmi bir anlaşmaya, ardından da bölgedeki çıkarlarını güvence altına almak için ciddi ve gerçek bir ABD baskısının ardından kapsamlı bir anlaşmaya varılabilir.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.